@mlkshnn
|
"Bir hayat kuralım, içerisinde sadece biz olalım. Yeni arkadaşlar edinelim, yeni iş bulalım ve yepyeni anılar biriktirelim."
...... "Kerem.." dedi fısıltıyla. Gözlerini kapıyı açtığı anda içeride gezdirdi. Eve büyük bir sessizlik hakimdi, ağır ve sessiz adımlarla salona yaklaştı.
Bakışları koca koltuğa kaydı, genç adamı gördü. Koltuğun üzerinde derin bir uykudaydı. Bedeni oldukça kötüydü, ne direnebiliyor ne acısını dindirebiliyordu.
"Uyuyor musun?"
Parmak uçlarında yanına yaklaştı. Gözleri yaraya kaydı, sıkıntılı bir soluk verdi. Canını çok fazla yakıyor olmalıydı. Köşedeki ilaç poşetini yakınına getirip koltuğa oturdu.
İki eliyle uyandırmamaya dikkat ederek kafasını kırlentten ayırıp dizlerinin üzerine bıraktı. Uzanarak yetiştiği ince pikeyi bedenine usulca örtüp ilaç poşetini açtı. İçerisinde gördüğü ilaçlardan yara kremini eline aldı, aynısını o da almıştı.
Kapağını açıp parmağının ucuyla yaraya sürdü, dokunduğu her anda gözlerini kıstı, tüm nefesini üfledi. Canını yakmamaya büyük gayret ediyordu.
Hemen ardından bir sargı bezini dikkatle sardı, kapalı olması belki de daha acısız olacak ve daha kolay iyileştirecekti.
Poşeti sessizce köşeye itip gözlerini genç adama çevirdi. Beyaz teni, uyumlu kirli sakalları ile çok başkaydı. Bahar gözleri kapalıydı, sessiz sessiz soluklar alıp veriyordu.
"Kerem.." diye fısıldadı. Kulağına doğru yavaşça eğilip dudaklarını yaklaştırdı. Ufak bir nefes verdi, "Dönmeyelim.." delice titreyen elini dikkatle yanağına, sakallarının kısa tutamlarının üzerine bıraktı. Kalbi eridi, kül olup kanat çırparak uçtu.
"Gerçeğe dönmeyelim." Diye ekledi. Gözleri dolu dolu oldu, ilk defa gerçeğe dönmeyi değil de burada kalmayı istiyor, diliyordu.
Ufak soluk verdi, "Hep burada kalalım." Avucunun temas ettiği sakalları dikkatle okşadı. "Sadece ikimiz olalım." diye ekledi.
Küçük bir kıpırdama hissetti, elini yavaşça geriye çekti. Genç adamın bahar gözleri usulca aralandı. Bakışlarında, körkütük aşkın izleri vardı. Bir çift koyu göz, ömrünün en güzel manzarasıydı. "Eylül.." dedi fısıltıyla. Yavaşça doğrulmaya çalıştı, "Dönmüşsün." Diye ekledi. Endişeyle beklediği anlarda bedeni istemsiz derin bir uykuya teslim olmuştu.
"Döndüm.." Diye fısıldadı. Ses tonu ciddi ve kararlıydı. "Dönmek istedim."
Ufak bir nefes verip gözlerini gözlerinden yavaşça ayırdı. "Kerem ben.. gerçeğe dönmek istemiyorum." "Ne?" Dedi genç adam, şaşkındı.
"Burada kalsak, hiç dönmesek olmaz mı?" "Ama.."
Hızla elini elinin üzerine bırakıp sıktı. "Dönmek istemiyorum." "Ama.." diye yineledi genç adam, bahar gözleri şaşkınlıkla anlam vermeye çalışıyordu. Geldiği andan beri ailesi ve sevdiği adam için dönmek isteyen, günlerce gözyaşı dökendi, şimdi neden vazgeçmişti.
"Ailen.. ve." Sustu, isminden bile rahatsızlık duyduğu adamı anımsadı. "Burak..?"
"Ben.." dedi fısıltıyla genç kız, titreyen elini yavaşça yanağına bıraktı, adamın kalbi delice titredi. Ufacık bir temas nasıl da tüm benliğini ele geçiriyordu? Ufak ve sık nefesler almaya çalıştı, her an kendinden geçebilirdi.
"Sadece yaşamanı istiyorum." Gözlerini yavaşça gözleriyle buluşturdu. "Ve seninle olmak istiyorum." "Benimle mi?" "Seninle." Gözleri doldu, direnmeye gayret etmedi, işe yaramayacaktı. Yanağına ufak bir damla gözyaşı yavaşça süzüldü.
"Yepyeni bir hayat kurarız" Sessiz bir nefes aldı, "Yeni doğmuş bir bebek gibi." heyecanlı gözlerini baharın en güzel tonlarıyla buluşturdu. "Bir hayat kuralım, içerisinde sadece biz olalım. Yeni arkadaşlar edinelim, yeni iş bulalım ve yepyeni anılar biriktirelim." Elini delice sıktı, "Burada kalmak mümkün mü Kerem?"
"Sen.." dedi fısıltıyla genç adam, gözleri doldu. Ne kulakları duyduğuna inanıyor ne zihni bu anı kayıt edebiliyordu. "Benimle mi kalmak istiyorsun?" Gerçek miydi, bir rüyanın en güzel anında mıydı?
Kafasıyla yavaşça onayladı Eylül, tereddütsüz bir onaydı bu. Ömrünün en büyük cesaretini barındırıyordu. Bir adam uğruna, sadece ailesinden ve sevdiği adamdan değil, gerçeğinden ve geçmişinden de vazgeçiyordu.
"Ben.. seninle kalmak istiyorum." Elini sıktı, kalbi her temasta delice çırpınıyordu. Bu his, bedenini ele geçiriyor, bir bahar serinliği veriyordu. "Mümkün mü?"
Alt dudağını yavaşça ısırdı genç adam, gözlerine delice direnmeye çalıştı. En büyük hayali, en büyük dileği, anlaşmanın en büyük sonucu gerçek mi oluyordu?
Sevdası... onun uğruna böylesine büyük bir fedakarlık yapacak kadar mı değer veriyordu bu gölgeye?
"Bilmiyorum.." dedi zorlukla. Gözlerini yavaşça kapattı, derin derin soluk alıp verdi. Cevabını bilmediği soruların arasında boğuluyordu, nefesini verecek tek kişi de artık istediği her anda gelmiyordu.
"Öğrenemez miyiz?" diye sordu Eylül, yanaklarına usulca yaşlar süzüldü. Büyük bir korku bedenini ele geçirmiş, varlığını titretmişti. Ya dönmek zorunda kalırsa? Ya bahar gözlü adam sonsuzluğa gider, yüzünü, sesini, anılarını unutturursa?
Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı genç adam, gözleri koluna kaydı. Yarası özenle sarılmıştı. Gözleri minnetle genç kızın gözleriyle buluştu, hızla arkasını dönüp lavaboya girdi.
Kapıyı kilitleyip sırtını lavaboya dayadı. Ellerini dizlerine bırakıp öne doğru eğildi. Nefesi kesiliyor, varlığını titretiyordu. Kısa ve kesik solukların içerisinde acı bir haykırış vardı. Bağırmalı, haykırmalı, kaderine sitem etmeliydi.
"Rüya.." diye fısıldadı. Tek dayanağı neden son zamanlarda onu yapayalnız bırakıyor, derdine derman olmuyordu. Gözlerini yavaşça gökyüzüne kaldırdı, yalvarırcasına "Rüya.. lütfen." diye ekledi.
Tam arkasında bir nefes duyuldu. Gözlerini hızla o yöne çevirdi, karşısında beyazlar içerisinde bir periden farksız genç kız duruyordu. Ayakları yere sabitlenmiş, adım atmaya mecali yoktu. Yüzü geçen her gün de daha da beyazlaşıyor, soluyordu.
"Geldim.." dedi zorlukla.
Kerem hızla yanına yaklaştı. Tek kelime etmesine müsaade etmeden kollarını bedenine doladı. Genç kızın benliği tir tir titredi. Gözlerini yavaşça kapattı, burnunu omzuna gömmemek için güçlükle direndi.
Genç adam yavaşça kendine gelip geriye çekildi. Gözlerinde heyecan ve heves vardı. "Eylül dönmek istemiyor." "Ne?" Dedi Rüya şaşkınlıkla. "Benimle burada kalmak istiyor. Bu mümkün mü?"
Bir adım geriye gidip sırtını duvara yasladı Rüya, ayakta durabilmek adına bir desteğe ihtiyacı vardı. "Eylül burada mı kalmak istiyor?" "Evet. Hem ailesini hemde Burak'ı gözden çıkarmış." "Ne? Neden?" Sustu, bakışları genç adamın bir çift baharıyla buluştu. "Öleceğini öğrendiği için mi?" diye ekledi.
Kafasını onaylayarak salladı genç adam, yüzünde koca bir heyecan vardı. Ufak bir nefes verdi. "Burada yeniden doğalım dedi. Yeni iş, yeni arkadaşlar ve yeni bir hayat."
Genç kızın yüzünde buruk bir tebessüm oluştu, hiçbiri böylesine bir kararı hesaplamamıştı. "Ama.." dedi fısıltıyla. Cesaretini toplamaya çalıştı. "Anlaşmanın maddelerinde böyle seçenek yoktu."
"Evet." Dedi genç adam onaylayıp. "Böyle bir şeyi hiçbirimiz düşünemedik. Bu, anlaşmayı da değiştirmez mi?" Sustu, geri çekilip sırtını lavaboya yasladı. Gözleri dolu dolu, kalbi heyecanlıydı. "Ben.." bakışlarını genç kızdan usulca ayırdı. "Ölmek istemiyorum." Yanağına bir damla gözyaşı yavaşça süzüldü, yere hızla damladı. "Onunla yaşamak istiyorum."
Kısık birkaç nefes üst üste almaya çalıştı Rüya, gözlerini genç adamın gözlerine çeviremedi. Bu dünya gerçek değildi, burada yeni bir hayat kurulması mümkün değildi. "Kerem.." dedi fısıltıyla. Cesaretini toplamaya çalıştı, hevesini kırmaya, heyecanını yıkmaya dili varmadı.
Yavaşça yanına yaklaştı, aralarındaki mesafe milimlikti. "Bu.. mümkün olamaz. Bu dünya sizin ebediye hayatınız değil." Sustu, ufak bir soluk aldı. "Burada yeni bir hayat kuramazsınız, çünkü ikinizde yoksunuz."
Genç adamın gözleri doldu, yüzü asıldı. Hevesi, heyecanı da tebessümüyle buhar olup kayboldu. Tek kelime edemedi, etmeye gücü de yoktu. Bir an bile olsa nasıl da heveslenmiş, heyecanlanmıştı.
Elini tutmak istedi Rüya, genç adam kafasını iki yana sallayıp reddetti. Yalnız kalmalıydı. Ölümden kurtuluşu da sevdasıyla bir hayat kurmaya da yolu yoktu. "Haklısın.." elinin tersiyle hızla yanağını sildi. "Olmayacak bir hayalin peşine düştüm."
Arkasını döndü, genç kız bileğinden sıkıca tutup durdurdu. "Çok üzgünüm." Yanağı ıslandı, elinden gelen hiçbir şey yoktu. "Biliyorsun. O gece bir anlaşma yapıldı ve sadece iki seçeneği vardı. Üçüncüsünü eklemek mümkün değil."
"Benim hatam." Dedi genç adam. "En başta yanlış karar vermişim."
"Kerem.." dedi genç kız, "Çok, çok üzgünüm."
Bileğini yavaşça geriye çekip kapıyı açtı genç adam, hızlı hızlı ilerleyip odasına girdi. Kapıyı sertçe kapattı.
..... "Kerem.." dedi Eylül, kapının önünde duruyordu. Dakikalarca lavabodan çıkışını beklemiş, dayanamayıp kontrol ettiğinde görememişti. Odasının önündeydi, elini yavaşça vuruyordu.
"Kerem.. İçeride misin?" Ufak bir nefes aldı, "Kapıyı açıyorum." diye ekledi. İçeriden ne cevap ne de ses vardı.
Cesaretini toplayıp yavaşça araladı, gözleri yatağa kaydı. Genç adam kenarında oturuyordu, gözleri dalgındı. Kulakları seslere kapalı, yeşil gözleri hayal kırıklığıyla doluydu.
"Kerem.." ağır adımlarla yaklaşıp yanına oturdu. Tıpkı onun gibi gözlerini pencereye çevirdi. Odaya kısa bir sessizlik hakimdi. İki dil susmuş, iki kalp de haykırıyordu.
"Bir şey mi oldu?" Diye sordu.
Genç adamın gözleri yavaşça ona döndü. Yeşil bakışları dolu doluydu. En büyük sevdasına vedası yakındı, en büyük dileği gerçek olamamış, bir an bile dudaklarından sevildiğini duymamamıştı. "Burada... kalamayız." Dedi fısıltıyla.
"Gerçeğe dönmek zorundayız." "Ne?" dedi genç kız, gözleri doldu. "Öleceksin." diye ekledi. Kalbinde acı bir haykırış hüküm sürdü.
Genç adam gözlerini yavaşça bağımlısı olduğu gözlere çevirdi. Kısa bir an bile olsa ne güzel hayaller kurmuş, yeni bir hayatı istemişti. Sağlam olan elini yavaşça yanağına bıraktı, ufak bir nefes verip dudaklarını dudaklarına değdirdi.
....
Oy ve yorumları eksik etmeyelim. 1000 okunduya ulaştığı anda yeni bölüm gelecek 🖤 |
0% |