@mlkshnn
|
Genç kız bakışını ona çevirdi, merakla bekledi. "Eva üç yıldır tek başına yaşıyor"
Genç adamın tüm planlarını altüst eden, onu bir gecede geri döndürmeye ikna eden tek cümleydi, inanmak istememişti. Bunca zaman bir başına ayakta kalıyor olamazdı.
Tüm dünya gözlerinin önünden silinmiş, bedeninin uyuştuğunu hissetmişti. Kafasını hızla iki yana sallayıp ufak bir çanta ile ailesine karşı çıkıp geri dönmek için yola koyulmuştu.
Yol boyunca ulaşabildiği herkesi arayıp genç kıza dair tüm bilgileri öğrenmiş, öğrendiği her gerçekte de gözlerinden yaşlar süzülmüştü. Bunu nasıl yapmıştı, bunca zaman onu bir başına nasıl bırakabilmişti.
Elleri yumruktu genç kızın, sindirmeye çalışıyordu. Geçirdiği üç yılın sebebini anlamaya gayret ediyordu. Ayağa kalktı, yerinde durmakta bile zorlanıyordu.
"Aptal" diye yineledi, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Bakışları o anda odanın kapısına kaydı, aralanıyordu. Esra Hanım ve Sinan Bey göründü, bir hemşirenin gelişiyle odadan çıkmak zorunda kalmışlardı. Tolga ayağa kalkıp yanlarına yaklaştı, birkaç kelime fısldayıp onlarla birlikte uzaklaştı.
Genç kızın gözleri kapıya kaydı, tek adım atıp önünde durdu. Odaya bakındı, genç adam sırtüstü yatıyordu. Hemşire dikişlerini kontrol edip pansumanı yenilirken, o sessizce durmuştu. Yüzünde, canının acıdığını gösteren huzursuz bir ifade vardı.
Gözlerinin dolu dolu olduğunu hissetti Eva, kalbinin orta yerinde ufak bir sızı hissediyordu. Bu manzarayı görmeye bile dayanacak gücü yoktu.
Bir adım geriye gitti, genç adamın gözleri ona kaydı. Bedenini koca bir heyecan ele geçirdi, tepksiz durmuştu. Kalbi ritmini şaşırmış hızla çarpıyor, genç kıza yakın olmak için delice çırpınıyordu.
"Geçmiş olsun" diyen hemşirenin sesiyle bakışını kızdan ayırıp ona döndü, "Teşekkür ederim" dedi kısık bir tonda. Odadan çıktığını görüp bakışlarını vücudundaki yaraya çevirdi, kapatmak adına tişörtünün eteklerinden tutup yavaşça indirmeye çalışırken Eva dayanamayıp hızlı adımlarla içeri girdi.
Yatağın kenarında durup yaraya bakmamaya özen göstererek tişörtü indirdi. Dikkatle yastığını da düzeltip kafasını bırakmasına yardımcı oldu.
"Dinlenmelisin" dedi, Savaş sessizce onu izliyordu. Aralarına ufak bir soğukluk hakimdi, ikisi de konuşmaya, tek kelime etmeye takat bulamıyordu.
"Koridorda bekleyeceğim" dedi genç kız, arkasını döndüğü anda bileğini sıkıca kavrayan parmakları hissetti.
Bakışlarını çevirdi, genç adamın gözleriyle buluştu. Yüzünde ufak bir tebessüm vardı adamın, bunca zamandan sonra ilk defa, ilk defa böylesine mutlu hissediyordu.
"Annem.." Dedi, Eva sessizce onu izliyordu. "Annem düzeliyor" diye ekledi, genç kızın yanağına usulca bir damla yaş süzüldü. Alt dudağını sertçe ısırdı, adamın gözlerindeki parıltının en büyük sebebi annesinin ufacık bir gülümsemesiydi.
Yüzünde ufak bir tebessüm oluşturdu, yaşlı gözlerine koca bir hıçkırık eşlik etti. Herkes Sinan Bey'in geçmişinin ateşinde yanmış, kül olmuştu.
Eva çok sevdiği, delice güvendiği, uğruna ailesini terk ettiği adam tarafından bir endişe yüzünden terk edilmişti.
Savaş bunca yıl ağabeyinden ayrı kalmış, annesinin gülüşüne ve sohbetine hasret kalarak ömrünü geçirmiş, aşkını geride bırakmıştı.
Kolundaki serumu yavaşça çıkardı genç adam, genç kızın hıçkırıklarına seyirci kalamıyordu. Dikişlerine dikkat ederek ayaklarını yere indirip kalktı, ağır adımlarla kızın önünde durdu.
Elini yanağına yaklaştırıp gözyaşlarını yavaşça silmeye çalışınca, Eva gözyaşlarıyla, "Aptal" diyordu fısıltıyla.
Birlikte savaşmak, her şeyin üstesinden gelmek varken, o kararını tek başına verip bunca yıl hem kendine hemde ona acı çektirmişti.
"Sen.. Baban gibi değildin" dedi hıçkırıkların arasında.
Savaş şaşkınlıkla duraksadı, gözleri büyümüştü, anında yanağına bir damla yaş süzüldü. Yavaşça geriye çekildi. Bedenindeki yaraya rağmen genç kızın dizlerinin önüne çömeldi, kafasını yere eğdi. Tüm bedeni, yıllar önce verdiği yanlış kararın acısıyla yanıyordu.
Gözlerinden hızla yaşlar süzülmeye başladı, kafasını kaldırıp kızın yüzüne bakacak cesaretini yitirmişti. "Seni.. mutlu edemedim"
Eva'nın hıçkırıkları duyuldu, ayaklarının önünde diz çöken adamın gözyaşlarıyla yalvarışı canını yakıyordu. Yavaşça aynı şekilde yere çömeldi, elini adamın yüzüne yaklaştırıp sakallarını okşadı. "Ben sadece senin yanında olduğum için bile mutluydum"
Yanağındaki eli, avuçlarının arasına alıp üst üste defalarca öpücük kondurdu Savaş. Kalbinin diğer yarısıydı, bunca zamanda hiç değişmemişti. Onsuz bunca zamanı nasıl geçirebilmişti.
Eva'nın gözleri adamın yarasına kaydı, beyaz tişörtünün altında izi vardı. Yavaşça ellerinden tutup ayağa kalkmasını sağladı, odanın ortasında iki gözü yaşlı insan birbirine bakıyordu.
Genç kız kollarını yavaşça boynuna doladı, genç adamın yanağına yaşlar süzülmeye başladı, kolları kızın bedenini delice sıkmıştı. Kafasını boyun boşluğuna, burnunu da saçlarına gömmüştü. Delice hasret kaldığı tutamları kokluyordu.
"Çok pişmanım.." Dedi, Eva yavaşça geriye çekildi. Elini yüzüne yaklaştırıp sakallarının üzerine bıraktı. Mavi gözleri yaşla doluydu, onu sevmekten vazgeçmeyen kalbine ilk defa teşekkür ediyordu.
Genç adam kafasını yavaşça iki yana sallayıp kızın gözlerindeki yaşları baş parmağıyla silmeye gayret etti. "Hava.. Bundan sonra hep güneşli olacak" dedi, bundan sonra ömrünü ömrüne adayacak, mutluğu için gerekirse canından bile vazgeçecekti.
.... Kafasını genç adamın omzuna dayamıştı Eva, hastade odasında ve hasta yatağındalardı. Savaş sırtını başlığa yaslamış, kafasını da genç kızın saçlarına gömmüştü.
Odaya büyük bir sessizlik hakimdi, ayrı ve zorlu geçirdikleri üç yılın her anı zihinlerinde en başından yer alıyordu.
Kızın elini sıkıca tutmuştu, onu bir daha asla bırakmayacağına ikna etmeye çalışıyordu. Kalbi bunca zamandan sonra ilk defa böylesine çarpıyordu, huzur dolu ve tamamlanmış şekilde.
"Ailene birlikte gidelim" dedi Savaş, Eva pozisyonunu bozmadan bakışlarını onun gözlerine çevirdi.
"Onlara da büyük bir özür burcum var"
Genç kızın yüzünde buruk bir tebessüm oluştu, en baştan istediği buydu. İkisi bir olup ailesini de ikna edecekti.
"Bu defa her şey daha planlı olmalı" diye ekledi, dakikalar önce genç kızın heyecanla erkek kardeşine ve annesine kavuştuğu anı anlatışını dinlemişti.
Sessizce duruyordu Eva, kafasını olumlu anlamda salladı. Ailesinin vereceği tepkiden endişe duyuyordu, aynı olayları en baştan yeniden yaşayacak, yeniden kaldıracak gücü yoktu.
Titreyen telefonuna bakışlarını çevirdi genç kız, yanındaki dolabın üzerindeydi. Doğrularak eline aldığında erkek kardeşinin ismini gördü.
Merakla kulağına yaklaştırdı, "Alo" "Abla babam her şeyi öğrendi, eve hemen gelmen gerekiyor" "Ne?"
