Yeni Üyelik
23.
Bölüm

22.Bölüm: Kimdin Sen?

@mlkshnn

Koltuktan inip genç kıza yaklaştı. "Eylül.." yüzü asıldı.

 

Yanağına usulca bir damla yaş süzüldü genç kızın. Yüzü solgun, elleri de delice titriyordu. "O köprü.." dedi zorlukla. Hatırladığı görüntü zihnine yerleşmişti. Diğer yanağı da ıslandı hızla. "Gerçek mi?"

"Ne?"

"Ben o gece.. Burak'ın peşinden o köprüye gittim."

 

Yanakları yaşla doldu. "O gece biri köprüden gerçekten mi düştü? O kabus.. o geceye mi aitti?" Susup cesaretimi toplamaya çalıştı. Bedeni tir tir titriyordu. O gece çok kötü şeyler olmuştu.

 

"O gece.. biri denizin derinlerinde nefessiz kalarak öldü mü?" Gözleri telaşla genç adama döndü, daha bugün nefesinin ara sıra kesildiğini söylemişti. Bakışlarını endişe sardı, düşündüğü şey gerçek olamazdı. Dayanamaz, kaldıramazdı.

 

"O.. sen miydin?" Diye haykırdı, sesi delice yankılandı. Hıçkırıkları duyuldu.

 

Denizin derinlerinde kaybolduğu için mi ara sıra nefes sorunu yaşıyordu. Ölümü bu şekilde mi olacaktı?

 

"Ne?" Dedi fısıltıyla genç adam, kafasını hızla iki yana salladı. Ne düşünmeye ne de hatırlamaya azmi vardı, tek düşündüğü yanındaki sevdasıydı. Elinin birini yavaşça yavaşça yanağına bıraktı, gözyaşlarını silmeye gayret ediyordu.

 

"Hayır.." gözlerini dikkatle buluşturdu. "Ben değilim. O an.. gerçeğimiz değil, korkma."

"Hayır.." diye reddetti genç kız, yanakları ısrarla ıslanıyordu. "Hayır, gerçekti."

"Hayır.. hayır değildi."

 

Hızla ayaklarını bisikletten ayırdı Eylül, tüm bedeni tir tir titriyordu. Hatırladığı her an kalbini deli gibi sarsıyordu. Ellerini genç adamın elinin içerisine bırakıp sıkı sıkı tuttu. "Gidelim.." yanaklarına kül olurcasına yaşlar süzülüyordu. "Eve gidelim." Arkasını döndü, tek kelime etmesine müsaade etmediği genç adamı çekiştirerek caddeye yöneldi.

 

...

"Eylül.." dedi genç adam, apar topar döndükleri evin içerisindeydi. Elini çekmeye çalıştı, yapamadı, genç kız hala delice sıkıyordu.

 

"Sakinleşmelisin artık."

 

Bakışlarını yavaşça Kerem'in gözlerine değdirdi, kalbi bu defa sadece aşkla değil, acıyla da yanıp kül oldu. Gözlerini delice kapatıp, göz kapaklarını birbirine bastırdı. Yanakları usulca ıslandı. Ya o gece gerçekten köprüden denize düşüyorsa? Ya o gece, korkunç şeyler yaşandıysa?

 

"Bana söz ver." dedi, göz kapaklarını yavaşça birbirinden ayırdı. "Hiç yanımdan ayrılmayacaksın." Elini tüm gücüyle sıktı. Yanağına gözyaşları süzüldü. "Bir köprü.." sesi titredi, dudaklarını delice birbirine bastırdı. "Veya deniz gördüğün anda uzaklaşacaksın."

 

Diğer elini usulca yanağına bıraktı. Bu acıya nasıl dayanacak, o kabusu nasıl unutacaktı? "Söz ver." Diye ekledi.

 

Kafasıyla yavaşça onaylamak durumunda kaldı genç adam, itirazsız salladı. O gece korkunç şeyler olmuştu, hatırladıkça da ortaya çıkacak, ikisini de sarsacaktı. "Söz.." dedi. Kollarını yavaşça boynuna dolayıp sıkı sıkı sardı.

