Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12.Bölüm: Kalbe Teslim

@mlkshnn

"Bu annem bile olsa kimsenin sana dokunmasına, canını yakmasına izin vermeyeceğim. "


....
Gözlerini koltuğun üzerinden ayıramadı genç kız, kalbinin sızısına engel olmak için gayret ederken yanağına bir damla yaşın süzüldüğünü bile hissetmemişti.

 

Bu anlardı en çok canını acıtan, zihnini zorlamasına rağmen küçük bir umut olmaması.

 

Önünde durdu genç adam, valizleri bırakıp yanına yaklaştığında yeniden gözyaşına şahit olmuştu. Kalbinin üzerinde hüküm süren alevleri söndüremedi. Elini yavaşça kaldırıp yanağına bıraktı, ikisinin de kalbi aynı anda titredi.

 

Baş parmağıyla yavaşça gözyaşlarını sildi, gözleri buluştu. "Lütfen.." Dedi sustu, genç kız onu tepkisizce izliyordu.

 

"Lütfen her defasında seni üzen, gözyaşlarının neden olan şeyi bana söyle"

 

Genç kız kendine gelmeye çalıştı, adamın gözlerinin içine baktı. Tek kelime edemedi, geriye doğru bir adım gitti. Onu sollayarak yürümeye başladı, yeşil bakışları evi süzüyordu.

 

Orta alanda büyük salon bulunuyordu, salonun ortasında bir oturma grubu, duvarında gösterişli bir şömine, diğer köşesinde de duvara monte koca bir televizyon.

 

Yavaşça koltuğa dokundu Ekin, dalgındı. Boş olan zihni karmakarışıktı, bir adım gerisinden genç adam takip ediyor, onu anlamaya çalışıyordu.

 

Tanıdıkça üzerindeki gariplik onu daha çok şaşırtıyor ve meraklandırıyordu. Gizemli ve kırgın halleri ona olan merakını arttırıyordu.

 

İki yaralı ve eksik kalp, geçişlerinden güzel ve acı onlarca hatıranın farkında olmadan arka arkaya sessizce salonda yürüyordu.

 

Ekin sessiz ve bitkindi, hafızasındaki boşluk onu hastalığından ve tedavi sürecinden daha çok yoruyordu.

 

Adımını durdurdu, bakışları kumandaya kaydı. Televizyonun köşesinde duruyordu, dikkati sadece üzerinde yoğunlaştı. Başının sağ üst köşesine bir sızı varlığını hatırlattı, genç kız derin nefes verdi.

 

Arkasını döndü, bakışları arkadaşlarına kaydı. Üçü de arkasında bekliyordu, en yakınında ise Ömer vardı.

 

"Uyusak mı?" diye sordu bakışlarını hepsine tek tek çevirip. Bitkindi, gecenin vaktiydi. Üstelik başına ufak bir sızı hakimdi.

 

Ömer ilk tepki veren oldu, hızla kendini toparladı. Bakışını onun gözlerine dikti, "Üst katta koridorun sonunda bir oda var, sen orada uyuyabilirsin. Ezgi de tam karşısındakinde."

 

Genç kız kafasını olumlu anlamda salladı, Ezgi tebessüm etmekle yetindi. Mert hızla bakışlarını arkadaşına çevirdi, kızların olduğu kattaki odalardan birinde kalma niyetindeydi.

 

"Bende üstteki odalardan birinde uyurum"

 

Arkasını döndü, merdivenlere doğru tek adım attı, Ömer kolundan tuttu. "Sen ve ben alt katta kalacağız"

 

Mert'in şaşkın ve itiraz etmeye cesaret edemeyen bakışları, iki kızın yüzünde gülümseme oluşturdu. "İyi geceler o zaman" diyerek önce Ekin, ardından da Ezgi merdivenlere yürüdüler.

 

.... 

Elini kapının kulpuna bıraktı Ekin, yavaşça indirip itti. Önüne büyük ve kare şeklinde bir oda belirdi. En uç duvarı devasa bir pencereden oluşuyordu. Bulundukları dağın içerisindeki tüm manzarayı ve koca koca ağaçları eşsiz güzelliğiyle sergiliyordu.

 

Odanın orta yerinde çift kişilik bir yatak vardı, penrenin bir adım ilerisindeydi. Manzarayı yatarken bile görmek mümkündü. Kafasını çok az sağa çevirdi, ahşap dolap, şifoniyer ve ahşaptan yapılma bir ayna gördü.

 

Gözleri duvarlara kaydı, her köşesinde resim çerçeveleri asılıydı. Merakla en baştakine yaklaştı, küçük bir erkek çocuğun vesikalık resmiydi, 4 veya 5 yaşlarındaydı. Kısa siyah saçları, parıldayan kömür gözleri, pembe dudakları vardı ve tebessüm ediyordu. Siyah simit yaka bir tişört giydirilmişti.

 

Genç kız elini kaldırdı, yavaşça resime dokundu, çocuğun gözlerinde durdurdu parmaklarını. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, yıllara rağmen tıpkı çocukluğu gibi hala çok yakışıklıydı.

 

Gözleri duvarın diğer köşesine kaydı, yine aynı çocuğun bir resmiydi. Bir kış günü, bembeyaz karların olduğu bir alanda çekilmişti. Ellerinde eldiven, kafasında mavi bere ve üzerinde lacivert bir mont vardı. Sadece 8 yaşında olduğu dönemlerde çekilmişti.

 

Üçüncüsünde durdu genç kız, her resimde adamın daha büyük yaşını görüyordu, yüzünde anlamsız bir tebessüm ve her resimde ayrı bir merak vardı.

 

Hepsine tek tek baktı, inceledi. Sonunda resimde durdu, genç adamın şimdiki yaşlarına yakındı. Gözleri sadece yüzüne yoğunlaştı, kara gözlerine, seyrek kirli sakallarına ve siyah saçlarına baktı, oldukça yakışıklıydı.

 

Yorulduğunu hissetti, dakikalardır ayakta ve resimlere bakıyordu. Arkasını döndü, yatağa yaklaştı. Ayak ucuna oturdu, bedenini sırtüstü yatağa attı, ayakları yerdeydi.

 

.... 

Alt kattaki odalardan birindeydi, Ekim'e verdiği odanın tam altıydı. Yatakta sırtüstü yatıyordu, iki kolunu kafasının altında birleştirmişti.

 

Kalbi delice çarpıyordu, genç kızın evin içindeki varlığı tüm benliğini heyecana dahil etmişti. Yüzüne istemsiz bir tebessüm hakimdi, onunla aynı evde olduğuna inanmamıyordu.

 

Tavanı izliyor, genç kızın adımlarını duymaya çalışıyordu. Öylesine sessizdi ki, bir defa bile hissetmemişti.

