
"Ne güzel tatlı tatlı sohbet ediyormuşsunuz. Hep o yelloz yüzünden" Kafamı masamın üzerine koymuş baş ağrımın bitmesini bekliyordum. "Güzel kadındı" söylediğim şeyle Betül daha da sinirlenmişti. "Sus bana şu kadını savunup durma. Kerem’i dinlemeden etmeden postalamışsın zaten"
Kerem’le yaşadıklarımızdan sonra ertesi gün evden çalışmış ofise gitmemiştim. Betül dayanamamış akşam kapımda bitmiş her şeyi öğrenmişti. Tüm gece konuşmuş bir de üzerinde burada da devam ediyorduk. Betül devam ediyordu hatta. Ben konuyu çoktan kendi içimde kapatmıştım. "Betül karşımda kalbi kırık bir kadın vardı. Hangi kadın kendini o duruma düşürür Allah aşkına. Belli canını yakmış işte. Aynısını bana da yapmayacağı ne malum"
"Bu yine de Kerem’in elinden kendini savunma hakkını aldığın gerçeğini değiştirmiyor. Bu çocuğun kaç tane takıntılı aşkı vardır biliyor musun?"
"Evet hepsinin evinde saatini bırakıyordur zaten"
"Kızlar n'aber?" Tarık direkt odama dalmış masamın önündeki sandalyeye yerleşmişti.
"İyi ne olsun"
"Kapının varlığından haberin var mı senin?" Betül her zamanki gibi Tarık’a olan tavrını çok net belli ediyordu. "Var ama sizin camdan haberiniz var mı? Müsait olup olmadığınızı oradan görüyorum herhalde" Eliyle jaluzileri açık olan ofisimin camlarını işaret etti. "Yine de kapıyı çalsana belki gelmeni istemiyoruz git diyeceğiz"
"Yine şakacı modundasın bakıyorum"
"Atışmanızı dışarıda yapsanız ne güzel olur. Başımın ağrısı geçsin diye iki tane ağrı kesici içtim de çünkü" Tarık hemen dibimde bitmişti. "Leyla iyi misin? Çok kötüysen bir de ben bakayım"
"Gerek yok ben baktım ilacını da verdim" Betül’ün Tarık’a bu kadar kinli olmasının en büyük nedeni aynı dönem okumuş olmalarıydı. Tarık’ın çok laubali olduğunu kaç kızın kalbini kırdığını anlatır dururdu. Tarık mağdurlarından biri de kendi arkadaşıydı. Her konuşmasında onun hıncını aldığını düşünerek sürekli Tarık’ı zorbalıyordu. "Ne biçim doktorsunuz siz işiniz gücünüz yok mu bu insanların yardıma ihtiyacı yok mu?"
"Betül’ü çağırmaya geldim zaten. Hastan seni çağırıyor kalk bir bak, ben ilgileneyim dedim istemiyor beni"
"Hangi hastam?"
"Ne bileyim yeni giriş yapmış Betül Hanım gelsin diyor"
"Nasıl giriş yapmış ben kimseye yatış vermedim bugün"
"Betül beni sorgulamak yerine çıkıp baksan olmaz mı?"
*Spor Tesisleri*
"Furkan’ı dünden beri arıyorum bir açsın o telefonu belasını sikeceğim"
"Tamam lan dur nefes al. Geldiğinden beri nefessiz küfrediyorsun"
Kerem dün Leyla ayrıldıktan sonra restorana tekrar girmiş biraz önce yaşanılan her şeyin hesabını sormak istemişti. Fakat döndüğünde ne Asu’dan ne de Furkan’dan bir iz yoktu. Furkan Kerem ile Leyla’nın masadan kalktığını görünce Asu’yu da alıp çıkmıştı Restorandan. Kerem onların çıktığını fark edemeyecek kadar uzun bakmıştı Leyla’nın arkasından. Eve gittiğinde ise gözüne bir damla uyku girmemişti. Ne güzel tatlı tatlı sohbet ediyorlardı gelip içine limon sıkmışlardı.
