@mlkshnn
|
“Hangimiz daha pişman? .... "Ama efendim, sınavım" Derin nefes aldı genç kız, kafasını eğdi. Ne yapacağını bilmiyordu, ya sınavına gidip işsizliği seçecekti yada burada kalacaktı. Gözlerini kapadı, pişman olacağı bir karar vermek istemiyordu. İki elini beline götürüp kemerlerini açtığı önlüğü boynundan çıkardı. Patronunun gözlerine bakarak önüne bıraktı. Tercihi okulu ve sınavıydı. "Özür dilerim ama bu sınavı kaçıramam" Umursamadı genç kız, arkasını dönüp personel odasına geçti. Kitaplarını ve çantasını alıp arkasına bakmadan çıktı. Kapının önünde duran kişiye kaydı bakışları, hala bekliyordu Savaş. Çok yakınında durdu, her şeye anbean şahit olmuştu. "Eva" Ağzından ilk defa kelime çıkıyordu, genç kız kara'm dediği gözlerinin içine bakıyordu. Kafasını yavaşça iki yana salladı, sollayarak geçti. Adımları da tıpkı kalp ritimleri gibi hızlıydı. Derin nefes aldı Savaş, daha fazla dayanamadı, koşar adımlarla yaklaşıp önüne dikildi, kızın adımlarının durma nedeni oldu. Gözlerinin içine bakıyordu, 'Özür dilerim". Biliyordu, kızın kimsesiz kalması da okulunu bırakması da şu an bu kafede çalışıyor olması da onun hatasıydı. Eva'nın gözleri öfkeye büründü. Bu kadar kolay mıydı? Bir gece ansızın, gerideki kişiye ne olacağını bile düşünmeden gidip üç yıl sonra geriye dönmenin tek telafisi bir özür müydü? Avuçlarını sıktı, elini kaldırdı, adamın yanağına sert bir tokat geçirdi. Tokat kalbine alevler sarsa da işaret parmağını tehditkar bir şekilde gözlerine salladı. "Sakın, sakın tek kelime etme!" Gözlerinin dolduğunu hissetti, kara'm dediği teninin üzerindeki parmak izlerine bakamadımi, arkasını döndü. Parmaklarını öylesine sıkmıştı ki, avuçlarında tırnak izleri oluştuğunun farkında bile farkında değildi. Adımları hızlı, kolunda kitabı vardı. Kalbi delice atıyordu, kendinden nefret ediyordu. Ona vurduğu tokat neden kalbini alevlerin içine atmıştı. Kitaplarını göğsüne bastırdı, otobüs durağına ilerledi, derin derin nefes alıyordu, bir an önce sınavına yetişmesi ve sorulara odaklanması gerekiyordu. Tepisizdi genç adam, yanağına çarpan tokat umurunda değildi. Kalbini en çok yakan, kızın gözlerine ve yüzüne hiç bakmayışıydı. Bakışları koşar adımlarla karşı caddeye geçen Eva'daydı, kitaplarını sıkıca tutmuş, duraktaki bankın köşesine yaslanmıştı. Kafası yerdeydi, ayaklarının biri önde diğeri de bir adım gerideydi. Gözlerini kapadı zihni onu gördüğü ilk ana gitti. Henüz 18 yaşındaydı genç adam, bir kamyonetin arkasında, yığınla eşyanın üzerinde oturuyordu. Babası yeni bir ev satın almış, günlerdir yerleşmek için toparlanıyorlardı. Yük aracına yeni evin yol göstermek için eşlik ediyordu, sırtını arkasındaki fırınlı ocağın kapağına dayamış, elindeki telefonla oynuyordu. Yeni evin bulunduğu sokağın başında bir cadde vardı, caddenin orta yerinde de otobüs durağı bulunuyordu. Bakışını yavaşça telefondan ayırdı, gözleri bir yere yoğunlaştı. Genç bir kız sırtını durağın köşesine dayayarak bekliyordu. 