Yeni Üyelik
48.
Bölüm

48. Bölüm Babam gibisin

@miyorininkitaplari

eski evimizdeydik

ceren ve sare oynuyordu anlaşmaya çalışıyorlardı

erdem dışarda antreman için hayatı bekliyordu

hayat aşağı indi

- kolay gelsin izliyorum ablacım dedim

- o iş bende abla dedi ve saçlarını toplarken dışarı çıktı

erdem ona bir şeyler anlatıyordu

hayatın ise tek odaklandığı kendisiydi

hareketleri sallamıyordu

kaşınıyordu

pozisyon aldıkların birbirlerine yumruk sallamaya başladılar

erdem tabi ki onu alttan alıyordu

erdem tam o sırada yüzüne gelecek eli tuttu ve hayatı ters çevirip göğsüne yapıştırdı

hayat şoke olurken erdem ona doğru eğildi

hemen abimi kontrol ettim

onlara bakmıyor sohbet ediyordu

dudaklarını okumaya başladım

- hodri meydan diyordun ? diyordu erdem gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım

hayattan ses çıkmadı muhtemelen sırtı erdeme yaslı olduğu için kalp atış hızı bin katına çıkmıştı

hayat bir anda ona döndüğünde aralarında ki mesafeden dolayı tekrar abimi kontrol ettim

- hayvan adi

romantizimin içine sıçtın hayat !

erdem tek eliyle hayatı kucakladı

diğer eli serbestti hayat ona ağırlık yapmıyordu

hayat çırpınırken bağırdığı için herkes onlara dönmüştü

- lan ? dedi abim " bu hıyar ne halt yiyor ? "

- hayat kaşındı dedim " sakin dur ki eğitimini alabilsin " başını salladı

erdemin telefonu çaldığında diğer eliyle profesyenelce açtı

hayat bağırmayı bıraktı

- evet anne ? diyordu erdem " ha hayat mı ? " dedi ve kucağında ki kıza baktı " bilmem uyuyordur "

- gülşen abla ! diye bağırdı hayat bir anda " oğlun bana meydan okuyup duruyor o benim dengim mi Allah aşkına on katım ? "

- lan ! dedim

- içinden şeytan çıktı ! dedi gamze

gülşen ablanın gülme sesi geldi telefondan

- beni anneme şikayet etmeyi bırak ve özür dile diyip annesiyle vedalaşıp telefonu kapattı erdem

- dilemiyorum ! dedi hayat

- öyle mi ?

- öyle !

erdem hayatı tam ters çevirecekken hayat bağırdı

- abim var !

- şu durumda abin bile seni elimden alamaz dedi erdem

- ablam var !

- ablanın keyfi gayet yerinde

- özür dilerim !

- heh şöyle dediğinde hayatı yere indirdi

hayat bir anda onun yüzüne attığı yumrukla şok olduk !

- birinci kural rakibine asla güvenmeyeceksin ! dedi hayat " ikinci kural bir daha bana o kadar yaklaşma kalbim yerinden çıkacaktı adi köpek ! "

içeri hızlı adımlarla girdi

- nasıldım ama ? dedi havalı havalı

- bok gibi dedim

söylene söylene yukarı çıktı

- bu neydi şimdi ? kalbim yerimden çıkacaktı mı dedi o ? bu soru abime aitti

- boşver be abi dedim

yazarın anlatımıyla

akşam saatleriydi herkes evlerindeydi

hayat ela ve cemre elanın evinde toplanmıştı

zilin çalmasıyla birlikte hayat kapıya gitti

- erdem ? dedi sorgulayarak

- sanırım telefonları karıştırmışız fark etmedin mi?

hayat olumsuz anlamda başını iki yana salladı ve telefonu almaya gitti

ardından hırkasını üzerine aldı

- dışarda fena yağmur yağıyor dedi erdem hayat umursamazca omuz silkti " ben 15 dakikaya geliyorum ! " diyerek kızlara haber verdi

ikisi aşağı indi

- nereye gideceksin ? dedi erdem

- şuralarda dolanacağım dedi hayat " gelebilirsin "

- bu saate yalnız dolaşma dedi ve hayatın peşine takıldı

dakikalar sonra ikisindende ses çıkmayınca hayat konuşmaya başladı

- müzik açacağım kulaklığım yok rahatsız olur musun ?