"Harbiden ne yaptı da kızdırdı seni bu kadar" Fatih ve Arda sabahtan beri Kerem’in küfürlerini dinliyorlardı. O kadar öfkeliydi ki kimse yanına yanaşamıyordu. Allahtan antrenmanda biraz ter atıp yorulmuştu. En azından onu tetikleyecek bir şey söylerlerse onları uzun süre kovalayamazdı.
"Dün bir arkadaşımla yemek yiyordum. Tuttu Asu’yu yanıma getirdi" Fatih Kerem’in neden bu kadar sinirlendiğini şimdi daha iyi anlıyordu. "İyi bok yemiş"
"Asu da durmadı yaptı yine şovunu değil mi?" Arda’nın tahmin etmesi zor olmamıştı. Daha önce takımın motivasyon yemeğini de basıp herkesin canını sıkmıştı. "Hadi o manyak, alıştık ona. Sen niye getiriyorsun. Gelmiş bir de ne zamandır görüşemiyoruz falan diyor" Hatırladıkça oturduğu bankı yumrukladı.
"Tamam şimdi sakinleşmen lazım. Sahada antrenman yapacağız gazeteciler olacak. Mimik oynatsak abuk sabuk şeyler yazıyorlar toparlan" Fatih Kerem’in karşısına dikilmiş ona elini uzatmıştı. Arda da Fatih’in yanına geçip elini uzattı "Bugünü atlatalım çözeceğim ben senin derdini"
Antrenmanı atlatmışlar üçü beraber Kerem’in evinde toplanmışlardı. Kerem Furkan’ı da boş vermişti dövse ne olacaktı ki, Leyla’yla iletişimi hepten kopmuştu. Sabahtan beri Leyla’nın sosyal medya hesaplarına girip duruyordu. Paylaşımlarını kontrol ediyordu. Bir şekilde nabzını ölçmek istiyordu ama oralarda da ses seda yoktu.
"Kerem anlat artık yoksa kendimi keseceğim en son" Arda’nın siteminin üzerine Fatih’te heyecanla oturduğu koltuktan kalkıp Kerem’in yanına attı kendini. "Abi bütün takımın önünde arıza çıkardı bu kız oturdun tatlını yedin çayını içtin. Yoksa..."
"Manita mı yaptın lan sen? Ne ara oğlum. Kıçımızdan ter akıyor bizim ne ara lan"
"Susun lan artık"
"Hassiktir harbiden yanında manita varken gelmiş Asu"
"Abi kim tanıyor muyuz?"
Kerem ikisine de kısık gözlerle baktı. Anlatmazsa kurtulamayacaktı orası kesindi, zaten bu ikisinin eline kalmıştı birinin ona tavsiye vermesi lazımdı. Kendisi bulamıyordu çünkü "Aslında tanıyorsunuz" İkisinden de çıt çıkmıyordu. Aşırı tepki verdikleri an Kerem anlatmayı bırakır ikisini de evden kovardı.
"Geçen şu revirde karşılaştığımız kızlar vardı" Fatih hatırladığı şeyle kendini abartılı hareketlerle koltuktan yere attı "Hani şu maça yer ayarlattığın kızlar"
"Oha oğlum ne yaşıyorsunuz siz ne yer ayarlaması"
"Tabi lan. Bin kere sordu hatta iyi yer ayarlamışlar mı diye"
"Dinlemeyecekseniz siktirin gidin" İkisi de saniyesinde sesini kesip Kerem’e odaklandı. "Ben Muratla forma yolladım kızlara, içine de not bıraktım işte numaramı verdim"
"Bu ellerle imzaladım ben o formayı, o nankörlere mi verdin. Hani istemiyorlardı!" Kerem eline geçen ilk şeyi Arda’ya fırlatmıştı. "Ona mı takılıyorsun Arda? Abi ilk defa gördüğün kıza niye numaranı veriyorsun. Canın futbolcu ifşası çekiyor herhalde bu şerefsiz yüzünden zaten madara olduk zor unutuldu"
"Faaatiih kalbimi kırıyorsun bak" Arda’nın kafasına bir yastıkta Fatih’ten gelmişti. "İlk defa görmüyoruz herhalde" Diyerek anlatmaya devam etti Kerem. Arada Kerem’i kızdırsalar bile anlatmak Kerem’e iyi gelmişti.