Hızla geriye çekilip ayaklarını yataktan indirdi, "Nasıl öğrendi?" "Ben.. Bir hata yaptım. Annemle konuşurken, bunca yıl tek başına olduğunu ağzımdan kaçırdım, babamın da bizi duyduğunu bilmiyordum. Özür dilerim abla, çok özür dilerim."
Ayağa kalktı Eva, bakışlarını Savaş'a çevirdi. "Gitmem gerek" dedi, genç adam ona eşik etmek adına kalkmaya yeltenince, genç kız engel oldu.
"Yataktan çıkamazsın, geleceğim sonra"
Arkasını döndü, çantasını eline aldığı gibi koşar adımlarla hastaneden çıktı. Apar topar caddeye yaklaşıp önüne çıkan ilk taksiye bindi.
Kalbi hızla çarpıyor, elleri tir tir titriyordu. Bunca yıldan sonra ilk defa evine gidecek, babasıyla yüz yüze gelecekti.
Derin derin nefes alıp cesaretini toparlamaya çalıştı, taksinin tam kapının önünde duruşuyla ufak bir duraksama hissetti. Cesareti yoktu, içeri yeniden girmeye, babasının yüzüne bakmaya.
Ayaklarını yavaşça indirip çıktı, sokağın orta yerinde duruyordu. Birkaç çocuk dışında boştu, bakışları apartman dairesine kaydı.
Defalarca bu anın hayalini kurmuştu, yeniden bu eve girebilmek, yeniden odasına ve yatağına kavuşabilmek, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldi.
Gözleri dolu dolu oldu, o gün dün gibi zihninde yer aldı. Babasının sorusuyla genç adamın elinden tutmuş, bir daha geri dönememişti.
Hızlı hızlı nefes alırken gözleri apartmanın giriş kapısına kaydı, erkek kardeşi onu pencereden fark ettiği gibi soluk soluğa inmişti.
"Abla" dedi, gözlerinin içine bakıyordu. "Hadi" diye ekledi.
Derin bir soluk aldı genç kız, sakinleşmeye çalıştı. Kardeşinin de desteğiyle apartmana girdi. Basamakları tek tek çıkarken her anda eski günlerini hatırlıyordu. Hatırladığı her anda da gözleri yaşla doluyordu.
Kapının önünde adımları durdu, Eren'in gözleri ona döndü. Kafasını olumlu anlamda salladı, genç kız kardeşinin verdiği cesaretle kapıya yaklaştı. Çok az aralık duruyordu, Eren çıkarken özellikle kapatmamıştı.
Eliyle itti, önüne evin salonu çıktı. Gözleri önce annesine kaydı, koltukta oturmuştu, gözleri yaşlıydı. Kızının bunca zaman yaşadığı her şeyden tamamen kendini sorumlu tutuyordu, nasıl bir anneydi ki yanında olamamıştı.
Eva kafasını salonda gezdirdiğinde kız kardeşini gördü, iki çift mavi göz buluştu. Eda dalgalı saçlarını tepeden at kuyruğu yapmıştı, bakışları şaşkındı.
Genç kızın yaşlı gözlerine 'Eda' diye tek hece eşlik etti. Eda tek kelime bile etmedi, gözlerini ablasının gözlerinden ayırıp sırtını döndü. Hızlı adımlarla odasına yürüyüp kapıyı sertçe çarptı.
Erkek kardeşinin desteğiyle güçlü durmaya çalıştı, salona tek adım attığında gözleri babasının gözlerine kaydı, Adnan Bey üç yıla rağmen oldukça çökmüş, yaşlanmıştı.
Saçlarının büyük kısmına aklar düşmüştü, gözlükleri her daim olduğu gibi yine gözlerindeydi. Zayıftı, fakat daha çok zayıflamıştı. Elleri, işinin zorluğu altında kırışmış, yıpranmıştı.
Mavi gözleri, kızının gözleriyle buluştuğunda yanağına tek bir damla yaş süzüldü. O günü bir an bile unutmamış, kızının özlemi ile yanmıştı.
Tek kelime edecek gücü yoktu, duyduğu gerçekler vicdan azabını kat kat daha da arttırıyordu. Bunca yıl kızı bir başına ayakta durmaya çalışmış, kimseye muhtaç olmadan yaşamını idame ettirmiş, düzgün bir hayatın içerisinde okulunu da bitirip çalışmaya başlamıştı.
"Gözümün nuru" dedi fısıltıyla, Eva'nın hasret kaldığı iki sözcükle gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"Baba" dedi, iki hıçkırık arasında. Adnan Bey gücünü toparlayıp yanına yaklaştı. Titreyen elini kızının yüzüne bıraktı, "Gururum" dedi, onunla gurur duyuyordu, onu bir başına bırakışına rağmen bile başını yere eğecek bir şey yapmamıştı.
"Haklıydın baba.. O ilk fırsatta beni terk etti"
Adnan Bey kafasını hızla iki yana salladı, "Keşke.. Keşke haklı çıkmasaydım. Keşke benim kızım 3 yılını çok mutlu geçirmiş olsaydı. Şu an gözlerine baktığımda hüzün değil mutluluk görebilseydim."
Eva hızla kollarını babasının boynuna doladı, "Özür dilerim baba" "Tek hatalı olan benim, seni bir başına bıraktım. Seçimine bakmadan yanında her daim olmalıydım."
Kafasını kızının boynuna gömmüştü adam, bunca yıl özlem duyduğu, her an kalbinde duran kızının kokusunu içine çekti. "Kalbimin en büyük sızısıydın. Affet beni kızım, arkanda olamadım."
Eva kafasını hızla iki yana sallıyordu, kalbinde onlara karşı öfke, kızgınlık, kırgınlık yoktu. Bunca zamandaki özlemi hiçbirine müsaade etmemişti.
..... Salonun orta yerinde karşılıklı iki koltuk duruyordu, birinde Eren ve Annesi, diğerinde de Eva ve babası oturuyordu. Adnan Bey kızının ellerini sıkıca tutmuş, ondan bunca zamanın özetini dinliyordu.
Hülya Hanım bir yandan kızını dinlerken bir yandan da diğer kızının odasının kapısına bakıyordu. Ablası geldiği andan beri Eda hiç çıkmamıştı.
Ayağa kalktı, ablasını görmemiş olmalıydı. "Eda'da da seni görmeli" dedi, odaya yürüdüğünde Eva sadece kafasını o yöne çevirmekle yetindi. Eve geldiği ilk anda onunla göz göze gelmiş fakat yüzüne bile bakmadan odasına girmişti.
"Eda" dedi Hülya Hanım, elini yavaşça kapıya vurdu. Eda yatağının ucuna oturmuştu, istem dışı öne arkaya sallanıyordu. Gözlerinde koca bir öfke vardı, telefonun avucunda delice sıkmıştı.
"Eda.. Aç kapıyı. Ablan geri döndü." diye ekledi, herkesin bakışı o yöndeydi.
Eda ayağa kalkıp kapıya yaklaştı, açmadan "Benim bir ablam yok!" diye gürledi, evin içerisinde haykırışı yankılandı.
Eva'nın yüzü asıldı, gözleri anında dolu dolu olmuştu. Adnan Bey hızla ayağa kalktı, "Eda" diye seslendi. Kızının, ablasını üzmesine engel olmaya çalışıyordu. "Kapıyı aç"
Eda kafasını hızla iki yana salladı, hiçkimse hiçbir şey ona kapıyı açtıramazdı. Eren de yaklaştı, kapının kulpunu indirip kaldırdı, kilitli olmasına rağmen defalarca denedi.
"Eda Abla aç kapıyı, lütfen." "Hayır!!" diye haykırdı, yatağının ucuna yeniden oturdu. İki elini kulaklarına sıkıca dayadı, duymak istemiyordu. Ablasının onları bir adam uğruna terk edişini kabullenemiyordu.
Adnan Bey gerildiğini hissetti, kulpu hızla indirip kaldırırken Eva yanağına süzülen yaşı silip ona yaklaştı. "Baba.. Yapma" dedi, tüm bakışlar ona döndü. Üstüne gidip onu zorlamalarını istemiyordu, ona biraz zaman vermek en doğrusu olacaktı.
.... Bir gün Sonra..
Genç adam doktorun da onayıyla taburcu olmuştu. Eva tüm sorumluluğu üstüne almıştı, sevdiği adamın bakımıyla kendisi ilgilenecekti. Ailesini ikna edip göndermiş, Serkan'ın evine gelmişlerdi. İkisi yanlızdı.
Önce onun için kendi elleriyle yemek yapmıştı, yemesine de yardımcı olup giysilerini temizleriyle değiştirmesine yardımcı olmuştu, yarasıyla dikkatle ilgilenmişti.
Kendi ailesine de, eve yeniden dönebilmek için iki gün istemişti. Evini toparlayıp taşınabilmek için bu zamana ihtiyacı vardı.
Akşam vakitleriydi, iki genç uzun zamandan sonra ilk defa bir evin içerisinde kalıyorlardı. Eva öylesine özenle ve dikkatle onunla ilgileniyordu ki Savaş yaptığı hatanın pişmanlığını her anda hissetmeye devam ediyordu.
