Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15.Bölüm: Bir Dilek

@mlkshnn

Genç kız adımlarını hızlandırdı, bakışları sadece kapılarını açıp merakla izleyen komşulardaydı. Alt dudağını ısırıp tüm gücüyle fırlattı, ayakkabı sokağın köşe başında dönen bir arabanın ön kaputuna sertçe çarptı. Siyah son model bir jeep'ti, aynı anda tüm bakışlar arabaya döndü. Bu semtte ilk defa görülüyordu.

 

Zeynep adımlarını anında durdurdu, Aslan da o yöne döndüğü anda gözleri hızla büyüdü. Bu arabayı çok iyi tanıyordu, şaşkınlıkla hızla sürücü koltuğuna çevirdi bakışlarını. "Anne" dedi fısıltıyla.

 

Güler Hanım şaşkındı, gözleri deli gibi büyümüştü. Son model arabası ilk darbesini semte giriş yaptığı anda almıştı. Ellerini direksiyondan ayırıp kapıyı açtı. Önce ayakları göründü, ince topuklu ayakkabıydı.

 

Diz hizasında kalem gri renk bir etek ve beyaz askılı kol bir bluz giymişti. Kısa, sarıya boyalı saçları özenle şekillendirilip ön kısımları sağa yatırılmıştı. Bileğinde doldukça bir şık saat ve bileklik, boynunda çok değerli bir kolye vardı.

 

Meraklı bakışlara rağmen kendinden emin adımlarıyla arabasının ön kısmına yürüdü, ayakkabı darbesinin olduğu köşeyi kontrol etti, ufak birkaç çizik olmuştu. Elini üzerinde yavaşça gezdirip gözlerini genç kıza çevirdi merakla. "Zeynep misin sen?"

 

Zeynep'in gözleri büyüdü, yüzünde suçluluk ifadesi vardı, böylesine lüks bir araca nasıl vurabilmişti. Alt dudağını yavaşça ısırıp kafasını olumlu anlamda yavaşça salladı. Şaşkındı, bu kadın kimdi de ona ismiyle hitap ediyordu.

 

Aslan şaşkındı, annesinin süprizini algılamaya çalışıyordu. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, ne çok özlemişti onu. "Anne" dedi, kadının gözleri duyduğu anda geriye döndü. Oğluyla göz göze geldiği anda gülümsedi, "Oğlum"

 

Hızlı adımlarla yanına yürüdü, anne oğul izleyen bakışların altında sıkı sıkı sarıldı. "Anne hoş geldin, neden haber vermedin?"

 

Güler Hanım'ın yüzünde gülümseme vardı, Begüm'le ilgili gerçekleri öğrendikten sonra büyük suçluluk hissetmiş, oğlunu görebilmek için apar topar yola çıkmıştı.

 

"Süpriz.. " dedi kadın özlemle. "Sürpriz yapmak istedim"

 

Yavaşça geriye çekilip elini genç adamın yüzüne yaklaştırdı, yanağında parmaklarını yavaşça gezdirdi. Gittiği günden beri tek evladına büyük bir özlem duyuyordu.

 

"Çok sevindim, seni çok özlemişim."

"Ansızın geleceğimi söylemiştim."

 

İkisinin de yüzünde tebessüm belirdi, ilk defa böylesine uzun bir ayrılık yaşıyorlardı. Aslan derin nefes alıp bakışlarını çevrede gezdirdi, Zeynep tam karşısında, komşularda etrafta durmuş izliyordu.

 

"Annem.." dedi Aslan, izleyen bakışlara açıklama yapmaya çalışarak.

 

Zeynep çok sessizdi, dakikalardır anne oğulu izliyordu. Özlemle birbirlerine sarılmış hasret gidermişlerdi. Gözlerini yavaşça kapadı, kalbi niye böyle çarpıyordu? Niye böylesine kötü hissediyordu? Bir anne evladına böylesine sarıldığı için miydi? Bir annenin böylesine sevgi dolu olmasından mıydı?

 

Alt dudağını yavaşça ısırdı, gözleri dolu dolu olmuştu. Usulca arkasını döndü, ağır ağır adımlar attığı anda genç adamın gözleri ona kaydı. "Zeynep!"

 

Genç kız duymadı, duyacak durumda bile değildi. Bir an önce eve, odasına gidip Boncuk'uyla dertleşmek istiyordu. Kalbi öylesine hızlı çarpıyordu ki duracağını hissediyordu. Güçsüzdü, çok güçsüz..

 

Zeynep!" Diye seslendi genç adam tekrar. Genç kız umursamadan sokaktan çıktığında, Aslan derin bir soluk aldı. Yine kaçmayı seçmişti, derin bir nefes alıp annesine döndü.

 

"Bu yüzden olamıyor işte..."

