@mirzeliyazar
|
Eylül: MÜNECCİM BOKU MU YEDİM NE YAPTIM YA
Eylül: AMA SANA DEMİŞTİM 1-0 ALACAĞIZ DİYE
Eylül: BUDUR
Eymen'im: Şimdi seni engellemezsem bana da Eymen demesinler
Eylül: Ne kinci çıktın sende yaa
Eylül: Ne güzel kanka kanka konuşuyoruz
Eymen'im: Tam tamına üç gündür meraktan deliriyorum
Eylül: Ahanda aşk itirafı geliyor
Eylül: Bir dakika hazır değilim bu itirafa
Eylül: Beş dakika sonra yaz
Eymen'im: Ne aşkı be
Eymen'im: Kız mısın erkek misin onu merak ettim
Eymen'im: Söyle de engelleyeyim
Eylül: Söylemiyorum
Eylül: Kudur meraktan
Mesaj uygulamasından beklemeden çıktım. Telefonun hattını çıkartıp eskisini taktıktan sonra da sahte hattı güzelce sakladım ve güzel kokular gelen mutfağa ilerledim.
Okulum ablamın evine daha yakın olduğu için lisenin başından beri hafta içleri genel olarak ablamda kalıyordum. Eniştem ve ablamla da aram iyi olduğundan hiç sıkıntı çıkmıyordu. Ablamın arada fabrika ayarları tutsa da beni sevdiğini hissedebiliyordum.
"Aa sen devirdiğin götünü nasıl toplayıp geldin mutfağa?" Canım ablam yine her zamanki gibi sevgi pıtırcığıydı.
"Acıktım," dedim ve sofraya konulan salataya kaşık bandırdım.
"Eniştem ne zaman geliyor?" Diye sordum çünkü ablam eniştem gelmeden yemek yememe izin vermiyordu. Sofraya hep beraber oturmak zorundaymışız.
"Yoldadır."
"On parmağında kırk marifet olan sen ne yemeği yaptın bugün bize?" Soruma cevap vermeden elime para koydu. "Marketten ekmek ve içecek al gel."
Oflayıp puflamam tabii ki bir işe yaramadı hatta daha fazla azar işitmeme sebep oldu. Ben de ablamın söylenmelerini çekmemek için paraları cebime atıp markete doğru yola koyuldum.
Eymen'de bu mahallede oturduğu için karşılaşmamız çok olasıydı. Yıllardır ona karşı hislerim olduğu için saklamakta bir hayli uzmanlaşmıştım bu sebeple karşılaşmamız benim için sorun teşkil etmiyordu. Aksine onu görebilmek için sık sık mahallede dolaşırdım, öyle ki mahallenin esnaflarıyla bile kaynaşmıştım.
Benim gibi üşengeç birinin aşkı için yapabileceği max fedakarlık bu...
Bakkala girdiğimde ilk olarak Hüsnü Amcaya selam verdim ve ayak üstü halini hatırını sordum daha sonra ekmekleri aldım. Tam içecek reyonuna doğru yelteniyordum ki bir grup bakkaldan içeriye büyük bir karmaşa eşliğinde girdi.
İçeri giren erkekler kahkahalar atmaya başladığında ne olduğunu anlamak istercesine onlara baktım. Gözlerim ise en son birisinde durdu. Bakkalın kapısından içeriye girmek yerine kapının ardında Kuzey Tekinoğlu edâsıyla dikilen Eymen...
Elinde hediye paketi ve çiçeği eksikti.
Gözümü kırpıştırıp tekrar baktığımda bu sefer Kuzey Tekinoğlu gitmiş yerine hafif esmer teniyle uyumlu olan koyu renkte saçları, siyaha yakın renkte gözleri, ucu hokka olan burnu ve daha sayamadığım birçok özelliğinde gözümü gezdirdim. Bunları saniyeler içerisinde yapmıştım çünkü yüzüne bakakalıp göze batmak gibi bir niyetim yoktu.
Bu bile kalbimin hızının değişmesini sağlamıştı.
"Beyler boşaltın reyonları, Eymen reis bizim için ödeyecek," dedi hiç sevmediğim Batu. Havaya diktiği siyah saçları ve yamuk yumuk iliklenmiş okul gömleği onu sevmememin sebeplerinden sadece birkaçıydı. Bizim Okul dizisindeki apaçi Caner'e benziyordu.
"Almıyorum kardeşim!" Diye sesini yükseltti benimki. "Böyle yarış mı olur? Haberim bile yoktu." Apaçi Canerden bozma Batu'dan sonra gözüme Herkül gibi geliyordu.
Sesini duymak içimde bir yerlerin hoşuna gitmiş olacak ki sıcak bastığını hissettim. Derin bir nefes aldım.
"Kız gibi tirip de atar bu şimdi," dedi Tunahan. Esmer tenli, siyah saçlı ve koyu renkli gözleri vardı.
"Gay panic," diye dalga geçmeyi sürdüren ise Efe olmuştu. Sonra reyonlardaki hışırtı sesi dikkatimi dağıttı ve bakışlarım o yöne kaydı. Yusuf bir eliyle bol tişörtünün ucunu sepet gibi tutup içine reyondaki abur cuburları dolduruyordu.
Benimle birlikte erkekler de Yusuf'u izliyordu. Sonunda bu sessizlik Yusuf'u rahatsız etmiş olacak ki bakışları etrafında gezindi, benim üzerimde durduğunda hafifçe başını eğerek selam vermişti. Bende aynı şekilde karşılık verdim.
Yusuf arkadaşlarına bakmak için kafasını çevirmesine fırsat verilmeden Eymen tarafından adeta saldırıya uğradı.
Resmen çocuğa doğru atılıp tişörtüne doldurduğu abur cuburları saniyeler içinde geri reyona yerleştirmişti.
"Hüsnü amca sen bunların kusuruna bakma." Arkadaşlarına döndü. "Ayıp lan ayıp!"
Sanki bana kızmış gibi hissederek önüne döndüm ve ilk gördüğüm içeceği kapıp kasaya gittim.
"Naber Eylül kanka?" Bir insanın sesini duyunca bile bu kadar sinirlenmem normal miydi?
Batu'ya döndüm ve yapmacık bir şekilde gülümseyerek yanıtladım. "İyi kanka, senden?"
"Benden de iyi." Omzunu silkti. "Şu hıyarlarla uğraşıyorum," dediğinde bakışlarım refleks olarak gösterdiği yere kaydı. Eymen ile göz göze geldiğimde gözlerimi onda çok tutmadan diğerlerine de baktım ve hepsine selam verdim.
Pek yakın olmasak da görüşmüşlüğümüz vardı hepsiyle.
"Kanka bir ara senin Esmalarla falan gelsenize bizim yanımıza. Takılalım biraz." Şimdi amacı belli olmuştu işte...
"Sen arkadaşlarını alıp bizim yanımıza gel Batu. Niye biz senin ayağına gelelim?" Normalde sevinerek kabul edeceğim bu teklifi Batu yapınca anında terslemiştim.
"Geliriz." Arkadaşlarına baktı. Sanki bir şeyi teyit ediyormuş gibiydi. "Geliriz geliriz."
"İyi o zaman. Görüşürüz."
Erkekler kendi aralarında sohbete döndüğünde bende aldıklarımın parasını ödeyip bakkaldan hızla ayrıldım. |
0% |