Yeni Üyelik
29.
Bölüm

27.Bölüm: Kalp ve Hafıza Savaşı

@mlkshnn

Yavaşça ayağa kalktı, en iyisi yenisini alana kadar içlerinden birini bir daha okumalıydı. Ağır adımlarla yaklaşıp rafın önünde durdu. Tek tek kitapların ismini okurken bir an durdu. Tam ortalarında lacivert bir defter vardı. Şaşırdı, böyle bir defteri olduğunu hatırlamıyordu.

 

Dikkatle kitaplarının arasından çekip eline aldı. Geri geri gidip yatağının kenarına oturdu. Kapağını yavaşça açtığında, büyük harflerle 'Kerem' yazdığını gördü.

 

Yüzünde şaşkınlık belirdi, "Kerem.." dedi fısıltıyla. Kalbi sızım sızladı, diline gelen iki heceli isimdi nedeni.

 

Gözleri istemi dışında doldu, ne oluyordu?

 

Elini yavaşça harflerin üzerinde gezdiriyordu. Kerem kimdi?

 

Yavaşça ikinci sayfayı çevireceği sırada odanın içerisinde telefonun sesi yankılandı. Gözlerini defterden ayırdı, kalbi kalkmaması, sayfaları çevirmesi için delice yalvardı. Her sayfada sevdiği, geride bıraktığı adama dair izler vardı.

 

Kapağı usulca kapatıp kenara bıraktı, telefonuna yaklaştı. Ekranda arkadaşının ismi vardı, tebessüm edip kulağına yaklaştırdı. "Alo."

"Uyumuşsundur belki diye korkuyla aradım." Dedi Bahar.

 

"Uyuyamadım hala." Yavaşça yatağına geçip kafasını yastıkla buluşturdu. Gözleri tavanda, aklı arkadaşında, kalbi de bir köşeye umursamazsa bıraktığı defterdeydi.

 

"İlacını aldın mı?"

"Aldım ama.." pozisyonunu değiştirip yan döndü. Bakışları karşıdaki pencereye kaydı. "Pek etkisi olmadı hala."

"Doktor ne dedi?"

"Pek bir şey söylemedi, uyku ilacı ile rahatlayacağımı düşünüyor."

 

Kafasıyla yavaşça onayladı Bahar. "Ne yapmayı düşüyorsun?"

"Bilmiyorum. Uyuyabilmek için direneceğim."

"Eşlik etmemi ister misin?"

"Ne? Nasıl?"

"Sabaha kadar birlikte uykusuz kalalım mı demek istiyorum."

 

Tebessüm etti Eylül, "Nasıl olacak?"

"Aşağıdayım, kapıyı sessizce açarsan içeri girebilirim."

 

Hızla ayağa kalkıp pencereye yaklaştı Eylül, perdeyi çektiğinde gözleri arkadaşına kaydı. Sokakta arabasının içerisinde bekliyordu. Tebessümle el sallayıp arkasını döndü. Sessiz adımlarla dış kapıya yürüyüp arkadaşını içeri aldı.

 

Gözlerini yavaşça odada gezdirdi Bahar, "Uyumuyoruz." dedi tebessümle. Yatağa yaklaştı, oturmaya yeltendiğinde gözleri kenarındaki lacivert deftere kaydı.

 

"Bu nedir?"

"Bilmiyorum, kitaplarımın arasında bulduğum bir defter."

"O zaman şimdilik bu defteri kaldırıyoruz, çünkü bu gece iki arkadaş sohbet edeceğiz." Eline alıp kitapların arasına düzenle yerleştirip arkadaşına döndü.

 

Yatağın kenarına, Eylül'ün yanına oturdu. İki arkadaş yan yana, sırtları başlığa dayalı oturuyordu. Gözlerini arkadaşına çevirdi Bahar, "İşe ne zaman döneceksin?"

"Bilmiyorum."

"Orası sensiz çok sıkıcı." diye ekledi genç kız. Eylül tebessüm etti, her öğle arası, her sıkıldıkları anda bir araya gelip kahve eşliğinde sohbet ederlerdi.

 

"Yeni bir şeyler yok mu?"

Bahar tebessümle pozisyonunu değiştirip gözlerini arkadaşına çevirdi. "Burcu sevgilisinden ayrılmış."

"Ne?" Dedi Eylül şaşkınlıkla. Gözleri hızla arkadaşına döndü, şaşkındı. Burcu iş yerinden tanıdığı, pek samimi olmasa da selamlaştığı bir arkadaştı, uzun yıllardır görüştüğü erkek arkadaşıyla evlilik yolunda ilerliyordu.