16 yaşındaydı, beline yetişen uzun düz saçları yüzünü kapatmıştı. Kulaklarında kulaklık, kollarında da göğsüne bastırdığı kitaplar vardı. Kafası yere eğikti, dinlediği müziğe uygun olarak ritim tuttuğu sağ ayağını izliyordu. Yavaşça doğruldu Savaş, sokağa giren kamyonetin ilerlerleyişine rağmen bakışını hiç ayırmadan kızı izliyordu. Bir otobüs görüş açısını kapattı, kısa bir duraksama sonrası genç kız gözden kayboldu. ..... Nakliyeciler eşyaları eve taşıyor, genç adam da yeni sokağı keşfediyordu. Dört kattan oluşan bir apartman dairesinin ikinci katına taşınıyorlardı. Sokaktaki tüm evler 4 veya 5 kattan oluşurdu, tümünün de ufak betondan oluşan bir bahçesi vardı. Savaş kaldırımdaydı, sırtını kendi apartmanının bahçe duvarına dayamıştı. Oldukça kısa siyah saçları vardı, sakalsız yüzü pürüzsüz ve esmerdi. Bakışı etraftaydı, izliyordu. Gözleri bir arabaya kaydı, sokağa giriyordu. Doğruldu, bekledi. Tam önünde durdu, beyaz ve normal fiyatlarda bir arabaydı. Sürücü kapısı açıldı, bir adam göründü. İsmi Sinan'dı, esmer yüzü, aklanmış saçları olan göbekli biriydi, sert bakışları vardı, attığı adımlar genç adamın önünde durdu. Bakışlarını, onunkiyle aynı renk olan bakışlara çevirdi. Gözlerini kısmış, kaşlarını da çatmıştı. İşaret parmağını yavaşça kaldırıp gözlerinin önünde tehditkar bir şekilde salladı. "Bu sokakta adının geçtiği tek vukuat duymayacağım!" Kafasını olumlu anlamda salladı Savaş, babası bu cümleyi ona defalarca kuruyordu. Yaşadıkları eski sokakta genç adama dair onlarca şikayet olmuştu, komşular varlığından ve davranışlarından oldukça rahatsızdı. Oğlunu solladı Sinan Bey, bahçeye yürüdü. Genç adam arkasından baktı, gözden kaybolana da dek tepkisiz izledi. Sırtını yeniden duvara yaslayıp derin nefes aldı. .... Kamyonun içerisindeki yüklerin ikincisi de tamamen boşaltılmıştı. Genç adam hala aynı şekilde bekliyordu, elinde telefonu vardı. Müzik açmış, etrafa vereceği rahatsızlığı umursamadan dinliyordu. Oldukça sıcak bir hava hakimdi, kafasını kaldırdı. Güneş yakıcılığını masmavi gökyüzünün içerisinde gösteriyordu. Elini yavaşça kaldırıp kafasına dayadı, biraz da olsa gölge yapmak istedi. Bakışı sokağın girişine kaydı, üç kızın girdiğini gördü. Ellerinde kitaplar, sırtlarında çanta vardı, bir şeyler konuşup gülüşüyorlardı. Genç adamın gözleri ortadakine kaydı, durakta gördüğü kişiydi. Sessizce izledi, kızın bakışlarını kaldırdığını gördü. İlk fark ettiği ise masmavi gökyüzünü andıran gözleriydi. Geri geri adım attı Savaş, sırtını duvara dayadı. Eva'nın kahkahasını duydu, yüzünde çok ufak bir tebessüm belirdi. 