4. Bölüm Ne!

Burcudan

Şuan Bursadaydım ailemin yanına gelmiştim ama keşke gelmeseydim.

Bizim ailemiz hala 1980li yıllarda yaşadığı için görücü usulü evlendirilecektim. Çok itiraz ettim, çok ağladım, çok bağırdım çağırdım ama bi işe yaramadı. Annem benimle evlenecek olan hayvanı Şırnak'ta görev yaptığı için seçmişti.

Evet pazardan mal seçer gibi

Ne iş yaptığını bilmiyorum neden benimle evlenmeyi kabul ettiğinde kim olduğunu kimlerden olduğunu iyi mi kötümü hiç birini bilmiyorum

Keşke bir fotoğrafına baksaydım, hadi çirkinse?

Dertlerim harika dimi, bencede öyle

Annem akşam geleceklerini söylemişti bana bende çok normelmiş gibi tabi anneciğim demedim arkadan annemin sesi yükseldi

"Burcu kalk hazırlan yarım saatte gelirler"

"Ya anne beni evermekteki amacın tam olarak ne?"

"Evde kalmaman"

"Evde kalmamam öyle mi anne ben daha 26 yaşındayım"

"Sus kız alırım şimdi ayağımın altına"

"Hem ablam 31 yaşında onu evermen daha mantıklı değil mi?"

"Sus Burcu Zehra evde kaldı sen kalma diye yapıyoruz herhalde"

"Of anne ooof"

"Anneye of denmez"

"O zaman öööf"

Ayağından terliğini çıkardığını gördüm

"Bide konuşucak mısın?"

"Anne saçmalama kaç yaşına geldim"

"Bak hala konuşuyor" dedi ve malum sonuç koluma denk gelen terlik oldu

                               ....

"Ananı satayım ya" dedi Beyza iki gündür hazırladığı evraklar ıslanmıştı ve yarın Tolga komutana teslim etmesi gerekiyordu. Bir yandan ise ıslanmış evraklara bakıyordu. "Hangi orosbu yaptı bunu" diye bağırdı bu seferde. Beyza sert bir kadındı yada hayat onu böyle biri yapmıştı. 4 kişilik bir ailesi vardı Beyza'nın ama artık sadece 2 kişilik bir ailesi kalmıştı. Annesini ve babasını bir terör saldırısında kaybetmişti o günden beri hedefi olan tıpı bırakmış onun yerine ise asker olmayı hedeflemişti intikam alıyordu kendince öldürdüğü her terörist bir intikamdı onun için

Onun bağırışlarına bir tek Alp cevap vermişti

"Beyza ne oluyor burda neden bağırıyorsun sana sesiz olmanı öğreten olmadı mı"

"Komutanım birisi yarına yetişmesi gereken evrakları ıslatmış"

"Tekrar yaz o zaman"

"Ama 156 sayfalıktı komutanım ve yarın Tolga komutana teslim etmem gerekiyor ve tek gece de yapamam"

"Biri ile yap"

"Kiminle yapayım kim sabaha kadar benim gibi bir duygusuz ile evrak hazırlamak ister?"

Ben demek istedi Alp anlamsız bir şekilde ama bu isteğini tuttu yani şimdilik

"Beyza ben sana bir şey söylemem gerek"

"Sizi dinliyorum"

"Evrakları ben ıslattım yanlışlıkla"

"Ne!?"

"Evet doğru duydun ben döktüm suyu yanlışlıkla"

Alp yavaşça ilerlemeye başladı Beyza da Alp ile ilerlemeye başladı

"Bari bir özür falan dileseydiniz"

"Ben özür delemem diletirim Beyza Gün"

Beyza'nın şah damarları beli olmaya başladı bu ise sinirlendiğini belirten bir işaretti.

"Komutanım o zaman evraklar ellerimizden öper"

"Ne!?"

"Madem özür dileyemiyorsunuz eğer evrakta bana yardım ederseniz sizi özür dilerimiş sayarım"

Bu sefer Beyza öne geçti ve ilerledi ama Alp ise beyzanın arkasından baka kaldı

                          ....

Elif'den

Eczane bölümünde otururken bir asker yanıma geldi. "Hangi ilaca ihtiyacınız var" dedim normal bir şekilde

"Sana ihtiyacım var" dedi karşımdaki asker

Ney! Siktir lan oç orosbu siktir git ne münasebo aceb

"Pardon?" Demekle yetindim

"Aşık oldum ben hemde sana"

Siktir lan

"Eğer ilaca ihtiyacınız yoksa lütfen gidermisiniz"

"Aşığım sana"

"Beyefendi kim olduğunuzu bile bilmiyorum lütfen gidermisiniz"

"Tamam tanışalım Ben Berk, Berk Gün"

"Berk bey gidermisiniz"

"Gidemem Elif Altıntaş"

"Bir dakika sen benim ismimi nerden biliyorsun bakim?"

"Seninle ilgili herşeyi biliyorum sadece numaranı bilmiyorum"

Sapık mıdır nedir lan bu

"Siktir git sapık mısın nesin valla bağırırım sapık var diye"

"Bağır bakalım"

"İmdaat! Sap-" derken Berk beni susturdu

"Kızım sus şimdi gerçek sanacaklar"

"Susmuyorum sustursana susturabilirsen" diye diklendim

"Seni öyle bir sustururum ki 40 yıl alfabeni unutursun bilmem anlatabildim mi "

"Sen nasıl bir sapıksın ya"

"Senin sapığınım"

"İiy kes be o ne vıcık vıcık kusucam şimdi"

Yerinden kalktım ve Denize doğru yürümeye başladım o da benimle beraber yürümeye başladı

"Numarını vermediğin sürece peşinden ayrılmam" deyince Berk bende numaramı verdim o tam gideceken ona çok güzel küfürler savurdum

                         ....