 

Yan döndü, gözleri parıldadı, gram uykusu yoktu. Zihninde genç kızın tatil planını anlattıktan sonrası vardı. Telefonu kapattığı gibi işlerini ayarlamış, haftasonu için planlarını yapmıştı.

 

Onun olduğu yerde belki de onunla güzel kısa da olsa bir tatil geçirme düşüncesi tüm algılarını kapatmıştı. Hızla arkadaşını aramış, durumda söz etmiş, Mert de hevesle kabul edince arkalarından çıkmışlardı.

 

Gözlerini kapadı Ömer, uyumaya çalıştı, zihninde yarın vardı. Uyuyup onun olduğu bir güne başlamak istiyordu. Yeniden araladı bir çift gözünü, sırtüstü oldu.

 

Kalbindeki heyecan uyumasına izin vermiyordu, bakışını yeniden tavana çevirdi. Zihninde tek bir soru yer aldı, 'Uyumuş mudur şu an"

 

Derin nefes alıp ayağa kalktı, bir bardak su içip uyumak için savaşmalıydı. Odanın kapısını araladı, adımları durdu. Gözleri parıldadı, genç kız tam karşısında duruyordu.

 

Arada dört beş metrelik bir mesafe vardı, arkası dönüktü. Yatağa girdiği anda annesinin uyarılarını hatırlayıp hızla kalkmıştı. Uyumadan önce alması gereken ilaçları vardı, su gerekiyordu.

 

Arkasını döndü, gözleri genç adamın gözleriyle buluştu. Birkaç saniye bir sessizlik hüküm sürdü aralarında. Ömer yanına yaklaştı, genç kız açıklama yapma gereği hissetti.

 

"Su.. İçeceğim" dedi, genç adam tebessüm etti. "Bende" dedi. Eliyle ensesini ovuyordu. "Ben getiririm, musluk suyu içilmiyor"

 

Arkasını döndü, genç kızı geride bırakıp mutfağa geçti. Arabadan indirdiği su şişelerinden birinin kapağını açtı, cam bir bardağa koyup hızla geri döndü.

 

Genç kız salonun orta yerinde, hala aynı şekilde bekliyordu. Genç adam yanına yaklaşıp bardağı uzattı, tebessümle aldı, kafasını sallayıp teşekkür etti.

 

"İyi geceler" diyerek arkasını döndü, tek adım atıp durdu. Sormamak için kendini oldukça zorladığı sorular vardı, yeniden ona çebirdi bedenini, gözleri buluştu.

 

"Sen ve Mert.." Dedi sustu, derin nefes aldı. "Neden oradaydınız?" diye sordu. O dağın ortasında iki kız yapayalnız kaldıklarında onları göreceğine ihtimal bile vermiyordu.

 

Genç adam kafasını eğdi, gözlerine bakamadı. Bir çift yeşil onda sihir etkisi yaratıyor, yalan söylemesine engel oluyordu.

 

"Biz.. İş için" dedi, gözleri genç kızın gözlerine kaydı. Alt dudağını ısırdı, derin bir nefes verdi.

 

"Aslında biz arkanızdan geldik"

 

Ekin'in yüzünde şaşkın bir ifade belirdi, bunu düşünmüşse de ihtimal vermemişti. Neden onları takip etsinler ki? Neden arkalarından gelsinler?

 

"Telefonda tatilden söz ettin.."

"Evet"

"Ben nedenini bilmiyorum, sadece gelmek istedim."

 

Tedirgin ve endişe doluydu, genç kızın tepki verecek olmasından delice korkuyordu. Ekin şaşkındı, gerçekten de bu adam onun için buraya kadar gelmişti.

 

"Anladım" dedi sadece. Kalbi hızla atmaya başlamıştı, "İyi geceler" diyerek arkasını döndü. Merdivenleri tek tek çıkıp odaya yürüdü, kapıyı örtüp yatağın ucuna oturdu. Bakışları ellerine kaydı, heyecanla tir tir titriyordu.

 

..... 

Gözlerini hızla araladı genç adam, dakikalardır uyumaya çalışıyordu. Zihninden genç kıza itirafı gitmiyordu, endişe doluydu.

 

Ya bir daha onu görmek istemezse?

Ya kötü bir anlam çıkarırsa?

 

Hızla doğruldu, yastığına tüm gücünü bastırdı. Kafasını kaldırım tavana baktı, genç kızın üst kattaki varlığını hayal etti.

 

Derin nefes verip ayağa kalktı, böyle olmayacaktı. Eğer hala uyumadıysa ona bir açıklama yapmalı, kötü bir niyeti olmadığına inandırmalıydı, başka türlü gözüne uyku girmeyecekti.

 

Odanın ışığını açıp kapıyı araladı. Bakışları salona kaydı, tüm ışıklar açıktı, sessiz ve boştu. Ağır adımlarla merdivenlere yürüdü, kontrol etmek adına basamakları çıkıp kapının tam önünde durdu.

 

Elini yumruk yaptı, yavaşça tıklamak istedi, anında vazgeçti. Uyuyor olabilirdi, uyandırmak istemiyordu. Bir adım geri gitti, bakışları kapıdaydı.

 

Kafasını hızla iki yana salladı, bu doğru değildi. Kapısında beklemek ona yakışmıyordu, arkasını döndü, tek adım attı. Kulağına bir ses ulaştı, bir haykırıştı.

 

"Lütfen!" diyordu, gözleri büyüdü, hızla döndü. Kapıya yaklaştı, kulağını dayadı, içeriden geliyordu. İçeride kötü bir şey oluyor olmalıydı, hızla kapıyı endişeyle açtı.

 

Gözleri ilkin yatağa kaydı, genç kıza yatıyordu. Gözleri kapalı, ter içerisindeydi. Kafasını iki yana sallıyor, gözlerinden hızla yaşlar akıyor, sürekli aynı kelimeleri tekrar ediyordu.

 

"Lütfen.. Söyle.!" dedi, Ömer hızla yanına koştu. Yatağın köşesine oturdu, "Ekin" dedi fısıltıyla.

 

Ekin derin bir uykunun içerisindeydi, son zamanlarda sık sık gördüğü rüyaların biriyle savaşıyordu. Bir parkta bankın üzerinde oturuyordu. Arkadan bir adam yaklaşıp iki eliyle gözlerini kapatıyor, ondan kim olduğunu bilmesini istiyordu.

 

Genç kız o anda aklına gelen her ismi söylüyor, adamın ellerini gözlerinin önünden çekmeye çalışıyordu. Adam ise ismini bilmediği sürece onu göremeyeceğini söyleyerek ellerini çekmemek de ısrar ediyordu.

 

Birkaç deneme sonrası da arkasını dönüp gözden kayboluyor, genç kız hayal meyal gördüğü arka görüntüsünü izleyip haykırışlarla sesleniyordu.

 

Sık sık gördüğü bu rüya genç kızı oldukça yoruyor, etkisinden çıkması saatlerini alıyordu. Yine adama haykırışlarla seslendiği anlardan birindeydi, Ömer duyup hızla içeri girmişti.

 

Elini yavaşça omzuna bıraktı, onu korkutmadan uyandırmak istiyordu.

"Ekin" dedi yeniden, kısık ve endişeli bir ses tonuyla.

 

Genç kız usulca gözlerini araladı, yanakları yaş doluydu. Bakışları karşısındaki adamınkiyle buluştu, hızla doğruldu. İki kolunu boynuna sıkıca doladı, sıktı. Kafasını boynuna gömdü, hıçkırıkları odanın içerisinde yankılanmaya başladı.

 

Genç adam sessiz ve tepkisizdi, boynunu saran kolların, burnuna sinen eşsiz kokunun ve kulağına ulaşan hıçkırıkların etkisinden çıkmaya çalışıyordu. Ellerini yavaşça kaldırdı, kızın sırtına bıraktı.

 

Nefessiz kaldığını, tüm hücrelerinin titrediğini hissediyordu. Dili lal'di, sözcüklerin çıkması için çırpınıyordu. Elinin biriyle yavaşça sırtını sıvazladı, kendini toparlamaya çalıştı.

 

"Sadece kabus gördün.. Geçti.. Ben yanındayım" diyebildi zar zor. Genç kız onu duymuyor, çaresizliğine gözyaşı döküyordu.

 

Yavaşça geriye çekildi Ömer, gözleri buluştu. Elini yanağına dayadı, baş parmağıyla gözyaşlarını silmeye çalıştı.

 

"Geçti, tamam mı geçti?"

 

Genç kız kafasını iki yana salladı, geçmemişti. Gözlerini her kapattığında o rüya yeniden tekrarlanacaktı. Uykusuz, bitkin ve çaresizdi. Yavaşça kafasını eğdi, genç adamın dizine bıraktı.

 

"Gitme" dedi, yan döndü, yanağı adamın dizine temas etti. Cenin pozisyonu alıp gözlerini yavaşça kapamaya çalıştı. Onun varlığından cesaret almaya çalışıyordu.

 

"Ben.. Uyuyana kadar burada kal"

 

Genç adam tek kelime edemedi, kafasını hızla olumlu anlamda salladı. Onu bu durumda bırakamazdı, bırakmayacaktı. Bakışını eğdi, dizinin üzerinde uyumaya çalışan kıza baktı. Elini saçlarına bıraktı, yavaşça okşamaya, yanında olacağına inandırmaya çalıştı.

 

.... 

Gözlerini yavaşça araladı genç kız, telefonuna uzanıp saate baktı. Gözleri büyüdü, öğlene yaklaşıyordu. Şaşırdı, doğrulup oturdu.

 

Elleriyle saçlarını düzeltip yüzünün önünden çekti. Zihni dün geceye gitti, yine o rüyayı görmüş hıçkırıklarla uyandığı vakit genç adamı karşısında görmüştü. Ona sıkıca sarılmış, dizine yatıp yanında kalmasını istemişti.

 

Alt dudağını ısırdı, bunu nasıl yapmıştı. Adamdan böyle bir istekte nasıl bulunabilmişti. Ayaklarını yataktan indirip kalktı.

 

Odanın kapısını araladı, burnuna bir koku ulaştı. Çıktı, arkadaşının kapısına baktı, kapalıydı, hala uyuyor olmalıydı. Rahatsız etmeden önünden geçip basamakları indi.

 

Kokuyu içine çekti, gözlerini kapadı. Adımlarını mutfağa çevirdi, tam önünde durdu. Kapısı açıktı, genç adam içerideydi. Altüst olan mutfağa rağmen fırının önünde oturmuş, camından izliyordu.

 

Genç kızın yüzünde şaşkın bir tebessüm belirdi, genç adam eline bir bez aldı, fırının kapağını açıp tepsiyi çıkardı. Acemice şekillendirilmiş kakaolu un kurabiyesiydi.

 

Arkasını dönüp tezgaha bıraktı, gözleri genç kızın gözleriyle buluştu. "Günaydın" dedi, Ekin tebessüm etti. "Kolay gelsin"

 

Genç adam tepsiyi ona çevirdi, "Nasıl görünüyorlar?" Genç kız yaklaştı, tepsinin önünde durdu. Şekillerine bakıp gülümsedi. "Görüntü pek içaçıcı değil ama tadı için bir şey diyemiyorum"

 

Ömer bir tanesini eline aldı, oldukça sıcaktı, tutmak da zorlanıyordu. "O zaman tadına bakmalısın"

 

Eğildi, birkaç defa üfleyip uzattı. Genç kız itiraz etmeden tuttu, bir ısırık attı, gözleri şaşkınlıkla büyüdü, bu kadarını tahmin etmiyordu, enfes tadı vardı.

 

"Harika!" dedi, Ömer güldü. Derin bir soluk aldı, ilk deneyimiydi, böylesini beklemiyordu.

 

Gece genç kızın uyuyana kadar kal isteğini yerine getirmek için beklemiş, sabaha değin de gidememişti. Saatlerce uyumadan onu izlemiş, saçlarını okşamıştı.

 

Günün ilk saatlerinde, hala odada olduğunun görülmesini istemeyerek kalkmış, genç kızın pozisyonunu düzeltip kafasını yastığa bırakmıştı.

 

Odasına geçmiş, uyuyamayınca da mutfağa gitmişti. Zaman geçirmek adına etrafı karıştırırken dolapların birinde küçük beyaz bir kağıt görmüştü, üzerinde kurabiyenin ayrıntılı tarifi yazıyordu.

 

Merak edip mutfağı altüst etmesine rağmen yapmayı denemişti. "Kurabiye yapabildiğini bilmiyordum" dedi Ekin elindeki kurabiyenin son dilimini de ağzına atıp.

 

"Bende bilmiyordum"

 

Bakışları buluştu, ikisinin de zihninden yok olan bir anı evin içerisinde yer aldı. Dağ evine geldikleri her anda genç kız yemekleri her daim kendisi yapar, sevdiği adama yedirirdi.

 

Yemek sonrasında çeşit çeşit kurabiyeler yaptığı da olurdu, bu un kurabiyesi de genç adamın en sevdiği olmuştu kısa zamanda.