Yatağa yatırıp üstünü örttü genç kız. "Uyu ve iyice dinlen" dedi, Savaş kafasını olumlu anlamda salladı. Yorgun hissediyordu, uyumaya ihtiyacı vardı.
Elini Eva'nın elinin üzerine bırakıp sıkıca tuttu, genç kız yatağın kenarına oturup ufak bir tebessüm etti. Diğer elini de yüzüne yaklaştırıp sakallarını okşadı.
"Burada kalamaz mısın?" diye sordu Savaş, uyuyana kadar bile olsa özlem duyduğu gözlerin içine bakmak istiyordu. Yatağın boş tarafını bakışlarıyla işaret etti, Eva tereddüt etmeden ayaklarını yatağa bırakıp yanına yattı.
Birbirlerine döndüler, gözleri gözlerine, kalpleri de kalplerine kavuşmuştu. Savaş bir elinden sıkıca tutmuştu, diğer elini yavaşça kaldırıp genç kızın yanağına bıraktı. Yavaşça okşarken tüm bedeni heyecanla tir tir titriyordu.
"Gökyüzüm" dedi gökyüzünü andıran masmavi gözlerine hayranlıkla bakıp.
Genç kızın yüzünde ufak bir tebessüm vardı, kalbi hızla çarpıyordu. Yanağındaki el, heyecanına heyecan katıyordu.
"Hava.. Güneşli" diye ekledi Savaş, gözleri kapanmak için direnirken, bakışlarını bir an bile kızın tebessüm dolu yüzünden ayırmıyordu.
Gözleri yavaşça kapandı, tüm bedeni uykuya yenik düşerken Eva yavaşça doğrulup yataktan çıkmadan üstünü örttü. Yeniden aynı şekilde yatıp elini yeniden yüzüne bırakıp sakallarını okşamaya başladı.
.... Gözlerini usulca araladı genç adam, sabahın ilk ışıkları yüzüne vuruyordu. Uzun zaman sonra ilk defa huzurluydu, uzun zaman sonra ilk gece uykusunu tatmıştı.
Yüzünde koca bir tebessüm vardı, kafasını yanına çevirdi, boştu. Şaşırdı, gözleri genç kıza kaydı. Yatağın ayak ucunda bir heykel edasında oturmuş, arkası ona dönüktü.
Doğruldu, "Sevgilim" dedi, yatakta sürtünerek yaklaştı, yanına oturdu. Gözlerini ona çevirdi.
Eva tepkisizdi. Gözleri kızarık, yüzü solgun ve uykusuzdu. Saatlerdir bu şekilde oturuyordu, gece boyunca gözlerini bir an bile kırpamamıştı.
"Eva" diyen adamın sesiyle, iki yanağına aynı anda usulca yaş süzüldü. Verdiği kararın altında kalbi delice çarpıyordu.
Genç adamın tüm benliğini huzursuzluk sardı, elini genç kızın çenesine bırakıp yüzünü kendine çevirdi, bakışları bir çift mavi ile buluştu.
"Bir şey mi.. oldu?"
Alt dudağını ısırdı Eva, kafasını eğdi, gözlerine bakamadı. Yanağına ardı arkasına yaşlar süzülüyordu, "Ben.." dedi sustu, cesaretini toplamaya çalıştı. Dudakları titriyordu.
"Ben.. yapamam" diye ekledi. Dün gece, o geceden sonra ilk defa adamla aynı yatağı aynı evi paylaşmıştı. Sabaha değin koca bir his tüm benliğini sarmış, uyuduğu anda yeniden gideceğinin korkusunu yaşatmıştı.
Gözlerini bir an bile kırpamamış, o geceyi dün gibi hatırlamıştı. Hiç bilmiyordu, bir daha onunla birlikteyken gözlerini rahatlıkla kapatabilecek miydi yoksa bir ömür bu korkuyla, bu güvensizlikle mi yaşayacaktı.
"Ne?"
"Bunu yaşayamam.. Her geceyi beni terk edeceğinin korkusuyla geçiremem."
Bazen bir şeyi tamamen bitirebilmek için yeniden başlamak gerekebilir.
Yeniden sarılmak, yeniden yaklaşmak ve yeniden başlamak genç kıza tamamen bitirebilme gücü ve bir daha olmayacağına dair inancı vermişti.
Kalbindeki eksiklik onu artık tamamen bitirmişti. Bu, Eva'nın kalbinin Savaş'a ilk vedası oluyordu.
.... Eva'nın vedası için ne düşünüyorsunuz? Haklı mı haksız mı? 3 Bölüm Sonra Final 💙 |
0% |