@mirakjf
|
8. BÖLÜM Yaş sadece sayıdan ibaret değil mi?
3 Hafta Sonra
Uyandığımda kafamı sıraya gömmüştüm. Resmen 3 derstir uyuyordum. Son 3 haftada hiç değişik şeyler olmamıştı. Arada siyah limuzin kapıma gelip duruyordu. Her ne kadar korksam da kimseye anlatmıyordum. Herkes şaka olduğunu düşünürdü büyük ihtimalle. Eda ise hala bulunamamıştı. Sadece ben, Selin ve polisler arıyorduk. Parla ,Baran denen çocukla gün geçtikte daha da samimi oluyordu. Sinanlarla ise konuşmuyordum. Sinan’la en son denizdeyken konuşmuştum. Onun dışında bir kere bile konuşmamıştık. Sadece Edanın bulunması için bir süre birlikte kalmıştık ve Eda da onların arkadaşı olmadığı için konuyu direk bırakmışlardı. Babalarının hayrına mı ona vakit ayıracaklardı? Şimdi ise ders matematikti ve hocanın söylediği hiçbir şeyi anlayamıyordum. Sanki farklı bir dil konuşuyordu. Kendimi derse vermeye çalışırken bir anda telefonuma bildirim geldi. Muhtemelen hikaye beğenmesidir falan diye geçiştirdikten sonra bildirim art arta gelince mecburen hocadan tuvalete gitmek için izin istedim. Tuvalete gidince kendimi boş bir kabine atıp cebimden telefonumu çıkardım. Telefonu çıkarırken bile bildirimler susmuyordu. Bu kadar mı fanım vardı! Telefonu çıkarınca tanımadığım bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.
0539 293 2* ** Bilinmeyen: Selam, okul çıkışı buluşur muyuz?
Bu kimdi böyle? Neden benimle buluşmak istiyordu ki.
Ceylin: Sen kimsin? Ve neden istiyorsun? Bilinmeyen: Bilmem, belki de gelecekti sevgilinimdir.
Bu çocuk kendisini ne sanıyordu böyle? Ne sevgilisi!?
Ceylin: Hayır. Buluşamayız. Bilinmeyen: Buluşuruz buluşuruz. Hadi güzelim. Ceylin: Sapık falan mısın sen be? Numaramı nereden buldun? Bilinmeyen: Berk. 12/D’den tanırsın belki :) Ceylin: Yok tanımam. Bir daha karşıma çıkmazsan sevinirim. Bilinmeyen: Bak, yavşadığımın farkındayım fakat ben sadece arkadaş edinmeye çalışıyorum. Lütfen, istemezsen bir daha karşına çıkmam. Ceylin: Peki, öyle olsun. Saat 4’de okulun arka sokağındaki kafede buluşuruz :) Bilinmeyen: Görüşürüz :)
Az önce ben birinin çıkma teklifini mi kabul ettim? Vay Be! Çok değişik bir histi. Tuvaletten çıkıp içimdeki garip duyguyla sınıfa girdim. Dersler bittikten sonra koşarak eve gittim. Yaklaşık yarım saatte hazırlandıktan sonra saate baktım. Saat 3’dü hala. Yatağa uzanıp sosyal medyada takılırken bir anda telefonuma bildirim çöktü.
Grubun Adını Mete Koyacaktır. Enes: Abi canım sıkılıyor. Mete: Benim de oğlum. Napcaz? Enes: Buluşalım mı ya? Selin: Bana uyar. Mete: Bana da. Parla: Beni çağırmazsınız diye umuyorum fakat çağırırsanız gelemem kusura bakmayın. Enes: Özür dilicen ama. Parla: Tamam tamam. Gözüne anahtar fırlatıp küfür ettiğim için özür dilerim! Enes: Yola gel. Ha şöyle. Ceylin: Ben gelemem. Başka biriyle buluşmam var. Selin: Ooo, benim niye haberim yok. Sinan: Kiminle?
Sabahtan beri mesaj yazmayıp görüldü atan Sinan benim yazdığım şeye mi yanıt veriyordu gerçekten!
Ceylin: Biriyle işte. Siz gidin. Ben gelemem. Mete: O zaman sen de çıktıktan sonra belki bize katılırsın. Ceylin: Tamam, söz.
Gruptan çıktıktan sonra Selin bana özelden yazmaya başladı.
Selin: Kızz, kiminle buluşacaksın? Ceylin: Bugün bir çocuk yazdı. İşte benle buluşmak istediğin falan söyledi ben de tamam dedim. Ne olabilir ki? Selin: Adı ne? Bizim okuldan mı? Ceylin: Evet. 12/D’den Berk. Selin: Hiç duymamıştım. Nerede ve ne zaman buluşacaksınız? Ceylin: Saat 4’de okulun arkasındaki kafede buluşacağız. Selin: Heyecanlı mısın? Ceylin: Hem de nasıl!
Her ne kadar öyle desemse aslında içimde hiçbir duygu yoktu. Belki zamanla gelişirdi.