 

Bir ara canı oldukça istemiş, genç kızı telefonla arayıp tarif istemişti. Ekin yanına gitmeyi, ona kendi elleriyle yapmayı çok istese de babasının evde olduğu dönemlerde mümkün olmuyordu. O tek tek malzemeleri saymış, tarifi söylemiş, Ömer de not almıştı.

 

Mutfağın ortasında bir masa takımı kuruluydu, genç kız sanldayelerden birine oturdu, genç adam da tam karşısına geçti, zihninde dün gece vardı. Derin nefes alıp gözlerine baktı.

 

"İyi uyuyabildin mi?" diye sordu, genç kızın gözleri ona döndü. Uzun zaman sonra ilk defa böylesine deliksiz uyumuştu.

 

"Evet"

"Kabus mı gördün?"

 

Ekin tek kelime edemedi, kafasını olumlu anlamda sallayıp bakışını ondan kaçırdı.

 

"Çok mu korkutucuydu?"

"Hayır korkunç değildi"

"Anlatmak istersen, dinlerim"

 

Genç kız gözlerine baktı, "Belki daha sonra" dedi geçiştirerek.

 

.... 

Genç adam bakışını kaldırdı, salondaki koltukta oturuyordu. Kahvaltı sonrasıydı, merdivenin en ucunda iki kızı gördü, ikisi de hazırlanmıştı, valizini sıkıca tutarak inmeye çalışıyordu.

 

Hızla kalktı Ömer, önlerine dikilip iki valizi de aldı. Basamakları tek tek indirip onlara döndü.

 

"Hemen mi gidiyorsunuz?" diye sordu, kalbi delice atıyordu. Varlığına bir gece bile olsa alıştığı genç kızın gitmesini istemiyordu.

 

"Önce otelimize yerleşeceğiz, sonra da planını yaptığımız her şeyi gerçekleştireceğiz" dedi Ezgi, gözleri arkadaşıyla buluştu, heyecanla tebessüm ediyordu.

 

"Otel yerine burada da kalabilirsiniz, tatil yeri için de uzak değil"

 

Yeşillerini adamın gözlerine çevirdi genç kız, kafasını iki yana salladı. Ona yeterince zahmet vermişlerdi, gitmek en doğrusu olacaktı.

 

"Çok teşekkür ederiz her şey için ama gitmemiz en iyisi"

"Peki o zaman" demekle yetindi genç adam, ısrar etmemek için kendine oldukça zor hakim oldu. Yüzü belli etmemeye çalışsa da asılmış, koca bir hayal kırıklığı yaşamıştı.

 

Valizleri sıkıca tuttu, bakışını kapıya çevirdi. "O zaman itiraz istemiyorum sizi otele ben bırakacağım, arabanız da öğlen vakitlerinde oraya getirilecek"

 

Ezgi minnetle tebessüm etti, "Çok teşekkür ederim Ömer Bey"

 

Genç adam kaşlarını çattı, ona bu şekilde hitap edilmesi hoşuna gitmiyordu.

 

"Bey yok Ezgi!" deyip arkasını döndü, kapıya yürüdü. Mert'in yüzünde koca bir tebessüm vardı, tek kelime etmeden istediğini elde etmenin mutluluğunu yaşıyordu. Arkalarından takip etti.

 

..... 

Arabayı durdurdu genç adam, Ekin hızla kapıyı açıp indi. Gözleri gördükleriyle parıldadı, birkaç küçük şirin otel yanyana diziliydi. Sekiz kattan oluşuyorlardı, hepsi birbirinden farklı dekorlara sahip, birbirinden gösterişliydi.

 

Genç kızın yüzünde gülümseme oluştu, bakışlarını denize çevirdi. Otellerin tam karşısında eşsiz manzarası vardı, arkadaşına baktı.

 

"Burası çok güzel" dedi, Ezgi tebessüm etti. Kalabalığı sevmediğini, böylesine küçük bir yerin hoşuna gideceğini tahmin etmişti.

 

"Beğeneceğini biliyordum" yanına yaklaştı, bakışını sağ çaprazda bulunan otele çevirdi. "Bu da bizim kalacağımız otel"

 

Ekin gülümsedi, bakışını Ömer'e çevirdi, veda vakti olduğunu biliyordu.

 

"Teşekkür ederiz tekrardan her şey için"

 

Genç adam kafasını sallamakla yetindi, genç kız otele döndü, o yöne ilerledi. Heyecan doluydu, ilk defa ailesinden, hastalığından uzakta olmanın özgürlüğünü hissediyordu.

 

Ezgi de aynı şekilde teşekkür edip takip etti, Mert doğruldu, arkalarından gitmek istedi, Ömer kolundan tuttu.

 

"Burada kal" dedi, kızlar otele doğru yürüdü.

 

.....

Sırtını arabanın ön kısmına dayanmıştı iki genç adam, yönleri otele dönüktü. Kızların gidişine rağmen hala bekliyorlardı, derin nefes verdi Mert, arkadaşına anlam vermiyordu. Hem kızlara yakın olmasına izin vermiyor hemde onları bırakıp gitmek istemiyordu.

 

"Burada daha ne kadar hiçbir şey yapmadan bekleyeceğiz?" dedi, Ömer ona döndü, gözleri otelin kapısındaydı. Buradan ayrılmak istemiyor, genç kızı görmek için çırpınan kalbine eşlik ediyordu.

 

Derin nefes aldı, "Haklısın, gidelim" arkasını döndü, Mert'in gözleri otel girişine kaydı, kızlar ellerinde valizleriyle çıkış yapıyordu.

 

"Çıkış yaptılar" dedi fısıltıyla, Ömer hızla döndü. Bakışları onları buldu, yüzlerinde sıkıntı ifadesi vardı. Şaşırdı, hızla onlara doğru yürüdü.

 

"Bir şey mi oldu?" diye sordu, iki kızın şaşkın bakışı onları buldu, gitmiş olduklarını düşünüyorlardı.

 

Ezgi derin bir nefes aldı, öfke doluydu. "Biz dün gece gelmeyince odayı başkasına vermişler!"

 

Ömer duraksadı, yüzünde istemsiz ve gizli bir tebessüm belirdi. Gözleri Ekin'e kaydı, arkadaşına kıyasla daha sessiz ve sakindi.

 

"Başka otelde kalırız Ezgi, önemli değil" dedi, sakinleştirmeye çalıştı. Ezgi kafasını iki yana salladı, gözleri kısıktı, içeride büyük bir kargaşa çıkarmak istemiş, arkadaşı engel olmuştu.

 

"Onları şikayet edeceğim!!"