 

....

Gözlerini yavaşça aralamaya çalıştı Kerem, kulaklarına fısıltılar ulaşıyordu. Gecenin bir vaktiydi, yatağındaydı. Göğsüne ve bedenine dayanan ince bir beden vardı.

 

Bakışlarını yavaşça eğdi, bakışları sesin geldiği yöne, genç kızın dudaklarına yoğunlaştı. Sayıklıyordu. "Hayır.." dedi fısıltıyla. Derin bir kabusun içerisindeydi, gecenin bir vaktinde bir köprüde yere düşmüş, sırt üstü yatıyordu. İlerisinde, köprünün diğer ucunda önce bir gölge gözüküyor, sonra da savrularak denize düşüyordu.

 

"Hayır.." diye haykırdı. Kerem hızla doğruldu. "Eylül.." elini yüzüne bırakıp hızla çekti. Oldukça sıcaktı. "Eylül.." kafasını iki yana sallıyor, sadece iki kelimeyi tekrarlıyordu.

 

Hayır.. hem o geceye, hem gölgenin savrularak düşüşüne hemde gerçeğe..

 

Hızla ayaklarını yataktan indirip kalktı Kerem. Kenarına oturup iki eliyle yüzünü avuçlamaya çalıştı. "Eylül.." dedi yalvarırcasına. "Eylül uyan." Telaşla doğrulup hızla geriye çekildi. Önce ışıkları açıp lavaboya koştu. Bir şeyler yapmalı, bir çare bulmalıydı.

 

Eline küçük bir havlu alıp suyun altına iyice ıslattı. Odaya yöneldiği sırada adımları istemsizce durdu. Nefesinin derinlerinde bir kesiklik oluştu, yerini kesik kesik alış verişe bıraktı. Son zamanlarda oldukça sık yaşıyordu, aniden nefesi düzensizleşiyor, dengesini bozuyordu.

 

Zorlukla yanındaki duvardan güç almaya çalışarak ayakta durdu. Gözlerini kapatıp derin derin nefes almaya çalıştı. Tek bir an zihninde yer aldı.

 

Bir denizin derinlerinde delice çırpınırken nefesini yavaş yavaş kaybediyordu.

 

Gözlerini hızla araladı. Neydi bu neydi hafızasında yer eden? Neden bir denizin derinlerinden nefessiz kaldığını hissediyordu böylesine? Gerçekten de o gece denizin derinlerinde nefessiz kalarak hayata veda mı etmişti?

 

Umursamamaya gayret etti. Hiçbir şeyi düşünmemeliydi, şu an tek önceliği odada ateşler içerisinde sayıklayan sevdasıydı. Elini yavaşça duvardan ayırıp doğrulmaya çalıştı, ağır adımlarla odaya girdi. Yatağın kenarına oturup elindeki havluyu alnına güçlükle bıraktı.

 

Bir ses ulaştı kulaklarına. Kafasını yavaşça geriye çevirdi, "Rüya!" dedi. "Yardım et Rüya. Eylül çok kötü."

 

Bir robot edasında yatağa yaklaştı Rüya, elindeki ateş ölçer dereceyi yaklaştırıp kısa bir süre beklettikten sonra geriye çekti. "Çok yüksek." Ufak bir soluk verip ayağa kalktı, önce üstündeki pireyi kaldırdı. Sonra pencereye yaklaşıp sonuna kadar açtı.

 

"Gerçeğin.." dedi fısıltıyla. Yatağın kenarına yeniden oturup havluyu genç adamın elinden aldı. Genç kızın alnına, yüzüne, ellerine soğuk uygulama yaparken ufak bir soluk aldı. "Onu mutlu etmeyeceğini söylemiştim."

 

"Ne?" Dedi Kerem. Yavaşça yutkundu. Köprü ve deniz anı gerçekten gerçeğe mi aitti? "Söyledikleri o geceye mi ait?"

 

Rüya'nın gözleri yavaşça bahar gözleriyle buluştu. "Buna cevap veremeyeceğimi biliyorsun."

"Peki.." dedi genç adam, gözleri dolu dolu oldu. "Gerçek.." diye ekledi. "Ben o gece bir köprüden denize düştüm."

 

Genç kızın gözleri doldu, derin nefes verip dikkatini yeniden Eylül'e çevirdi. "Hazırlıklı olmalısın. Hatırlayacağınız anlar.. onu." Deyip gözlerini Eylül'e çevirdi. "Çok zorlayacak."

 

"Ama.." dedi fısıltıyla genç adam, yanağı usulca ıslandı. "Dönünce beni unutacak değil mi? Bu yüzden de canı çok yanmayacak."

 

Alt dudağını sertçe ısırdı Rüya, gözlerini gözlerinden ayırdı. "Endişelenme, seni hiç hatırlamayacak."

"Sevindim.." dedi Kerem, gözlerini yavaşça sevdasına çevirdi. Derin bir uykunun, huzursuz bir rüyanın içerisinde direnmeye çalışıyordu.

 

Elini yavaşça elinin üzerine bıraktı. "Bir an önce dönmeliyiz."

"Her şeyi hatırladıktan sonra döneceksiniz."

"Hatırladığı her an, onu böyle sarsacak mı?"

"Sarsılmasının tek sebebi sensin." Dedi Rüya, gözlerini genç adamın gözleriyle buluşturdu. "Sana körkütük aşık." Diye ekledi. "Ölecek olmana alışamamışken ölüm şeklini de görmek zorunda kalacak."

 

"Hayır.." dedi fısıltıyla Kerem. "Buna izin verme lütfen." Yalvarır gözleri Rüya'daydı. "Lütfen Rüya."

 

"Bunu engelleyebilecek gücüm yok ne yazık ki ama endişe etme sadece birkaç saniye görecek. Sonrasında burayı da seni de hiç hatırlamamak üzere unutacak."

"Acısı dinecek.." dedi fısıltıyla Kerem. Gözlerini kapatıp derin bir soluk aldı. Bakışları yavaşça genç kıza döndü, ter içerisinde kalmıştı. Elini yavaşça yüzüne bıraktı, hala delice yanıyordu.

 

"Bir şeyler yapmalıyız." Endişeli gözleri Rüya'ya döndü. "Bekle.." yavaşça elini yaklaştırıp alnına bıraktı. Sadece saniyeler içerisinde Eylül, köprünün üzerinden, o geceden alınıp bir bahçeye konuldu. Kabus kesildi, yerini rengarenk çiçeklerle kaplı olan bir alana bıraktı.

 

Eylül'ün sayıklayışı kesildi, alnındaki ter durdu. Solgun yüzü canlandı, huzursuzluğun yeri huzura kaldı. "Kabustan çıkarabildim.." dedi zorlukla. Kendini zorladığı her anda ruhu derinlerden çekiliyormuşçasına sarsılıyordu. Kısık soluklarını gizlemeye çalışıp gözlerini genç adam hiç çevirmedi. "Ateşini de düşürmemiz gerek."

 

Yavaşça ayağa kalktı, yüzünü hiç dönmedi. Gözleri kan çanağıydı, tüm gücünü bir kabusu yok edebilmek adına başka birine kullanmıştı. "Birazdan biri gelecek, hiçbir şey sorma ve onu Eylül'ün yanına getir."

 

"Gidiyor musun?" Diye sordu Kerem. Yanına yaklaşmak, yüzünü görmek istedi, Rüya elini uzatıp engel oldu. "Kıpırdama.." ufak bir soluk aldı. "Gitmem gerek." diye ekledi, anında beyaz görüntüsü buhar olup kayboldu.

 

.....

Sırtını dayadığı duvardan sessizce izliyordu Kerem. Karşısında saçları olmayan, orta yaşlı, tıpkı Rüya gibi beyazlar içerisinde bir adam vardı. Dakikalar önce eve gelmiş, sessizlikle önce genç kızı muayene etmiş, sonra da birkaç ilaç vermişti.

 

Ayağa kalktı, arkasını döndüğü an Kerem hızla yanına yaklaştı. Merak ettiği, telaş duyduğu tek bir şey vardı bu anda. "Rüya.." dedi endişeyle. "Rüya nereye gitti?"

 

Adamın gözleri ona döndü, ufak soluk alıp yeniden arkasını döndü. "İsmini Rüya koyduğun kız." dedi fısıltıyla. Yumruklarını sıktı, sakinleşmek adına büyük gayret edip görüntüsü bilinmezliğe kayboldu. Ne vardı bu adam? Ne vardı da Rüya tüm gücünü uğruna feda ediyordu?

 

....

Yatağın kenarında sessizce oturuyordu Kerem, sağ elinin içerisinde genç kızın eli vardı. Saatlerdir bir an bile ayrılmamış, bırakmamıştı. Yüzü solgun, zihni oldukça yorgun ve meşguldü. Bir köşesinde Rüya, bir köşesinde Eylül, bir köşesinde denizin derinlerinde nefessiz kaldığı an, bir köşesinde de o gece vardı.

 

Ne olmuştu da o gece o köprüye gitmiş, denizin derinlerine öylesine düşmüştü? O gece de genç kızın gölgesi miydi, yolunu köprüye çıkaran her daim olduğu gibi yine sevdasının ayak izi miydi?

 

Gözlerini sıkı sıkı kapattı, çıkmazın içerisindeydi. Nefesinde düzensizlik vardı, yavaşça büyük bir soluk aldı. Bir ses ulaştı kulaklarına, gözlerini araladı, bakışları Eylül'e kaydı. "Eylül.."

 

Gözlerini yavaşça aralıyordu genç kız, bakış açısına giren ilk giren bir çift bahardı. Hızla ellerinden destek alıp doğruldu, kollarını boynuna sıkı sıkı doladı.

 

"Sen.." dedi fısıltıyla. Sesi hala bitkindi. Kollarını deli gibi boynuna sıkmıştı. "O gece neden köprüdeydin?" Göz kapaklarını delice birbirine bastırdı. "Ben Burak'ın arkasından gittim, sen neden geldin?"

 

Hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı. "Kimdin sen Kerem?" Yanakları arka arkaya ıslandı. "Neden oradaydın?" Burnunu boynuna gömdü. "Beni tanıdığını söylemiştin. Bu yüzden mi oraya geldin?"

 

"Hayır.." diye fısıldadı genç adam itiraz edercesine.

 

Yavaşça geriye çekildi Eylül, gözlerine yalvarırcasına bakıyordu. "Bana söylemediğin, bilmediğim bir şey var mı? Sen neden oradaydın?"

 

"Hatırlamıyorum.." dedi fısıltıyla Kerem. Zihninde tek bir an yer aldı.

 

Genç kızın kapısında beklediği bir an taksi beklediğini görmüş, arabasıyla bir an bile ayrılmadan takip etmiş, yolu köprüye çıkmıştı.

 

Gözleri delice büyüdü, tam da tahmin ettiği gibi o gece de gölge olduğu için sevdasının arkasından gitmişti.

 

"Hayır.." dedi Eylül, "Ne olur söyle bana. Ben tanımasam da sen beni tanıyordun değil mi?"

"Hayır.." diye diretti genç adam.

"Söyle Kerem!" Dedi genç kız. Haykırışı odanın içerisinde delice yankılandı. "Söyle kimdin sen? Hayatımın tam olarak neresindeydin?"

 

Yanakları ıslandı, bakışları yalvarıyordu. "Lütfen.."

 

Gözlerini yavaşça gözlerinden ayırıp kalkmaya çalıştı Kerem, elini sıkıca tutan daha da sıktı, gitmesine müsaade etmedi.

"Lütfen Kerem, kimdin?"

"Ben.." dedi genç adam, yanağına yavaşça bir damla gözyaşı süzüldü. "Gölgeydim." diye ekledi.

 

 

....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim, 25 oy aldığı anda devamı gelecek ❤️

Loading...
0%