"Şimdi kız haklı, tamam o gün beni ayar etmiş olabilir ama ben objektif bir insanım"
"Biz haksız mı dedik lan"
"Abi ilk defa Arda’yla aynı fikirdeyim. Kim olsa senden kaçardı Asu’yu manyak ettiğine göre beni de eder deyip tüymüş kız"
"Size yorum yapın diyen oldu mu varsa bir fikriniz dökülün yoksa kapı orada"
Arda’nın telefonu çalmış sonunda beklediği arama gelmişti. "Fatihcim bebeğim bir kapıya bakar mısın"
"Doğru konuş lan benimle, kapı çalmadı neyine bakayım çocuk mu var karşında it" Fatih cümlesini bitirir bitirmez zil çalmıştı. Arda aynı arsız gülümsemeyle Fatih’e bakmaya devam ediyordu. "Kim lan bu gece gece"
"Şu an verecek bir fikrim yok ama birazdan stres atınca kafamız çalışmaya başlar sen merak etme" Kapıdan içeri giren Furkan’la, Kerem oturduğu yerden fırladı. "Bak iyi insan lafının üzerine gelirmiş geldi stres TOPU" Arda hala alay etmeye devam ediyordu. Furkan’ı neyle tehdit ettiyse istediği saatte Keremin kapısına kendi ayaklarıyla gelmişti.
"Şimdi ben seninle ne yapayım Furkan. Bana bir anlat"
"Kerem yemin ederim açıklayacağım olaylar benden bağımsız gerçekleşti. Allah belamı versin bak hiç kabahatim yok" Fatih duvara yaslanmış alayla Furkan’ı izliyordu. "Sana haber vermediler mi lan. Allah zaten belanı verdi, sabahtan beri zor tutuyoruz bu herifi" Hepsi keyiften dört köşeydi. Fatih oldu olası Furkan’ı hiç sevmezdi. Fakat Kerem beklenmedik bir hareketle Furkan’ı geri savurdu. "Anlat lan Asu nasıl geldi oraya" Furkan rahat bir nefes alıp koltuğa oturacaktı ki Arda engel oldu "Oturma sana otur diyen oldu mu ayakta anlat"
"Ben benim kızla oturuyordum bizimkilerde sizinle aynı restorandaymış. Seni görünce beni aradılar selam versek olur mu diye. Tanışmak istemişler, yanı boş mu diye sordum. Kız var dediklerinde olmaz dedim. Kapattım telefonu. Sonra işte benim kız ben konuşurken az çok anladı ne olduğunu, Asu’yu aramış hemen. Oraya kolay kolay giremeyecekleri için bana musallat oldu manyak karı"
"Doğru konuş it" Fatih Furkan’a bir tane patlatmamak için kendini zor tutuyordu. İçmiş gelmişti zaten ağzı burnu ayrı kayıyordu. İyice sinirine dokunmuştu.
"Furkan seni de sikeyim senin bizi tanıştırdığın günü de sikeyim seninle beni tanıştıran bu Ardayı da sikeyim" Arda keyifli keyifli olayları dinlerken bir anda konunun kendisine gelmesiyle yüzü düşmüştü. Hırsını ise Furkan’dan almıştı "Beni ne karıştırıyorsun git kime ne yapıyorsan yap. Defol git lan sende. Başımıza açılmadık iş bırakmadın"
Furkan’ı da göndermişlerdi göndermesine ama hala bir çözüm bulamamışlardı. Arda’nın telefonu çalmaya başlamıştı.
"Ne var şimdi kovduk niye arıyorsun"
"..."
"Ne oldu lan bir bağırmadan anlat"
"..."
