@mlkshnn
|
"Çok uzun bir yolun ortasındaydı. Bir ucunda Burak, bir ucunda Kerem duruyordu. Bir ucu ateş, biri ucu güneşti."
..... "Sende biliyorsun Kerem." Gözlerini genç adamın gözlerine çevirdi. "O adam ve yanındaki kız, Eylül'ün mutsuzluğu." Gözlerini yavaşça eğdi genç adam, zihninde tek bir an yer aldı. ... Sadece 1,5 yıl öncesine aitti.
Bir caddede yürüyordu, kalbinde sevdası, elinde telefonu vardı. Ekranı kurcalıyordu, bakışları eğikti. Gözlerini duyduğu tanıdık bir ses ile hızla kaldırdı, "Sevgilim!" diyordu genç bir adam, Burak'ın sesiydi.
Kalbi delice çarpıyordu, bu sesten hemen sonra sevdası gözükecek, gülüşünü duyacaktı. Kafasını geriye çevirdi, bambaşka bir kız gözüktü. Bir taksiden indi, koşa koşa yaklaşıp Burak'a sarıldı.
"Aşkım! Seni çok özledim." Kollarını adamın boynuna sıkı sıkı doladı. Genç adam burnunu saçlarına gömdü. "Bende deli gibi özledim." diye cevapladı. ..... Kafasını hızla iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı Kerem, "O bir pislik.." dedi. Gözlerini kapatıp derin derin nefes aldı, sevdasının sevdası, uzun zamandır bir başkasına sevdalıydı.
"O.. Eylül'ü hiçbir zaman hak etmedi." "Ama Eylül bunu hiç göremedi." diye fısıldadı Rüya. Yüzünde hüzün belirdi, sevdası gözlerini öylesine köreltmiştir ki, bir kadının gerideki varlığını hiç görememişti.
"Eylül.." dedi genç adam, iki elini lavabonun iki kenarına sıkı sıkı bastırdı. Ne öfkesi diniyor ne vicdanı rahatlıyordu. Bakmaya kıyamadığı, sesine doyamadığı kız, bir adam ve bir kadının acımasız oyununun oyuncağıydı.
"Onu çok sevdi." Gözleri doldu, aşk gözlerini nasıl da köreltmiş, yaşama sebebini elinden almış, oyunu görememişti.
Yavaşça elini Kerem'in elinin üzerine bıraktı Rüya, gözleri anında buluştu. "Unutma, bu dünyada.. o yok. Sadece sen varsın." Ufak soluk aldı.
Kafasıyla yavaşça onayladı, "Evet, o yok." "Belki de.." dedi fısıltıyla Rüya, yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Belki de bu dünya, sadece senin dileğin değildir." "Ne?" dedi genç adam şaşkınlıkla, gözleri merakla büyüdü. Ne demekti bu?
Alt dudağını usulca ısırdı genç kız, "Belki de Eylül'ün hayaliydi." "Ne?" Hızla yanına yaklaştı, ne demek istiyordu? "Ne demek bu?"
"Senin dileğin, Eylül'ün de hayali olabilir diyorum." "Be.." dedi fısıltıyla, sustu. Dili lal, kalbi heyecanlıydı. Doğru mu duyuyor, algılıyordu? "Benimle bir hayali mi olduğunu söylüyorsun?"
Yavaşça sırtını lavaboya yaslayıp tebessüm etti Rüya, "Neden olmasın?" "Olmaz.." kafasını reddederek iki yana salladı, mümkün bile değildi. Gerçeğinde, varlığından bile haberdar değildi. Böyle bir hayal mümkün olamazdı.
"Olmaz. Beni tanımıyordu bile." "Bilemeyiz Kerem, bunu zaman gösterecek." "Bilmediğim çok şey var, değil mi?" Kafasını onaylayarak salladı genç kız, ufak soluk aldı. "Hem de tahmin edemeyeceğin kadar çok."
"Ne zaman öğreneceğim?" "Seçimler belirleyecek." Doğrulup işaret parmağını gözlerine salladı, "Şimdi tadını çıkarmaya, mutlu olmaya bak." Arkasını yavaşça döndü, "Görüşürüz." kapıyı yavaşça açıp dışarı çıktı.
... "Eylül.." dedi Kerem, gözlerini masaya çevirdi, genç kız yoktu. Bakışları diğer masaya kaydı, Burak ve kız arkadaşı oturuyordu, önlerinde pasta vardı, hem gülüşüyor hemde yiyordu.
"Eylül.." diye seslendi. Gözlerini çıkış kapısına çevirdi, bakışları kaldırıma kaydı, genç kız görünüyordu. Hızlı adımlarla yanına yaklaştı.
"Eylül.." dedi, genç kızın bakışları döndü, gözleri bir çift bahar ile buluştu. Buğulu bakışları, solgun yüzü oldukça kötü gözüküyordu. "İyi misin?"
Kafasını yavaşça olumsuzca salladı, iyi değildi. Bir an önce buradan kaçmak, anın görüntüsünden, geçmişin özleminden sıyrılmalıydı. "Eve dönelim mi?" diye fısıldadı zorlukla.
Tereddütsüz kafasıyla onayladı genç adam, gözleriyle bulduğu arabasına ilerleyip ön kapıyı açtı. Genç kızı bindirip kapıyı kapattı, "Hemen geliyorum." diyerek kafeye geri döndü, hesabı ödeyip hızla geri geldi. Sürücü koltuğuna yerleşip arabayı eve çevirdi. Yol boyunca ne ses duydu, ne bir tepki hissetti, genç kızın varlığı yokmuşçasına yanındaki koltuktaydı.
... "Uyuyacağım.." dedi fısıltıyla Eylül, eliyle yavaşça ensesini ovdu, küçük iz sızlatıyordu. Arkasını dönüp odaya girdi, bedenini yatağa bırakırken zihninde sadece gerçek hayatı vardı.
... Kapının önünde duruyordu Kerem, yumruk yaptığı elini yavaşça yaklaştırdı. Vurup vurmama arasında oldukça kararsızdı. Bedenini saran şiddetli bir merak vardı, saatlerdir ne sesini duyduğu ne yüzünü gördüğü kızdı sebebi.
"Eylül.." diye fısıldadı. Elini yavaşça indirdi, vurmamak daha iyiydi. "Eylül.." diye ekledi. Yeniden elini kaldırdı, vurmalıydı. Sessizce tıkladı, "Eylül.."
Ufak bir nefes verip sırtını yavaşça kapıya dayadı, bekleyemiyordu. Gözlerini kapatıp kafasını geriye yasladı, bir nefes ulaştı kulaklarına.
Gözlerini yavaşça araladı, bakışları beyazlar içerisindeki Rüya'nın gözleriyle buluştu. "Uyuyor.." dedi fısıltıyla, gözlerini kapının gerisine çevirmişti.
"Çok uyudu.." "Uyanmak istemiyor." "Sebebi.." dedi dolu gözleriyle Kerem. "O adam mı?" "Hisleri anlayabilme yeteneğim ne yazık ki yok." "Uyandırmalıyım.." dedi genç adam, gözlerini usulca kapıya çevirdi.
Yumruk yaptığı elini yavaşça kapıya vurdu. "Eylül.." diye seslendi. "Duymadı.." dedi Rüya, gözlerini kapının gerisindeki kızdaydı.
"Eylül.." diye tekrarladı Kerem, elini biraz daha sert vurdu kapıya. "Duymadı.." diye tekrarladı Rüya. Ufak bir nefes verdi. "Çalmak işe yaramayacak, açsan daha iyi olacak."
"Açayım mı?" "Aç. Derin uyuyor, seslenişlerini duymayacak."
Kafasıyla onaylayıp derin nefes aldı genç adam, kapıyı yavaşça araladı, gözleri yatağa kaydı, genç kız gerçekten de derin bir uykudaydı. Yüzü huzursuzdu, gözleri uykuya rağmen bitkindi.
Yavaşça yanına yaklaştı, "Eylül.." dedi fısıltıyla.
Usulca yatağın kenarına oturdu. Gözleri pikeye kaydı, oldukça dağınık gözüküyordu. Dikkatle dışarıda kalan kollarına örtüp nefes aldı. "Daha ne kadar uyuyacağını biliyor musun?" diye sordu, gözleri merakla Rüya'ya döndü.
"Şimdilik uyanmaya niyeti yok gibi gözüküyor." "Uyanması gerek.." dedi fısıltıyla. Deli bir endişenin kollarındaydı. "Akşam oldu, hiçbir şey yemedi." Diye ekledi.
Yavaşça elini, delice çırpınan kalbine rağmen eline bırakıp dehşetle geri çekti. Göz bebekleri endişeyle iri iri açıldı. "Çok sıcak!" "Ne? Ateşi mi var?" Adımlarıyla hızlıca yaklaştı Rüya, avucunu alnına dayadı. "Yanıyor!" Oldukça hızlıydı. Önce üzerine örtülü pikeyi çekti, pencereye yaklaşıp açtı.
"Görmedim.." diye mırıldandı. "Hiç göremedim." diye ekledi. İlk defa gözleri, böylesine bir detayı görememişti. Bakışlarını genç adamın telaşına hiç çeviremedi, ona sözü vardı. Bir şey olmasına asla müsaade etmeyecekti, daha ateşi olduğunu bile fark edememişken, bunu nasıl yapacaktı?
Yeteneklerini mi kaybediyordu, neydi sebebi?
"Eylül!" diye seslendi Kerem, Rüya'nın telaşına seslenerek yardım etmeye çalışıyordu. Kulaklarında genç kızın verdiği bir söz çınlıyordu, 'ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim.'
"Çok yüksek." diye tekrarladı genç adam, gözlerini Rüya'ya çevirdi. Güveni sonsuzdu, en kısa zamanda onu iyileştirecekti.
.... Elindeki ilacı zorlukla iki dudağının arasından yutmasına yardım etti Rüya, telaşlıydı. Yaptığı hiçbir şey işe yaramıyor, geçen saatlere rağmen ateşinde ufak bir azalma olmuyordu.
"Kerem.." dedi çaresizce. Gözlerini yere eğdi, "Hiçbir şeyin faydası olmuyor." diye ekledi suçlulukla.
"Ne?" Hızla ayağa kalktı genç adam, sonsuz güvenin içerisinde bir an bile telaş duymamıştı. Gözlerini anında yatağa çevirdi, ufak soluklar içerisinde derin bir uykudaydı genç kız. "Ne demek bu?"
Yatağa yaklaşıp avucunu alnına bıraktı, geçen her dakikada daha şiddetleniyordu. "Ona bir şey olmasına izin vermeyeceğini söylemiştin."
Alt dudağının kenarını dolu gözleriyle ısırdı genç kız, yanağına akmak üzere olan gözyaşını serbest bıraktı. "Etkim olmuyor, ne yapsam fayda etmiyor." "Ne?" Kafasını şiddetle iki yana sallayıp hızla yatağın kenarına oturdu Kerem, kalbi endişeyle çırpınıyordu.
Gözlerini kapatıp derin derin soluk aldı, toparlanmalı, metanetini korumalıydı. "Eylül.." dedi, sırtını yatağın başlığına dayayıp ayaklarını yatakta uzattı. Genç kızın yavaşça kafasını yastıktan ayırıp göğsünün üzerine bıraktı. Sıcak nefesi artık kalbinin üzerindeydi.
İki dudağını yavaşça kulağına yaklaştırdı. "Dileğim.." diye fısıldadı. "Hayalin.." diye ekledi. Birinin dileği birinin hayaliydi. Aynı yatağın üzerinde birlikteydiler. Genç adam oturmuş, ayaklarını uzatarak sırtını başlığa dayanıştı. Göğsünün üzerinde sıcak bir yüz, kalbinin üzerinde sıcak bir nefes vardı.
.... Yatakta dolaşan bakışları yavaşça pencereye kaydı genç adamın, güneş her şeye rağmen doğuyor, varlığını hissettiriyordu. Gözleri uykulu ve bitkindi, sabaha değin bir an bile kapatmamıştı.
Bir yatağın üzerindeydi, genç kızın kafası göğsünün üzerinde kendine mesken yapmıştı. Ne kımıldıyor ne tepki veriyordu. Bir elini gecenin bir vaktinde en büyük sığınağının beline sarmış, deliksiz uyuyordu.
Genç adamın eli ise geceden beri hüküm kurduğu alındaydı, sık sık dokunuyor, kalbini titretircesine bekliyordu. Ara ara pozisyonunu bozmadan kulağına yaklaşıyor, "Dileğim.." diye mırıldanıyordu.
Gözlerini yavaşça tavana çevirdi, artık daha iyiydi. Çabası, gayretiyle ateşini düşürebilmişti. Boştaki kolunu yavaşça yatağın boş kenarına savurdu, gözlerini dinlendirmeye çalışarak kapattığı an genç kız usulca gözlerini araladı.
Tepkisizdi, geceden bu yana hem bedenine hemde kalbine hüküm süren bir his vardı. Boğulduğunu hissettiği anda can yeleği olmuş, nefes vermişti. Dalgın gözleri canlı, solgun yüzü zindeydi. Vücudundaki ağırlığın yerini şiddetli bir hafiflik almıştı.
Kafasını dayadığı bir beden, kulaklarını yasladığı kalpti tek sebebi. Gece boyunca hayatta kalmasını, nefes almasını sağlamıştı.
Burnunu hareketsizce dayadığı bedenden ayırmadan içine çekti, çok büyük bir etkisi vardı. Sadece bedenine değil ciğerlerine de şifaydı. Beline sardığı eli yavaşça sıktı, eşsiz bir histi.
"Eylül!" diye seslendi Kerem, elinin hareket ettiğini görmüş, gözleri hızla ona çevrilmişti. "Uyandın mı? İyi misin?"
Kafasını pozisyonunu bozmadan onayladı Eylül, "Kalkma.." diye mırıldandı, "Biraz daha böyle kal." diye ekledi. Yüzünü, burnunu göğsüne bastırdı. Çok eşsiz bir hissi ve kokusu vardı.
"Tamam.." dedi Kerem fısıltıyla. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, "Hiç kalkmam."
"Garip rüyalar gördüm." Dedi fısıltıyla Eylül. "Garip mi? Nasıldı?"
"Ben.." diye fısıltıyla. "Gerçeğe dönmüştüm ama.." sustu, şaşkındı. "Her şey çok farklıydı."
Gözlerini yavaşça pozisyonuna bozmadan kaldırıp genç adamın bahar gözlerine değdirdi. "Burak vardı.." ufak nefes verdi. "Ama sende vardın."
"Ben mi?" "Evet.." Gözlerini yavaşça kaçırdı, "Çok uzun bir yoldu, sadece iki ucu vardı. Birinde Burak, birinde de sen duruyordun."
Çok uzun bir yolun ortasındaydı. Bir ucunda Burak, bir ucunda Kerem duruyordu. Bir ucu ateş, biri ucu güneşti.
Alt dudağının kenarını yavaşça ısırdı, "Ben yolun tam ortasında, ikinizin arasındaydım."
"Burak'a yürüdüm." Gözlerini yavaşça kapattı, "Attığım her adımda ona yaklaşıyor, sana uzaklaşıyordum."
Elindeki yara deli gibi sızladı genç adamın, her şeye rağmen o adam hayatlarında vardı, hep de olacaktı. Bu dünya sadece onun zihninde yer alan bir hayal olarak kalacaktı. Dileği hiçbir zaman gerçek olmayacak, sevdasının kalbinde yer almayacaktı.
"Ama.." diye mırıldandı Eylül, gözlerini yavaşla gözlerine değdirdi. "Sadece sana gelmek istedim." "Bana mı? diye sordu heyecanlı bir tonla.
Bakışlarını hızla ayırdı genç kız, suçluluk hakimdi her yanına. Ona gitmeyi hiç istememeliydi. "Hiç istememeliydim, değil mi?"
Yavaşça doğrulup narin avucunu genç adamın kalbine bıraktı, "Burası.. başkasına aitken sana gelmeyi istememeliydim."
Gözlerini hızla kaçırdı, "Özür dilerim.." yavaşça geriye çekildi. Başkasına ait olduğunu bile bile yanına gelmemeli, kalbini istememeli, yolu ona çıkmamalıydı.
"Ben.." dolu gözlerine hakim olmaya çalıştı. "Ben artık burada kalmamalıyım." Arkasını döndü, bu evden de bu adam da artık uzak durmalıydı. Her an her saniye kalbine hükmediyor, dengelerini değiştiriyordu.
...... Eylül hislerinden kaçıp gidebilecek mi? Rüya'nın güçlerine neler oluyor? Gerçeğe mi dönüyoruz? Yeni Bölüm 700 okunduya ulaşınca yayınlanacak 🖤 |
0% |