73. Bölüm

52'NİN FRAGMANI BEBEĞİM😎

Mislanet
mislanet

Merhabalar çiçolarım 🤗

Yeni bölümümüzden bir kuple paylaşayım dedim.

Bilen bilir bu hafta not işlerim var karne vereceğiz ayol. 🫡

Az gecikirse kusuruma bakmayınız. Biliniz ki ilhamın benle olduğu her fırsatta yazıyorum zaten 🤓

Az panoma da gelin zalımlar beğenin yazılarımı 🥲

🌸🌸🌸🌸🌸

"Bitti mi?" diye Karaca'nın sesi kulaklıktan duyulduğunda ekrandaki göstergeye bakarak hafifçe sırıtıp cevap verdim.

"Son birkaç dakika kaldı. Hemen veri aktarımına başla. Ben de şu kasaya bakıyorum. " dedim.

Kasaya yönelmeden önce de yan odadaki koltuğa dağılmış halde yatan Cem'e göz ucuyla baktım. Huzursuz bir iç çekişle bakışlarımı ondan ayırarak çalışma odasına geri döndüm. Dolapları hızlı ama dikkatlice karıştırmaya başladım.

"Veri aktarımına başladım. " dedi Karaca'nın sesi kulaklıktan.

"Tamam. Yusuf, Salim sizde durumlar ne?" diye sordum, gözlerim hâlâ dolapları tarıyordu.

"Olumlu. " diye kısa ve net bir cevap verdi ikisi de.

Sonunda kasayı bulduğumda, daha önce hiç görmediğim bir modelle karşı karşıyaydım. Kilit paneli yoktu. Şüpheyle ellerimi kasanın etrafında gezdirerek yerinden oynatmaya çalıştım ama milim kıpırdamıyordu.

"Karaca, bu kasanın kilit paneli yok. " dedim, hafif bir hayal kırıklığıyla. Birkaç saniye sessizlik oldu.

"Görüyorum. Yanlarına bak küçük bir tuş var mı?" diye sordu Karaca.

Elimi kasanın sağını solunu yoklayarak gezdirdiğim sırada parmaklarım sert, küçük bir çıkıntıya değdi. Sevinçle seslendim.

"Evet, buldum!"

Ama Karaca'nın sesi sevinçle karşılık vermek yerine, sıkıntılı bir tondaydı.

"Muhtemelen yüz ya da iris tanıma sistemi vardır. Ya da başka bir şey. " dedi.

Sözleriyle birlikte yüzümdeki heyecan anında silindi. Hemen ardından keyifsiz bir homurtuyla cevap verdim.

"Cem dallaması dışında kimse açamıyor yani!"

"Ne yazık ki..." dedi Karaca üzgün bir şekilde. "Neyse, veri aktarımı için yaklaşık 5 dakika kaldı. İnşallah buradan bir şeyler çıkar."

Tam o anda olduğum yerde doğrulmaya çalışırken, aniden boynuma dolanan sert bir kablo beni geri çekti. Gırtlağımdan kısık, boğuk bir ses çıkarken nefes almakta zorlanıyordum, panikle ellerimi kablonun etrafına götürdüm. Tırnaklarım, tenime batan o sert yüzeye sürtünürken var gücümle çekiştirdim, bir nebze gevşetip nefes alırken arkamdaki kişi kulağıma doğru eğildi.

"Seni kaltak! Kimin adamısın, söyle çabuk!" diye kükredi.

Kulaklıkta ise Karaca'nın panikle haykıran sesi yankılandı.

"Allah kahretsin! Allah kahretsin! L-leyla... Leyla yakalandı! Öldürecekler onu."

Arkadaki baskıdan dolayı boynumu çeviremiyor, boğazımdan hırıltılarla yankılanan çırpınışlar çıkıyordu. Boynum ile kablo arasına sokabildiğim elim de artık sıkışıp kalmıştı. Dizlerim yere sabitleyip var gücümle yüzüne başımı geçirdim.

Cem acı ile inleyerek arkaya doğru düşmesiyle boğazımı saran kablonun baskısı azalmıştı. Hızla geriye çekilip boğazımı tuttum, hırıltılarla birkaç nefes almaya çalışsam da ciğerlerim ve boynum alev alev yanıyor, kulaklarım uğulduyordu. Ama tüm bunlara rağmen bir saniye bile zaman kaybedemeyeceğimi biliyordum. Doğrulup yüzümü Cem'den taraf çevirdim.

Cem yerde kanayan burnunu tutarak inlerken nefes nefese doğrulmaya çalıştı. "Seni sürtük orospu! Seni sike sike öldüreceğim. Ya da yok öldürmeyeceğim. Yalvaracaksın her gün öldür beni diye ama öldürmeyeceğim. Tüm adamlarım üzerinden geçecek." diye hırladı.