"Tamam Allah’ın cezası geliyoruz bekle"
Kerem’in dünya yansa umurunda değildi. Arda Fatihi kolundan tutup dışarı çıkardı. Az önceye kadar bir fikri yoktu. Ama merdivenlerden yuvarlanan Furkan sayesinde çözüm üretmişti. İşi bir halletsin sonra Kerem’e haber verirlerdi. Kimin ne yaptığı Kerem’in zerre umurunda değildi. Aklı hala ela gözleriyle ona ışıl ışıl bakan Leylada kalmıştı.
**
"Doktor Hanım rica etsem beni iyileştirir misiniz?"
"Ne olduğunu anlayabilirsem yardımcı olacağım Beyefendi"
Hasta yatağında yatan kolu sargılı adama bakıyordu. Sabah kliniğe nakil olmuştu. Hızlıca adamın raporlarına bakıp son durumunu anlamaya çalışıyordu. "Hastanede takibinizi güzel yapıyorlarmış, tedaviniz de olması gerektiği gibi ilerlemiş. Neden buraya geldiniz?"
"Oradaki doktorlardan biri önerdi kritik bir kırığım olabilirmiş, bu işlerde de siz iyiymişsiniz"
"Ben mi? Neyse tamam bir de bizim arkadaşlar testlerinizi yapsın başka bir tedaviye ihtiyacınız var mı bakalım şimdilik dinlenmeye devam edebilirsiniz" Hastalık hastası tiplerden diye düşündü Betül, bu kadar pimpirikli olmaya gerek var mıydı anlamıyordu. Filmlerine baktığında kritik kırık falan görmemişti. Düşüncelere dalmış bir şekilde odadan çıkarken karşısına çıkan üçlüyle hayatının şokunu yaşamıştı.
"Siz"
"Merhaba Betül Hanım nasılsınız? Siz burada mı çalışıyorsunuz" Fatih’in sahte şaşkınlığına Arda göz devirmeden edemedi. Hayatının oyununu ortaya koymak için Betül’ün yanından geçip Furkan’ın odasına daldı.
"Ah kardeşim ne oldu sana, sen bu hallere düşecek adam mıydın?" Kendini Furkan’ın üzerine atmış zorla sarılıyordu. "Ah dur kolumm" Furkan’ın inleme sesleriyle Betül kendine gelip tekrar odaya girdi. "Beyefendi çekilir misiniz? Canını yakıyorsunuz" Arda abartılı hareketlerine devam ederken Kerem içeri girip Furkan’ın üzerinden çekti Ardayı.
"Biri bana bu tesadüfü açıklayacak mı?" Betül gözlerini Kerem’e dikmişti. Fakat Kerem’in ağzını bıçak açmıyordu. Fatih lafa girerek olaya el attı "Açıklanacak bir şey yok arkadaşımızı ziyarete geldik. Şimdi müsaade ederseniz kendisiyle görüşmek istiyoruz" Betül alenen odadan kışkışlanınca sinirlenmişti. "Peki ama fazla oyalanmayın. Saygın Bey sizde bir daha Furkan Bey’in üzerine yatmazsanız iyi olur" Arda dehşet içinde Betül’e baktı. "Hala adımı öğrenmediniz mi gerçekten" Betül gözlerini devirmekle yetindi yavaş adımlarla odadan çıkıp sakince kapıyı çekti. Arkasına kısa bir bakıp giriş kata Leyla’nın yanına koşmaya başlamıştı.
**
Ekibimle toplantının ortasındayken odaya yarınlar yokmuş gibi Betül dalmıştı. "Ah pardon gençler hemen çıkıyorum" Çıkıyordu çıkmasına ama bana kaş göz yapmadan duramıyordu. En sonunda elinle telefonunu gösterip dışarı çıktı. Her ne diyecekse tüm dikkatimi dağıtacaktı anlaşılan. Bilerek telefonumu ters çevirip toplantıya devam ettim, kafamı ancak toplamıştım. Yaklaşık yarım saat sonunda görev dağılımını yaptıktan sonra toplantıyı bitirdim. Herkes odamdan çıktığında ise telefonumu elime alıp gelen mesajı okudum. "Kalk üst kata odama gel Keremler burada” Ne demek, nasıl ne alaka. Hemen Betül’ü aradım
"Ne demek buradalar"
"Hala buradalar, odama gel"
"Nasıl geleyim hangi katta onlar"
"3. katta onlar gel sen"
Personel asansörü ile Betül’ün odasına çıktım. Neden buraya gelmişlerdi, yataklı servislerde olduklarına göre birini ziyarete gelmiş olabilirlerdi ya da... Kerem’e bir şey olmuş olamazdı değil mi? Bildiğim kadarıyla maçı yoktu sakatlanmamıştır değil mi? Antrenmanda sakatlanmış olabilirdi. İyi de o zaman niye buraya gelsin ki onların anlaşmalı hastaneleri vardı orada tedavi görürdü. Düşünmeyi bırakıp Betül’ün odasına girdim.