 

Ekin tebessüm etti, elini arkadaşının elinin üzerine bıraktı. "Tamam sonra edersin ama önce kalacak bir yer bulalım"

"Evet bulalım"

 

Arkasını döndü, hızlı adımlarla yan otele yürüdü. Ekin'in bakışları Ömer'e döndü, onlarla birlikte yürüyor olmasına şaşırmıştı.

 

"Sende mi geleceksin?"

"Evet, kalacak yer bulduğunuza emin olmalıyım"

 

Tebessüm etti genç kız, kafasıyla onayladı. Mert'in de koşar adımlarla arkadaşına yaklaştığını görüp birkaç adım geriden takip etti.

 

.... 

Üçüncü otelden çıkış yaptı Ezgi, kalabilecekleri tek boş oda bile yoktu, her girdikleri yerde olumsuz

cevapla karşılaşıp çıkmak zorunda kalmışlardı.

 

Kafasını çevirdi, gözleri arkadaşına kaydı. Geriden geliyordu, yanında Ömer ve Mert vardı. Derin nefes aldı, onunla ilk tatili olacaktı, güzel geçmesini istiyordu.

 

Adımlarını durdurmadan dördüncü otele yürüdü, içeri girdi. Görevliye yaklaştı, "İki kişilik, hatta tek kişilik bile olur, boş odanız var mı?"

 

Karşısında genç bir adam vardı, otel çalışanıydı, odaların tüm sorumluluğu onun üzerindeydi. Gözleri genç kıza yoğunlaştı, yüzünü inceledi.

 

"Ezgi?" dedi biraz da şüpheyle. Genç kız şaşırdı, ismini hala söylememişti. "Tanışıyor muyuz?" diye sordu merakla. Ekin göründü o anda, arkadaşına yaklaştı, merakla görevlinin 'Boş odamız var' dediğini duymak istiyordu.

 

Adamın gözleri kısa bir an onun yeşil gözlerine kaydı, bakışını yeniden Ezgi'ye çevirdi. "Vefasızsın Ezgi, benim Yiğit. Liseden"

 

Genç kız bir an bekledi, adamın yüzünü dikkatle inceledi, zihninde bir kişi belirdi, lise çağına kıyasla daha da olgunlaşmış, seyrek de olsa kirli sakalları olmuştu. Siyah gözleri ise hiç değişmemişti, hala ufak ve kısılınca yok olma yeteneğine sahipti.

 

"Yiğit" dedi hatırlayarak. Genç adam masanın önünden dolanıp yanına yaklaştı, gözleri birkaç saniye Ekin'e yeniden kaysa da dikkatini Ezgi'ye verdi.

 

"Güzelleşmişsin" dedi, Ezgi tebessüm etti. "Hep güzeldim" dedi kendinden emin şekilde. Adamın yüzünde gülümseme oluştu, kollarını açtı, genç kız hızla sarıldı.

 

"Seni gördüğüme çok sevindim"

"Bende, burada mı çalışıyorsun?"

"Evet yıllardır ama seni ilk defa burada görüyorum"

 

Ezgi'nin gözleri Ekin'e döndü, sessizce ikisini izliyordu. "Arkadaşımla ufak bir tatil yapmak istedik"

 

Yiğit'in gözleri yeniden onun yeşil gözlerine kaydı, duru güzelliği oldukça hoşuna gitmişti.

 

"Bu arada Yiğit, bu Ekin. Yakın arkadaşım."

 

Bakışını Ekin'e çevirdi, "Yiğit'te okuldan arkadaşım" dedi, genç kız adamın uzattığı elini sıktı. "Memnun oldum"

 

Genç adam narin parmakları sıkıca tuttu, genç kız anında geri çekti. Ezgi tebessümle adama yaklaştı, rahatlamış hissediyordu, onun yardımıyla da olsa bir oda bulabileceklerdi.

 

"Yiğit çok önemli bir sorunumuz var ve sana bu konuda büyük bir iş düşüyor"

 

Genç adam şaşırdı, merakla gözlerine bakıyordu. "Elimden gelen bir şey ise tabii ki yardım ederim"

"Arkadaşımla bir geceliğine kalabileceğimiz bir odaya ihtiyacımız var"

 

Yiğit'in gözleri yeniden Ekin'e döndü, kafasıyla onayladı. "Bir tane odamız var, hemen ayarlarım sizin için"

 

Arkasını dönüp yeniden masasına yürüdü, bilgisayarını açtı, daha sabah boşalmış olan çift kişilik bir oda vardı, emindi.

 

Kayıtları tek tek kontrol etmeye başladı, iki kız heyecanla bekliyordu. Tam yanında bir telefon vardı, sesi duyuldu. Genç adam arkadaşından izin isteyip eline aldı.

 

"Alo" dedi, kısa bir sessizlik oluştu, telefonun ucundan söylenenleri şaşkınlıkla dinledi. Kafasını onaylar anlamında salladı, "Peki efendim" deyip kapattı.

 

Gözlerini heyecanla bekleyen iki kıza çevirdi, durumu izah etmenin yolunu düşünüyordu. "Çok üzgünüm ama oda başkasına verilmiş"

"Ne?" dedi Ezgi şaşkınlıkla.

"Verildiğinden haberim yoktu, şimdi haber geldi"

 

Yüzünde mahçubiyet vardı, Ekin derin nefes verdi. Bu son şanslarıydı, yönünü çevirdi, gözleri otelin giriş kapısına kaydı. Ömer tam yanında durmuş, sırtını bir duvara yaslamıştı. Elinde telefon vardı, sıkıca tutmuş onları izliyordu.

 

Genç kız duraksadı, aklında tek bir şey yer aldı, gözlerini kısıp yanına yaklaştı, genç adam sırtını duvardan ayırıp gözlerini gözlerine dikti.

 

"Oda yok mu?"

 

Ekin kafasını iki yana salladı, elindeki telefona bakıp yeniden gözlerine baktı.

 

"Vardı ama sanırım birileri tutmamıza engel oldu"

 

Ömer bakışlarını ayırdı, genç kızın gözlerine bakmamaya gayret etti. Biliyordu, onun sihiri barındıran bakışları dilinin çözülmesine neden olacaktı.

 

"Birileri mi?" dedi bakışını sağ tarafına çevirdi, Ekin hızla o yöne geçti, gözleri birbirine değdi. Sola baktı, genç kız tek adımla yeniden oraya ilerledi, gözleri yeniden buluştu.

 

Derin nefes verdi Ömer, iki elini teslim olurcasına kaldırdı, "Tamam pes ediyorum"

"Neden yaptın?"

 

Genç adam bakışını ileriye dikti, Ezgi'nin hararetle konuştuğu Yiğit'e baktı, ilk anda onun Ekin'e olan bakışlarından rahatsız olmuş, bu otelde kalmalarına engel olmak istemişti.

 

Biraz da bulunduğu pozisyonunu kullanıp ötelin genel müdürü ile iletişime geçmiş, odayı vermelerine engel olmuştu.

 

"O adamı sevmedim"

"Yiğit'i mi? Tanıyor musun?"

"Hayır, ilk kez burada gördüm ama bu bile yeterli oldu."

 

Ekin derin nefes aldı, kafasını arkadaşına çevirdi, genç adamla uzun bir sohbetin içerisindeydi, kalacakları bir yer bulamama telaşı yaşıyordu.

 

"Sana bunu düzeltmen için sadece beş dakika veriyorum" dedi, Ömer kafasını sallayıp hızla telefonunu çıkarıp kulağına yaklaştırdı. Oradan uzaklaşmanın tek yolu olarak görmüştü, kızın dediğini asla yapmaya niyeti yoktu.

 

Ekin gözlerini kısıp onu izledi, derin nefes verip arkasında ilerledi. Arka arkaya otelden çıkış yapıp bahçeye geçtiler.

 

"Kalabileceğimiz tek yer burası, sende biliyorsun"

 

Ömer telefonu kulağından indirdi, bakışlarını ona çevirdi. Aralarında bir metrelik mesafe vardı.

 

"Kalabileceğiniz tek yer burası değil, sende biliyorsun"

 

İkisininde zihninde dağ evi belirdi, buraya yakın, ulaşımı da kolaydı. Genç adam yaklaştı, gözlerinin içine baktı.

 

"O adam sana Ezgi'ye baktığı gibi bakmıyor."

 

Ekin duraksadı, bakışları onun gözlerine yoğunlaştı. Alt dudağını ısırdı, aklında bir soru yer aldı.

 

"Sen kıskanıyor musun?"

 

Genç adam bir adım geriye çekildi, beklemediği soru afallamasına neden olmuştu. Kafasını şiddetle iki yana sallıyor, onu ikna etmeye çalışıyordu.

 

"Hayır, hayır kesinlikle kıskançlık değil"

 

Ekin tebessüm etti, ona asla inanmıyordu. Bundan emindi, bu adam onu kıskanıyordu. Arkasını dönüp Ezgi'ye baktı, "Ezgi kalacak bir yer buldum!" diye seslendi. Arkadaşının meraklı bakışları onu buldu, neresi olduğunu gözleriyle soruyordu.

 

"Dün gece kaldığımız yer"

 

Ömer gülümsedi, derin bir soluk aldı. Ezgi sadece gözlerine bakmakla yetindi, zaten başka çaresi de yoktu.

 

Ekin'in bakışı genç adama döndü, iki göz birbirine değdi. Kalpleri heyecanla kanatlanıp gökyüzüne uçtu. İkisininde yüzünde ufak bir tebessüm vardı.

 

"O zaman artık tatilin tadını çıkarma zamanı" dedi Ezgi rahatlıkla bir soluk alırken. Ekin kafasıyla onayladı, sonunda istedikleri gibi bir tatil geçirebileceklerdi.

 

Ömer ve Ekin önden arabaya yürümeye başladılar, Mert hızla Ezgi'ye yaklaştı. Valizini tutmak istedi, genç kız sertçe çekti. Ona yaklaşmasına bile tahammül edemiyordu.

 

Genç adam şaşkındı, anlam vermeye çalışıyordu. "Aynı yerde tatil yapacak olmamız çok güzel" dedi, Ezgi bakışını ona çevirdi, kaşlar çatıktı.

 

"Seninle aynı düşüncede değilim"

 

Adımlarını hızlandırdı, onu geride bırakıp diğerlerine yaklaştı. İki valiz de Ömer'i arabasına yerleştirilir.

 

"Planınız nedir?"

"Aklımıza ne gelirse yapacağız, değil mi Ekin?"

 

Genç kızın gözleri Ömer'e döndü, kafasını olumlu anlamda salladı. Bugün özgürdü, ne isterse yapmayı düşünüyordu.

 

"O zaman biz eve geçiyoruz, arabanız birazdan yanınıza getirilir. Siz akşam dönebilecek misiniz?"

 

İki kızın gözü buluştu, dağ evinin yolunu düşünmeye çalıştılar. Ezgi kafasını iki yana salladı, "Ben bulamayabilirim"

"Ben bulurum sanırım"

"Peki o zaman, bir sıkıntı olursa numaram var ararsınız"

 

Kızlar tebessümle onayladı, Ömer gülümsedi. Onları bırakmak istemese de daha fazla sıkmamak için başka çarede bulamamıştı. Arkadaşına döndü, gözlerini onun gözlerine dikti.

 

"Hadi Mert gidiyoruz"

 

Mert'in şaşkın bakışı onu buldu, ağzını açmadan Ömer kolundan tutup çevirdi, kızları geride bırakıp arabaya yürüdüler. Yaklaşıp bindiler.

 

Kızların üzerine sonunda rahatlık hakimdi, tatil yeni başlıyordu. Yürümeye başlayıp birbirlerine baktılar.

 

"İlk olarak ne yapıyoruz?" dedi, Ekin gülümsedi. Gözlerini kısıp bakışını denize çevirdi. "Denize giriyoruz"

 

Ezgi güldü, kafasıyla onayladı.

 

..... 

Arabayı durdurdu Ömer, sadece biraz yol alabilmişti. Mert'in bakışı ona döndü, "Gerçekten onları bırakıp gidiyor muyuz?"

 

İkisinin de haftasonunu nırada geçirme nedeni onlarla tatil yapmaktı, Mert anlam vermiyordu, neden fikrini değiştirmişti.

 

Ömer derin bir nefes verdi, kafasını camdan çıkarıp çevreyi göz ucuyla inceledi, kızlar görünürlerde yoktu.

 

"Gitmiyoruz tabii ki"

 

Direksiyonu tuttu, yüzünde tebessüm vardı, onları bırakıp gitmeye en başından beri niyeti hiç yoktu. Bir gölge takip edecek, sadece Ekin'i izleyecekti.

 

Kafasındaki bu düşünce kötü hissettirse de kalbine engel olamıyordu, her anında yanında olmak, gözlerine bakıp varlığını hissetmek istiyordu.

 

Mert tebessüm etti, istediği tam olarak bu olmasa da itiraz edemedi, hiç olmazsa yakınlarında olabileceklerdi.

 

..... 

Akşamın bir vaktiydi, Ömer ve Mert arabayı hızla park edip koşar adımlarla eve girdiler. İkisi de odaya koşup üstünü değişerek salona geçti.

 

Ömer televizyonu açtı, Mert tam karşısına oturdu. Nefes nefese birbirlerine baktıkları anda zil duyuldu. İkisinin de yüzünde tebessüm belirdi, tam istedikleri gibi olmuştu.