 

Güler Hanım'ın bakışları da sokağın başına kaydı, genç kızı gözden kaybolana kadar izleyip oğluna döndü. "Sıkma oğlum"

 

Genç adam kafasını onaylar anlamında sallayıp annesine döndü, yanında olduğu için çok mutluydu. "Hadi gel evimi göstereyim anne"

 

Arabaya yaklaşıp ön koltuğa oturdu, annesi de aracın önünden dolanıp sürücü koltuğuna yerleşti.

 

....

Sessizce evine girdi Zeynep, kucağında Boncuk vardı. Gözleri dolu ve kalbi hızla çarpıyordu. Ninesinin önünden geçti, "Kızım" duymadı, duyacak durumda değildi. Önünden geçip odasına yürüdü, hızlı adımlarla yatağının kenarına oturdu.

 

"Yavrum.." dedi Esma Nine, endişe doluydu. Ne olmuştu da kızı böylesine üzgündü? Yavaşça yaklaşıp yanına oturdu. "Kimler üzmüş benim kızımı?"

 

Genç kız alt dudağını yavaşça ısırdı, gözleri dolu doluydu. Tek kelime edecek gücü yoktu. Kafasını yavaşça ona doğru eğip dizine dayadı. Yaşlı kadının elleri anında saçlarına gitti. Yavaşça ve sevgiyle okşuyordu.

 

"Nine.." dedi fısıltıyla. Kadının gözleri anında ona döndü, iki dudağının arasından çıkan kelimeler çok değerliydi. Kolay kolay içini dökmezdi, fırtınalarını yansıtmazdı.

 

"Kızım.."

"Anneler hep sarılır mı?"

 

Yaşlı kadının gözleri dolu dolu oldu, kafasını yavaşça olumlu anlamda. Yine geçmişiyle yüzleşiyor, anne özleminin altında eziliyordu. "Sarılır.." yanağına ufak bir damla yaş süzüldü. "Sıkı sıkı sarılır."

 

Bedenini yavaşça çevirip bakışlarını ninesinin gözlerine çevirdi. "Annem de bana sarılmış mıdır?"

Esma Nine olumlu anlamda başını salladı. "Sarılmıştır.."

 

"Hatırlamıyorum.. hiçbir şeyi hatırlayamıyorum" dedi, sitem doluydu. En büyük öfkesi hafızasınaydı, annesine dair hiçbir şeyi hatırlamıyor, hatırlayamıyordu.

 

"Hatırlayamazsın.. çok küçüktün."

"Ama hatırlamalıydım."

 

Yanağına yavaşça bir damla yaş süzüldü. Nasıl unuturdu? annesinin yüzünü, sesini, geçirdiği anları nasıl hatırlamazdı. "Benim hatam.." dedi fısıltıyla. Annesini unutması, zihninde tek bir anı belirmemesi de onun suçuydu.

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı yaşlı kadın, elini şevkatle saçlarında gezdiriyordu. "Hayır... Hayır kızım. En suçsuz olan sensin."

 

....

Evin içerisinde geziniyordu Güler Hanım, ilk defa böyle küçük bir yerde bulunuyordu. Gözlerini oğluna çevirdi, "Evi biraz düzenlemeliyiz" dedi, Aslan yanına yaklaştı. "Böyle iyi anne, fazlasına gerek yok."

 

Annesi gözlerini oğlunun gözlerine çevirdi, yüzünde anında tebessüm belirdi. Ne çok seviyordu tek evladını. Kollarını iki yana açtı, genç adam gülümseyerek sıkıca sarıldı. Annesini çok özlemişti.

 

"İyi ki geldin anne"

 

Güler Hanım elini yavaşça yüzüne bırakıp sakallarını yavaşça okşadı. "Sensiz daha fazla duramadım."

"Ne yapalım biliyor musun anne?" Diye sordu heyecanla. Annesiyle burada yapmak istediği çok şey vardı.

 

"Bu akşam güzel bir yemek yiyelim, yarın da birlikte bu semti gezelim. Sana göstermek istediklerim var."

 

Annesi anında kafasını olumlu anlamda salladı, onunla her şeyi yapmaya hazırdı. "Anlaştık oğlum. Yemeği nasıl hallediyorsun, dışarıdan mı istiyorsun?" Buzdolabına yaklaşıp kapıyı açtı, gözleri şaşkınlıkla oğluna döndü. İçerisinde doğru düzgün yiyecek pek bir şey yoktu.

 

Genç adam annesine yaklaştı, "Hallediyorum anne, bazen Esma Nine de gönderiyor"

Güler Hanım'ın gözleri oğluna döndü, merak doluydu. "Esma Hanım'la tanışmalıyım, teşekkür borcum var."

"Tanıştıracağım sizi anne."

 

Kafasıyla onaylayıp gözlerini oğluna çevirdi, "Sulu köfte?" Diye sordu, oğlunun en çok sevdiği yemekti. Genç adamın anında yüzünde gülümseme oluştu, annesinin her yemeğini çok özlemişti.