"Leyla inanamayacaksın" O kadar heyecanlıydı ki odasında dönüp duruyordu. "Anlat artık"
"Tarık beni çağırdı ya hastan geldi diye. Kolu kırık bir hasta gelmiş sabah bizim kliniğe nakil almış kritik bir kırığı olabilirmişte ben çok iyiymişim de ondan gelmiş beni çağırtmış" Kırık için Betül’ü mü çağırmış. "İyi de sen"
"Neyse tamam baktım gelen dosyalarda kritik bir şey görünmüyor tekrar film istedim Tarık’a yönlendirdim"
"Betül hastanı dinlemeye gelmedim burada"
"Hah işte tam odadan çıkıyordum ki bir baktım karşımda Kerem, Saygın bir de geçen o sedyede yatan adam" Kendimi Betül’ün odasındaki sedyeye attım. "Şaka gibi yok gibisi fazla kesin şaka" Ben baygınlık geçirirken Betül’ün odasının kapısı çaldı ve içeriye Tarık girdi. "Betül bu hastanın tedavisi zaten yapılmış baktım kritik bir şey yok. Sana neden geldi onu da anlamadım" Ben hala durumu çözmeye çalışıyordum. Betül’ün odasının kapısı bir kere daha çalınmıştı. "Betül Hanım Furkan Bey’le siz mi ilgileniyorsunuz?" Atıf Bey’in içeri girmesiyle hepimiz ayağa kalkmıştık.
"Evet Atıf Bey. Tarık’a danışmak istedim onu konuşuyorduk bizde" Atıf Bey kliniğin sahibiydi aynı zamanda çok başarılı bir Kardiyologdu. Burası alanının en iyilerini bulunduran bir klinikti. Şimdilik birkaç dalda uzmanımız vardı. Tarık Ortopedist Betül ise Jinekologdu. Bir dakika Atıf Bey Furkan mı demişti.
"Durumu nedir peki? Neden özellikle seni istemiş bir şey söyledi mi? Önceden mi tanışıyorsunuz"
"Durum gayet iyi korktuğu gibi bir durum yok. Tedavisi zaten yapılmış ama biz yine bazı testler istedik" Atıf Bey odadan çıktığında Betül Tarık’ı da yollamıştı. "E ne yapacaksın Betül?"
"Sen ne dersen onu"
"O ne demek ya"
"Adamlar arkadaşlarını hiç ihtiyacı olmamasına rağmen buraya yollamışlar, bir de kalkıp ziyarete gelmişler. Furkan Bey’e on gün yat desem yatmaya razı bilmem anlatabiliyor muyum?"
"Benim hiçbir şey anlayacak halim yok Betül" Sedyenin etrafındaki perdeyi çekip kendimi tekrar sedyeye attım. Öğlen molasında biraz uyumak bana iyi gelebilirdi. Fakat ne mümkün Betül’ün odasının kapısı tekrar çalmıştı.
"Gelin"
"Merhaba Betül Hanım" Yattığım yerde taş kesilmiştim. Bu Kerem’in sesiydi burada olduğumu anlamasın diye nefes bile almıyordum.
"Buyurun Kerem Bey"
"Ben Furkan’ı sormak için gelmiştim. Durumu nasıl?"
