
Sabah kliniğe girer girmez dünün kritiğine başlamıştık. Betül her molasında yanıma gelmiş ya da ben gitmiştim. Günün sonunda verdiğimiz karar ise benim ve Betül’ün çok havalı olduğumuzdu. Hayatımızda hiç olmadığı kadar aksiyona maruz kalmıştık. "Bunu da torunlarıma anlatacağım" Söylediğim şeyle Betül kahkaha atmaya başladı. "O değil de biraz fazla mı atarlandık" Sandalyemle bir tur döndükten sonra, raconu kestim. "Kimseye hak ettiğinden fazlasını vermedik aslan parçası"
Kızgınlığım yerini neşeye bırakmıştı. Akşam eve geçtikten sonra biraz başım ağrımış sonrasında derin bir uyku çekmiştim. Sabah uyandığımda ise yaşadıklarım bir bir aklıma gelmiş sonrasında ise gülmeye başlamıştım. Betül’de benimle aynı durumdaydı. Nihayet mesaimiz bitmiş beraber bir kahve içmeye çıkmıştık. Sanki tüm gün aynı şeyleri konuşmamışız gibi tekrar konuşuyorduk.
"Ama nasıl karizmatik adamlardı"
"Evet, konuşana kadar öyleydiler, ne güzel herkes kabahatini kabul etmişti tatlı tatlı ayrılacaktık. Neymiş biraz ağır konuşmuşum. Ya senin cüssenle benimki bir mi? Tamam hani biraz balık etliyiz ama o kadar da değil yani. Ezdi geçti beni"
"Ama refleksleri nasıl kuvvetli üstünden atladı son anda. Ay bir de çiğnese seni, giden ambulansı yarı yoldan çevirirdim vallahi" Betül’ün çalan telefonu ile konuşmamız kesildi.
"Merhaba" Karşı taraf her ne diyorsa Betül’ün kaşları git gide havalanıyordu.
"Evet, tabi seve seve" Boş olan elini havaya kaldırmış çırpınıyordu. Her ne dinliyorsa aşırı heyecanlanmıştı. Nihayet telefonu kapatıp bana odaklandı.
"Leyla, az önce kimin aradığına inanamayacaksın"
"Söylesene, niye heyecan yaratıyorsun"
"Galatasaray Spor Kulübü"
"Şaka yapıyorsun"
"Hayır, dün rapora numaramı yazmıştım prosedür gereği. Adama yardım ettik falan ya teşekkür etmek istemişler"
"Eee"
"Bizi haftaya Türkiye maçına davet ediyorlar"
"Oha" O kadar sesli bir tepki vermiştim ki yan masamızda oturanlar bize dönmüştü. Tamam güldük eğlendik ama bazı şeyler tadında mı kalsaydı. Konu kapansa mıydı artık?
"Ben de kabul ettim"
* Maçtan bir gün önce *
"Fatih ne yapmışlar davet etmişler mi?" Kerem’in sorusu üzerine Fatih keremin yanına oturdu. "Etmişler Abi konuştum şimdi. Locada yer ayarlamışlar, şu taraftara yardım olayını anlatınca ikna oldular zaten. Bizden Murat ilgileniyor hatta"
"İyi"
"Abi kızlar herhangi bir paylaşım yapmadı, bundan sonra da yapmazlar yapsalar da bir şey olmaz. Neden uğraşıyoruz hala"
"Fatih sen biraz az koştun sanki biraz daha koşmak ister misin belli enerjin de var"
"Tamam ya demedik bir şey"
Kerem o günden beri tekrar karşılaştığı kızı düşünüyordu. Tesadüfün böylesiydi, öncesinde konuşmaya çalıştığı kız hemen sonra tam karşısına çıkıyordu. Kızı yere düşürmüş bir de üste çıkmaya çalışmıştı. Kendine yakıştıramadığı içinse böyle bir jest yapmak istemişti. Hem belki bu sefer doğru bir şekilde tanışabilirlerdi.
* *
Yine maçı çok güzel bir yerden izliyorduk. Kulüp bize müthiş bir yer ayarlamıştı. Yanlış görmediysem az ilerimizde bazı futbolcuların aileleri vardı. Seyir zevki yüksek bir maçtı. Millilerimiz döktürüyordu. Heyecandan asla oturamamış tüm maçı ayakta izlemiştik. Aşırı gurur yüklüydüm gidip hepsinin alnından öpesim geliyordu. Maç nihayet sonlanmış biz kazanmıştık. Marşlara eşlik ediyor besteler söylüyorduk. Stadyum yavaş yavaş boşalıyordu ayağa kalkmak için biraz ortamın sakinleşmesini beklemiştik.
"Leyla, benimle iletişime geçen adam mesaj atmış. Nerede olduğumuzu soruyor"
"E gelsin bari, teşekkür etmiş oluruz"
Otoparka indiğimizde, kırklarında çok tatlı bir adam yanımıza gelmiş ikimize de birer poşet uzatmıştı. "Merhaba, ben Murat. Geldiğiniz için teşekkürler. Bunlar bizden minik bir hediye"
"Muhteşem bir maçtı asıl biz teşekkür ederiz. Hediyeye hiç gerek yoktu, bize yer ayarlamanız fazlasıyla yeterliydi" Betül’ün yanıtına tebessümle karşılık verip bana yöneldi. "Bu arada Betül Hanım’la tanıştık ama sizin isminizi bilmiyorum"
"Leyla ben, memnun oldum"
"O zaman bu poşet sizin Leyla Hanım, bu da sizin Betül Hanım. Tanıştığıma çok memnun oldum" Adamın uzaklaşmasıyla arabaya bindik.