 

Kızları tüm gün gölge gibi takip etmişlerdi, eve dönecekleri öğrendileri anda son sürat arabayı kullanıp onlardan gelmeye çalışmışlardı. Takip edildiklerini anlamalarını istemiyorlardı.

 

Ömer derin nefes aldı, kapıyı yavaşça açtı. Gözleri Ekin'in bir çift gözüne kaydı, bitkin görünüyordu.

 

"Hoşgeldiniz" dedi, iki kız tebessümle içeri girdi. Mert koltuktan kalkıp onlara yaklaştı.

 

"Nasıl geçti gününüz?"

 

Ezgi gözlerini kısarak ona baktı, kafasını hızla çevirdi, cevap vermek bile istemedi. Merdivenlere yürüdü, bir an önce duş alıp üstünü değiştirmek istiyordu.

 

Ömer sessizdi, bir adım ileride duran Ekin'in gözlerine bakıyordu. Bir çift yeşil aklını başından alıyordu, yüzünde anlam veremediği ufak bir tebessüm vardı.

 

"Sanırım duş almam gerek" dedi Ekin, Ömer kafasıyla onayladı, genç kız yönünü merdivenlere çevirdi. Ağır adımlarla basamakları tırmandı. Attığı her adımda korkuluğu daha sıkı tuttu.

 

Genç adam onu izliyordu, kafasını kurcalayan çok şey olmuştu tüm gün. Onlardan ayrıldıkları ilk anda önce denize girmişlerdi.

 

Ezgi doyasıya eğlenirken Ekin hep geri planda kalmayı tercih etmişti, suyun içine ara ara giriyor sonra çıkıp bir köşede oturuyordu.

 

Üzerinde her daim kollarını kapatan ince bir hırka olurdu, sudan çıktığı anda giymeyi asla eksik etmezdi. Ezgi sık sık yanına gelir, birkaç kelime söyler sonra yeniden dönerdi.

 

Deniz sonrası bir lokantaya girmişlerdi, çeşit çeşit yemeklere rağmen genç kız çok az yemiş, tabağını öylece bırakmıştı.

 

Akşam üzeri de dans edebilecekleri bir mekana gelmişlerdi, Ezgi kalabalığa karışıp delice dans ederken Ekin çok az eşlik ediyor, sonra da bir köşede arkadaşını tebessümle izliyordu.

 

Genç adam tüm gün kafasını kurcalayan sorularla genç kızın gözlerine bakmıştı, buna rağmen yeşilleri bitkindi.

 

..... 

Adım sesleriyle Ömer'in bakışı hızla döndü, merdivenin orta yerinde genç kızı gördü. Yüzünde gizlediği ufak bir tebessüm belirdi.

 

Gecenin bir vaktiydi, Ekin dışarıdan geldiği gibi önce duş almış sonra da dinlenmek isteyerek arkadaşının seslenmesine rağmen odadan çıkmamıştı.

 

Üzerinde toz pembe bir tişört vardı, gri dar bir tayt giymişti. Üzerine kollarını kapatan ince bir hırka bulunuyordu. Saçları hala nemliydi, açıktı, iki yana sarkıyordu.

 

Yanlarına yaklaştı, Mert hızla ayaklandı. Aklındaki fikri gerçekleştirmek için onu beklemişti. "Ekin de geldiğine göre hep birlikte film izleyebiliriz"

 

Genç kız şaşırdı, gözlerini Ezgi'ye çevirdi. İstekli bakışlarını gördü. "Uykun yoksa eğer, izleyelim mi?"

"Olur" dedi Ekin, koltuğa oturdu.

 

Mert heyecanla telefonunu çıkardı, bulduğu bir korku filmiyle kızlara yaklaştı. "Bunu izlemeliyiz" dedi, Ezgi gözlerini kıstı, amacını anlayabiliyordu. Filmin korku dolu sahnelerinde ona sarılacağını düşünüyordu.

 

Kafasını iki yana hiddetle salladı, "Hayır korku olmasın, aşk ve dramın yoğunlukla olduğu bir film olmalı"

 

Ömer onayladı, kızların istediğini yerine getirecekti. Telefonuyla yaklaştı, seçenekleri açtı, iki kızın ortak kararıyla romantik bir film seçildi.

 

..... 

Gecenin bir vaktiydi, koca bir koltuğun üzerine yanyana oturmuşlardı. En başta Mert vardı, onun yanında Ömer, Ömer'in yanında da sırasıyla Ekin ve Ezgi bulunuyordu. Oturma düzenini kızlar ve Ömer'in isteği doğrultusunda olmuştu, iki kız da olabildiğince Mert'ten uzak duruyordu.

 

Önlerinde cam bir orta sehpa vardı, üzerinde patlamış mısır, kola cips gibi atıştırmalıklar bulunuyordu, çoğu bitmiş çoğu da yarım bırakılmıştı.

 

Filmin sonlarına doğruydu, saat gece yarısını geçmişti. Işıklar kapatılmış, bir sinema havası yaratılmıştı. Sessizlik hakimdi, Ömer dışında herkes filme pür dikkat iken genç adamın karanlığın da verdiği rahatlıkla gözleri sadece genç kızdaydı.

 

Bir an olsun ekrana bakmamış, onun her saniyesini her mimiğini hayranlıkla izlemişti. Hüzünlü sahnelerde kıvrılan, dolan gözlerini; mutlu sahnelerde parıldayan yüzünü ve durgun sahnelerde sırtını koltuğa dayayıp heyecanla izlediği her anında onu takip etmiş, zihnine kayıt emişti.

 

Yüzüne ufak bir tebessüm hakimdi, kalbi delice çarpıyor, bu kızın onda bıraktığı etkisi anlamaya çalışıyor muydu.

 

Filmin son yarım saatiydi, genç kızın yine heyecanla doğrulduğu anlardan biriydi. Eliyle ağzını kapadı, esmedi. Oldukça uykusu gelmişti, sırtını koltuğa dayadı.

 

Gözleri yavaşça kapanmaya çalıştı, Ömer tebessüm etti. "Uyuyor musun?" diye sordu fısıltıyla. Genç kız karanlığın içerisinde, televizyonun verdiği ışığın altında parıldayan yeşillerini araladı, kendine gelmeye çalıştı.

 

"Hayır, sadece gözlerimi dinlendiriyorum"

 

Bakışını filme çevirdi, genç adam kafasıyla onayladı. Bakışını dikkat çekmemek adına filme çevirdi, Ekin'in gözleri yeniden kapandı.

 

Kaza öncesi..

 

Genç kızın evde tek kaldığı günlerden biriydi, sık sık böyle olurdu, annesi ve kardeşi babasının çalıştığı şehire onunla birlikte birkaç günlüğüne giderdi.