Herhangi bir adım sesi kulağıma gelmemişti sanırım kapıda dikiliyordu. Betül’de olduğu yerden kımıldamamıştı. "Durumu gayet iyi, buraya neden geldi hatta beni neden doktoru olarak seçti onu anlamaya çalışıyorum" Kerem’i sıkıştırıyordu. "Benim haberim yok ben sadece arkadaşımı ziyarete geldim"
"Tabi eminim öyledir"
"Bir şey mi demek istiyorsunuz"
"Yok hayır olur mu öyle şey. Diyorum ki sonuçları bir çıksın belki hemen taburcu ederiz kendisini"
"Öyle mi güzel haber. Biz sonuçlar çıkana kadar bekleyelim o halde"
"Siz bilirsiniz" Bir müddet sessizlik oldu odanın kapısı kapanmadığı için perdenin arkasından çıkamıyordum. Çıkmayı bırak herhangi bir ses çıkmasın diye hareket bile etmiyordum. "Başka bir şey yoksa çıkabilirsiniz Kerem Bey"
"Aslında var"
"Sizi dinliyorum"
"Buraya gelmişken, Leylayı da bir görmek isterim. Nerede olduğunu biliyor musunuz?" Nabzım hızlanmıştı. Atıf Bey tekrar gelip bir bana bakabilir misiniz? Gerginlikten kalp krizi geçiriyor olabilirim çünkü.
"Leyla dışarıda" Canım Betül kurtarmıştı beni
"Şu an öğle arasındayız, on dakika sonra bitiyor odasına gelecektir. Siz en iyisi onu odasında bekleyin" Hain!
"Tamam öyleyse"
"Odası giriş katta danışmanın sağ tarafındaki camlı oda" Kapı sonunda kapanmış Kerem gitmişti. Betül etrafımı çevirmiş olan perdeyi çekip karşıma dikildi. "Ne güzel dışarıda demiştin neden odama gönderiyorsun"
"Leyla senin kaçmanı gerektiren bir durum yok ki ortada"
"Yok biliyorum"
"O zaman niye kaçıyorsun"
"Konuşmak istemiyorum çünkü konuşulacak bir şey yok ortada"
"Belli ki onun konuşacakları var. Beş dakika konuşsan ölmezsin herhalde" Küçük çocuklar gibi olduğum yerde tepinmek istiyordum. Oflayarak indim sedyeden "İyi tamam gidiyorum"
"Tamam ben de Furkan Bey’e bir bakayım Saygın üstüne atlıyordu en son" Söylediği şeyle güldüm "Arda ismi, Saygın deme bozulur" Betül’ün yüzünde çok tatlı bir ifade oluştu. Yapacak bir şey yok der gibi bakıyordu. "Artık çok geç Saygın dedim bile" Kıvır kıvır sarı bukleleri vardı. Yaşam enerjisi yüksek neşeli bir kızdı. Minyon tipi büyük gözleri... hepsi bende hayranlık uyandırıyordu. Nihayet odamın kapısına geldiğimde içeriye girmeye tereddüt ediyordum. Jaluziler kapalı olduğu için içeride olup olmadığına bile emin değildim. Neydi Leyla? DY.
"Merhaba Kerem Bey, benimle görüşmek istemişsiniz" Odaya girer girmez onu görünce konuşmaya başlamıştım. Profesyonelce halledelim şu işi. Masamın önündeki koltuğa oturmuş eline de Harry Potter figürlerimden birini alarak oynuyordu. Beni görünce ayağa kalkmıştı. "Merhaba Leyla nasılsın?"
"İyiyim teşekkürler" Masama geçmek yerine karşısındaki koltuğa oturmuştum. O da benimle tekrar yerine oturmuştu. "Arkadaşım burada yatıyordu da ona ziyarete gelmişken seni de görmek istedim. Yani Betül Hanım’ı görünce aklıma aynı yerde çalıştığınız geldi" Evet tabi öyle olmuştur. "Bir şey içer misiniz?"
"Kahve içebilirim aslında" Kerem’le kendime iki kahve söyleyip tekrar ona döndüm. "Benimle ne konuşmak istiyordun"
"Çok kötü bir manzaraya şahit oldun" Gayet sakin ve tane tane konuşuyordu.