1 Saat Sonra
Kafede oturmuş beklememe rağmen hala çocuk gelmiyordu. Şaka falan mı yapıyor olmalıydı. Ya da ben erken gelmişimdir. Gözümü masaya çevirdiğimde önümdeki menüyü gördüm. Burada kahve dışında başka şeyler de satıyorlarmış. Menüde gözleme görünce kendimi tutamayıp kahkaha attım. Herkes deli olduğumu düşünse de asıl buranın sahibi deliydi! Bir kafede nasıl gözleme olabilir ki!? Yaklaşık 10 dakika sonra bir çocuk yanıma yaklaştı. Çocuk herşeyiyle çok tanıdık geliyordu. Belki de okulda görmüşümdür. Yanıma gelip tam karşıma oturduktan sonra bana elini uzatıp konuşmaya başladı.
-“Ben Berk. 20 yaşındayım. 2 sene sınıfta kaldığım için yaşım biraz büyük fakat yaş sadece rakamdan ibaret değil mi?” Bana bakıp samimiyetle gülümseyince bense şaşkınlıkla ona bakıyordum. Aramızda 3 yaş vardı. Ben nasıl sevebilirdim ki abim yaşında adamı? Şaşkınlığımı bırakıp ben de Berk’e bakarak kendimi tanıttım.
-“Ben Ceylin. 17 yaşındayım. Şaşırdığım için sakın yanlış anlama beni, sadece garibime gitti.” Birlikte biraz daha konuştuktan sonra ikinci bir şaşkınlık geçirdim. Sinanlar da buraya gelmişti, Koskoca İstanbul’da! Kafeye girdikleri sırada Sinanın gözleri benimle buluştu. Ben de ona bakıyordum. Biri mi söylemişti buraya geleceğimizi. Sinan gözlerini kaçırdıktan sonra hep birlikte arka masamıza oturdular. Selin, Mete ve Enes gayet normal davranıyorlardı. Sinansa kafasını telefonuna gömmüştü. Tuş sesleri buradan bile duyuluyordu. Kiminle konuşuyordu bu? Berk de sanki Sinanların geldiğini anlamış gibi bakışlarını onlara çevirdikten sonra konuşmaya başladı.
-“Gidelim mi ya?” Diğerleri de kafasını bize farkettirmeden çevirince cevap verdim.
-“Yok. Yeni sipariş verdik nereye?” Berk bana ısrarla “Gidelim bunlar beni döver!” Dermişcesine bakarken, bense durmak istiyordum. Ne olacaktı ki?
Arkadakiler ise hala birbirleriyle kahkahalarla konuşuyordu. Keşke ben de onların yanında olabilseydim! Burada durmaktansa orada eğlenebilirdim. Berk ise boş boş konuşurken bense yapmacık bir gülümsemeyle ona bakıyordum. Arada arkamı dönüp onlara bakınca hiçbirinin bana bakmadığını farkettim. Sinan da dakikalar sonra telefonunu kapatıp onların sohbetine dahil olmuştu. Şuan orada olmak için nelerimi vermezdim! Ben Berk’e bakmaya devam ederken Berk bir anda “Benimle çıkar mısın?” Dedi. Sinan da dahil hepsi pürdikkat kesilip bana bakıyordu. Bense olayın ciddiyetini kavrayamamış bir şekilde sadece “Nereye?” Diyebildim. Sinanlar kahkahalara boğulurken Berk ise bana bıkkın bir ifadeyle bakıyordu. Benden bu kadar çabuk nasıl soğuyabilirdi? Tam ağzımı aralayacakken arkada bir hareketlilik duydum. Kafamı arkaya doğru çevirince Sinanın bize doğru geldiğini gördüm. Şaşkın gözlerle ona bakarken Sinansa doğrudan Berk’le göz teması kuruyordu. Göz ucuyla bana baktıktan sonra yeniden Berk’e döndü.
-“Pedofili misin oğlum sen? Kızla aranda bilmem kaç yaş var?” Bense sinirle Sinan’a bakarak konuşmaya başladım.
-“3 yaş var. Ayrıca sen ne ka…” lafım yarıda kesilirken Sinanın kahkahalarla güldüğünü gördüm. Sinan benimle az da olsa göz teması kurduktan sonra Metelere doğru kahkahalarla “Aralarında 3 yaş varmış abi!” Dedi. Meteler de kahkahalarla gülerken ben şaşkınlıkla Berk’e bakıyordum. Berk’se sinirle Sinan’a bakıyordu. Sinan sonunda kahkahasını kestikten sonra bana dönüp konuşmaya başladı.
-“Tahmin edeyim, 2 yıl okulda kaldığını söyledi dimi?” Başımı onaylarcasına salladıktan sonra Sinan lafına devam etti. “Lan bu adam 25 yaşında! Ne yirmisi?” Gözlerim faltaşı gibi açılırken şaşkınlıkla Berk’e baktım. Berk’se bana mahcup bir şekilde bakıyordu.