"Leyla... İyi misin? Ses ver! Geliyor bizimkiler diren gözünü seveyim." dedi Karaca telaşlı bir sesle.

"T-tamam." dedim kısık sesim ile. Bir yandan da kendime gelmek için derin nefesler alırken tetikle bekler gibi karşımdaki yılana bakıyordum. Söylediğim şeyi kendine algılayan Cem pis pis sırıtırken,

"Aynen böyle ürkek ol, kork benden. En sevdiğim." dedi ağzına dolan pis kanı elinin tersi ile silip üzerime doğru ağır temkinli bir şekilde adım atarken ben de derin derin nefes alarak yüzüne bakıyordum ters bir şekilde.

"Gel bakalım orospu çocuğu. Geleceğin varsa göreceğin de var." dediğimde sesli bir şekilde güldü.

"Az önce kıvranırken öyle demiyordun. Ama dur sen! Seni asıl altımda öyle bir kıvrandıracağım ki... "

"Leyla... Camdan uzaklaş. " dediğinde Karaca kaşlarım çatılı şekilde karşımdaki adama bakarken,

"Şimdi." dediğinde var gücümle arkamdaki camdan uzaklaşırken camın da bir anda patlar gibi kırılması ile kendimi yere attım. Cem benim kadar cama yakın olmasa da hem olayın şaşkınlığı hem de üzerine sıçrayan cam parçaları yüzünden canhıraş bağırarak kendini yere attı.

Hızla yerden kalkıp cama döndüğümden maskeli baştan aşağı siyahlar içinde üç kişi içeriye girmişti. İkisi yerdeki Cem'in yanına hızla gidip yakapaça alırken bir tanesi benim yanıma geldi hızla. Kollarının arasına hızla alırken beni, burnuma dolan tanıdık koku ile çoktan anlamıştım kim olduğunu. Az önce içinde bulunduğum tüm o karanlık bulutları dağıtmıştı güven veren varlığı. Kalbim, vücudumun tüm acısına rağmen delicesine çarpmaya başladı.

“Leylam…” dedi alçak bir sesle, yalnızca benim duyabileceğim şekilde. Sesinde öfkeyle karışık bir endişe vardı. Kollarında titrerken boğazımı tutmaya devam ettim, ciğerlerim hâlâ oksijenin eksikliğinden yanıyordu. Boynum ise çok acıyordu.

"Çok şükür Allahım." diye fısıldadı başımın üzerine sayısız öpücükler kondurup geri çekildi.

Gözleri bir an boğazıma takıldığında titreyen elleri yavaşca oraya gitti. Maskesinden görünen tek yeri olan gözleri sinirle seğirirken hızla arkasını döndü.

"Lan! Ben seni yedi ceddini sikmez miyim?" diye kükrediğinde Ne yapacağını bildiğimden hızla koluna yapıştım ama durdurabilene aşk olsundu.

"Dur dur! Lütfen şimdilik öfkene hakim ol. Sakın yüzüne gözüne bir şey yapma. Kasayı açmak için ihtiyacımız var." dediğimde bana baktı anlamaz gözler ile. Hala çok fazla hiddetli ve öfkeliydi.

"Kasa yüz tanıma sistemli." dediğimde bir kaç saniye öylece durdu ama ne düşündüyse hızla yeniden Cem'in olduğu yere vardı. Hızla maskesini çıkarırken Cem'in iki elini ellerinin arasına aldı.

"Bu ellerle mi sıktın lan sen benim sevdiğim kadının boğazını?"

Mahir’in sesi odanın her köşesinde yankılanırken Cem, yerde oturduğu yerden Mahir’in öfkeyle üzerine eğildiğinde irkilse de kendini hemen toparladı. Belli. Ki güvendiği bir şeyler vardı. Muhtemelen buradan çıkamayacağımızı düşünüyordu. Yüzündeki o iğrenç alaycı gülümsemesi ile Mahir'e bakarken,

“Evet. ” dedi, kelimelerini yavaşça ve kasıtlı bir şekilde uzatarak devam etti. "Yakışmış mı sevdiğin kadının boynuna benim izlerim?" dedi sırıtmaya devam ederken.

🌸 🌸 🌸 🌸 🌸

Essalatüüüüü.... Sala sesi kulaklarınıza geldi mi 😁😁😁

Bakalım Cemciğin başına neler gelecek?

Pek hayır şeyler gelmeyeceği kesin de.🤭

Sıra dışı fikirleri olan varsa özelden yazabilir 🤣🤣🤣🤣

 

Bölüm : 11.01.2025 21:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...