"Biraz öyle oldu"
"Normalde yaşadığım bir şey değil"
"Bana neden açıklama yapıyorsunuz. O gün de demiştim olur böyle şeyler"
"O gün benimle bir daha görüşmek istemediğini de söylemiştin"
"Tesadüfe bakın ki yine karşılaştık"
"Leyla beni böyle tanımanı istemiyorum" Oturduğu yerde dikleşmiş gözlerini gözlerime sabitlemişti. "Neden, bu sizin için niye bu kadar önemli?" Tam konuşacaktı ki yine kapım çalınmadan biri içeriye daldı.
"Leyla inanamayacaksın..." Tarık bağırarak içeri girmişti fakat Kerem’i görünce konuşmayı bıraktı. "Pardon ben kimse yoktur diye düşündüm"
"Önemli değil Tarık bir şey mi oldu?"
"Şey evet... Siz, Kerem Bey?” Muhtemelen yukarıda Arda ve Fatihi gördüğü için koşarak bana haber vermeye gelmişti. Tüm hastane zaten onların buradaki varlığını konuşuyordu. "Evet, benim" Kerem de odama dan diye girmesinden hoşlanmamış olacak ki pek de sevimli olmayan bakışlarla Tarık’a bakıyordu. "Siz tanışıyor musunuz?"
"Evet Tarık tanışıyoruz, sen ne söyleyecektin"
"Ha şey Betül seni aramış ama bakmamışsın. Sanırım şu yeni gelen hasta ve refakatçileri ile ilgili"
"Bir sorun mu var?" Tarık yanıma geldi ve kulağıma eğildi "Yukarıdakiler rahat durmuyor, tedaviye falan ihtiyaçları yok. Seninle ya da Betül’le bir dertleri var belli ki istiyorsan hepsini gönderebilirim" Tarık konuşurken bakışlarım Kerem’e kaydığında dik dik bize bakıyordu.
"Tamam sen çık geliyoruz bizde" Tarık odadan çıktığında tekrar Kerem’e döndüm. "Kerem Bey, arkadaşınızın tedavisi tamamlanmış sanırım Betül’de söylemiştir. Başka bir şey yoksa sizi yolcu edelim"
"Öyle mi olmuş haberim yok"
"Arkadaşınız buraya geldiğinde de iyiydi Kerem Bey"
"Yani"
"Yani Betül’e muayene olmasına gerek yoktu. Özellikle Betül’ü tercih etmesi tuhaf geldi"
"Alanında iyiymiş diye duyduk yani duymuş ondan gelmiş"
"Tabi ki alanında iyi ama Betül Kadın Hastalıkları ve Doğumu uzmanı, arkadaşınız kötü olmuş olsa bile Betül’ün yapacağı şeyler kısıtlı o yüzden Tarık ilgileniyor Furkan Bey’le" Söylediğim şey ile Kerem baya bir şaşırmış görünüyordu. Bir şeyler mırıldanıyordu ama pek anlamamıştım. "Tarık Bey’in ilgilenmesine gerek yok, her şeyle fazla ilgili görünüyor" Sesi sitemkâr çıkmıştı. Durumun saçmalığını ise kolayca göz ardı etmişti.
"Dilerseniz yukarı çıkalım sanırım arkadaşlarınız biraz gürültücü" Ben önde Kerem arkada asansöre yürümüştük. Üçüncü katın düğmesine bastığımda bizden başka kimsenin asansörde olmamasına lanet etmiştim. Koskoca asansörde tam dibimde duruyordu. "Seni iş yerinde görmek farklı hissettirdi"
"Ne gibi"
"Yani o gün çok güzel anlatmıştın buraları. Şimdi seni çalıştığın yerde odanda görmek tuhaf geldi" Yine sesini o lanet tona indirmişti. Parfümünün kokusu asansörü çoktan sarmıştı bile. Odamda ne kadar oturduğunu bilmiyorum ama kesinlikle oraya da iz bırakmıştı. Şimdi de bu kadar yakınımda oluyor olması hiç yardımcı olmuyordu. "Evet, öyle olmuş olmalı"
Nihayet asansörün kapıları açılmıştı kaçarcasına çıkmıştım. Furkan’ın yattığı odaya yaklaştıkça sesler artıyordu.