erdem başını iki yana sallayınca hayat bir müzik açtı sokaklar bomboştu ve bir tek yağmur damlalarının sesi vardı

son arzum çalıyordu

- hayat dedi erdem " dans edelim mi ? "

sorusu hayatı şok ederken ona döndü

evet bunu kesinlikle istiyordu

ve evet bir kaç saniye sonra dans etmeye başlamışlardı

ikiside gözlerini kaçırmıyor birbirlerine cesurca bakıyorlardı

erdemin içi gidiyordu

o yakınlığa alıştıkları için kalp atışları yavaşlamıştı

- Erdem dedi hayat " sana yaklaşmama neden izin vermiyorsun ? "

Erdem bu soruya fazlasıyla hazırlıksız yakalanmıştı

- Hayat dedi erdem " yapamıyorum "

- neyi yapamıyorsun ? dedi hayat sesi öfkeliydi " bir gün çok yakınsın diğer gün uzak yerine karar ver artık"

erdem derin bir nefes aldı

- Biz birbirimize yasağız

- ne demek yasağız ?

- kendinin fakında değilsin dedi" ben senin önünde yıkılmamak için direnen bir engelim sadece "

- saçmaladığının farkında mısın ?

- şuan anlayamazsın beni kendini henüz bulamadın çünkü dedi erdem ve ona yaklaştı

işte bu sefer kalp atışları hızlanmıştı

- sana çok alıştım diye fısıldadı hayat

Erdem özlemle dudaklarını onu dudaklarına değdirdi

hayat onun gideceğini hisseder gibiydi

istemiyordu onun gitmesini istemiyordu hep yanında kalsın onun olsun istiyordu

ayrıldıklarında bağlar koptu ikiside güçsüzleşti

hayatın göz yaşları yağmur damlalarıyla karışırken erdem gitmek için bir adım attı

- gitme dedi hayat " beni bırakma ! "

- sen bana fazlasın hayat dedi erdem kalan son gücüyle " hakkettiğin ben değilim "

- hayır diye fısıldadı hayat " babam gibi yapma "

............

sabaha karşı herkes onların evinde toplanmıştı

- hayat nerede ? dedi yavuz

- iner birazdan dedi gamze

televizyonda ki magazin kanalında hayat ve erdem görüntülendi

tam o an çekilmişti

yavuz çıldırırken herkes şok oluyordu erdem evde değildi

hayat aşağı indi

gözleri şişmiş dudakları kurumuştu saçları darmadağındı

- hayat ! diye yükseldi yavuz " bu ne demek ? delirtecek misin beni ! "

hayat cevap vermeyince yavuz konuşmaya devam etti

- hayat konuş benimle ! ne oluyor ? bu ne demek ne yaptığının farkında mısın ! "

- Bitti mi ? dedi hayat kısılmış sesiyle

- Ablacım dedi leyla " ne oldu söyle bana "

erdem anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi

- Ben eşyalarımı toplayacağım komutanım hepinize teşekkür ederim ama bu şartlarda daha fazla burada kalamam " dedi erdem

- oğlum ne oluyor ! dedi aslan

- isabet olur dedi hayat erdeme bakarak " görmek istemiyorum seni"

- hayat ! dedi leyla " ne saçmalıyorsun ! "

erdem yukarı çıktı

- bizi yalnız bırakın ! dedi leyla

herkes çıkarken hayat koltuğa oturdu

- ne oldu ? dedi leyla

- babam gibi yaptı

- ne ?

- kendine alıştırdı ve gitti

- ablacım ?

- Abla dedi hayat " canım neden bu kadar yanıyor ? " ağlamak üzereydi " neden beni kendine aşık ettikten sonra bırakıp gidiyor ? "

leyla hayata sıkıca sarılarak ağlamasına izin verdi

- geçecek diye fısıldadı leyla " yetersiz hissediyor "

- ben yeterim ona dedi hayat leyla güldü " babama benziyor "

- benzemiyor güzelim sadece kendini sana layık görmüyor yetersiz hissediyor sana kör kütük aşık

- gelelim mi ? diyen yavuz olunca leyla seslenip içeri gelmelerine izin verdi

yavuz hayatı kendine çekip saçlarından öptü

- özür dilerim abilik damarlarıma engel olamadım dedi

erdem elinde valizlerle aşağı indi

- hiç bir yere gitmiyorsun ! dedi aslan

- evet ! diye onayladı deniz

- Abi bırakın gideyim geldiği hale bak diyip hayatı gösterdi "ikimiz de buna dayanamayız "

- neden izin verdin sana alışmama ? dedi hayat tüm gözler ona döndü o sırada ayağa kalkıp onun karşısına dikildi

erdemden ses çıkmadı

- neden ! dedi bir kez daha " babama benziyorsun "

bu erdemin ömrü boyunca alabileceği en büyük hakaretti

- ben babana benzemem hayat dedi " seni kullanmadım sana aşık oldum ilk defa böyle hissettim ve ölene kadar bir daha böyle hissetmeyeceğim "

- yapma dedi hayat " bırakma beni"

leyla kardeşine baktı

bir kez bile kaana beni bırakma dememişti

ömrü boyunca kardeşi bu hale gelmesin diye çırpınıp durmuştu

ama şuan gerçek aşkı için bu duruma gelmişti

- seni bırakmıyorum dedi erdem " ruhumu burada bırakıyorum hayat ona iyi bak "

- hayır ! dedi ve gitmek üzere olan erdemin kolunu sıkıca tuttu

erdem konuşmuyordu kitlenmiş gibiydi

- Erdem dedi leyla " gidersen ölümü gör "

- yapmayın komutanım dedi erdem

- kardeşim burada olsada kalacaksın bu bir dedi " ikincisi buradan gidersen beni çiğnemiş olursun gitme"

erdem yutkundu

Gidemedi

............

Leylanın anlatımıyla

Olanlardan sonra hepimiz sakinleşmiştik

biz eve gelmiştik ve sayenin mobilyalarını düzenliyorduk

- Neler alalım buralara ? dedim

hala bizimle pek konuşmuyordu

- kıyafetlerini aldık almaya da devam edeceğiz oyuncakları da aldık diyen kaan bizle konuşmamıştı kendi kendine kontrol yapıyordu

- başka istediğin bir şey var mı ? dedim

başını iki yana salladı

- ama istediğin bir şey olursa söyle olur mu ? dedim

evet anlamında başını salladı

zil çalınca aşağı indim

- bu sana geldi dedi altay bir davet kartını uzatırken yanında da bir kaç parça poşet vardı

- saol dediğimde alıp içeri girdim

ilk önce kartttaki yazanları okudum

" Merhaba Leyla hanım , bizimle yaptığınız iş birliğinden dolayı sonsuz teşekkürlerimizi sunarız saat 18.00 da vereceğimiz davette bulunursanız çok seviniriz "

bu iş birliği yaptığım markalardan biriydi

poşetten bir kaç parça elbise çıktı

ve gözlerim şokla açıldı

bu elbiseler benim hiç giymediğim açıklıklaydı bildiğiniz danszöz kıyafetiydi !

hepsini aldığım gibi çöpe attım

bu neydi şimdi ?

resmen hakaretti

- ne oldu ? dedi kaan sayeyle birlilte yanıma geldiğinde

- bu akşam gitmem gereken bir davet var idare edebilirsiniz değil mi ? dedim

başını salladı

yukarı çıkıp hazırlanmaya başladım

üzerime siyah bir blazer giyip üstten bir kaç düğmesini açık bıraktım altıma da siyah şık ama salaş bir pantolon giydim

çok güzel bir makyaj yapıp kırmızı rujumla tamamladım

saçlarımı topuz yaptım ve çantamla ayakkabılarımı seçtim

onları da alıp aşağı indim

- ben gidiyorum dedim " bir şey ister misin alayım ? " dedim sayeye

olumsuz anlamda başını sallayınca kaanın yanaklarından öpüp çıktım

arabama bindiğim sırada sigaramı yaktım

geldiğimde magazincileri gördüm

altay bu akşam için izinliydi

topuklularımın çıkardığı sesle birlikte buraya yöneldiler

- leyla hanım !

- leyla hanım ! bir kaç soru soracağız ama !

