Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.Bölüm: Bir Kalbim

@mlkshnn

Dikkatle genç kızın bileğini tuttu Aslan, çevredeki bakışları bile görecek durumda değildi. Yavaşça takarak çengelini kapattı. Elini usulca yaklaştırıp yaklaştırıp genç kızın elini sıkı sıkı tuttu, parmaklarını parmaklarının içine geçirdi, kalbi öylesine hızla çarpıyordu, her an yığılabilirdi.

 

Zeynep sessiz bir soluk aldı, elini saran elin, parmaklarını saran parmakların etkisindeydi. Kalp ritmi deli gibi vuruyordu. Bedeni, elinden tüm vücuduna yayılan sıcaklığın etkisindeydi. Ömrü boyunca böylesini hiç görmemiş, tatmamıştı.

 

"İyi ki hayatıma girdin Zeynep." Dedi Aslan, yavaşça bir soluk alıp izleyen meraklı bakışlara rağmen tek adımla aradaki mesafeyi kapattı. Dudaklarını yavaşça alnına bastırdı, genç kız tüm bedeninin titrediğini hissetti.

 

Alt dudağının yavaşça ısırdı genç kız, kalbi deli gibi çarpmaya başlamıştı. Bu neydi, neydi de böyle hissettiriyordu. Elleri parmaklarını saran elin etkisiyle deli gibi titriyordu. Alnına dokunan nefes ile tüm bedeni anlık bir sarsılma geçirmişti.

 

Gözlerini yavaşça yere eğip ellerini hızla çekti. Gitmeliydi, bir an önce buradan, öğretmenden uzaklaşmalıydı. Çok garip hissettiriyordu, "Pasta.." dedi, hızla geri geri sendeledi. "Pasta ister misin?"

 

Genç adam alt dudağını ısırdı, yüzünde anında tebessüm belirdi, kızın kaçışıydı sebebi. Genç kız her defasında olduğu gibi yine arkasına bakmadan kaçmayı seçmişti. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı, "İsterim"

 

Zeynep hızla arkasını döndü, koşar adımlarla eve girdi. Selin'in yüzünde gülümseme vardı, ikisini hayranlıkla izlemişti. Derin bir nefes alıp eve girdi, "Zeynep.." Önce mutfağa yaklaştı, pasta getireceğini düşünmüştü, yoktu.

 

Odaya yaklaşıp önünde durdu, pasta bahaneydi, sadece bir an önce kaçmak için ortaya atmıştı. Elini önce yavaşça kapıya vurdu, "Girebilir miyim?"

 

Yavaşça araladığı anda gözleri genç kıza kaydı, yatağın kenarına oturmuştu. Bakışları dalgın ve sessizdi, ellerini deli gibi sıkmış öne arkaya doğru yavaşça sallanıyordu.

 

Yavaşça, rahatsızlık vermemeye çalışarak yaklaştı Selin, yanına oturdu. "İyi misin?" Diye sordu, Zeynep onu duymuyordu, zihni, bedeni ve kalbi sadece tek bir ana yoğunlaşmıştı, genç adamın elinden sıkıca tutup alnına kondurduğu öpücüğe.

 

Bakışlarını yanındaki kıza çevirdi, şaşkın ve merak doluydu. Kalbi haykırıyor olsa bile dilinde tek kelime yoktu, kafasını genç kızın cevabına istinaden yavaşça aşağı yukarı salladı.

 

"Pasta getirecek misin?" Diye sordu Selin, yüzünde ufak tebessüm vardı. Zeynep hatırlayıp hızla ayağa kalktı, bir an önce bir tabağa pasta koyup götürmeliydi.

 

...

"Oğlum"

 

Genç adamın gözleri duyduğu anda yaşlı kadına döndü, bir adım önünde duruyordu. "Esma Nine"

 

"Biraz konuşabilir miyiz?"

 

Kafasını olumlu anlamda salladı genç adam, heyecan doluydu, kalbi kıpır kıpır kanat çırpıyordu. Yavaşça yaşlı kadını takip edip kapıya çıktı. Karşılıklı duruyorlardı.

 

"Kırma..." Dedi yaşlı kadın, endişe doluydu. Bunca yıl el üstünde büyüttüğü, uğruna kendi çocuklarına ve torunlarına karşı geldiği bu kızın üzülmesine müsaade edemezdi. Kanından değildi belki ama canından bir parçasıydı. Onu bir meydanda, küçücük bedeniyle çaresizce ağlarken gördüğü ilk anda kalbine, evine ve ailesine almıştı.

 

"Ne?" Merak doluydu genç adam. Kalbindeki çarpıntı, ellerinde hissettiği ince parmaklarla daha da hızlanıyordu.

 

"Kızımın kırgın kalbini daha fazla kırma."

 

Aslan'ın yüzünde şaşkınlık oluştu, şimdi anlıyordu. Kafasını hızla iki yana salladı, bu mümkün bile değildi. Bakmaya bile kıyamazken nasıl, nasıl kırabilirdi. Elini yavaşça yaşlı kadının eline yaklaştırıp tuttu.

 

"Esma Nine... " Susup derin bir nefes aldı. "Onu o kadar çok seveceğim ki kırgınlığı, kimsesizliği yok sayacak."

 

Yaşlı kadının gözleri anında dolu dolu oldu, bunca yılda kızının arkasında tek kişiydi. Koca, dev bir kişiydi ama çok korkuyordu. Bir gün sonsuzluğa giderse kim onu ayakta tutacak, hayata tutunmasını sağlayacak ve ailesine kavuşana kadar koruyacaktı.

 

Kısık bir soluk aldı Aslan, bakışları yaşlı kadının gözleriyle buluştu. "Bana müsaade et. Kızına ömür yoldaşı olayım."

 

Esma Nine'nin yanağına yavaşça ufak bir damla yaş süzüldü, ne çok istemişti böyle bir şeyi. Hayatı bilmeyen kızı, önce arkadaşlığı sonra da aşkı öğrenmeliydi. Bu adam, geldiği anda kimsenin yapamadığını yapıp arkadaşı olmayı başarmıştı.

 

"Var.." derin bir nefes aldı, "Müsaadem var"

 

Genç adamın anında yüzünde gülümseme oluştu, derin bir nefes aldı, rahatlamıştı. "Kutlamaya devam o halde"

 

Kafasını salladı yaşlı kadın, adama bahçeye gitmesi için yol verdiği anda Aslan hızlı adımlarla ilerledi, bir an önce genç kızı görmek istiyordu.

 

....

Sabah vakitleriydi, genç adam ilk defa evden böylesine erken çıkıyordu. Uyandığı anda hızlı hızlı hazırlanıp soluğu dışarıda almıştı. Ders başlamadan önce genç kızla daha uzun oturup sohbet etmek istiyordu. Dün geceki partide aralarında hep kovalamaca geçmişti, o yaklaştıkça genç kız bir bahane bulup uzaklaşmıştı.

 

"Aldın mı oğlum hediye?" Diye sordu Güler Hanım, telefonun diğer ucundaydı. Dün oğlu ona genç kızın doğum günü için merkeze gideceğin söylemişti.

 

Genç adam kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı, hediye seçimi çok zor olmuştu, içine sinmesi çok önemliydi, özel yaptırmak zorunda kalmıştı.

 

"Evet anne, tam istediğim gibiydi."

"Zeynep beğendi mi?"

 

Aslan duraksadı, gördüğünde de bileğine taktığında da genç kız hiç tepki vermemişti. "Beğendi.. "deyip sustu, "Herhalde..."

 

Güler Hanım'ın yüzünde tebessüm oluştu, arabasındaydı, siyah bir jeep'ti. İşine gitmek için o da tıpkı oğlu gibi her sabah erken vakitlerde evden çıkıyordu.

 

"Zeynep'le aranızda şu an aklımdan geçen şey var mı?"

 

Genç adam sokağın başına girdiği anda adımları durdu, genç kız tam da beklediği gibi kaldırımın kenarında oturuyordu, yüzünde tebessüm belirdi. "Zeynep.." dedi fısıltıyla. Heyecan doluydu, bir an önce yanına oturup yakınında olmak istiyordu.

 

Adımlarını hızlandırdığı anda genç kızın bakışları o yöne döndü, genç adamı gördüğü anda zihninde tek bir an yer aldı. Dün akşam hediyesini verirken önce ellerini tutmuş sonra da alnına bir öpücük kondurmuştu. Kalbi deli gibi çarpmaya başladı, bu his çok şaşırtıcıydı, eli ayağı birbirine giriyor, aklını alıyordu. En iyisi ondan uzaklaşmaktı. Hızla ayağa kalktı, arkasına bile bakmadan koşar adımlarla bahçeye yürüdü.

 

"Zeynep!" Dedi genç adam şaşkınlıkla. Genç kız kafasını iki yana sallayıp duymazlıktan gelerek bahçeye girdiği gibi eve koşup gözden kayboldu.

 

"Zeynep.." dedi fısıltıyla Aslan, tek kelime etmeye vakit bulamamıştı. Bu kız hiç değişmeyecekti, yine kaçışları başlamıştı.

 

Derin bir nefes aldı, annesini telefonun ucunda unutmuştu, sesiyle kendine gelip soruyu hatırladı. "Aramızda kovalamaca dışında bir şey yok. Olmuyor... Olamıyor"

 

....

"Zeyno geçiyor" dedi Eray, okulun bahçesindeydi. Tüm çocukların bakışları aynı anda sokağa yöneldi. Genç kız sessiz ve ağır adımlarla bir hipnoz etkisinde gibi yürüyordu.

 

Çocuklardan biri kızın önündeki kadına kaydı, yeşil bir kazak vardı üzerinde, gideceği yere yetişmeye çalışırken arkasından bir gölge gibi takip eden kişiden nir haberdi.

 

"Yine bir yeşilin izinden gidiyor" dedi çocuklardan diğeri. Yüzlerinde aynı anda aynı sıkıntılı ifade belirdi, genç kızın bu şekilde her gördüğü yeşili takip etmesi hepsini üzüyordu.

 

"Karışmayalım"

 

Arkasını tek tek döndü hepsi, ellerinde top vardı. Neden dersiydi, öğretmenleri tarafından bugün öğrencilerine verilen ufak bir hediyeydi.

 

Aslan okul binasının önünde göründü, elinde karton bardak bir kahve vardı. Öğrencilerini ara ara kontrol etmek için bahçeye çıkıyor sonra yeniden içeri giriyordu. Gözlerini bahçede gezdirdiği sırada çocukların sokağa baktığını gördü. Merakla önündeki birkaç basamağı inip bahçeye indi, "Çocuklar" diye seslendi. Endişeyle doldu, bir sorun mu vardı? Adımlarını hızlandırdığı anda gözleri sokağa kaydı, genç kız göründü. Anında yüzünde istem dışı bir tebessüm belirdi.

 

"Zeynep.."

 

Alt dudağını ısırıp kahveyi deli gibi sıktı. Derin bir nefes aldı, bu fırsatı kaçırsmazdı. Hızla bakışlarını öğrencilerine çevirdi, "Kimse dışarıya çıkmasın." Arkasını döndüğü gibi kahveyi bir duvar kenarına bırakıp kapıdan çıktı.

 

Hiç ses çıkarmadı, genç kız varlığını hissettiği anda deli gibi kaçacak, uzaklaşacaktı. Yavaş ve ağır adımlarla tıpkı bir gölge gibi izlemeye başladı.

 

Zeynep arkasındaki adamdan bir haberdi. Aklı, kalbi ve zihni tek bir şeye odaklıydı, ne gelip geçen insanları ne sesleri duyabiliyordu. Tek gördüğü, duyduğu ve bildiği önündeki yeşildi. Bir caddenin kaldırımında durdu yeşilli kadın, genç kız da aynı anda durdu, Aslan da adımlarını durdurdu.

 

Arabaların durmasıyla kadın karşıya geçti, genç kızda aynı şekilde ilerleyince genç adam da takip etti. Oldukça sessiz ve merak doluydu. Semtten oldukça uzaklaşmışlardı, nereye gidiyordu ki bu kız?

 

"Nereye Zeynep?" Yavaşça fısıldıyor, gözlerini bir an bile kızdan ayırmıyordu ki genç kız adımlarını durdurdu. Önündeki kadın ilerideki bir apartmana girmişti. Yüzü asıldı, bir yere girilmesi en büyük hayal kırıklığı oluyordu.

 

Sessizce önündeki apartmanı izleyip derin bir nefes aldı, bir an önce eve dönmeliydi, ninesi uzun süre gelmediğini fark ettiği anda endişelenecekti. Yavaşça bedenini çevirdiği anda gözleri genç adamın gözlerine kaydı, adımlarını durdurduğu anda Aslan hızla yanına yaklaşmıştı.

 

"Zeynep.."

 

Genç kız anında bir adım geriye gidip gözlerini olabildiğince hızla gözlerinden ayırdı. Temas kurduğu anda tüm dengeleri alt üst oluyordu. Alt dudağını yavaşça ısırdı, zihninde sadece dün akşam yer aldı. Genç adam önce ellerini tutmuştu, bakışlarını anında ellerine çevirdi, deli gibi titremeye başlamıştı. Sonra alnına sıcacık bir öpücük kondurmuştu, tüm vücudunu bir sıcaklık esir aldı. Kalbi ritmini şaşırmaya başladığı anda yavaşça arkasını döndü, Aslan itiraz edip fırsat vermeden bileğini tutup kendine doğru çekti.

 

Hızla çarpıştılar, bedenleri deli gibi temas etmeye başladı. Genç kız gözlerini deli gibi sıktı, burnu adamın göğsüne dayalıydı, kalbi deli gibi çarpıyor, hızlı hızlı nefes alıp veriyor, avuçlarından ter akıyordu.

 

Aslan'ın gözleri anında ona döndü, yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Burnunu yavaşça çenesinin tam altında duran temas etmeden yaklaştırdı. Kokuyu sessizce içine çekip gözlerini kapadı, ne güzel bir kokuydu bu, tüm varlığını esir ediyordu.

 

Gözlerini yavaşça aralamaya çalıştı genç kız, bakışları adamın gözleriyle buluştuğu anda hızla kafasını yere eğdi. "Git.." dedi zar zor. "Gitmem gerek."

 

Arkasını döndü, bir hışımla adamdan uzaklaşıp yürümeye başladı, adımları oldukça zor atıyordu. Kalbinin ritmi ayaklarının tüm gücünü almıştı. Niye böyle oluyordu? Niye bu adamla yakın durduğu her anda kendinden geçiyordu?

 

Alt dudağının kenarını sertçe ısırıp kafasını iki yana salladı, bir şey yoktu. Bir şey yoktu, sadece bir anlık bir şeydi. Avucunu yavaşça kalbine bırakıp sakinleşmesini bekledi, böyle çarpması çok şaşırtıcıydı.

 

"Ah Zeynep.." dedi Aslan, elini yavaşça ensesine bırakıp ovdu. Bu kız böyle kaçmaya devam ettikçe hiç ilerleme katedemeyecekti. Kafasını yavaşça iki yana salladı, pes etmeyecek, elbet kaçışını durdurmayı başaracaktı.

 

...

Son dersteydi genç adam, çantalarını toparlamayan çocuklara döndü, aklında tek bir şey vardı. "Çocuklar.. " tüm bakışlar anında öğretmene döndü.

 

Derin bir nefes aldı Aslan, elinde çok büyük bir koz vardı, kullanmaktan kesinlikle çekinmiyordu. "Yarın da beden dersi ister misiniz?"

 

Anında öğrencilerin yüzünde gülümseme oluştu, heyecanla dolmuşlardı, beden dersini çok seviyorlardı. "Evet evet!" Diye haykırışlar anında yükselmeye başladı sınıfın içerisinde.

 

Genç adam alt dudağını ısırıp tebessüm etti, "Bir şartım var"

 

Çocuklar susup merakla yüzüne bakıyordu, hepsi çantasını toplayıp sırtına taktıktan sonra sıralarına oturmuşlardı. "Şart mı?" Diye sordu en orta sırada oturan küçük bir çocuk.

 

Elini yavaşça ensesine bırakıp ovdu Aslan, "Zeynep'i dışarı çıkaracaksınız, ben gelince de hepiniz uzaklaşacaksınız."

 

Çocukların bakışları anında buluştu, hepsinin yüzünde anında tebessüm belirdi. Bu anlaşma çok kolaydı, zaten seslendikleri her anda genç kız yanlarına itiraz etmeden geliyordu. "Anlaştık" dedi çocuklardan en önde oturanı, arkadaşlarından onayı almıştı. Beden dersi için bunu yapabilirlerdi, çok kolay bir görevdi.

 

....

"Zeyno!!" Diye seslendi Eray, genç kız odasındaydı, kucağında Boncuk vardı. İsmini duyduğu anda hızla ayağa kalkıp pencereye çıkardı kafasını. Gözleri küçük arkadaşlarına kaydı.

 

Elindeki topu yavaşça kaldırdı Bahadır, "Zeyno bir eksiğimiz var"

 

Genç kızın yüzünde gülümseme oluştu, bunu kesinlikle reddetmeyecekti, en sevdiği şeydi maç yapmak. Hızla kafasını olumlu anlamda sallayıp kediyi kucağından indirdiği gibi odasından çıktı.

 

"Nereye kızım?" Diye soran ninesine yaklaşıp yanağına öpücük kondurdu. "Maça"

 

Esma Nine tebessüm etti, "Dikkat et"

Zeynep kafasını sallayıp koşarak dışarı çıktı. Saçlarını tepeden topuz yapıp pantolonunun uçlarını kıvırdı. "Takımlar belli mi?" Diye sordu çocuklara.

 

Eray'ın gözleri öğretmenine kaydı, sokağın köşesinde duruyordu. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı genç adam, görev başarıyla tamamlanmıştı. Şimdi yanına yaklaşıp özlem giderme vaktiydi, derin bir nefes alarak doğruldu.

 

Çocukların ayarlamasıyla genç kızın tam arkasında durdu, gözlerini yavaşça kapadı, ne güzel kokuyordu bu kız. Kısım bir soluk aldı, Zeynep kafasını çevirdiği anda onu gördü.

 

Aslan önünde duruyordu, kısık bir soluk alıp bakışlarını çocuklara çevirdi. Tek işaretiyle hepsi koştur koştur sokaktan uzaklaştı, genç adamın yüzünde tebessüm belirdi.

 

Gözlerini yavaşça genç kıza çevirdi, Zeynep sessizdi, kalbi yine ritmini şaşırmıştı. Bu adamdan kaçtıkça daha yakınında oluyordu.

 

Genç adam alt dudağını yavaşça ısırdı, tüm bedeni deli gibi titriyordu, ne çok güzeldi ona yakın olmak, varlığını, nefesini ve gözlerini hissetmek. Elini yavaşça kaldırıp genç kızın elini tuttu, gözleri bileğine kaydı, kendi elleriyle taktığı bileklik hala bileğindeydi.

 

Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, tıpkı bir bileklik gibi o da sonsuz olmak istiyordu. Tüm ömrünün her anında yanında, gölgesinde ve varlığında yaşamak çok güzeldi. Tıpkı ismi gibi kalbinin mücevheri, en değerlisiydi.

 

"Bundan sonra.." dedi kısık bir tonda. Oldukça yakın duruyorlardı, genç kızın ayaklarından kafasına kadar tüm varlığı büyük bir çemberin içindeydi, dışarıyı duymuyor, hissetmiyor, yaşamıyordu. Dünya bu çemberin içindeydi ve yanında bir tek bu adam vardı.

 

Sıkıca tutulan tek eli tüm vücuduna büyük bir sıcaklık yayıyordu. Nefesi kesiliyor, kalbi deli gibi çarpıyordu. Alt dudağını ısırıp gözlerini genç adamın gözlerinden ayırmadan elini çekmeye çalıştı, genç adam iki yana salladı. Artık izin yoktu, tüm haklarını doldurmuştu. Artık gitmesine de kaçmasına da izin vermeyecekti.

 

"Bundan sonra böyle" ellerini gösterdi, bundan sonra elini kesinlikle elinden uzak tutmayacaktı.

 

Zeynep gözlerini kıstı. Bir el benliği, kimliğini etkisi altına alıyordu. Bu his çok yabancıydı, esiri olduğu anda aklını kaybedeceğini düşünüyordu.

 

Elini yeniden çekmeye çalıştı, genç adam kafasını iki yana salladı. "Benimle kal Zeynep." Dedi, genç kızım gözleri ona döndü.

 

Aslan baştaki elini kaldırıp yüzüne yaklaştırdı, avucunu yanağına bıraktığı anda genç kızın tüm bedeni deli gibi titremeye başladı. Kalbi öylesine hızlı çarpıyordu ki karşı çıkmaya gücü bulamıyordu. Gözlerini yavaşça kapattığında genç adam yavaşça yaklaşıp dudağını alnına bastırdı.

 

Burnunu yavaşça burnuna dayadı, nefesini deli gibi hissediyordu. "Bir Kalbim var.. " susup derin bir nefes aldı, anında sıkıca tuttuğu elini kendi kalbinin üzerine bıraktı. "Bundan sonra senin.." diye ekledi. Zeynep nefessiz kaldığını hissedip elini çekmeye çalıştı, genç adam kafasını iki yana salladı. Bakışlarını duyduğu seslerle yavaşça çevreye çevirdi.

 

Yan komşu Emine Hanım, çaprazda bulunan evdeki Selin yüzündeki tebessümle izliyordu. Gözleri büyüdü, elini yeniden çekmeye çalıştı, genç adam yine izin vermeyince genç kız gözlerini kısıp derin bir nefes verdi. Tüm gücüyle elini çekip çattığı kaşlarıyla hızla yere eğildi, ayağından ayakkabının tekini çıkardığı anda genç adamın yüzünde gülümseme oluştu, düşündüğü şeyi yapmayacaktı değil mi?

 

Yavaşça geri bir adım gitti, "Zeynep.." dedi, kafasını yavaşça iki yana sallıyordu. Genç kız ayakkabıyı hızla eline alıp doğruldu. Fırlatmak için kaldırdığı anda genç adam geri geri gitti. "Zeynep.." dedi bir daha. Yüzünde gülümseme belirdi, kızın deli hâlleri bile oldukça hoşuna gidiyordu.

 

Anında arkasını dönüp koşmaya başladı, sokağın ortasında ikisinin kovalamacası anında yer aldı. Zeynep öfkeli gözleriyle ayakkabısını tutarak yakalamaya çalışıyor, Aslan ise mutlulukla kaçıyordu.

 

Sokağın başında durup derin bir nefes verdi genç adam, gözlerini genç kıza çevirip iki kolunu sonuna kadar açtı. "Seviyorum Seni Zeynep!!" Diye haykırdı, sesi sadece sokakta değil çevre evlerin hepsinde yankılandı. "Öğretmen Zeyno'yu çok seviyor" diye tekrarladı.

 

Genç kız adımlarını hızlandırdı, bakışları sadece kapılarını açıp merakla izleyen komşulardaydı. Alt dudağını ısırıp tüm gücüyle fırlattı, ayakkabı sokağın köşe başında dönen bir arabanın ön kaputuna sertçe çarptı. Siyah son model bir jeep'ti, aynı anda tüm bakışlar arabaya döndü. Bu semtte ilk defa görülüyordu.

 

Zeynep adımlarını anında durdurdu, Aslan da o yöne döndüğü anda gözleri hızla büyüdü. Bu arabayı çok iyi tanıyordu, şaşkınlıkla hızla sürücü koltuğuna çevirdi bakışlarını. "Anne" dedi fısıltıyla.

 

...

Oy ve yorumları eksik etmeyelim, yeni bölüm 1000 okunduya ulaştığı anda gelecek 💚

Loading...
0%