"Ne oluyor burada"
"Ne olacak! Furkan Bey’i taburcu edeceğim diyorum, Saygın Bey izin vermiyor" Furkan kolunu korumaya çalışır bir vaziyette yatakta yatıyor, Fatih dünya yansın umurumda değil modunda refakatçi koltuğuna yayılmış oturuyor. Arda ise dik dik bir Betül’e bir Furkan’a bakıyordu. "Hala Saygın diyor, oğlum iyi hissetmediğini söylesene sende"
"Beyefendi ben arkadaşınızı muayene ettim. Hatta ben de değil alanında uzman bir ortopedistimiz ilgilendi kendisiyle. Taburcu edebileceğimizi söyledi. Ha psikolojik olarak kendini iyi hissetmiyordur ya da başka bir şikâyeti vardı onunla ayrıca ilgileniriz. Fakat kendisi kolu için başvurdu bize" Betül uzun uzun açıklama yapıyordu. Halinden anladığım kadarıyla bu ilk açıklaması değildi. Ellerini beline koymuş dik dik Arda’ya bakıyordu.
"Neden başka bir doktor ilgilendi biz siz ilgilenin diye geldik" Arda size çok başka şeylere takılıyordu.
"Saygın Bey buna mı takılıyorsunuz Allah aşkına ayrıca ben nasıl ilgileneyim ya benim uzmanlık alanım bile değil"
"Öyle mi neymiş sizin uzmanlık alanınız belki karnı ağrıyor arkadaşımın onunla da ilgilenemez misiniz?"
"Jinekoloğum"
"Neysiniz?"
"Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanıyım. Tüm hastane oturduk Furkan Bey’in neden bana muayene olması gerektiğini anlamlandırmaya çalışıyoruz" Arda Betül’den aldığı yanıtla büyük bir şaşkınlığa uğramıştı. Furkan ise duyduğu şey karşısında git gide kızarıyordu. Ben ise müthiş bir keyifle odada dönenleri izliyordum. Kerem ne yapıyor acaba diye bakmayı denediğimde kapıya yaslanmış vaziyette beni izlediğini gördüm. Yüzüm kızarmaya başlayınca tekrar tüm odağımı Betül’e vermiştim. Neden gözlerini bir türlü benden ayırmıyordu?
"Bir yanlışlık oldu sanırım. Arkadaşımı size yönlendirmişler bizim ne suçumuz var"
"Arkadaşınız gayet iyi. Ben taburcu işlemlerini başlatacağım, zahmet olmazsa biriniz benimle gelsin" Betül hışımla odadan çıkarken Fatih nihayet bir şeyler yapma gereksinimi hissetmişti ki Betül’ün peşinden gitmişti.
"Kerem kurtar beni şunun elinden" Furkan yalvarır gibi Kerem’den yardım istemişti. "Tamam abartma çıkarız birazdan"
"Sen şu revirdeki kız değil misin sende mi burada çalışıyordun?" Arda’nın tavrına hayretle baktım. "Yok ben Furkan’ı ziyarete geldim"
"Leyla çok naziksin teşekkür ederim"
"Tabi ki burada çalışıyorum Furkan"
"Olsun yine de çok naziksin" Kerem tam bir şey diyecek oldu ki odaya birileri daldı. Bir kadın koşarak kendini Furkan’ın üzerine atmıştı. "Furkan ne oldu sana böyle, nasıl oldu, neden beni aramadın!?" Bu geçen gün Furkan ve Asu’nun yanında duran kadındı. Şimdi anladığım kadarıyla sevgilisiydi
"Sen nereden haber aldın?" Anlaşılan onun gelişi Furkan’ı pek mutlu etmemişti. Herkesi tuhaf bir gerilim sarmıştı. Arkamı dönüp kapıya baktığımda Asu’yu görünce neden böyle bir gerilim yaşadıklarını daha iyi anladım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |