Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm: O Gece

@mlkshnn

"Seni.." dedi Kerem, "Eskiye döndüreceğim." diye ekledi.


"Ne?" dedi Eylül, gözleri heyecan ve merakla büyüdü. Bunu yapabilir miydi gerçekten?


Genç adam sustu, kalbinde derin bir sızı yer aldı, parmağı canını yaktı. "Herkes eskisi gibi seni hatırlayacak ama.." Bakışlarını yavaşça ayırdı. "Senin hafızan beni silecek." arkasını yavaşça döndü, gözlerini kapayıp ufak bir soluk aldı.


Genç kızı eskiye döndürdüğü vakit, o yok olacaktı. Eylül'ün geçmişi, Kerem'in geleceğini yok edecekti.


"Ne?" Dedi Eylül şaşkınlıkla. Anlam vermeye hem kalbi hem beyni zorlanıyordu. "Ne demek bu?"


Gözlerini yavaşça buluşturdu, "Seni ailene, işine.." sustu, "Ve erkek arkadaşına kavuşturacağım."


"Gerçekten mi?" Gözleri dolu dolu oldu, ne çok özlemişti önceki hayatını. "Ne zaman?" Diye sordu, oldukça sabırsızdı. Bir an önce eskiye dönmeli, annesine, arkadaşlarına ve sevdiği adama sıkı sıkı sarılmalı, her sabah işine hiç şikayet etmeden erkenden kalkıp gitmeliydi.


"Nasıl.. nasıl yapacaksın?"


Kafasını iki yana salladı genç adam, şimdilik hiçbir fikri yoktu. Bir an önce bir çözüm bulup onu geçmişe çevirip sonsuzluğa gitmeliydi. Beklemenin de çabalamanında bir anlamı yoktu, o onu asla sevmeyecekti.


"Bilmiyorum.." ufak bir soluk aldı. "Çaresini bulacağım. Üzülme." arkasını döndü, hızlı hızlı ilerleyip uzaklaştı.


....


Mutfaktaydı Kerem, yönü tezgaha dönüktü. Elinde dikkatle bir bıçak tutmuş, yavaşça domates dilimliyordu. Sessizdi, oldukça ağır hareket ediyordu. Kalbinin derinlerinde aldığı kararın sonuçları vardı, hatırladıkça hem parmağındaki yarayı hem de bedenini sızlatıyordu. Hayatı gerçekleri ortaya çıkardığı gün son bulacak, artık dünyanın içerisinde varlığı olmayacaktı. Geride arkadaşları ve bir an bile onu sevdiğini göremediği kız kalacaktı. Olsundu, dünya kızı hatırlayacak, yeniden sevdiklerine kavuşturacaktı, buna değerdi.


Sessiz adımlarla mutfağa girdi Eylül, kafası darmadağındı. Düşünüyor, düşündükçe hiçbir şeyi yerine oturtamıyordu. Hayatı öylesine bir konumdaydı ki, ne mantığı ne kalbi bir cevap bulabiliyordu. Bir gece bir şeyler oluyor ve o dünyanın hafızasından tamamen siliniyordu. Artık ne ailesi ne sevdikleri ne de sevdiği adam onu tanıyordu. Artık onu tanıyan tek bir kişi vardı, o da kim olduğunu bile bilmediği bir adamdı.


Ufak bir soluk verdi, yapacak bir işi, gidecek kimsesi yoktu. Bekleyecek ve bu adamın verdiği sözü yerine getirmesini dileyecekti. Bundan sonra yapacağı tek şey, kilidin hızlı bir şekilde açmasıydı. Kollarını yavaşça göğsünde birleştirdi, gözleri genç adamın parmağına kaydı. "Parmağın.." dedi, yavaşça yanına yaklaştı. Yaraya rağmen domatesleri doğramaya çalışıyordu. "Acımıyor mu?"


Genç adam ufak bir duraksama sonrası doğramaya devam edip kafasını iki yana salladı. "Acımıyor."


İtiraz etti genç kız, böyle bir yaranın acımaması mümkün değildi. "Doğru değil, acır."


"Acımıyor."