'Hava Güneşli' dedi, kalbinin en derinlerinde güneş açtığını hissedip. Genç kız adamın varlığından bir haber iki arkadaşıyla yürümeye devam etti. Adamın çaprazındaki bir apartman dairesine girdi, gözden kayboldu. Tepkisizdi Savaş, sadece çaprazdaki binaya bakıyordu. Kafasını kaldırdı, kızın evinin bulunduğu katı tahmin etmeye çalıştı. Bundan sonra gözetleyeceği evdi. Gözlerini kapadı genç adam, yıllar öncesine dönmüş gibiydi her şey. Onu ilk gördüğü anda da uzaktan gözden kayboluşunu izlemek zorunda kalmıştı. Derin nefes aldı, genç kızın bindiği otobüsün uzaklaştığını gördü. Bakışını yoldan hiç ayırmadı, tek adım atacak gücü yoktu. ..... Yaşadığı sokağa girdi genç kız, akşam üstüydü. Sınavından çıkmış, ilk defa bu saatlerde evine dönmek zorunda kalmıştı. Artık bir işi de evi dışında gidecek bir yeri de yoktu, kafası yerdeydi. Bitkin hissediyordu, zihni de kalbi de bedeni de yorgundu. Bakışını yavaşça kaldırdı, gözleri birine kaydı. Genç adam apartın önündeydi. Kapının önünde bulunan basamakların en alttakinde oturmuştu. Kafası yerde, iki dizinin arasındaydı. Saatlerdir burada bekliyordu, genç kızı bir daha görmek, yaptığı hatayı düzeltmek istiyordu. Derin nefes verdi Eva, alt dudağını ısırdı, kafasını yavaşça iki yana salladı. Onu asla affetmeyecekti, kalbini ona bir daha asla açmayacaktı. Umursamamaya dikkat ederek adımlarına devam etti. Hiç durmadan ilk basamağa tırmandığında genç adam hızla kafasını kaldırdı. Genç kız üzerindeki bakışları görmemeye çalışıp tek tek yükseldi, şifreyi tuşlayarak binaya girdi. Arkasına hiç bakmadı, biliyordu kara'mındaki ifade onun acıya bürünmüş, katılaşmış yüreğini yumışatacaktı. Dairesinin kapısını kilidiyle açtı, ayakkabılarını çıkardı, kapıyı geri kapatıp kitaplarını girişteki masaya bırakarak odasına yürüdü. Bedenini yatağa bıraktı, yan döndü. Gözleri pencerede, aklı gerideki adamdaydı. Gözlerini usulca kapadı, uyuyamacayacağını biliyordu. Yapması gerekenler vardı, önce duş alıp giysilerini değiştirmeli sonra yemek yemeli en son olarak da İngilizce sınavı için son rütuşları yapmalıydı. ..... Duyduğu bir ses ile gözlerini araladı genç kız, odanın kapısı çalınıyordu, gözleri büyüdü. Nasıl uyuyakalırdı? Hızla saate baktı, 3 saat geçmişti. Ayağa kalktı, kendine gelmeyi bile bekleyemeden kapıyı açtı, karşısında ev arkadaşı Ayla vardı. Genç kız okulundan gelmiş, başta arkadaşının kafede olduğunu düşünmüş fakat masanın üzerindeki kitapları fark edince evde olduğunu anlayıp telaşlanmıştı. Bu saatte evde olması hiç normal değildi. Hızla yaklaştı, elini arkadaşının yüzüne bıraktı, önce alnına ardından da yanağına. 'Ateşin de yok, başka rahatsızlığın mı var?". Eva kafasını yavaşça iki yana salladı, kapıyı açıp bırakıp arkasını döndü. Yatağının ucuna oturup kafasını eğdi, Ayla merakla takip etti, yanına oturdu. Bakışını ona çevirdi, bir gariplik olduğunu görüyordu. "Sınav hiç önemli değil, bir dahakinde yaparsın. Zaten tek ders, diploma alman zor değil" Diploma için son sınavının bugün olduğunu biliyordu, durumuna bakılırsa da kesinlikle kötü geçmişti. Genç kızın gözleri arkadaşına döndü, ona teselli vermeye çalıştığını biliyordu. "Mezunum artık" dedi, sınavı çok iyi geçmişti, tüm soruları düşünmeden cevaplandırmıştı. Gösterdiği tüm emekler yavaş yavaş karşılığını veriyordu. "Ne? Geçtin mi yani?" gözlerinde anlamsız bir bakış vardı, dersi geçti ise neden böyle durgundu, anlam veremiyordu. "Evet, geçtim." Dedi, gözlerine baktı. Ayla hızla ayağa kalktı, önüne dikildi. Yüzünde koca bir tebessüm oluşturdu, yaklaştığı gibi sıkıca sarıldı. Oldukça mutlu olmuştu, arkadaşının artık daha rahat bir hayata sahip olmasını istiyordu. Çoğu zaman kendi sınavından daha çok onukileri düşünmüştü. Onun arkasında bir çınar gibi babası, ailesi, kardeşleri vardı. Dersten kalırsa bile desteklerini hiç eksik etmeyeceklerini biliyordu. Eva'nın yüzünde tebessüm belirdi, arkadaşının iki kolu boynunu sıkıca sarmıştı. İki elini sırtında birleştirdi, neden üzülüyordu ki, uzun zamandır istediği de buydu. Tüm derslerini geçip mezun olmak. Yavaşça geriye çekildi, Ayla'nın gözlerine minnetle baktı, onu kendine ufak sarılışı getirmişti. Ayağa kalktı, gözlerine bakıyordu. "Ben çok açım sanırm" dedi, genç kız kafasını hızla aşağı yukarı salladı. Evde yapmayı en çok sevdiği şey, arkadaşıyla birlikte yemek yapmak, sohbet eşliğinde yemek, şimdilik yapamayacak olsalarda film izlemekti. "Hadi başlıyoruz" diyerek yönünü mutfağa çevirdi. .... Elindeki kaşıkları da masaya dizdi Ayla, özenle iki arkadaş yemek yapmışlardı. Yerine oturdu, arkadaşını bekledi. Eva dikkatle dilimlediği domatesleri aldı, masaya bırakıp yerine geçti. Karşılıklı oturmuşlardı. Kaşığına çorba koydu, bakışını arkadaşına çevirdi. "İşten ayrıldım" dedi, Ayla'nın gözleri ona döndü. Ağzına koyduğu çorbayı yuttu, şaşkınlıkla gözlerine bakıyordu. "Ne?" diyebildi merakla, Eva çorbasını içti. Kaşığını bir daha kaseye daldırdı, gözlerine bakmamaya gayret ediyordu. "Ama sorun değil, yarın yeni iş arayacağım" umursamaz olmaya, çaresizliğini hissettirmemeye çalışıyordu. Son yıllarda her daim yaptığı gibi hissettiği üzüntüyü kendi içine saklıyordu. Ayla tepksizdi, kaşığını tutmuş, masanın üzerine bırakmıştı. Sessizce onu izliyor, yaptığı açıklamaları dinliyordu. Biliyordu, bu iş arkadaşının geçim kaynağıydı. Derin nefes aldı, sorularla üstüne gitmek istemedi. "Bulacaksın, bunu ikimizde biliyoruz" dedi yüzünde çok ufak ve gerçek olmayan bir tebessümle. Çorbasından bir kaşık yuttu, gözlerini arkadaşının mavilerine çevirdi. "O zaman yarını değerlendirip mezun oluşunu kutlayalım" Eva şaşırdı, merakla ona bakıyordu. "Yarın bizim kızlarla buluşalım" Biliyordu Ayla, Eva'nın yoğunluğu çok fazlaydı. Uzun zamandır tek arkadaşıyla bile oturmamış, sohbet edememişti. Üstelik mezun da oluyordu, bunu kendi aralarında ufak bir pastayla kutlayabilirlerdi. "Olur" dedi genç kız, böyle bir şeye tüm benliğiyle ihtiyaç duyuyordu. Genç adam geri dönüşüyle bile dengelerini altüst etmişti, kısa da onun yakınındaki varlığını unutup eğlenmek istiyordu. "Anlaştık o zaman, ben hemen kızları ayarlıyorum. Yarın her zamanki kafede bir araya geliyoruz" Hızla ayağa kalktı Ayla, odasına koşar adımlarla gidip telefonunu aldı. Mesaj grubunu açtı, yakın ortak arkadaşlarına buluşmayı haber