Yeni Üyelik
35.
Bölüm

30.Bölüm: Küçük bir umut

@mlkshnn

"Eylül!!" Diye haykırdı babası. Koşarak kızına yaklaştı, genç kızın gözleri ailesine döndü. Yüzü solgun, gözleri bitkindi. "Kerem.." diye fısıldadı. Önce elleri ve ayakları, sonra bedeni hissizlikle boğulup kendinden geçti. Gözleri şiddetle kapanırken, zihninde sadece sevdiği adamın bahar gözleri vardı.

 

.....

Bir hastane odasındaydı Meral Hanım, gözleri dakikalardır durmaksızın yaş akıtıyordu. Apar topar hastaneye getirdikleri evladı, hala kendine gelememişti. Elinin biri sıkıca elini tutuyor, gözlerini bir an bile üzerinden ayırmıyordu.

 

Boştaki elini yavaşça kızının saçlarına bırakıp okşadı. "Kızım.." diye fısıldadı. Çaresizdi, kızı günden güne kötüleşiyor, bir ihanetin hayal kırıklığıyla baş etmeye çalışıyordu.

 

Gözlerini yavaşça kapıya çevirdi, hayat arkadaşını gördü. "Cemal.." dedi telaşla. Ayağa kalkıp yanına yaklaştı. Dakikalar önce doktorun odasına gitmişti. "Ne dedi doktor?"

"Aynı.." dedi çaresizce. Gözlerini umutsuzca kızına çevirdi, kolunda serum vardı, kendinden geçmişçesine uyuyordu.

 

"Ne yapacağız? Ne yapmamız gerek?"

"Bir psikiyatri uzmanına danışmamız gerekiyor."

"Ne?" Dedi annesi, yanakları usulca ıslandı. "Kızımın böyle bir şeye ihtiyacı yok." Diye reddetti. Arkasını dönüp yatağa yaklaştı. Elinin birinin yeniden kızının elinin üzerine bıraktı.

 

Eşi, "Meral.." dedi, bakışlarını kızından ayırıp ona çevirdi. "Eylül maruz kaldığı ihanet sebebiyle bu durumda." Sıkıntılı bir soluk verdi. "Bir uzman desteği almazsa atlatması çok zor olabilir. Yaşadığı travma, düşündüğümüzden çok daha büyük olabilir."

 

Meral Hanım elinin tersiyle yanağını silmeye çalıştı. Derin derin soluk aldı, "Başka yolu yok mu?"

Cemal Bey kafasını çaresizce iki yana salladı, doktor dakikalarca aynı kelimeleri tekrarlayıp önerilerde bulunmuştu. Kızının toparlanmasının tek yolu bir uzman desteğiydi.

 

"Randevu alalım." dedi çaresizce kabullenerek.

 

....

Bahar'ın telaşlı, "Eylül!" diye seslenişi duyuldu. Odanın kapısını bir hışımla açıp gözlerini yatağa çevirdi. Endişe doluydu, arkadaşının baygınlık geçirdiği haberini aldığı gibi soluğu burada aldı.

 

Yatağa yaklaştı, bakışları Meral Hanım'a döndü. "Nasıl? Kendine gelmedi mi?"

"Uyanır gibi oluyor bazen ama sonra yine kendinden geçiyor." Gözleri doldu, çaresizlik varlığını derinden hissettiriyordu.

 

Genç kız kafasını onaylayarak salladı, endişesini bastırmaya gayret ediyordu. Ailenin yanında metanetini korumaya karar verdi. "Sadece stresten olduğunu duydum, endişelenme Meral Teyze."

Meral Hanım, "Atlatamıyor.." dedi, yanağı usulca ıslandı. "O adamın kapısına neden gitti, ne amacı vardı bilmiyorum ama ihanet onu çok zorluyor."

 

Bahar yavaşça yanına yaklaşıp iki elinden sıkıca tuttu. "Endişe etmeyin, sadece zamana ihtiyacı var." dedi, bir ses duyuldu.

 

Eylül'ün odanın içerisinde duyulan güçsüz ve fısıltılı tonuydu. "Sevgilim.."

 

Bir voleybol sahasındaydı, şırıl şırıl yağan yağmurun altında elindeki topa sertçe vurdu. Top hızla filenin karşısında heyecanla bekleyen genç adamın ellerinin arasında durdu.

 

"Muhteşem bir vuruştu!!" diye haykırdı Kerem. Yüzünde zafer ve heyecan vardı, sevdiği kız voleybolda oldukça eşsizdi.

 

Eylül'ün yüzünde gülümseme belirdi, kalbi bir çift baharın her buluşmasında deli gibi çarpıyordu. "Kerem!" diye haykırdı. İki kolunu iki yana açıp yağmura rağmen etrafında döndü. "Seni çok seviyorum." diye ekledi. "Sevgilim."

 

Bir hastane odasında kalbi sızım sızım sızladı. Dilinde tek isim vardı, gözlerini açtığı anda bir daha yüzünü göremeyecek, bahar gözlerine bakamayacak, özlemiyle yanıp kül olacaktı. Kafasını zorlukla iki yana salladı, "Gitme.."

 

Gözleri yavaşça gerçek dünyaya döndü, algıları açıldı, rüya bir rüzgar gibi gelip geçti. Yanakları sızlayan kalbini yalnız bırakmak istemeyerek gözyaşlarına izin verdi.

 

Bakışları ilk olarak odanın beyaz tavanına, sonra sağ ve solundaki annesi ve arkadaşına kaydı. "Kızım.." diyen annesinin sesiyle iki yanağı usulca ıslandı. Yine gerçekteydi, yine sevdiği adam sadece zihninde ve rüyalarındaydı.

 

"İyi misin Eylül?" diye sordu Bahar, genç kız duymamaya gayret ederek ellerini yatağın iki kenarına bastırdı. Gözlerini odanın içerisinde gezdirdi, aradığı, sığınağı olan tek bir şey vardı. "Defter.." diye fısıldadı.

 

Meral Hanım hızla komodini açıp gördüğü defteri kızına uzattı. Hastaneye kaldırdıkları vakit, Burak arkalarından yetiştirip vermişti.

 

Eylül hızla ellerinin arasına alıp kalbine bastırdı. Biraz da olsa rahatlamasının tek sebebiydi, ona sevdiğinden geriye kalan tek izdi.

 

"Eylül.." diye yineledi arkadaşı. Yavaşça yatağın kenarına oturdu. "Nasıl hissediyorsun?"

 

"Kerem.." dedi yaşlı gözleriyle Eylül. Ses tonunda, yüzünde yalvarır bir ifade vardı. Tek başına bulamadığı sevdiğine ulaşmak için desteğe ihtiyacı vardı. Onsuzlukla, belirsizlikle hayatına devam etmesi mümkün değildi.

 

"Kerem mi?" Merak doluydu. Gözleri Meral Hanım'a kaysa da anında dikkatini arkadaşına yöneltti. "Kerem kim?"

 

Eylül defterini yavaşça kalbinden ayırıp kapağını açtı. Elleri ilk sayfadaki 'Kerem' ismine gittiği anda tir tir titredi. "Kerem'i bulmam gerek."

 

"Tabii. Buluruz onu ama önce kim olduğunu bilmemiz gerek."

"O.." dedi fısıltıyla Eylül, yanakları özlemle ıslandı. "Sevgilim.."

"Ne?" Bahar'ın anında gözleri Meral Hanım'a kaydı. ikisinin de bakışlarında telaş vardı. Kerem kimdi?

 

"Burak dışında biri mi?"

Kafasıyla onayladı Eylül, yavaşça defterinin ikinci sayfasını çevirdi. İki arkadaşın gözleri aynı anda yazılı kelimelere kaydı.

 

"Biz o gecenin sabahında tanıştık." işaret parmağını sayfanın üst köşesindeki tarihe yöneltti. Kazadan sonraki güne aitti.

 

"Nasıl? Hastanede mi?" Sustu, aklı almadı. Kazadan sonraki birkaç gün baygın yatmıştı. O süreçte biriyle tanışması mümkün değildi.

 

"Hayır.." dedi fısıltıyla Eylül. Bitkindi, kafasını yastığa bırakıp defterine sıkı sıkı sarıldı. "İş yerimin bahçesinde karşılaştık. Sonrasında da 3 ay birlikteydik."

