Yeni Üyelik
27.
Bölüm

26.Bölüm: Kalbin Yarısı

@mlkshnn

Gözlerini hızla sesin geldiği yöne istem dışı çevirdi Eylül, ayakları bir robot misali kalbinin hükmüyle ağır ağır o yöne ilerledi. Evin kapısında durdu, ses netleşti, müzik arttı.

 

"Ömrüm senin olsun sevgilim

Benimle gülümse yeter

Güzel kanatlarınla gelsen

Soluğunu yakından öpsem"

 

Eli yavaşça kalbinin üzerinde durdu, bilmediği bir his vardı. Önce kalbine ufak bir his ekliyor, sonra tüm bedenini esir ediyordu. Kulaklarında şarkının gözleri tek yankılanıyor, kalbine nefes oluyordu.

 

"Bu.." dedi fısıltıyla. Gözleri istem dışı doldu,"Şarkı çok tanıdık." Diye ekledi. Elini kalbini delice bastırdı, bir his bedenini titretiyor, hafızasının sildiği emanetini hatırlaması için direniyordu.

 

"Bir yerlerde dinledin sanırım."

"Çok.." dedi Eylül, kulaklarını sadece şarkıya sabitledi. Yabancı bir his kalbine delice hükmediyor, adım atmasına engel oluyordu. "Çok yakın zamanda olmalı." diye ekledi.

 

Bahar'ın gözleri yavaşça ona döndü, "Bu mümkün değil.." sustu, arkadaşı günlerce kendinden geçmişçesine bir hastane odasına uyumuştu. "Yaklaşık 1 Hafta uyudun."

"Evet.." dedi fısıltıyla. Gözleri doldu, direnemiyor, ne kalbini ne de zihnini susturamıyordu.

 

"Gidelim mi?" dedi Bahar, gözlerini arabasına çevirdi. Arkadaşı zorlukla da olsa müzikten uzaklaşmaya gayret etti, tek adım attı, ses kayboldu, yanağı usulca ıslandı.

 

Niye böyle olmuştu ki? Bir şarkı niye kalbinde böylesine derin bir etki bırakmıştı?

 

.....

"Hayır!!" Diye haykırdı Eylül, sesi sadece odasında değil, tüm evde deli gibi yankılandı. Gözlerini hızla araladı, soluk soluğaydı.

 

Gecenin bir vaktiydi, derin bir uykunun, derin bir kabusun etkisindeydi. "Kızım!" dedi önce annesi, odasının kapısını bir hışımla açıp içeri girdi.

 

"İyi misin kızım?" Hızla yatağa yaklaşıp kenarına oturdu. Kızı, kendine geldiğinden bu yana ne doğru düzgün uyuyor, ne de rahatlıyordu. Gözlerini her kapattığı anda aynı kabusla sayıklayarak uyanıyordu.

 

"Ben.." dedi fısıltıyla genç kız, titreyen elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı. "Nefes alamıyorum sanki."

 

"Çok korktun.." dedi annesi, yanakları usulca ıslandı. "Çok canın da yandı belki." Alt dudağını sertçe ısırdı, evladı gözlerinin önünde günlerdir acı çekiyordu. "Ama geçti.." elini sıkı sıkı tuttu. "Her şey bitti anneciğim." Gözlerini yavaşça hayat arkadaşına çevirdi, sessizce ailesini izliyordu. "Ben de, baban da hep yanındayız."

 

"Kalbim sıkışıyor anne." Yumruk yaptığı elini kalbine bastırdı. "O gece.. peşimi bırakmıyor."

 

Yanağını elinin tersiyle silip kollarını evladının boynuna sıkıca doladı. Gözleri hayat arkadaşına kaydı, çaresizce izliyordu. Günlerdir ikisinin de elinden gelen bir şey yoktu, bu kabuslar ne geçiyor, ne acısını dindiriyordu.

 

Babasının ağır adımları yavaşça önünde durdu. Ufak bir soluk verip alnına ufak bir öpücük kondurdu. "Bir doktora görünmelisin kızım."

"Hayır.." dedi fısıltıyla. Gözlerini silip toparlanmaya gayret etti. "Doktorluk bir durum değil."

 

"Geceleri rahat uyuyabilmen için bir ilaç verirler belki." Dedi annesi.

"Evet kızım. O geceyi biraz unutana kadar kullanmak senin için faydalı olacaktır."

 

İtiraz edemedi Eylül, kafasıyla yavaşça onayladı. Uykusuz bedeni, uykuya ve dinlenmeye oldukça muhtaçtı. Ufak bir nefes alıp toparlanmaya çalıştı, ailesini dinleyip bir doktora görünmeliydi.

 

.....

"Rüyalarını detayıyla anlatabilir misin?" diye sordu doktor. Bir hastanenin psikiyatri servisindeydi Eylül. Anne babası onayını aldıktan sonra buldukları ilk doktora görünmesi getirmişlerdi.

 

Gözleri, yüzü solgundu. Günlerdir uyuyamıyordu. Bakışlarını yavaşça doktordan ayırdı. "Gözlerimi kapattığım anda o geceye dönüyormuşum gibi."

 

"O anlarda ne hissediyorsun? Korku, endişe, telaş veya başka bir şey?"

"Bilmiyorum.." elini yavaşça kalbine bıraktı, söz ettiği anda bile delice çarpıyordu. "Ne hissettiğimi hiç bilmiyorum. Sadece.." Gözlerini doktorunun gözleriyle buluşturdu. Yanakları usulca ıslandı, "Kalbim çarpıyor."

 

"Kalbin mi?"

"Evet. Ama sebebi korku değil, telaş veya endişe de değil."

"Nedir?"

"Acıyor.." dedi, iki yanağı usulca ıslandı. Kalbindeki emanet, varlığını deli gibi haykırdı. En güzel yerinde acıyla bekliyor, gün yüzüne çıkmaya gayret ediyordu.

 

"Sebebi.. uğradığın ihanet olabilir mi?"

"Değil.." yanakları yeniden ıslandı. Elinin tersiyle sildikçe yenisi hızla yerini alıyordu. "Değildir."

 

"İhaneti öğrendiğinde ilk neler hissettiğini hatırlıyor musun Eylül'cüğüm?" Diye sordu doktor. Genç bir kadındı, yavaşça koltuğundan kalkıp yanına oturdu. Elini elinin üzerine bıraktı, karşısında bir ihanet uğruna hayatının dengesi bozulan bir hasta vardı.

 

"Öfke.." doktorun elini delice sıktı. "Öfke vardı sadece."

"Anladım." Ufak bir soluk verip ayağa kalktı. Masasına yerleşip bilgisayarına birkaç şey yazıp yeniden ona döndü. "Sana bir ilaç yazdım, bir süre düzenli olarak kullanmalısın."

Kafasıyla onayladı Eylül, toparlanmaya çalıştı.

"Her gece yatağa girmeden önce bir adet. Dinlenmene ve uykunu almana bu süreçte destek olacak."

 

Elindeki reçeteyi yavaşça uzattı, Eylül ayağa kalkıp eline aldı. Üzerinde tek bir ilaç yazıyordu. "Teşekkür ederim." Arkasını dönüp odadan çıktığında, anne babası hızla içeri girdi. Bir an bile kapının önünden uzaklaşmamışlardı.

 

"Durum nedir?"

 

Doktorun gözleri genç kıza kaydı, uzaklaştığından emin olup gözlerini aileye çevirdi. "Kabul etmese de, bilinçaltında ihanetin acısı var."

"Ne?" Dedi annesi, yanağına anında bir damla yaş hızla süzüldü. "Nasıl atlatacak? Nasıl geçecek?" diye ekledi babası.

 

"Bu tür durumlarda sadece zaman gerekli. Bu süreçte sadece gece rahat uyuyabilmesi için uyku ilacı verebilirim."

"Biz ne yapabiliriz? Böyle izleyecek miyiz?"

"Şimdilik ilacın etkisini bekleyelim."

 

Kafasıyla onayladı annesi, evladının günleri vefasız bir adam yüzünden heba oluyordu. Derin bir nefes verip toparlanmaya çalıştı, pes etmeyecek, kızına iyileşmesi için her türlü destek çıkacaktı.

 

Arkasını dönüp koridora geçti. Gözleri evladına kaydı, sessizce bir koltukta oturuyordu. "Gidelim mi?" Diye sordu. Genç kız kafasıyla onaylayıp ayağa kalktı.

 

Tıpkı bir robottu, söylenen komutlar dışında yaptığı bir şey yoktu. Günlerdir bir boşlukta savruluyor, gecesi gündüz oluyordu. Zihninin sildiği bir iz, kalbine delice baskı uyguluyordu. Bir yerlerde, ne durumda olduğunu bile bilmediği diğer yarısını istiyor, çırpınıyordu.

 

Ağır ağır ailesinin arkasından yürüyordu, kafası genellikle eğikti. Zihnindeki savaşla bu şekilde baş etmeye çalışıyordu. Bitkin gözleri dünyaya kapalı, kendine gelmeye çalışıyordu.

 

O gece olan şeyler sadece 5 yıllık geçmişini değil, geleceğini de yok etmiş, bir boşluğa savurmuştu. Artık gözlerini her kapattığında, zihni daldığında sadece o geceye gidiyordu.

 

Korkunç bir köprünün başında bir kızın itmesiyle yere düşüp ensesini sert bir taşa vuruyor, kendinden geçmek üzere iken karanlıklar içerisinde denize düşen bir gölge görüyordu.

 

Aklını yitiriyor olmalıydı.

 

O gece köprüde üç kişi dışında hiç kimse yoktu. Ne kimse köprüde belirmiş, ne de denizin derinlerine düşmüştü?

 

Sadece.. ensesini sertçe çarpmanın etkisiydi, gerçekle ilgisi yoktu.

 

Ufak bir soluk aldı, o geceyi de o gölgeyi de artık unutmalı, zihnini toparlamalıydı. Avucunda bir ilaç kutusu tutuyordu, delice sıktı. Biraz da olsa toparlanmasına yardımcı olurdu belki.

 

Böylece yeniden işine dönebilir, hayata adapte olabilirdi.

 

Gözlerini yavaşça yerden ayırmaya çalıştı, bakışlarına bir adam girdi. Tıpkı baharın rengini andıran yosun gözleri vardı, açık teni ile oldukça uyumluydu.

 

Kalbinde bir his delice haykırdı, emaneti yeniden kendini hatırlatıyordu. Tıpkı.. delice özlediği, zihninin hiç ama hiç hatırlamadığı bir çift gözdü.

 

Yanakları usulca ıslandı, şaşkındı. Niye böyle olmuştu şimdi? Niye o geceden sonra, kalbi ansızın haykırıyor, gözlerindeki yaşlara akması için emir veriyordu?

 

Ufak bir soluk aldı, bakışlarını toparlanmaya gayret edip sağa çevirdi. Başka bir adam girdi bakışlarına, sol kolu alçı içerisindeydi. Bir sedyede oturmuş, kafasını öne doğru eğmiş, derin derin soluk alıyordu.

 

Yanakları yeniden usulca ıslandı genç kızın, kalbi acısını, duyulmayan feryadını haykırıyordu. Kolu yaralı, nefesi sıkıntılı bir adamı istiyordu.

 

"Yavrum.." dedi annesi fısıltıyla. Gözlerini yavaşça kızına çevirdi. Adım seslerini duymayıp geriye döndüğünde gözyaşlarına şahit olmuştu. Elini yavaşça yanağına bırakıp yaşları sildi.

 

"İyi misin kızım?"

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı Eylül, iyi değildi. Kalbi.. niye böyle yapıyor, canını yakıyordu.

 

Kollarını sıkı sıkı evladının boynuna doladı Meral Hanım, evladı oldukça acı çekiyor olmalıydı. Bir ihanet tüm dengelerini sarsmıştı. "Geçecek yavrum.." dedi fısıltıyla, yanakları usulca ıslandı. Çare olamıyor, acısına derman bulamıyordu.

 

.....

Suyu yavaşça kızına uzattı Meral Hanım, ilacın ilkini kendi elleriyle vermişti. "Sana iyi gelecek." Dedi. Kafasını yastıkla buluşturmasına yardımcı oldu, ilacın etkisiyle iyice dinlenip günler sonra derin bir uyku çekmeliydi.

 

"Şimdi gözlerini kapat ve hiçbir şeyi düşünme."

 

Kafasıyla onaylayıp gözlerini yavaşça kapattı Eylül, bu gece uyumak için büyük bir savaş vermeli, toparlanmalıydı. Pozisyonunu değiştirip cenin şekli aldı. Kafasını, burnunu yastığına gömdü, bir koku ulaştı ciğerlerine.

 

Neydi bu? Gözlerini kapatıp derin derin içine çekti. Biraz da olsa rahatlamasına yardımcı olmuştu.

 

Alnında ufak bir buse hissetti, annesi üstünü örtüp sessizce odadan çıktı. Işıkları kapatmadı, karanlık evladını korkutmamalı, o geceyi hatırlatmamalıydı.

 

Kapının kapandığını duyduğu gibi gözlerini yavaşça araladı Eylül, bakışları tavana kaydı. Boş ve anlamsız bakışlarıyla düz zemini izledi. Vücudunda dolaşan ilaca rağmen kendinden geçemiyordu.

 

Ufak bir nefes verip yavaşça doğruldu. Gözleri karşı duvara kaydı, monte edilmiş iki katlı bir raf vardı. Üzerine birkaç kitap diziliydi, hepsini tek tek okumuştu.

 

Yavaşça ayağa kalktı, en iyisi yenisini alana kadar içlerinden birini bir daha okumalıydı. Ağır adımlarla yaklaşıp rafın önünde durdu. Tek tek kitapların ismini okurken bir an durdu. Tam ortalarında lacivert bir defter vardı. Şaşırdı, böyle bir defteri olduğunu hatırlamıyordu.

 

Dikkatle kitaplarının arasından çekip eline aldı. Geri geri gidip yatağının kenarına oturdu. Kapağını yavaşça açtığında, büyük harflerle 'Kerem' yazdığını gördü.

 

....

Lacivert defter 🖤

 

Eylül hatırlayacak mı? 🥹

 

Oy vermeyi unutmayalım lütfen 🖤

Loading...
0%