 

"Sebebini henüz kimse bilmiyor ama herkes bunu konuşuyor."

 

Kafasını yavaşça Eylül, "Beni de konuşuyorlardır." Dedi hüzünle. Uzun yıllardır görüştüğü erkek arkadaşı tarafından aldatılmış, bir gece yarısı bir köprüde yaralanmış, günlerce de kendinde olmadan uyumuştu.

 

"Herkes Burak'a çok öfkeli."

"Herkes mi?" Diye sordu Eylül, ufak bir enseyiş hissedip engel oldu.

 

"Evet."

"Ben.." dedi Eylül, yavaşça bedenini yatakta itip kafasını yastıkla buluşturdu. "Öfkeli değilim."

"Ne?"

 

Yan döndü Eylül, yanağını yastıkla buluşturdu. Gözleri bitkinlikle arkadaşına döndü. "Burak'ın ihanetine kalbim üzülmüyor, öfkelenmiyor. Sadece anlam veremediğim bir his beni ele geçiriyor."

"Nasıl bir his? Özlem, aşk gibi mi?"

"Değil.." sustu, "O geceden sonra onu bir an bile özlemediğime eminim." Gözleri dolu dolu oldu, elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı. "Sanki sihirli bir his, ona dair tüm duygularımı silip almış gibi."

 

"Belki de aldattığı, seni hayal kırıklığına uğrattığı içindir."

"Değil.." iki dudağının arasında esneyiş görüldü, ilacı yavaş yavaş etkisini gösteriyordu. "Garip ama kalbimde hiç yeri yok ve olmamış gibi."

"Bu.." dedi fısıltıyla Bahar, pozisyonunu tıpkı arkadaşı gibi değiştirip kafasını yastıkla, gözlerini de gözleriyle buluşturdu. "Mümkün mü?"

 

"Anlam veremediğim de bu. Yıllardır yanımdaki tek erkekti ama şimdi hiç olmamış gibi."

 

Elini arkadaşının elinin üzerine bıraktı Bahar, ufak bir soluk aldı. Hüzünlüydü, kim bilir arkadaşı o gece ne çok sarsılmış, üzülmüştü de ihanete alışmaya gayret ediyordu.

 

"Eylül.." dedi, genç kızın gözleri arkadaşına döndü. "Sence o kimdi?"

"Ne?" Dedi Eylül merakla. "Kim, kimdi?"

"Sana sık sık çiçek, balon gibi hediyeler gönderen kişi?"

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı genç kız, hiçbir fikri yoktu. "Bilmiyorum."

"Dikkatini çeken biri hiç mi olmadı?" Sustu, merak dolu gözleri arkadaşına döndü. "Seni izleyen, takip eden yada sık sık karşılaştığın biri yok muydu?" Heyecanla doğruldu, gizemli kişi oldukça heyecanlandırıyordu. Kimdi bu, kimdi ki arkadaşını her an izliyor, mutlu etmeye gayret ediyordu.

 

"Yani.. bu kişi canın her sıkıldığında yanındaydı. Belli ki hep seni izliyordu."

"Beni mi izliyordu?"

"Evet, sanırım bilmediğimiz büyük bir hayranın var." Dedi tebessümle. Heyecanla tebessüm etti, "Tıpkı bir gölge gibi."

 

Eylül'ün kalbi delice gözlerine hükmetti, bakışlarını duyduğu tek kelime ile çırpına çırpına arkadaşına çevirdi. "Gölge mi?" diye fısıldadı. Hafızasına inat sesi titredi, kalbi sızım sızım sızladı. En değerlisi, en sevdiği, en özel yanı da bir gölgeydi.

 

"Evet, her an arkandan gelen gölge gibi."

 

Ufak bir soluk aldı Eylül, kalbine anlam vermeye gayret ederek toparlanmaya çalıştı. "Hiç dikkatimi çeken biri olmadı."

"Çünkü gözlerin sadece Burak'ı görüyordu." Sitemli sözlerini yavaşça kıstı, "O ise senin dışındaki herkesi görmüş." diye ekledi.

 

Derin nefes aldı. Öfkesi hiç dinmeyecekti, o adam yüzünden arkadaşı yaralanmış, günlerce hastanede uyumuş, hem ailesini hem arkadaşlarını oldukça korkutmuştu. "Halbuki arkana bir kez baksan belki de gölgeyi görebilecektin."

 

Eylül gözlerini yavaşça kapattı, bedenini derin bir uyku esir alıyordu. Sessiz nefeslerinin arasında oldukça huzursuzdu, geride bıraktığı bahar gözlü bir adamın varlığından hafızası bir haber hayata dönmeye çabalıyordu.

 

"Kalbin.." dedi fısıltıyla Bahar. Süzülmek için çabalayan gözlerine engel oldu. "Çok acıyor." diye ekledi hüzünle.

 

Arkadaşı, ihanetin hayal kırıklığı ve acısıyla baş etmeye zorlukla çalışıyordu.

 

.....

 

Kafasını iki yana sallıyordu Eylül, kalbi deli gibi çarpıyordu. Soluk soluğaydı, nefesi oldukça düzensizdi. Gecenin bir vakti yine aynı rüyanın etkisiydi uykusunu bölen.

 

Köprünün üzerinde gecenin bir yarısı birinin itişiyle yere düşüyor, acıyla kendinden geçmek üzere iken bakışlarına bir gölge giriyor, birkaç saniye süren dalaştan sonra uçsuz bucaksız denizin derinlerine düşüyordu.

 

"Hayır!" diye haykırdı.

 

Hızla gözlerini araladı Bahar, gözleri arkadaşına döndü. "Eylül!" Dedi telaşla.

 

Genç kızın gözleri yaşla doldu. Anlam veremediği rüya, her defasında kalbini en derinlerden söküp canını acıta acıta alıyordu. Titreyen elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı, acıyla bedenini titretiyordu.

 

"Yine.. o kabus." diye ekledi sık soluklarının arasında. Arkadaşının iki kolunu boynunda hissetti, yüzünü omzuna gömdü.

 

Ne oluyor da kalbi böyle her defasında acıyor? Her defasında sızım sızın sızlıyordu? Bir kabus günden güne neşesini alıyor, bedenini eritiyordu.

 

Elini arkadaşının sırtına yavaşça bırakmıştı Bahar, sıvazlarken sadece hüzün doluydu. "Geçti.." dedi fısıltıyla. "Geçti."

 

"O gece.." dedi Eylül zorlukla. Yavaşça geriye çekilip gözlerini arkadaşına çevirdi. "Hep o köprüde birini daha görüyorum, denize düşüyor."

 

"Annenlere de, Burak'a da sordun. O gece köprüde sizden başkası yoktu."

"Niye bu kabus beni bırakmıyor?" Elini sızım sızım sızlayan kalbine dayadı.

 

Kalbi.. hafızasının birhaber olduğu acısıyla mücadele ediyor, emanetine derin bir özlem duyuyordu.

 

Hafızası.. kalbini hiç anlamıyor, dermanını bulamıyordu.

 

İşaret parmağıyla arkadaşının yanağındaki yaşları silmeye çalıştı Bahar. Ufak bir soluk verdi. "Bir tatile mi çıksak seninle?" diye sordu. Yüzünde gerçeklik barındırmayan bir tebessüm oluşturdu. "Çok istediğimiz yurt dışı tatilini ertelemeyelim artık. Toparlanıp birkaç güne yola çıkalım."

 

"Tatil mi?"

"Evet, ikimize de çok iyi gelir."

"Olmaz.." dedi Eylül, kafasını yavaşça yatakla buluşturdu. Tatile gidecek, hazırlık yapacak gücü hiç yoktu.

 

Gözlerini kapatıp yeniden araladı. "O geceye ait kamera kayıtları var mıydı?"

"Ne?" dedi Bahar şaşkınlıkla.

"Köprüde yaralandığım anlara ait görüntüler var mı?"

"Bilmiyorum.. neden soruyorsun?"

"O gece sadece 3 kişi olduğumuzu kendi gözlerimle görmeden rahatlamayacağım."

 

"İyi olur." dedi Bahar, "Sabah ilk işimiz bu olsun. Kamera kayıtlarını bulup o gece neler olduğunu kendi gözlerimizle görelim."

 

Gözleri usulca kapanıyordu Eylül'ün, kalbindeki çırpınışa direnmeye gayret ederek ufak ufak soluk aldı. Yarın kamera kayıtlarına ulaşmak çok iyi gelecek, toparlanmasına yardım edecekti.

 

.....

Kalp ve hafızanın savaşı ne kadar sürebilir?

 

Kazanan kim olacak?

 

Bir an bile unutmayan kalp mi?

Hiç hatırlamayan hafıza mı?

 

Loading...
0%