Yeni Üyelik
38.
Bölüm

32.Bölüm: Gerçek

@mlkshnn

Bahar'ın elini yavaşça kendi kalbinin üzerine bıraktı. Güm güm çırpınıyor, diğer yarısına kavuşmanın hayalini kuruyordu.

 

"Burası.. da mı hayal görüyor Bahar?"

 

Bahar'ın yanaklarına usulca yaşlar süzüldü. Ailesine hak verdi, gerçekten de söylediği gibi bir hayale kendini oldukça kaptırmış, gerçeklik algısından kopmuştu. Sesi titredi, gözleri yaşlara müsaade etti. Tek kelime edemeden kollarını boynuna sıkıca doladı. "Lütfen.." diye fısıldadı. "Lütfen toparlan. Lütfen kendine gel."

 

.....

Bahar odanın önündeydi. Yüzü asık, gözleri doluydu. Bugün en korktuğu şey gerçek oluyor, arkadaşı doktora gidiyordu.

 

Ufak bir soluk alıp kapıyı yavaşça önce tıkladı, sonra kulpunu indirip araladı. Gözleri yatağa kaydı.

 

Eylül yatağında oturuyordu, sırtı başlığa dayalıydı. Elinde lacivert kapaklı defteri vardı, sayfaları tek tek çevirip, her kelimeyi zihninde silinmemesi için tekrarlıyordu.

 

İşaret parmağı 'Kerem' isminin üzerindeydi. Hem kalbine hem varlığına en büyük ilaçtı. "Sevgilim.." diye fısıldadı. Arkadaşının varlığını fark etti. Kafasını kaldırdı, bakışları buluştu.

 

Bahar yüzünde ufak bir tebessüm oluşturup, "günaydın" dedi. Ağır adımlarla yaklaşıp yatağın kenarına, tam karşısına oturdu. Gözleriyle defteri süzüp sıkıntıyla arkadaşına döndü.

 

"Günaydın."

"Kahvaltı hazır, Meral Teyze yine enfes yiyecekler hazırlamış."

 

Eylül tebessüm etti, annesi her daim özenle hazırlardı kahvaltıyı. "Tahmin edebiliyorum."

"Hadi kalkalım o halde." dedi Bahar, ayağa kalktı.

 

Eylül kafasıyla onaylayıp ayaklarını yataktan indirdi, defterini göğsüne sıkı sıkı bastırdı.

 

Bahar, "Defteri de mi getireceksin?" diye sordu, bir an bile yanından ayırmıyordu.

 

"Evet, onu bırakamam."

"Odanda kalabilir, kimse dokunmayacaktır."

"Olmaz."

 

Ufak bir soluk aldı Bahar, "Peki."

 

....

Meral Hanım, "Kızım.." dedi. Genç kızın gözleri annesine döndü. "Bugün senin için bir doktora randevu aldık."

"Ne?" dedi, gözleri doldu, direnmeye çalışıp elindeki çatalı yavaşça masaya geri bıraktı.

"Biraz konuşup dertleşirseniz belki senin için de iyi olur." Diye ekledi Cemal Bey.

 

Eylül ufak bir soluk aldı. Defterini göğsüne sıkı sıkı bastırdı. Ailesinin ona hiçbir zaman destek olmayacağını anladı. Gözleri doldu, gücünü koruyup direnmeye çalıştı. "Ben.." dedi fısıltıyla. "Hayal görmüyorum."

 

Meral Hanım yanağına süzülen gözyaşına direnmeye çalıştı. Elini kızının elinin üzerine bırakıp sıkıca tuttu. "Ben.." dedi zorlukla. "Kendimi çok yetersiz hissediyorum." Elinin tersiyle yanağını sildi. "Seni anlamadığım, sana yardımcı olamadığım için çok çaresizim kızım. Belki.." sustu, yanağı yeniden ıslandı. "Bir uzman tarafından hem bana hem sana destek olunursa, bu süreci daha çabuk atlatırız."

 

"Anne.." dedi Eylül. Direnmeye çalıştığı gözyaşlarına izin verdi, yanaklarının ikisi de usulca ıslandı. "Söylediğim, anlattığım.." gözlerini defterine çevirdi. "Bu defterde yazdığım her şey.. Gerçek."

 

"Biliyorum yavrum, onların hepsi senin gerçeğin." Dedi, Eylül'ün yanakları çaresizliğine ıslandı. Ufak bir soluk alıp kafasını olumlu anlamda salladı. Kabullenmekten başka çaresi yoktu. Umudu bitti, kül olup gitti. Hiç kimsenin onu anlamayacağını, yardımcı olmayacağını anladı.

 

Bahar derin bir soluk alıp bakışlarını arkadaşına çevirdi. "Bende sizinle geleceğim." dedi, gözleri Eylül'ün gözleriyle buluştu. Yüzü asıldı, arkadaşının çok zorlandığını görebiliyordu. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, "Sonra seninle kız kıza bir şeyler yaparız belki."

 

Eylül umursamadı, defterini göğsüne sıkı sıkı bastırdı. Artık tek sığınağı, tek çaresiydi. Artık hafızası dışında tek ortağı bu defterdi.

 

.....

Doktor genç bir adamdı, işinin en iyilerindendi. Gözlerinde yakını gösteren numaralı bir gözlük vardı. Yüzünde biraz endişeli biraz da sakin bir ifade vardı, bu taşına değin her çeşit hastayla karşılaşmış, tümünü tedavi etmeyi başarmıştı.

 

Cemal Bey'in gerçekleştirdiği ön görüşme sonrası koltuğundan ayağa kalktı. Odanın kapısını yavaşça araladı, gözleri bekleme salonuna kaydı.

 

Eylül annesi ve arkadaşının ortasında oturuyordu. Sıkıca tuttuğu defter, doktorun onu tanımasına yardımcı oldu. "Eylül.." dedi.

 

Genç kızın bakışları o yöne döndü, dolu gözlerini annesine çevirdi. Son bir umut bekledi, hasta değildi, bir doktora ihtiyacı yoktu. İnandıramadı, annesi ayağa kalkıp kalkmasını sağladı.

 

"Seni burada bekleyeceğiz kızım."

 

Eylül itiraz edemedi, gözlerini bir daha ne annesine ne babasına ne arkadaşına çevirdi. Hiçbirinden umudu yoktu artık, o odaya girip doktorla görüşmeye mahkumdu.

 

Ağır adımlarını odanın orta yerinde durdurdu. Doktor arkasından kapıyı kapatıp kendi koltuğuna yerleştirdikten sonra eliyle ziyaretçi koltuğunu işaret etti. Genç kız yavaşça oturdu, ayakları tir tir titriyordu.

 

"Nasılsın Eylül?"

"İyiyim." dedi fısıltıyla. Gözlerini odanın içerisinde gezdirdi, duvarlar sertifika ve diploma çerçeveleriyle kaplıydı. Masanın en önünde ise, 'Dr. Erhan Atlıyüz' yazıyordu.

 

"Bana biraz kendinden söz eder misin?"

 

Gözlerini yavaşça doktorun gözlerine çevirdi, "Babam söz etmiştir." dedi.

"Evet ama ben senden de dinlemek isterim."

"Neyi bilmek istiyorsunuz?"

"Neleri sevdiğini, neleri sevmediğini, neler düşündüğünü vs."

 

Eylül dolu gözlerine direnmeye çalıştı. "Ben.. hayal görmüyorum." dedi inatla.

 

Doktor ufak bir soluk aldı, hastasıyla sohbet etmenin zor olacağını anlayıp yavaşça yerinden kalktı. Masanın kenarından dolanıp karşısındaki ziyaretçi koltuğuna yerleşti.