 

Sıkıntıyla koltuğa oturmuş televizyonun ekranına bakıyordu, akşam vakitleriydi, oldukça sıkılıyordu. Gününün tümünü sevdiği adamla geçirmiş, akşam üzeri dönebilmişti.

 

Kumandaya uzandı, kanalı değiştirdi. Televizyonda izleyebileceği tek film bile yoktu. Ayağa kalktı, başka bir uğraş bulmalıydı. Odasına yürümek için döndüğünde bir ses ulaştı kulağına, zil çalıyordu.

 

Merakla kapıya yürüdü, kapıyı açtı, karşısında genç adamı gördü. Ömer iki kolunu iki yana açmış gülümseyerek onu izliyordu.

 

"Ömer" dedi şaşkınlıkla. Geleceğini bilmiyordu.

"Aşkım"

 

Genç kız merak doluydu, gündüz görüşmelerinde adam akşam işleri olduğunu söylemişti.

 

"İşlerin vardı"

"Evet vardı, bitirebilmek biraz zamanımı aldı. Bu yüzden bu kadar geç dönebildim."

 

Genç kız tebessüm etti, "Çok sevindim" deyip kollarını boynuna doladı. Adamın kafasını boyun boşluğunda hissetti, kokusunu içine çekti.

"İçeri davet etmeyecek misin?" dedi Ömer, hala kapıdaydı.

 

"Etmez olur muyum?" diyerek kapının önünden çekildi, genç adam tebessümle içeri girdi. Elinde bir poşet vardı, koltuğa oturup içini açtı.

 

"Dvd getirdim, film izler miyiz aşkım?"

 

Genç kız yanına oturdu, bakışlarını adamın elindeki filmlere çevirdi.

 

"İzleriz, bu olmaz" diyerek elindeki filmlerden birini alıp köşeye bıraktı. Ün yapmış korku filmlerinden biriydi.

 

Genç adam kafasını iki yana salladı, filmi yeniden aldı. "Bence olmalı"

 

Ekin tebessüm etti, filmi köşeye bırakıp adama yaklaştı. İki kolunu boynuna sıkıca sardı, genç adam anında karşılık verdi, sıkı sıkı sarıldı.

 

"Sana sarılmam için korku izletmene gerek yok"

 

Ömer gülümseyerek kafasını boyun boşluğuna gömdü. Gözlerini kapatıp saçlarının kokusunu içine çekti.

 

"O zaman bu film olmasa da olur" dedi, genç kız güldü. Bir romantik komedi gösterdi, "Bu olsun"

"Tamam"

 

....

Akşamın ilerleyen saatleriydi, salonun orta yerindeki koltuktaydılar. Ömer oturmuş, genç kız da kafasını dizine bırakıp yan dönmüştü. Sessizce filmi izliyorlardı. Genç adamın bir eli kızın saçlarını okşuyor diğer eli de yan sehpada bulunan patlamış mısıra uzanıyordu.

 

"Sizinkiler ne zaman gelecek?" diye sordu genç adam, bakışları filmdeydi.

 

"İki güne dönerler"

 

Alt dudağını ısırdı, yüzünde aklına gelen şeyle ufak bir tebessüm belirdi.

 

"Düşündüm de, babam seni burada görse ne yapardı acaba?"

 

Ömer güldü, düşünmek bile istemiyordu.

 

"Ebedi bir tatile gönderirdi, eminim"

 

Ekin tebessüm etti, zihninde genç adamın annesi yer aldı.

 

"Ya senin annen, o ne yapardı? Sanırım bu defa ebedi tatile giden ben olurdum."

 

Genç adam kafasını hızla iki yana salladı, eğildi, alnına öpücük kondurdu.

 

"Annem bile olsa kimsenin asla sana dokunmasına, canını yakmasına izin vermeyeceğim"

 

Genç kız elini kaldırdı, adamın yanağına bırakıp sakallarında gezdirdi.

 

"Seni çok seviyorum." eline ufak bir öpücük kondurdu adam, kapanmak için direnen gözlerinin ve sessizliğinin farkındaydı.

 

"Meleğim" dedi, bakışlarını sevdiği adama çevirdi.

 

"Uyuyor musun?"

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı, oldukça uykusu vardı.

 

"Hayır, gözlerimi dinlendiriyorum"

 

Onayladı genç adam, eliyle saçlarını okşayıp bakışını televizyona çevirdi.

.... 

Bitiş yazısıyla genç adam heyecanlı bakışlarını eğdi, yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, genç kız uyuyordu.

 

"Sadece gözlerini dinlendirdiğini söylemiştin" dedi dikkatle kafasını dizinden ayırıp koltuğa bıraktı. Önüne eğildi, uyandırmamaya gayret ederek kucakladı.

 

Odasına girdi, yatağa dikkatle yatırıp üstünü örttü. Elini saçlarından gezdirdi

 

"İyi uykular meleğim"

 

Sessizce doğruldu, pikeyi üstüne örttü. Işığı kapatıp odadan çıktı.

 

.... 

Birbirlerine bakıyorlardı, kalplerinin delice hatırladığını beyinleri de hatırlamak için çırpınıyordu. Genç kızın kapanmaya direnen yeşil gözleri ve adamın pür dikkat izleyen bir çift siyahı için tüm dünya durmuştu.

 

Kalplerini saran alevler, ikisinin de canını bakıştıkları, yanyana oldukları her anda yakmaya devam ediyordu.

 

Gözlerini yavaşça kapadı genç adam, derin bir soluk aldı. Delice çarpan kalbini sakinleştirmeye çalıştı, elini yavaşça kaldırdı. Genç kızın eline biraz da endişeyle değdirdi.

 

Genç kız hissettiği temasla tüm benliğinin titrediğini hissetti. Bakışarı hızla adamın gözleriyle buluştu, ellerinden başlayıp kalbine yayılan sıcaklığa alışmaya çalıştı.

 

Alt dudağının kenarını ısırdı, arkadaşının ve Mert'in ilgisizliğinden emin olup adama döndü yeniden

 

Gözleri buluştuğu anda genç kız gülümsedi, elinin üzerindeki eli sıktı, ilk defa bir his belirdi benliğinde. İlk defa kalbe teslim olmak istedi.

 

Genç adamın yüzünde şaşkın bir tebessüm belirdi, tüm benliğini ani bir sıcaklık sardı. Kızın yeşilliklerinin en derinine bakmaya çalıştı, sonunda bir adım atabilmiş, korktuğu gibi de ters tepmemişti.

 

.... 

Lütfen oy ve yorumları eksik etmeyelim 💚

Loading...
0%