Ağır adımlarla yanına yaklaştı Eylül, bıçağı almaya çalıştı, genç adam hızla elini çekip geri geri gitti. Yaklaşmasına izin veremezdi. Kalbi her yakınlıkta delice haykırıyordu.


"Yaklaşma!" Parmağını delice bıçağa bastırdı. Gözleri yavaşça genç kızın gözlerine kaydı, anında ayırdı. Bakışları kalbini eritiyor, parmağındaki sızıyı dindiriyordu.


"Neden?" diye fısıldadı Eylül, şaşkındı. Yaklaştığı her anda adamdan bu sert tepkiyi alıyordu. "Neden sana yaklaşmama izin vermiyorsun?" Sustu, bakışlarını çekinerek ayırdı. "Sana çok sert konuşmuş olabilirim, kırgınsındır. Ama.." ufak bir soluk aldı. "Öfkeliydim, çok üzgünüm. Söylediklerime dikkat etmeliydim."


Bıçağı tuttuğu parmaklarını istem dışında gevşetti Kerem, tezgahın üzerine bıraktı.


Gözlerine bakmamaya büyük gayret ediyordu, ufak bir soluk aldı. "Eylül.." dedi titreyen sesiyle. İsmi bile dile geldiği her anda kalbi eriyordu. "Üzgün olma." Diye ekledi.


Genç kız yavaşça bir adım geri gitti, bu adam niye böyleydi? Niye hatalarına rağmen onu böylesine güzel karşılıyor, niye yanından bir an bile ayrılmıyordu. Kimdi? Önceki hayatının neresindeydi? Hangi konumundaydı? Ufak bir soluk aldı, "Beni tanıdığını söylemiştin."


Genç adam kafasıyla yavaşça onayladı, sessizdi. Çok konuşmamaya gayret ediyordu.


"Ne kadar tanıyorsun beni?" diye sordu genç kız merakla.


"Bilmiyorum." arkasını dönüp tezgaha yaklaştı. Sargılı parmağına rağmen bıçağa elini uzattığı anda, Eylül hızlı davranıp çekti. "Ben doğrarım." Domateslere yaklaştı, itirazına rağmen genç adama aldırmadan domatesleri özenle doğramaya çalıştı. Yaralı parmağını daha fazla zorlamasına müsaade etmemeliydi.


Bir adım gerideydi Kerem, yeşil gözleri genç kızın üzerindeydi, sırtını görebiliyordu. Saçları uzun ve düzdü, beline yetişmek üzereydi. Elindeki bıçakla ustaca domatesleri doğruyor, tabağa yerleştiriyordu. Yüzünde istem dışı ufak bir tebessüm belirdi, kim bilir ne güzel yemekler yapıyordu?


....


Yemek masasında karşılıklı oturuyordu iki genç, Eylül çatalını yavaşça ağzından çıkarıp genç adama döndü. "Söylediğin şey gerçek miydi?"


"Ne?" dedi genç adam.


"Eğer dünya beni hatırlarsa, ben seni unutacak mıyım?"


Kafasıyla yavaşça onayladı Kerem, yüzü sarardı. "Evet. Beni de bugünleri de hiç hatırlamayacaksın."


"Sen.." dedi genç kız merakla. "Beni hatırlayacak mısın?"


"Bilmiyorum."


Elini hızla uzattı, orta üç orta parmağını avucuna bastırıp küçük parmağı ve işaret parmağını uzatarak, "Söz ver bana." dedi, bakışlarını buluşturdu.  "Eğer beni hatırlarsan.. kendini hatırlatmak için her şeyi yapacaksın."


"Ne.." dedi Kerem şaşkınlıkla. "Beni hatırlamak mı istiyorsun?" gözleri heyecanla büyürken kalbi delice çarpıyordu.


"Evet." dedi Eylül fısıltıyla. Ne onu ne de bugünleri unutmak istemiyordu. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, genç adamın kalbi eridi. "Seni de.." gözlerini masaya çevirdi, çeşit çeşit yemek vardı, oldukça lezzetlilerdi. "Bu masayı da." Evin içerisinde gezdi bakışları, oldukça büyük ve şıktı. "Bu evi de."


"Neden?" Diye sordu genç adam şaşkınlıkla. Sesi telaşla titriyordu, neden onu hatırlamasını istiyordu, halbuki daha kısa bir süre önce onu hiç sevmeyeceğini söylemişti.


"Çünkü benim için herkesten ayrısın Kerem."


"Ben.. ben mi?" diye sordu heyecanla kekeleyerek. Doğru mu duymuştu? Ellerini yavaşça geriye çekti, tir tir titriyordu.


"Evet. Çünkü bu anları hatırlayacak tek kişi sen olacaksın."


Genç adamın yüzü yavaşça asıldı, belli etmemeye büyük gayret etti. "Ben.." dedi fısıltıyla. "Karşına hiç çıkmayabilirim."


"Neden?"


Gözlerini kaçırıp önündeki suyu yudumladı, yutkunmak istedi, başarısız oldu. Onu bir daha görmemeye nasıl dayanacak, kalbi de nasıl alışacaktı?


.....


"Bir şey yap.." dedi genç adam. Bir odada, bir yatağım kenarında oturuyordu. Yanında genç bir kız vardı, kar beyaz uzun elbisesiyle dakikalardır yanında oturuyordu. "Eylül'ü ailesine kavuştur."


Kafasını yavaşça iki yana salladı genç kız, bunu kabul edemezdi. Gözleri dolu dolu oldu, "Yapamam, yapmam."


Kerem'in gözleri gözlerine döndü, bir çift yeşil bir çift kahverengiyle buluştu. "Eylül üzülmeyecek demiştin, üzülüyor."


"Karar vermek için çok erken."


"Beni asla sevmeyeceğini söyledi."


"Çok çabuk pes ediyorsun."


Ufak bir soluk aldı genç adam, gözlerini gözlerinden ayırdı. Dizlerini yavaşça sallıyordu. "Hatalıyım, seçimim hatalıydı, anlaşmadan vazgeçiyorum. Eylül'ü gerçeğe döndür."


"Olmaz Kerem, bunu yapmayacağım."


"Yapacaksın."


"Yapmayacağım!"


"Yapmak zorundasın!"


Kafasını şiddetle iki yana salladı genç kız, "Hayır! Ölmene göz yummayacağım."


"Ben zaten ölüyüm! Bunu niye anlamak istemiyorsun!"


"Çünkü.." dedi genç kız, gözleri dolu dolu oldu. "Yaşamak için ufak da olsa hala bir şansın var." Yanağına ufak bir damla yaş süzüldü. "Ve bu sadece o kızın iki dudağının arasında."


"Hayır.." dedi genç adam, "Yanılıyorsun. Benim vadem doldu, hiçbir şey işe yaramayacak. Eylül'ü daha fazla üzemem.


"Hayır.." dedi genç kız itiraz ederek. "Hayır. Eylül seni sevdiğini söylediği an, savaşı kazanacaksın."


"Ama.." diye fısıldadı genç adam, "Hiç söylemeyecek." yavaşça ayağa kalktı. Elleri de dizleri gibi titriyordu. "Beni hiç sevmeyecek." Gözleri dolu doldu, parmağındaki yara ufak bir artış ile canını delice yaktı. Gün geçtikçe büyüyor, şiddettini arttırıyordu. Yavaşça ovup umursamaz gözlerini genç kıza çevirdi.


"Bana yardım edecek misin?"


Kafasını hızla iki yana salladı genç kız, ölüme gitmesine müsade etmeyecekti. "Hayır."


"Peki.. ben kendim halledebilirim." Arkasını döndü, hızlı adımlarla odadan çıkıp salona geçti. Gözleri orta alandaki koltuğa kaydı, Eylül televizyonun karşısında oturmuş, sessizce ekrana bakıyordu.


Ufak bir soluk alıp yanına yaklaştı, sessizce oturdu. Gözlerini genç kıza çevirdi, varlığından haberdar bile değildi. Elinde kumandayı sıkıca tutmuş, ekrana yoğunlaşmıştı. Bir show programı izliyordu. Mimikleri çok hızlı değişiyordu, bazen gülüyor, bazen de anında ciddileşiyordu. Ne güzel bir manzaraydı, keşke ömrümü izleyerek geçirebilseydi.


Kafasını yavaşça iki yana salladı, bu mümkün değildi. Çok yakında onu eskiye döndürüp sonsuzluğa uğurlanacaktı. Eylül ve Kerem asla bir arada olmayacaktı.


"Gelmişsin.." Dedi Eylül, kafasını yana çevirdiği anda varlığını fark etmişti. Kafasıyla onayladı genç adam sessizce. Gözleri yavaşça ekrana kaydı.


"Çok eğlenceli bir program, annemle bir arada olduğumuz her akşam izlerdik." dedi.


"Evet." diye cevapladı fısıltıyla.


"Hiç izledin mi?"


"Evet."


"Gel.. bak bu skeç çok iyi." dedi Eylül, eliyle koltuğun sağ yanındaki boşluğu işaret etti. "Hadi gel. Televizyonu buradan daha net görebilirsin."


Yavaşça ayağa kalkıp işaret ettiği yere oturdu, oldukça yakınındaydı. Gözlerini ekrana çevirdi, seyircileri olan bir sahne vardı. Tiyatro oyuncuları bir şeyler sergiliyor, izleyiciler kahkahalar atıyordu.


"Bak tam burası çok komik."


Kerem'im gözleri işaretiyle ekrana yöneldi, sadece birkaç saniye sonra yeniden kıza döndü. Programı izlerken çok heyecanlı ve mutluydu. Tüm seyirciler gibi bazen kahkahaları duyuluyordu. "Güzel.." Diye fısıldadı genç adam, "Çok güzel." diye ekledi. Gözlerini bir an genç kızdan ayırmadı, izlediği en güzel andı.


....


"Uykum geldi." dedi genç kız, gecenin bir vaktiydi. Gözlerini genç adama çevirdi, program boyunca yanından bir an bile ayrılmamış, tek kelime etmemişti.


Kafasını yavaşça sağa doğru eğip genç adamın omzuna bıraktı. Gözleri kapanmak için direniyordu. "Ben.." Dedi uykulu gözleriyle. "Böyle uyuyabilir miyim?" diye ekledi. Sustu, gözlerini kapatıp tekrar açmaya direndi, yabancısı olduğu bu dünyanın içerisinde tek uyumak oldukça ürkütüyordu artık. Ya başına bir şey gelse, ya bir deprem olursa, ya bir hırsız eve girip canına kastederse?


Dünya.. hafızasında olmayan biri için ne yapabilirdi ki? Üzülmezdi, aramazdı, yokluğunu hissetmezdi. O bir hiçti, varlığı olmayan bir hiç.


"Yatağında uyumalısın." Diye cevapladı genç adam. Derin derin nefes alıyor, burnuna ulaşan kokuyu duymamaya, kalbinin heyecanını da umursamamaya gayret ediyordu.


"Olmaz.." elini hızla adamın eline bırakıp sıkıca tuttu. "Beni yalnız bırakma." Gözlerini yavaşça kapattı. "Senden başka kimsem yok."


Kerem'in gözleri yüzüne kaydı, derin bir uykunun kollarındaydı bile. Ufak bir soluk alıp elini yavaşça yüzüne bırakıp saçlarını kulağının arkasına bıraktı. "Merak etme.." diye fısıldadı. "Benden başka herkes yeniden olacak."


Bakışlarını yavaşça ayırıp tavana çevirdi. Bir çare bulmalı ve geçmişe dönmeliydi. Ufak bir soluk verdi, her şey bir gecede gerçekleşmiş, dünya kendi ekseninde dönerken her şey değişmişti. "O gece.." dedi heyecanla. O gece her ne olduysa dünya düzenini bozmuş, hafızasından kızı silip onu karşısına çıkarmıştı.


"O gece neler olduğunu bulursam, düğümü çözebileceğim." Delice heyecanlandı, "Ve bu şekilde Eylül'ü sevdiklerine kavuşturacağım."


.....


Sırlı o gecede neler olmuş olabilir?


Oy ve yorumları eksik etmeyelim, 🖤


Loading...
0%