 

"Peki.. o zaman neler hissettiğinle başlayalım mı?"

"Korku.." dedi Eylül. Alt dudağını sertçe ısırdı, gözyaşlarına direnmeye gayret ediyordu.

"Neyin korkusu?"

"Onu.." dedi, defterini sıkıca göğsüne bastırdı. "Unutmanın."

 

Doktor yavaşça sırtını koltuğa yasladı, konu istediği şekilde ve beklediğinden hızla açılmaya başlamıştı. "Kerem'i mi?"

Eylül'ün yanağına ufak bir damla hızla süzüldü, ismi bile en büyük özlemiydi. "Kerem'i."

 

"Bana onu anlatırsan, seni dinlemeyi çok isterim."

"İstemiyorum." diye fısıldadı. Anlattığı, umut beklediği hiç kimse ona yardım etmiyor, derdine derman olamıyordu. "Hayal gördüğümü söyleyeceksiniz."

 

"Ben seni dinlemeyi çok isterdim halbuki." gözlerini yavaşça deftere çevirdi, "Bakabilir miyim? İznin var mı?" diye ekledi. Cevap beklemeden elini uzattı, Eylül itiraz etmedi. Hala kalbinin en derinlerinde ufak bir umut kıpırtısı vardı, bir yerlerde birileri ona çare olacaktı belki de.

 

Doktor yavaşça defterin ilk sayfasını çevirdi, gözleri 'Kerem' ismine ve üst köşedeki tarih detayına kaydı. "Nasıl biriydi Kerem?"

 

Eylül'ün yanağı usulca ıslandı, elinin tersiyle hızla sildi. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, kalbinin en büyük köşesine sahipti. "4 yıl boyunca gölgemdi. Her mutsuz olduğumda.." sustu, "Burak mutsuz ettiğinde.. o hep yanımdaydı."

 

Doktorun gözleri yavaşça ona kaydı, merakla dinliyordu. "Burak'ın her konu da tersiydi. Beni mutlu etmek için her şeyi yapıyordu."

"Burak'la 5 yıldır mı birlikteydiniz?"

"Evet. O da 4 yıl boyunca gölgem oldu."

"Gölge.. ne demek?"

"Her anımda beni izliyordu. Burak'la mutlu olduğumu düşündüğü için de yaklaşmıyordu."

 

Doktor ufak bir soluk aldı, "Nasıl tanıştınız?"

"O geceden sonra.."

"İhaneti öğrendikten sonra mı?"

"Evet."

 

Yavaşça ayağa kalktı doktor, masasına yaklaşıp bir defter ve kalem alıp yeniden genç kızın karşısına oturdu. "Burak tarafından ihanete uğramak nasıl hissettirdi sana?"

"Hiç.." dedi fısıltıyla. "Hiç üzülmedim."

"Bu mümkün mü? 5 yıl boyunca sadece onu seviyormuşsun."

"Hayır.." diye düzeltti Eylül. "Sadece sevdiğimi sanıyordum. Kerem'i tanıyana kadar.

 

"Peki.." dedi doktor. "Ailen.. Kerem'i bulmaya çalışmış ama hiç iz yok. Bununla ilgili ne düşünüyorsun?"

"Kimsesizdi..." sustu, gözlerini sıkı sıkı kapatıp açtı. En büyük hatası, kimliğine dair hiçbir detay sormamasıydı. "O gece.." dedi fısıltıyla. Yanakları acıyla ıslandı. "Köprüden düştüğünü fark edecek kimsesi yok."

 

Yavaşça diğer sayfaları çevirdi doktor, tarihlere dikkat ederek her detayı okudu. Her kelime oldukça şaşırtıcıydı. "Eylül.." dedi. Genç kızın gözleri ona döndü.

 

"Kerem'in.. o gece köprüye düştüğünü söyledin."

"Evet."

"Ama bu defterde yazılanlar sizin o geceden sonra birlikte geçirdiğiniz günlere ait değil mi?"

"Evet."

"Burada ufak bir çelişki yok mu sence de?"

"Ne?" Dedi şaşkınlıkla.

 

Doktor, ufak bir soluk verip defterin kapağını yavaşça kapattı. "O gece.. Kerem köprüden düştüyse, bu defterde yazılanlar nasıl gerçek olabiliyor? Yada.. defterde yazanlar gerçek ise, Kerem köprüden düşmemiş oluyor."

 

"Ama.." dedi Eylül. Hızla defteri eline aldı. Aklı karmakarışıktı. Gözleri dehşetle büyüdü, doktorun tamamen çelişkileri yakalamaya çalıştığını anladı. "Biz.." dedi. "Farklı bir dünyadaydık." diye fısıldadı. İnanmayacağını, hayal gördüğünü düşüneceğini bilmesine rağmen tekrarladı. "Farklı bir dünya."

 

"Yada.." dedi doktor. "Hastaneden sonra girdiğin derin uykunda gördüğün bir rüya olabilir mi her şey?"

"Hayır!" diye itiraz etti. "Rüya değildi!" Hızla ayağa kalktı. Doktor aklını bulandırıyor, gerçekliğinden şüphe ettiriyordu. "Gerçekti!"

 

Kapıyı hızla açıp dışarı çıktı. "Eylül!" Diye seslenen arkadaşına rağmen nefes alabileceği bir yer aradı. Koştu ve hastanenin balkonuna geçti. Defterini göğsüne bastırıp derin derin soluk alıp verdi.

 

.....

Cemal Bey'in gözleri doktora döndü. Yüzünde endişe vardı. "Durum nedir?" diye sordu.

 

Doktor derin bir nefes verip odaya girmesini işaret etti. Meral Hanım ve Cemal Bey yavaşça girip koltuğa oturdu.

 

Meral Hanım elini kocasının elinin üzerine bırakıp sıktı, delice korkuyordu. "Kızım iyi mi?"

"Durum.. tahmin ettiğimizden daha vahim."

"Ne?" Dedi annesi, yanağı ıslandı.

 

"İhanet onu çok zorladığı için o gece kendine hayali bir erkek arkadaş yaratmış. Ve bu arkadaşla, ihanetin hayal kırıklığını unutmaya çalışıyor."

"Ama.." diye fısıldadı babası. Kabullenmek istemediği gerçek, bir acı rüzgar gibi yüzüne çarpıyordu.

 

"İsmini Kerem koyuyor ve Burak'ın her yönüyle zıttı olmasını sağlıyor. Çünkü.." dedi sustu, "Burak tarafından ihanete uğradığı için, zıt karaktere sahip birinin ona ihanet etmeyeceğini düşünüyor."

 

"Yavrum.." dedi annesi çaresizlikle. Evladı için elinden gelen hiçbir şey yoktu. "Ne yapmamız gerek bundan sonra?"

 

"İlk etapta ilaç tedavisine başlayacağız ve çare olmasını umut edeceğiz."

"Ne ilaçları?"

"Onu hayalden uzaklaştırıp gerçeğe inandıracak etkiye sahipler. Endişe etmeyin. Öncesinde birkaç tetkik yapacağız, herhangi bir yan etkisi olmayacak."

Meral Hanım, "Ya.." dedi fısıltıyla. "Ya işe yaramazsa?"

 

"Şimdilik kötüyü düşünmeyip ilaçları aksatmamasına dikkat edelim"

"Ya.. yaramazsa?" diye yineledi annesi.

"O zaman başka bir tedavi yöntemine yönelmek durumunda kalacağız."

 

....

Sizce Kerem gerçek miydi?

Yoksa Eylül doktorun da düşündüğü gibi Hayal görüyor olabilir mi?

 

Oy ve yorumları eksik etmeyelim 🖤

 

Güncel bölümlere sadece bir bölüm kaldı 🖤

Loading...
0%