"Çok merak ettim ne var acaba içinde" Aynı merak ben de de vardı. Ne kadar ilgililerdi, bu tür şeyleri kim organize ediyordu merak etmeden duramamıştım. Elimi poşete atıp içindeki şeyi çıkardım.
"Oha"
"OHA"
İkimizde elimizde milli takım formasını tutuyorduk. Her yeri imza doluydu, bu maçta giydikleri formadandı. Üzerinde maçın tarihi yazılıydı. Adamlar bize imzalı forma hediye etmişti. "Kızım bunlar her seferinde böyle teşekkür edecekse ben bütün maçlara gelir AÇILIN BEN DOKTORUM diye dolaşırım"
"BETÜL hepsi senin sayende, kafayı yiyeceğim mutluluktan" Arabanın ışığını açmış formayı inceliyorduk. "Artık var ya fanatiğim. Maç dünyanın öbür ucunda olsun kalkıp gideceğim. Kaç kişide var bu formadan. Hakkını vermek lazım"
Betül kendi kendine mırıldanıyor bir yandan formanın sağını solunu çeviriyordu. Formayı kenara bırakarak poşetin içine tekrar baktım. Elime gelen kartla zafer gülümsemem yüzüme yayıldı. Organizasyonu yapan kişiye teşekkür etmeyi düşünüyordum. Arabaya bindiğimizden beri keşke adama sorsaydık deyip durduk.
"Betül poşette kart buldum"
"Öyle mi? Benim poşetim boştu" Ben kartı elime alıp Betül’ün eline tutuşturdum. Arabayı çalıştırdım. Betül kartı okumaya başladı "Merhaba, umarım sizin için iyi bir gün olmuştur. Geçen gün ettiğiniz yardım için teşekkür etmek istedim. Ayrıca revirde yaşananlar için size bir özür borçluyum, o gün kusuruma bakacağınızı söylemiştiniz. Umarım hediyem kendimi affettirmeye yetmiştir. Kabul ederseniz mutlu olurum" Betül okumaya devam ettikçe gözlerim büyümüştü.
"Şaka yapıyorsun"
"Oha oha daha bitmedi. ‘Saygılarımla, Kerem Tahir. 0535 *** ** **’ " Telefon numarasını duymamla otopark çıkışında ani fren yapmıştım.
"Numarasını mı yazmış!?"
"Yemin ederim numarasını yazmış adam oha, dedim kızım kesin seni hatırladı dedim sana"
* Maç Sonu Soyunma Odası *
Kerem Tahir elinde tuttuğu iki poşeti kendi ekibinden Murat’ın eline tutuşturdu. En başından beri kızlarla iletişim kuran oydu. Kerem maç öncesi çocuklardan imzaları toplamış güzel bir hediye hazırlamıştı. Kırmızı renkte olan poşetin içine küçük bir not bırakmıştı. Kesinlikle doğru kişiye verilmesi gerekiyordu. "Murat anladın değil mi? Kırmızı olan doktor olana değil diğer kıza verilecek" Murat’ı bin kere tembihlemişti. Daha kızın adını bile bilmiyordu aklına gelen şeyle Murat’ı tekrar durdurdu. "Bir de ismini öğrenirsen güzel olur" Acaba adı neydi? O da arkadaşı gibi doktor muydu?
Bu maç Kerem için çok başkaydı. Bir totem yapmıştı, maç iyi geçer ve kazanırlarsa notu poşete koyacaktı. Yani kıza numarasını verecekti. Ama eğer kaybederlerse formaları vermeyi bile düşünmüyordu. Nihayetinde maçı kazanmışlardı. İçindeki heyecan git gide artıyordu. Yıllardır böyle bir şey yaşamamıştı, en son ne zaman bir kadın için bu kadar heyecan duymuştu hatırlamıyordu bile. Eğer bugün o sahadan galip ayrılmasalardı, kaybettiği tek şey maç olmayacaktı.
Yaklaşık yarım saat sonra Murat yanına gelmişti "Ne oldu verdin mi? Ne tepki verdiler?" Murat, Kerem’in heyecanını gülerek karşıladı. Yıllardır bu adamı tanırdı ilk defa böyle görüyordu. Neredeyse evdeki ergen oğluna benzetmişti hareketlerini.
"Aldılar, teşekkür ettiler"
"O kadar mı?" Kerem daha fazla bir şey duyma ihtiyacıyla Murat’a bakıyordu. "Benim yanımda bakmadılar" Kerem teslim olmuşçasına başını sallamakla yetindi.
"Ha bir de ismi Leylaymış" Kızın maçta olduğunu, onu izlediğini bilmesi Keremi ayrı heyecanlandırmıştı. Ama adını duymak farklı bir etki bırakmıştı.
"Leyla demek" Murat Kerem’e birkaç şey daha söylemişti ama Kerem’in onu duyacak hali yoktu. Hem kazanmanın verdiği sarhoşluk hem Leyla... Geriye tek bir kaygı kalıyordu Leyla onu arayacak mıydı?
"Yaktın beni Leyla"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |