Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18.Bölüm: İki Hayal

@mlkshnn

 

"İki hayal vardı. Birinin gerçekleşmesi için, diğerinin vazgeçmesi gerekiyordu."

 

....

Önüne yavaşça eğildi, nefesini kontrol etti, derin bir uykuda oluşundan emin oldu. Elini uyandırmamaya gayret ederek yanağına bıraktı, kalbi tüm bedenini deli gibi titretti. Boştaki elini hızla kalbinin üzerine bıraktı, bir an önce sakinleştirmeli, durdurmalıydı. Ufak bir temas bile nasıl da kendinden geçirmeye yetiyordu.

 

"Sakin ol.." dedikte fısıldadı kalbine.

 

Yavaşça geriye çekilip sırtını komidine yasladı, zihninde bir an belirdi. Günlerden pazardı, erkek arkadaşıyla tüm günü geçirmiş, kapıcının arayışıyla apar topar eve yol almıştı.

 

Önce bahçeye girdi, etrafa bakındı, kapıcı yoktu. Yönünü dairesine çevirdi, merdivenleri çıkarken komşulardan birine rastladı. "Eylül.."

"Merhaba."

"Kapıcıyı göremedim, beni aramıştı."

"Sorun halledildi. Senin dairenden kaynaklı değilmiş."

"Sevindim. İyi akşamlar." Tek adım atıp durdu, yüzünde tebessüm belirdi. Madem işi yoktu, geri dönüp erkek arkadaşına sürpriz yapmalı, günü onunla tamamlamalıydı.

 

...

Gözleri büyüdü, "Hatırladım!" dedi. Hızla doğrulup ayağa kalktı, "O akşamı hatırladım."

 

Bakışları yavaşça genç adama kaydı, Kerem sesini duyduğu anda gözlerini aralamıştı. "Eylül.." dedi şaşkınlıkla. Gözleri, bedeni bitkindi.

 

"Hatırladım Kerem!" dedi Eylül, heyecanla ayağa kalktı. Genç adamın yanına oturdu. "Neyi hatırladın?"

"O gün kapıcı beni aradığı için eve dönmüştüm."

"Evet.." dedi Kerem, yavaşça doğruldu.

 

"Eve döndüğümde sorunun hallolduğunu öğrendim ve Burak'ın evine geri döndüm."

"Geri mi döndün? Sonra?" diye ekledi merakla.

 

"Evet, çok net hatırlıyorum. Eve gittim, kapıcıyı göremedim ama komşulardan biri sorunun benim evimden kaynaklı olmadığını söyledi. Ben.." dedi fısıltıyla, gözlerini kısıp düşünmeye çalıştı. Zihninde her anı net olan görüntüler vardı.

 

"Geceyi tamamlamak için Burak'ın evine geri döndüm."

"Sonra? Sonra ne oldu?"

 

İki gözünü delice sıktı genç kız, düşünmeye çalıştı. Evinin olduğu caddeye çıkıp taksi beklemiş, karanlığa rağmen gitmek istemişti. "Sonrası.." dedi fısıltıyla. Sonrası yoktu, ne taksiye bindiği ne de sonrası yoktu.

 

"Sonrası yok. Caddeye koşup taksi bekledim, çok karanlıktı." Yüzü asıldı, heyecanı kursağında kalmıştı. "Sonrasını hatırlamıyorum."

"Zorlama kendini, çok yakında hatırlayacaksın."

"Her şeyi mi?" diye sordu genç kız, gözleri genç adamın yarasına kaydı, kolu oldukça vahim gözüküyordu.

 

Baktıkça, gördükçe kalbinde derin bir sızı yer alıyordu. Ufak bir soluk aldı, "Gerçeğe mi dönüyoruz?" diye sordu. Dikkatle yaralı koluna dokundu, yavaşça eğilip yavaş yavaş nefesini üflüyordu.

 

"Evet, döneceğiz."

"Sen.." dedi fısıltıyla Eylül, gözlerini yaradan ayırıp bir çift bahara çevirdi. "Öleceksin.." Diye ekledi. Gözlerinden anında yaşlar süzüldü, nasıl olurdu bu? Gerçeğe döndüğü anda nasıl hayatı son bulurdu?

 

"Ve.." dedi, sustu. Kalbinde delice bir haykırış vardı. "Ben.. belki de seni hiç hatırlamayacağım." Diğer yanağı da usulca ıslandı.

 

Yavaşça geriye çekilip kafasını iki yana salladı. Mümkün değildi, ölmesine de unutmaya da rızası yoktu, asla müsaade etmeyecekti. Elini yavaşça yaklaştırıp yüzüne, sakallarının kısa tutamlarının üzerine bıraktı. Kalbinde kelebekler uçuşup en derine kondu.

 

"Gerçeğe dönmek istiyorum.." dedi fısıltıyla. Dudakları titredi, kelimeler oldukça zorluyordu. "Ama.. ölmeni istemiyorum."

 

Gözlerini yavaşça gözlerinden ayırmaya gayret etti. Baharın en güzel rengiyle her anda kalbine hükmediyordu. "Bu haksızlık.." alt dudağını yavaşça ısırdı. "Neden böyle olmak zorunda?"

 

Kafasını yavaşça iki yana sallamaya gayret etti genç adam, gözleri doluydu. Hayatın en büyük bedeliydi, sevdasının mutluluğu ölümündeydi. "Ben.." dedi fısıltıyla. Gözlerini yere eğdi. "Böyle olacağı için mutluyum."

 

"Öleceğin için nasıl mutlu olursun!" diye gürledi genç kız, yanaklarını elinin tersiyle sertçe sildi. "Şimdi.. üzülüyorsun ama gerçeğe döndüğümüzde varlığından birhaber olacak, hiç üzülmeyeceksin."

 

Yanağı usulca yaşlar süzüldü Eylül'ün, "Öleceksin.." dedi fısıltıyla. Baş parmağını dikkatle yanağında gezdirdi. "Ve ben bunun hiç farkında bile olmayacağım." Yavaşça elini çekip ayağa kalktı.

 

Kafasını hızla iki yana salladı, "Buna iznim yok, olmayacak." Arkasını hızla döndü, "Seni unutmayacağım."

 

Hızlı adımlarla odadan çıkıp salona geçti. Gözleri delice defterini aradı, kalemini de eline alıp koltuğa oturdu. Boş bir sayfa açıp derin bir nefes aldı. "Ölecek.." yazdı. Yanağından iki damla yaş kelimenin üzerine hızla süzüldü. "Kerem Ölecek.." diye ekledi. Elleri delice titredi, kalem parmaklarının arasında gevşeyip defterin üzerine düştü.

 

....

Gözleri odanın kapısına kaydı Kerem'in, genç kızın kapısı hızla aralanmıştı. "Eylül.." dedi merakla. Ayağa kalktı, Eylül hızla yanına yaklaştı.

 

"Dışarıda bir işim var, merak etme. Döneceğim."

 

Arkasını döndü, tek kelime etmesine müsaade etmeden koşarak evden çıktı.

 

Şaşkınlıkla koltuğa yeniden oturdu Kerem, gözleri koluna kaydı. Oldukça sızlıyor, hem bedeninde hemde kalbinde büyük bir acıya sebep oluyordu.

 

Dikkatini o yöne çevirip yavaşça üflediği an, bir ses, bir nefes hissetti tam karşısında. "Acıyacak.." dedi Rüya, soluk gözlerine rağmen ağır adımlarla yanına yaklaşıp oturdu.

 

"Çok acıyacak." diye ekledi. Gözleri dolu doluydu, olacakları düşündükçe aklı başından gidiyordu. Elini dikkatle yaranın üzerinde gezdirdi, biraz da olsa acısını dindirmek istedi.

 

"Azaldı mı ağrı?" diye sordu elini yavaşça geriye çekip.

 

Genç adam kafasını iki yana salladı, hiç etkisi olmamış, acısını hafifletemeşti. "Hayır."

Derin nefes verdi genç kız, son zamanlarda yeteneklerinde azalma vardı. Umursamamaya çalıştı.

 

"Yara.. çok hızlı büyüyecek." dedi fısıltıyla. Kalbi sızladı, canı çok yanacaktı. Gözlerini yavaşça ayırıp yere eğdi. "Canını yakmakla kalmayıp gücünü de elinden alacak."

 

Sustu, yanağına usulca süzülen yaşı yavaşça sildi. "Sonra.." yutkundu, dili lal oldu, devamını getiremedi.

 

"Sonra.. ölecek miyim?"

Yanakları hızla ıslandı genç kızın, gözlerini yavaşça gözlerine çevirdi. "Öleceksin.." diye onayladı.

 

"Eylül.." dedi genç adam. Bakışlarında yalvarır ifade vardı, en büyük korkusunu bir an önce dile getirmeli, sözünü almalıydı. "Beni asla hatırlamayacak, değil mi?"

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı Rüya, hatırlaması mümkün değildi. Kerem öldüğü anda, hem bu dünya hemde yaşanan her şey buhar olacaktı. "Hatırlamayacak.."

"Bana söz vermeni istiyorum Rüya?"

"Ne sözü?"

"Ufak bir şüphe de olsa, hatırlamasına müsaade etmeyeceksin."

 

Yanağına ufak bir damla yaş süzüldü Rüya'nın, nasıl bir sevgiydi bu? Hala nasıl da sevdasını düşünüyor, ölümüne rağmen endişe duyuyordu. "İzin vermeyeceğim."

"Söz mü?"

"Söz.."

 

Derin nefes aldı Kerem, biraz da olsa rahatlayabilmişti. "Sen.." dedi, Rüya'nın gözleri ona döndü. "Nasılsın?" Diye ekledi. Son görüşünde oldukça solgundu ve son çağırışında sesini duyuramamıştı.

 

"İyiyim.. bir de benim için endişe etme."

"Benden gizlediğin bir şey yok, değil mi?"

"Hayır.." dedi ufak bir tebessümle Rüya, gözlerini hızla gözlerinden ayırdı. "Ayrılık yaklaşıyor." Diye ekledi. Gerçeğe döndükleri anda bir daha karşılaşmayacak, birbirlerini göremeyeceklerdi.

 

"Evet." Ufak bir nefes aldı Kerem, "Vedalaşabileşeceğiz değil mi?"

"Bilmiyorum." Diye fısıldadı Rüya, "Ama bunun olması için çabalayacağım."

"Aksi olursa.. gözlerim açık giderim." Dedi ufak bir tebessümle Kerem.

 

Rüya'nın yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. "Böyle şeyler söyleme." Gözlerini yavaşça çevrede gezdirip genç adama döndü.

"Eylül biraz geç gelecek. Onu merak etme." dedi.

 

"Nereye gitti?"

"Burak'a ve ailesine." Diye cevapladı genç kız.

 

Kerem'in yüzü asıldı, ne olursa olsun bu kızın sevdiği kişi hala sadece o adamdı. "Vazgeçemiyor."

"Sanırım.." dedi Rüya, gözleri genç adama döndü. "Yanıldım. Burak'ı düşündüğümün aksine çok seviyor."

 

Sustu, gözlerini kapatıp ufak soluk aldı. "Tek şansındı bu. Göz göre göre kaybettik."

"Vazgeçmesi zordu."

"Seni sever sandım."

"Burak'tan başkasını görmüyor gözleri."

"Seni.." ufak bir nefes verdi. "Gölgesini öğrenseydi sonuç değişir miydi?"

 

Kafasını iki yana salladı Kerem, "Değişmezdi. Kalbi sadece o adama ait."

"Peki.. gerçekleri öğrenseydi yine aynı mı olurdu?"

"Bilmiyorum.." dedi genç adam, kafasını eğip ellerini iki şakağına bıraktı.

 

"Burak'tan daha kolay vazgeçerdi. Kim yıllarca arkasından iş çeviren, aldatan biriyle olmak ister ki?"

"Uğruna çok fedakarlık yaptı, unutması çok fazla zaman alırdı." Gözlerini yavaşça genç kızın gözlerine çevirdi. "Hayalinden vazgeçti.." sıkıntılı bir nefes aldı. "Üstelik tek amacı, sevgilisini takımda oynatmak olan bir adam için."

 

"Elif.." dedi fısıltıyla Rüya. "Elif'in takımda yer alma sebebi, Eylül'ün takımdan ayrılmasıydı."

"Çünkü takımda başka oyuncuya ihtiyaç yoktu ve Eylül'ü geçmesi mümkün değildi."

"İki hayal vardı. Birinin gerçekleşmesi için, diğerinin vazgeçmesi gerekiyordu."

 

Sustu, Elif'in hayali uğruna, Eylül vazgeçmek zorunda bırakılmış, kalbinde en büyük eksiklik olarak kalmıştı voleybol.

 

....

"Sevgilim.." dedi Elif, soluk soluğaydı. Gözleri heyecanla parıldıyordu, bugün ilk defa okulun takımında katılmayı başarmıştı.

 

Hızlı adımlarla koşup genç adamın boynuna sıkı sıkı sarıldı. Yüzü gülüyordu, sonunda en büyük hayaline kavuşmuştu. "Başardım!" dedi, kollarını deli gibi sıktı.

 

Burak tebessüm ediyordu. Elinin biri sevdiği kızının kafasının arka kısmındaydı, dikkatle saçlarını okşuyordu. "Biliyordum. Başaracağını biliyordum sevgilim."

 

Yavaşça geriye çekilip gözlerini genç kızın gözlerine çevirdi. Uzun zamandır en büyük hayali, okulun en iyilerinin yer aldığı takımda olmaktı. "Ne demiştim ben sana?" diye sordu. Elini yavaşça yanağına bıraktı. "Seni mutlu etmek için yapmayacağım hiçbir şey yok."

 

Genç kız gülümseyerek yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Takıma katılabilmesinin en büyük etkeni, bu adamdı. Uğruna her şeyi yapmış, önce en iyilerinden olan Eylül'ü takımdan ayırmış, sonra iletişime geçebileceği herkese ulaşıp en büyük hayalini gerçekleştirmişti.

 

"Göreceksin bak, takımın en iyisi olacağım."

"İnanıyorum sevgilim, isteyipte yapamayacağın hiçbir şey yok."

"Senin sayende." Kollarını hızla sevdiği adamın boynuna sardı. Kafasını boyun boşluğuna sıkı sıkı gömdü. "Eylül'ün takımdan ayrılmasını sağlamasaydın, giremezdim." Diye ekledi.

 

Genç adam tek kelime etmeden burnunu saçlarına gömdü. "Her şey mutluluğun için."

"Seni seviyorum, seni çok seviyorum."

"Seni seviyorum."

 

....

"Onun.." dedi Kerem fısıltıyla. Gözleri dolu doluydu, delice aşık olduğu kız iki acımasızın elindeydi. Dışarıya kör gözleri, ne görebiliyor ne fark edebiliyordu. "Artık gerçekleri görmesi gerek."

 

Sustu, gözleri yavaşça Rüya'ya kaydı. "Beni sevmezse bile, artık o adamla olmamalı." Bakışlarında yalvarır bakışlar vardı, gerçek çok acımasızdı.

 

"Gözlerini açmasına, o adamdan uzak durmasına yardım et." dedi, gözleri dolu dolu oldu. Gerçekte kendisi olmayacak, sonsuzluğa gidecekti. "Rüya.." diye ekledi. Elini yavaşça elinin üzerine bırakıp sıktı.

 

"Eylül'ün.. o adamın gerçek yüzünü görmesine yardım et. Ben yapamadım ama sen bunu yapabilir misin?"

Kafasını yavaşça onaylayarak salladı genç kız, gözlerinden yanağına bir damla yaş yavaşça süzüldü. Elinden geleni yapmaya hazırdı. "Endişe etme, elimden geleni yapacağım."

 

Ufak bir soluk alıp ayağa kalktı. Gözleri adamın bir çift bahar gözüyle buluştu. "Artık gitmeliyim. Bir daha ne zaman gelebilirim bilmiyorum." Gözlerini kırpıp elinde bir poşet oluşturdu. Yavaşça genç adama uzattı.

 

"Gerçeğe hazırlanıyorsunuz, sancılı bir döneme gireceksin." Yanağı ıslandı, elinin tersiyle yavaşça sildi. "Yara canını yakacak. Halsiz düşeceksin ve daha aklıma gelmeyen birçok şey etkiyi göreceksin."

 

"Ölüyor muyum?" diye sordu genç adam, yavaşça yutkundu. Kolunda şiddetli bir sancı yer almıştı. Bedeninde ufak bir halsizlik vardı.

 

Gözlerini elindeki poşete çevirip cevap veremedi Rüya, yavaşça ona doğru uzattı. "Çok etkisi olmasa da biraz rahatlatacaktır." diyerek avucunun içerisine bıraktı.

 

Arkasını döndü, ağır bir adım sonrası gözden kayboldu. Genç adamın bakışları elinde tuttuğu poşete kaydı, içerisinde birkaç ilaç kutusu vardı. Ufak bir nefes verip koltuğa oturdu.

 

Gözleri koluna kaydı, yara derinleşiyordu. Her köşesi delice kızarmıştı. Derin derin nefes alıp verdi, bu acıyla baş edebilirdi. Bedenine derin bir halsizlik hakimdi, kafasını yavaşça kırlentle birleştirdi, direnebilirdi.

 

.....

Bir ağacın arkasındaydı Eylül, sadece birkaç adım ilerisinde ailesinin evi vardı. Annesi bahçedeydi, yanında babası duruyordu. Birbirlerine bir şeyler anlatıp gülüyorlardı.

 

Yüzünde tebessüm belirdi, ailesi onsuzluğa rağmen oldukça mutluydu. Ufak bir nefes aldı, onlar için endişe etmesine gerek yoktu. Böyle de iyilerdi.

 

...

Ağır adımlarını yavaşça durdurdu genç kız, önünde bir ev vardı. Soğuk havaya rağmen balkonda sevdiği adamı görüyordu. Elinde bir sigara vardı Burak'ın, yavaşça içine çekerken manzarayı izliyordu.

 

Üzerinde ince bir tişört vardı, her daim olduğu gibi yine üşümüyor, hırka giymiyordu. Bir sandalyede oturuyordu, bir elinde telefonu vardı. Bir şeylere dokunurken sigarasını içiyordu.

 

Balkon kapısı yavaşça aralandı, Elif gözüktü. Üzerinde pijamaları vardı, montunu sıkı sıkı çekmişti. Yanına yaklaştı, kollarını arkadan boynuna sıkı sıkı sarıldı, genç adamın yüzünde tebessüm oluştu.

 

Yavaşça ayağa kalkıp bir kolunun arasına delice sıktı. Gözlerinin derinlerine dalıp bir şeyler söyledi, genç kız gülümseyerek dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu.

 

Kafasını yavaşça eğdi Eylül, ufak bir nefes alıp arkasını döndü. Kalbi oldukça iyiydi, bu görüntüye üzülmüyor, delice sızlamıyordu.

 

...

"Kerem.." dedi fısıltıyla. Gözlerini kapıyı açtığı anda içeride gezdirdi. Eve büyük bir sessizlik hakimdi, ağır ve sessiz adımlarla salona yaklaştı.

 

Bakışları koca koltuğa kaydı, genç adamı gördü. Koltuğun üzerinde derin bir uykudaydı. Bedeni oldukça kötüydü, ne direnebiliyor ne acısını dindirebiliyordu.

 

"Uyuyor musun?"

 

Parmak uçlarında yanına yaklaştı. Gözleri yaraya kaydı, sıkıntılı bir soluk verdi. Canını çok fazla yakıyor olmalıydı. Köşedeki ilaç poşetini yakınına getirip koltuğa oturdu.

 

İki eliyle uyandırmamaya dikkat ederek kafasını kırlentten ayırıp dizlerinin üzerine bıraktı. Uzanarak yetiştiği ince pikeyi bedenine usulca örtüp ilaç poşetini açtı. İçerisinde gördüğü ilaçlardan yara kremini eline aldı, aynısını o da almıştı.

 

Kapağını açıp parmağının ucuyla yaraya sürdü, dokunduğu her anda gözlerini kıstı, tüm nefesini üfledi. Canını yakmamaya büyük gayret ediyordu.

 

Hemen ardından bir sargı bezini dikkatle sardı, kapalı olması belki de daha acısız olacak ve daha kolay iyileştirecekti.

 

Poşeti sessizce köşeye itip gözlerini genç adama çevirdi. Beyaz teni, uyumlu kirli sakalları ile çok başkaydı. Bahar gözleri kapalıydı, sessiz sessiz soluklar alıp veriyordu.

 

"Kerem.." diye fısıldadı. Kulağına doğru yavaşça eğilip dudaklarını yaklaştırdı. Ufak bir nefes verdi, "Dönmeyelim.." delice titreyen elini dikkatle yanağına, sakallarının kısa tutamlarının üzerine bıraktı. Kalbi eridi, kül olup kanat çırparak uçtu.

 

"Gerçeğe dönmeyelim." Diye ekledi. Gözleri dolu dolu oldu, ilk defa gerçeğe dönmeyi değil de burada kalmayı istiyor, diliyordu.

 

....

Eylül'ün gerçeğe dönmek istememesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Oy ve yorumları eksik etmeyelim. Yeni bölüm 900 okunduya ulaşınca gelecek 🖤

Loading...
0%