verdi. ..... Öğlen vakitleriydi, Eva için gün uzun zaman sonra ilk defa bu saatte başlıyordu. Sabahın erken vaktinde uyanma, kafede yorucu bir gün geçirme ve sınava yetişme derdi yoktu. Bugün tüm sorunları unutup boş olmanın tadını çıkarma zamanıydı, geceye kadar arkadaşıyla film izlemiş, genellikle komedi izlenirdi, bazı anlarda kahkahalar atılmış bazı anlarda sessizlik çökmüştü. Gözlerini aynı yatakta açmış, sohbet ve gülüş eşliğinde kahvaltı edilmişti. İkisi de aynı anda odalarının kapısını açmış, hazır bir şekilde tebessüm etmişlerdi. Ayla uzun geniş paça bir kot pantolon ve mini bir bluz giymişti. Eva ise kısa bir şort, sadece bir tişört çekmişti üzerine. İkisininde ayağında topuklu ayakkabılar vardı, ikisinin de vazgeçilmeziydi. Sırayla duş almış, saçlarını özenle şekillendirmişlerdi. İkisi için de güzel bir gün olacaktı, dünden bu yana arkadaş gurubunda bugünün planı yapılıyordu. Uzun zaman sonra Eva'nın da dahil olduğu ilk toplantıydı, genç kız oldukça heyecanlıydı. Evin kapısını kilitledi Ayla, bir adım ileride duran arkadaşına yaklaştı. Koluna girdi, gülümseyerek merdivenleri tek tek indiler. Dış kapının açılmasıyla adımını durdurdu Eva, gözleri kaldırıma kaydı. Genç adam oradaydı, arkası dönük oturmuş, kafasını eğmiş, sessizce bekliyordu. Dünden bu yana bir an bile buradan ayrılmamıştı. Kendini affettirmeden de gitmeye niyeti yoktu. Arkadaşının bakışı ona döndü, yüzünü merak sardı. Bakışını onun donakaldığı yöne çevirdi, genç adamı gördü. Şaşırdı, bu adamı dün eve gelince de burada görmüştü. Yeniden arkadaşına baktı, dünden bu yana yüzünden hiç eksik olmayan gülüşü yok olmuştu. Yüzü sararmış, yumruklarını sıkmıştı. Gözleri büyüdü, aklına tek ihtimal gelmişti. Kafasını yavaşça iki yana salladı, bu adam düşündüğü kişi olamazdı. Bu adam, arkadaşının hayatını altüst edip terk eden kişi olmamalıydı. "Eva.. O değil, değil mi?" dedi fısıltıyla, Eva gözlerini kapadı, derin nefes verdi. "Gidelim" deyip basamağın birini indi, Savaş hızla kafasını kaldırdı, arkasını döndü, bakışları genç kızın mavi gözlerine kaydı. Ayağa kalktı, önüne dikildi. "Eva" Duymamaya gayret etti genç kız, arkadaşını geride bırakıp adımlarını hızlandırdı. Genç adam koşar adımlarla önüne dikildi, kolundan tuttu. Bu defa kaçmasına izin vermeyecek, gözlerine bakarak af dileyecekti. "Seni çok seviyorum Eva" Alt dudağını ısırdı genç kız, bu sözleri öncesinde adamın ağzından defalarca duymuştu. Öylesine inanmıştı ki, ailesini hiç düşünmeden geride bırakabilmişti. Tek kelime etmedi, bu adam için nefesini bile yormak istemedi. Unutmayacaktı, gecenin bir yarısı çantasını toplayarak kaçışını, onu yapayalnız ortada bırakışını. "Eva hata ettim, affet beni. Çok pişmanım" Derin nefes aldı genç kız, sessizliğini daha fazla sürdüremiyordu. Mavilerini adamın kara gözlerine dikti. "Hangimiz daha pişman? Senin için ailesini terk eden ben mi? Ailesi için beni terk eden sen mi?!" ..... Oy ve yorumları eksik etmeyelim ❤️ |
0% |