-“Bak açıklayabilirim, Ceylin!” Daha da çok şaşırarak Berke baktım.
-“Neyi açıklayacaksın? Aramızda 8 yaş var ama hiç sıkıntı değil yaş rakamdan ibaret falan mı diyeceksin Berk?” Bakışlarım yavaş yavaş Sinan’a kayarken Sinan bana şaşkınlıkla bakıyordu. Ona “ne bakıyorsun lan?” Bakışları attıktan sonra Sinan lafa daldı.
-“Berk kim?” Yaşına kadar herşeyi bildiği çocuğun adını gerçekten bilmiyor muydu!? Gözlerimle Berk’i işaret edince Sinan yeniden kahkahalara boğuldu. Fakat bu sefer tek Sinan gülmüyordu. Selin de dahil diğerleri de kahkahalarla gülüyordu. Berk’e sinirle baktıktan sonra Berk’in telefonunu cebine atıp ayaklandığını gördüm. Tam “nereye?” Diyecekken Sinan benden önce davranıp “Nereye lan?” Dedi. Berk Sinan’a bakarken neredeyse ağlayacaktı! Biraz daha Sinan’a baktıktan sonra konuşmaya başladı.
-“Sanane lan. Abin yaşındaki adama saygılı olmayı öğretmediler mi sana?” Güçsüz bir şekilde bunu söyleyip koşa koşa kafeden çıktı. Sinan biraz daha bana baktıktan sonra kendi masasına gitti. Bense hesabı ödedikten sonra diğerlerinin masasına ilerledim. Selin biraz kayıp bana oturmam için alan açtıktan sonra yanına gittim. Hepsi kendi aralarında derin sohbete dalmışlardı . Hem de ne derin!
-“Geçen gün sizi nasıl tekte yendim be! Hem de tektim.” Enes mutlu bir ifadeyle Mete Ve Sinan’a bakarken Sinan bıkkınlıkla,
-“Oğlum ben mod açsam, ben de tekte yenerim. Şikecisin işte!” Aralarında oyun hakkında konuşurlarken Selinse telefondan başını kaldırıp aceleyle eşyalarını toplayıp konuşmaya başladı.
-“Annem doğum yapıyormuş, Hastaneye gitmem lazım!” Hepimiz şaşkınlıkla Selin’e bakarken Selinse şaka yapmıyordu. Annesinin doğumu var ve kızın şimdi haberi oluyor! Hepimiz Selin’e tamam dedikten sonra Selin kalkıp hastaneye gitti. Diğerleriyle hala oyun konuşuyordu. Bense kafamı telefona gömüp video izliyordum. Video bitimine doğru Sinan bana dönüp “Sen de gelir misin?” Dedi. Kafamı kaldırıp boş gözlerle ona bakarken Sinan yeniden konuşmaya başladı. “İnternet kafeye yani.” Bir süre daha bakıştıktan sonra cevap verdim. “Ben oyun oynamayı bilmiyorum ki.” Sinan lafımın bitmesini bekledikten sonra “Öğretirim. Yani öğretiriz işte.” Diyince kabul ettim. Aslında ben de istiyordum onlarla birlikte takılmayı. Ama oyun oynamayı bilmiyordum işte. Hesap ödeme konusunda 5 dakika boyunca tartıştıktan sonra hesabı zorla Enes ödedi. Birlikte internet kafeye doğru ilerlerken bir yandan da oynayacağımız konu hakkında konuşuyorduk. En sonunda ortak bir kararla GTA oynamaya karar verdik. Az çok oynasam da pek biliyor sayılmazdım. Hepimiz masalara oturup bilgisayarları açtıktan sonra GTA’ya girdik. Ben bir araba çalıp yollarda gidiyordum. Kafamı biraz çevirip diğerlerine baktığımda Mete’nin arabaya kız attığını gördüm. Enes de kendi kıyafetlerini değiştiriyordu. Sinan ise Director Mod’da çok ciddi görünen bir adam seçip herkesi öldürüyordu, Cani! Bir saat boyunca oynadıktan sonra hesabı ödeyip internet kafeden çıktık. Karanlık sokaklardan birinde ilerlerken Enes bir anda ortaya fikir attı.
-“Bir gün birlikte konsere gitsek keşke. Ne güzel olurdu!” Fikir aslında hepimizin aklına yatmıştı fakat hiçbirimiz söyleyemiyorduk. Mete sessizliği bozup konuşmaya başladı.
-“Bana uyar. Çok güzel olur hem. Kafa falan dağıtırız.” Sinan birinin cevap vermesini beklermişcesine “bana da uyar.” Dedikten sonra bana bakmaya başladı. Ben de ona bakarak “bana da.” Dedim. İş kesinleşince mutluluktan her an her şeyi yapabilirdim. İlk defa arkadaşlarımla normal normal konsere gidecektim. Her ne kadar arkadaş olmasalar da… |
0% |