Yorgunluktan geberiyordum artık en sonunda ise bir sedye üzerinde uyuya kalmıştım umarım bu seferde Atlas bey uyandırmazdı. Uyanmıştım bu sefer Atlas çevremde değildi ama yine onun sesine uyanmıştım nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde beni sinirlendirmeyi başarıyordu. Bu sefer o sesini hoparlörden duymuştum "Albay Mehmet Emin Aykan Emekli olmuştur ve tüm çalışanlarımız eşleri çocukları revir de olmak üzere haftaya salı günü saat 20:00 veda yemeğine davetlidir."

Sesi çok güzel değil mi

Bİde yemek çıktı iyi gibi. Bizim askeriyede her timi özel olarak bir doktor bide hemşire vardı. Dana dağıltılmamıştı büyük ihtimalle bugün dağtılacaktır.

Umarım onun timine çıkarız

Umarım onun timine çıkmayız. Grup halinde dağtılacaktı benim ise grup arkadaşım Elifdi

Elif kesin bayılacak bu habere

Uzaktan bana doğru yaklaşan Elif biri ile tartışıyordu.

Kendine koca buldu herhalde

Yanında ki çocuk ya 24 vardı yada yoktu büyük ihtimalle Elif ile aynı yaştadırlar. Yanında ki çocuk Elifden bir hayli uzundu en az 1.85 vardır Elif ise 1.68di onunla tartışırken kafasını fena bir şekilde kaldıröası gerekiyordu

En sonunda yanındaki şahsiyet gitti ve Elif yanıma geldi

"Naber" dedi

"Hayırlı olsun elo"

"Ne hayırlı olsun"

"Koca bulmuşsun kendine"

"Saçma sapan konuşma Deniz Allah'ım yazdıysa bozsun"

"Ben anlamam gerekeni anladım"

"Ne anladın?"

"Aşık olmuşsun"

"Siktir lan"

"Unutuysan söyleyeyim revirdeyiz elo"

"Ne aşkı be ben aşık olmam bir kere"

"Hehe en son lisede de böyle diyordun ve bum"

"Kes sesini"

"Kimdi o çocuk"

"Hasta ama kafadan zır deli hemde"

Tam bir şey söyleyecektim ki susturuldum hem de o şahsiyet tarafından

"Uyuyan Güzel ve Arkadaşı adını bilmiyorum kusura bakma"

"Elif adım Elif" dedi Elif

"Tamam Elif ve uyuyan güzel size bir haberim var"

"Söyle" dedim

"Yine çok gıcıksın"

"Her zaman"

Elif'in bana kaş göz yaptığını gördüm ve kolunu cımcıkledim ve susturdum

"Siz ikili bizm tim ile geleceksiniz yemek'e"

"Pardon da " dedim ben Elif ise tamamladı

"Neden?"

"Eşleştirmeler öyle çıkmış" dedi yüzündeki mal mutlulukla

"Neden yaa" itaraz ediyordum

O şahisyetle beraber çıkmamak için dua etmiştim ya işte buda benim dualarımın sonucu

"Ne bileyim kızım git Albaya sor" dedi gıcık gıcık

Tam anlamıyla yüzüne geçirmelik konuşmuyor mu

"Kızım derken?" Dedim Elif ise yavaşça kapıya yöneldi ama elinde telefon ile birini arıyordu

"Oğlum mu deseydim"

"Deme ya bana bişey git nişanlına de ne diyeceksen"

"Ne alaka şimdi"

Harbi ne alaka?

"Ne belem be yani ne bileyim öyle aklıma geldi"

"Sinirlenince şilve kayıyor herhalde"

"Evet kayıyor"

"İtiraf mı ettin az önce"

"Evet itiraf ettim şilve kayıyor arada bi"

Kısa bir an sessiz kaldık sonra yine konuştum

"Güzel mi?"

"Kim?"

"Nişanlın"

"Artık nişanlı değilim asker olduğum için ailesi kabul etmedi"

"Hoşlandığın varmı peki"

"Var"

"Güzel mi"

"Çok güzel"

"Seviyor musun onu"

"Çok seviyorum"

"Peki onun bundan haberi varmı?"

"Yok"

"Nasıl biri?"

"Su gibi çok derin sular gibi, kumral şaçları çoğu duygusunu ifade etmez ama bazılarını da ifade etmekten vazgeçmez... kıskançlığı merhameti iyiliği herşeyi o kadar güzel ki..."

"Bence söylemelisin biri bu derece sevildiğini bilmesi gerekiyor"

"Haberi var zaten"

"Nasıl yani? Az önce yok dedin"

"Artık var"

Ney! Bu Dalyan boylu herif bize mi aşık? Denom bunu reddedemeyiz farkındasın dimi?

Şok olmak artık adını Deniz olarak değiştirmelidir. Bu şahıs benden mi hoşlanıyordu. En az 1.95 olan herif benden mi hoşlanıyordu itiraf mıydı bu yoksa kamera şakası mı lütfen şaka olsun

Ama değildi karşımda ki Dalyan benden hoşlanıyordu

"Ne" dedim "Nası-" dedim konuşamıyorum ve kekemeler bitmek bilmedi. "Siz Nası-" kekelemekten konuşamadım ama bir cümle kurmayı başardım "sen ve ben"

"Evet sen ve ben" dedi bana bakarken nasıl bu derece sakindi. Nasıl sakindi?