 

Gözleri uykuya direnmeye çalıştı, bedeninde hala ilaçların ve uykusuzluğun etkisi vardı. "Beni hiç bırakmadı.." diye fısıldadı. Gözleri kapanırken dudaklarından son bir cümle duyuldu. "Ama ben.. onu bıraktım."

 

Bahar'ın gözleri Meral Hanım'a kaydı. "Kerem isminde birini tanıyor musunuz?"

"Hayır."

Gözlerini deftere çevirdi. "Sanırım defterde ona ait izler bulabiliriz." Eylül kalbine bastırıp sıkı sıkı sarmıştı. "Uykusu ağırlaşınca alabiliriz."

 

.....

Meral Hanım'ın, "Kızım.." diye hıçkırıkları duyuldu. Hastanenin koridorunda oturuyordu, bir yanında kızının en yakın arkadaşı, diğer yanında ise hayat arkadaşı vardı.

 

Bahar'ın ellerinin arasında lacivert kapaklı defter bulunuyordu. Gözleri doluydu, tek tek okuduğu sayfalar tıpkı arkadaşının ailesi gibi onu da delice sarsıyordu.

 

"Kim.. kim bu Kerem?" diye fısıldadı düşüncelerini kabullenmeyerek.

 

Meral Hanım'ın gözleri hayat arkadaşına döndü, "Kızım artık toparlanmayacak." dedi çaresizce. Bir ihanet evladının dengelerini bozmuş, gerçek hayattan uzaklaşmıştı. Hastanede baygın yattığı günlerde kendine bir dünya yaratmış, başrolünde Kerem isminde bir karaktere yer vermişti.

 

Cemal Bey yavaşça ayağa kalkıp karısına yaklaştı, toparlanmaya çalışıp ellerini sıkı sıkı tuttu. Biraz da olsa güçlü durmak, evladına çare olmak zorundaydı.

 

"Geçecek.." dedi zorlukla. Gözlerine usulca bir damla yaş süzüldü. Nasıl geçecek, kızı bir daha nasıl düzelecekti?

 

"Kızımın.." dedi Meral Hanım, gözlerinden usulca yaşlar süzüldü. "Neler yaşadığını.." Sustu, gözlerini koridorda gezdirdi. "Nelere inandığını bilmiyoruz." Titreyen eliyle yanağındaki yaşı yavaşça sildi, ardında yenisi süzüldü. "Belki bilmediğimiz bir detay vardır. Belki defterdeki tarihler yanlıştır."

 

Ayağa kalkıp gözlerini kızının odasına çevirdi. "Her şeyi ondan dinleyeceğim." Ufak bir soluk alıp gözlerini hayat arkadaşına ve Bahar'a çevirdi. "Kızımın bizi yok saymasına, bizden uzaklaşmasına izin vermeyeceğim."

 

.....

Bahar, gözlerini telefonunun ekrana çevirdi. Tir tir titreyen ekranda 'Burak - Arıyor' yazıyordu. Gözleri kısıldı, derin bir soluk alıp öfkesini bastırmaya çalışarak parmaklarının arasında sıkıca tutup lavaboya ilerledi.

 

Kapıyı sıkıca kapatıp telefonu kulağına bıraktı. "Ne var? Ne istiyorsun?!" Diye gürledi.

 

Burak bir kafedeydi. Bir başına otururken zihnindekilere yenik düşüp kendini numarayı tuşlarken bulmuştu.

 

"Eylül.." dedi fısıltıyla. Sırtını yavaşça sandalyesinden ayırıp ufak bir soluk aldı. "İyi mi?"

 

Bahar'ın gözleri kısıldı, alt dudağını haykırmamak adına deli gibi ısırdı. "Hangi yüzle onu sorabiliyorsun!"

"Bana öfkeli olduğunu biliyorum Bahar, sadece Eylül'ün iyi olduğunu öğrenmek istiyorum."

 

Genç kızın yüzünde buruk ve öfkeli bir tebessüm oluştu. "Eylül'ü düşünmek yeni mi aklına geldi? Senin yüzünden aklını kaybetmek üzere!!"

"Ne?" Dedi Burak şaşkınlıkla. "Ne demek bu?" Dedi merakla. Bahar hızla telefonu yüzüne kapattı, öfkesi hiç dinmeyecekti.

 

....

Cemal Bey arabasını evinin önünde durdurdu. Gözleri arka koltuktaki kızına kaydı, hastaneden bu yana ağzından tek kelime çıkmamıştı. Defterini kalbine sıkı sıkı bastırmış, kafasını cama dayamıştı.

 

"Eve geldik kızım."

 

Genç kız toparlanmaya çalıştı. Kafasını camdan ayırıp yavaşça kapıyı açıp indi. Kalbine bastırdığı defteriyle ailesini geride bırakıp eve yürüdü. Odasına geçip kapıyı örttü.

 

Yatağın üzerinde oturup dikkatini tek dayanağına, defterine verdi. Sayfalardan birinde durdu. "Gözleri yeşil.. Teni açık renk.. Boyu.." diye okudu. Gözleri usulca ıslandı, zihni büyük bir acı yaşıyordu. "Boylarımız arasında yatay şekilde 10 parmak fark var." dedi.

 

"Bulacağım.." dedi fısıltıyla. Her gün her dakika yazdığı kelimeleri okuyacak, bir an bile zihninden silinmesine müsaade etmeyecekti. "Bekle.. Bekle Sevgilim.."

 

Yavaşça kapağını kapatıp kalbine bastırdı. Gözleri kapıya kaydı, annesi önce tıkladı, sonra da gözüktü. "Kızım.."

 

Ağır adımlarla içeri girip yanına yaklaştı. Gözleri anlık olarak lacivert deftere kaysa da kızına yoğunlaştı. Yatağın kenarına oturup bakışlarını buluşturdu. "Nasılsın?"

 

Eylül alt dudağını sertçe ısırdı. İyi değildi, iyi olduğu yalanını söyleyecek gücü de yoktu. Yanağına bir damla yaş süzüldü, Meral Hanım dikkatle baş parmağını yaklaştırıp sildi. Gözleri dolu doluydu, direnmeye gayret etti.

 

"Anlat bana kızım." Elinden sıkı sıkı tuttu. "Ne hissettiğini, ne yaşadığını, içinde ne fırtınalar koptuğunu bilmek istiyorum."

 

Genç kızın iki yanağı da aynı anda ıslandı, annesinin ellerini yalvarırcasına tuttu. "İnanmayacaksınız anne.." çaresizlikti onu esir alan.

 

Meral Hanım kafasını iki yana sallayıp kendi yanaklarının ıslanışına rağmen evladının gözündeki yaşları dikkatle sildi. "İnanacağım kızım. Sana söz veriyorum, söylediğin her kelimeye inanacağım."

 

"Ben.." dedi Eylül, gözlerini defterine çevirdi. "İhaneti öğrendiğim gecenin sabahında bambaşka bir dünyaya uyandım."

"Ne?"

"Gerçek olmayan bir dünyaydı. Hiç var olmamışım gibi hepinizin hafızasından silinmiştim."

"Rüya mıydı kızım?"

 

Eylül kafasını hızla iki yana salladı, "Gerçekti anne. 3 ay orada kaldım ama siz sadece 1 hafta boyunca uyuduğumu sanıyorsunuz."

Meral Hanım'ın yanağı usulca ıslandı, gizlemeye çalışarak anında sildi. "Uyuyordun.." elini sıkı sıkı tuttu. "Ve ben o sürede elini hiç bırakmadım."

 

"İnanmayacağını biliyordum anne.." dedi çaresizce. Beklediğiydi, kimseyi diğer dünyanın varlığına inandıramayacaktı.

 

Meral Hanım kafasını hızla iki yana salladı, anlatmasına engel olamazdı. "İnanacağıma söz verdim kızım, anlat lütfen."

"Bu defter.." dedi, yavaşça annesinin bakışlarına çevirdi. "Oraya ait." Yavaşça parmaklarının lacivert kapağında gezdirdi. "Her anı not almıştım."

 

"Orada Kerem'le tanıştım. O, dünyanın hafızasına inat beni hatırlıyordu." Gözleri parıldadı, geçirdiği her an oldukça değerliydi. "O.. beni hep uzaktan sevmiş, bir gölge gibi hep arkamdaymış."

"Nasıl?"

"Beni ilk olarak 4 yıl önce okulda voleybol oynarken görmüş, bir an bile arkamdan ayrılmamış."

 

Alt dudağını yavaşça ısırdı, "Burak'tan dolayı yanıma hiç yaklaşamamış ama o gece ihaneti öğrenince karşımıza çıktı."

"Okuldan biri mi Kerem?"

Kafasıyla onayladı genç kız, "Evet 4 yıl önce aynı okuldaymışız."

"O.." dedi annesi hayretler içerisinde, şaşkınlığı gizlemek oldukça zordu. "Nerede şu anda?"

 

Eylül'ün zihni delice, kalbi de acıyla sızladı. Gözleri doldu, "O gece köprüdeydi."

"Ne?"

Ellerini annesinin ellerinin içerisine bıraktı. "Burak onu denize itti." Sesi tir tir titredi. "Kayboldu.." yanakları hızla ıslandı. "Onu bulmam gerek."

 

"Ama.." dedi annesi, önce kızının gözyaşlarını sildi. Ellerini sıkı sıkı tutuyordu. "Eğer gerçekten biri köprüden düştüyse, kimse aramaz mıydı kızım? Şimdiye çoktan kayıp ilanları verilmiş olurdu?"

 

Eylül kafasını iki yana salladı. En çok üzüldüklerinden biri de buydu, arayacak soracak bir ailesi yoktu. "Arayacak kimsesi yoktu. Ben.." dedi, bastırmaya çalıştığı hıçkırıklarına yenik düştü. "Ben vardım.. ama bulamadım."

"O gece polislerle birlikte bizde köprüye geldik kızım. İnceleme yapıldı ama başka birinin izine rastlanmadı."

"Yok ettiler.." dedi Eylül çaresizce. "Kerem'e dair her şeyi yok ettiler."

 

Hızla ayağa kalktı, defter elinden yere düştü. "Yaşayamaz değil mi anne?" Yaşlı gözlerini yalvarırcasına annesine çevirdi. "Suyun altında şimdiye kadar yaşaması mümkün mü anne?"

 

Hıçkırıkları duyuldu, kalbindeki acı haykırdı. Aynı anda nefessiz kalıp son soluğunu vermiş miydi? "Yaşayabilir değil mi anne?" Yavaşça annesinin dizlerinin önüne eğildi. "Ufak da olsa umut var değil mi?"

 

Beyni reddetti, yaşaması mümkün değildi.

Kalbi kabul etmedi, kafasını hızla iki yana salladı, ölmüş olamazdı.

 

"Kızım.." dedi Meral Hanım, yavaşça önüne eğilip kollarını boynuna doladı. Odanın içerisinde ikisinin hıçkırıklarla ağlayışı duyuldu. Bir sevdiği adama, biri de kızına gözyaşı döküyordu.

 

......

"Doğru söylüyordur belki." dedi Meral Hanım çaresizce. Her şeye rağmen kızına inanmak istedi. Gözleri hayat arkadaşına döndü, Cemal Bey endişeliydi. Duydukları dehşet vericiydi.

 

"Değil.." gözleri doldu, engel olmak adına direndi. "Olamaz. Uyuduğu süreçte Eylül'ün başından bir an bile ayrılmadık biz. Ki.." sustu, "Ayrılmış olsaydık bile doğru olması yine mümkün değil. Eylül sadece bir hafta uyudu, 3 ay değil."

 

Bahar'ın gözleri çaresiz anneye döndü, "4 yıl önce ve aynı okulda olduklarını söylemiş. Önce bunu doğrulamamız gerekir bence."

"Ne? Nasıl?"

"Gerçekten 4 yıl önce okulda böyle bir var mıydı?"

Cemal Bey'in gözlerin Bahar'a döndü. "Haklısın." Ayağa kalktı, "Hemen öğreneceğim." Arkasını döndü, hızlı adımlarını kapıya yöneltti. Bir ön önce kızının okuluna gidecek, bu kişiyi araştıracaktı.

 

.....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim ❤️

Loading...
0%