- dinliyorum dedim flaşlar yüzümde patlarken

- Gamze hanımın bugün çıkacağı podyuma kardeşiniz hayat karahan neden çıkmıyor ?

- yoksa modelliği bıraktı mı ?

- benim gamzenin podyuma çıkacağından haberim yok arkadaşlar dedim

- erdem bey ile olan samimiyeti bitti mi ?

- o samimiyet onları ilgilendirir arkadaşlar işlerinden dolayı podyuma çıkamamıştır dediğimde onları orada bıraktım

ve o davet kartını yazan ucube adamı gördüm

üzerimdekilere bakınca somurttu

- ah , leyla hanım !

- serdar bey ? dedim " o gönderdiğiniz kıfatelerin hesabını sonra soracağım dua edin ki burda bu kadar insan var " dedim sahte bir gülümsemeyle

adam benden kısa zayıf bir şeydi

ha bir de ucube

- aslında size yakışacağınızı düşünmüştüm diyince sigaramı dudaklarımdan elime aldım

- benim de size yakışacağını düşündüğüm şeyler var serday bey dedim

- ne mesela ? dedi heyecanla

- kendi kanınız diyince beti benzi atmıştı

sonunda masalara geçmiş serdarın yapacağı konuşmayı bekliyorduk

- evet burada olan olamayan herkese çok teşekkür ederim !

ben hariç herkes alkışladı

- bizimle iş birliği yapan sayın leyla hanımı buraya davet ediyorum !

işte bir bu eksikti

alkışlar eşliğinde serdarın yanına çıkmıştım

ondan uzun ve daha heybetliydim komutan olduğum belli eder nitelikteydim ellerimi arkamda birleştirip bunu iyice arttırmıştım

- mikrofon sizde dedi serdar ve mikrofonu bana çevirdi

- markayla iş birliği yapmam harika bir zevkti dedim herkes serdarı da söylememi bekliyordu " yeni markalarda görüşmek üzere "

aşağı indiğimde herkesi şoke etmiştim ve oradan ayrıldım

.......

Yazarın anlatımıyla

Gamzenin podyuma çıkmasına dakikalar kalmıştı

her şeyi hazırdı

üzerinde kırmızı askılı yırtmaçlı güzel bir elbise vardı beli onu fazlasıyla sıksa da umursamadı

ve saniyeler kaldığında fulyanın da çıkacağı o podyuma çıktı

bakışları yumuşak değil fazlasıyla sertti

herkesin bakışları ona yönelmişti

işini layığıyla en güzel şekilde yapıyordu

fulyadan sonra çıkıp tüm dikkatleri üzerine çekti

gerçi zaten hep dikkatler onun üzerinde olurdu

ama bu bir güzellik yarışmasıydı

ve sırf fulyanın o yenilmiş suratını görmek için buraya çıkmıştı

kazanacığından çok emindi

kaybedeceği bir savaşa asla girmezdi

asla kaybetmemişti

herkes çıktığında yavaş yavaş oylar kullanılmaya başladı yarışmacılar koltuğa oturuken gamze tırnaklarına bakıyordu

oy kullanma süresi dolduğunda yavaş yavaş açıklanmaya başladı

dört kişiden ikisi elenmişti bile

fulya ve gamze kalmıştı

fulya yenilmenin korkusuyla terlerken gamze hala tırnaklarının yamuk olup olmamasını sorguluyordu

- ve.. ! kazanan yarışmacımız gamze balca !

- yamuk mu olmuş ? dedi gamze kazandığını umursamadan tırnaklarını fulyaya gösteriyordu

çünkü zaten kazanacaktı

hep kazanırdı

bölüm sonuu

evet 6000 olduk hepinize gerçekten çok teşekkür ederim

ve 50. bölümde 1. kitabımızı sonlandırıyoruz

1.kitap bittikten bir hafta sonra da 2.kitabın bölümlerini atmaya başlayacağımm

ve ikinci kitaba burdan devam etmemi mi istersiniz yoksa yeni bir kitap olarak olurturmamı mı ?

lütfen bana bunu yorumlarda belirtin ki ona göre hareket edeyimm

titktok hesabım :Miyorininkitapları buradan alıntıları paylaşıyorum bakabilirsinizz

Loading...
0%