 

"Harika olur"

"Tamam, hemen hallediyorum."

 

....

"Güzel.." dedi Güler Hanım, oğluna kendi elleriyle çeşit çeşit yemek yapmıştı. Anne oğul küçük masada karşılıklı oturuyordu. Genç adamın gözleri ona döndü, "Ne?"

 

"Zeynep.. " sustu, yemeğinden ufak bir çatal alıp genç adama döndü. "Güzel kız."

 

Aslan'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, kalbi ismini duyduğu anda delice çarpmaya başlıyordu. Alt dudağını yavaşça ısırdı. "Biliyorum."

 

Annesinin yüzünde koca bir gülümseme oluştu isteğinizi, oğlunun mutluluğu her daim onu da mutlu ediyordu. Derin bir soluk aldı, görev yaptığı bu semtte mutlu olması çok rahatlatıcıydı.

 

"Ayakkabıyı neden arabaya vurdu?" Diye sordu kadın, genç adam kafasını kaldırıp annesinin gözleriyle buluşturdu. "Onu sevdiğimi söyledim, sinirlendi."

 

Güler Hanım'ın yüzünde gülümseme oluştu, kızdan söz ettiği anda oğlunun gözleri parıldıyordu. "Bu yüzden öfkeliydi?"

Genç adam kafasını olumlu anlamda salladı, "Beni kovalıyordu o sırada, arabaya çarpması tamamen istem dışıydı." Dedi, kızı savunmaya geçmişti istem dışı anında. Annenin yüzünde sadece gülümseme vardı, oğlunun heyecanla anlatışını dinliyordu.

 

"Araba önemli değil, halledilir."

 

Derin bir soluk aldı genç adam. Böyle bir karşılığı tahmin etmişti ama yine de ufak bir endişe hissetmişti. Annesinin ona karşı ufak da tepki göstermesini istemiyordu. Bakışlarını yemeğe çevirdi, "Harika olmuş"

"Afiyet olsun oğlum."

 

.....

Sokağın başında durdu Aslan, günün erken vakitleriydi. Yağmurlu bir gündü, hala hiç yapmasa da hava da bir karaltı vardı. Okula gitmek için uyanıp hazırlandı genç adam, günlerden Cuma'ydı.

 

Bakışları artık deli gibi alıştığı kaldırıma kaydı, genç kız sessizce oturuyordu. Havanın kapalı ve soğuk olması da hiç umurunda olmuyordu, eksiksiz her sabah gözlerini açtığı anda buraya oturuyordu. Elinde ufak bir taş tutuyor, yere yavaşça şekiller çiziyordu.

 

Derin bir nefes aldı Aslan, hava soğuktu artık. Bu şekilde hala oturmaya devam etmesi hiç iyi olmayacaktı. Sessiz adımlarla yaklaştı, usulca oturdu. Gözleri ellerine kaydı, bileklik hala bileğindeydi. Soğuktan buz kesilen parmaklarıyla sıkıca tuttuğu taş ile yere sonsuzluk çiziyordu.

 

"Hava.. soğuk" dedi fısıltıyla, genç kız duymadı. Bu anlarda öylesine dalıyordu ki hayattan kopuyor, sesleri duyamıyordu. Genç adam gözlerini etrafta gezdirip ufak bir taş buldu, yavaşça yere şekiller çizmeye başladığı anda genç kız elinin yanındaki bu eli fark edip bakışlarını yavaşça kaldırdığında gözleri buluştu.

 

"Günaydın.." dedi genç adam, Zeynep sessiz ve dalgındı. İki gözü de yüzü gibi kırmızıydı. Gece boyunca ömrünün kabuslarıyla baş etmiş, sabaha değin hiç uyuyamamıştı.

 

Elini yavaşça kaldırıp yüzüne yaklaştırdı Aslan, yanağı da buz kesilmişti. Genç kız sadece yanağına değil tüm vücuduna büyük bir sıcaklık yayıldığını hissetti, bu adamın elleri sihir gibiydi. Dokunduğu anda yaralarını iyileştiriyor, kalbine bir serinlik veriyordu.

 

"Hastalanacaksın.." sesi fısıltı doluydu. Bir an önce buradan kalkıp eve girmesini istiyordu, bu şekilde biraz daha oturursa kötü üşütecekti.

 

Genç kız bir heykel gibi durmuştu, gözlerini gözlerinden hiç ayırmak istemiyordu. 15 yıllık işkencenin tek rahatlatıcısıydı. Kafasını yavaşça iki yana salladı, ev boğuyor, nefessiz kalıyordu. Yaşayabilmek, hayata devam edebilmek, annesini beklerken gücünü kaybetmemek için burada oturmak zorundaydı.

 

"Yapma.. Yapma Zeynep." Dedi kısık bir tonda. Yapma lütfen, seni burada böyle görünce kalbim yerinden sökülüyor, tüm bedenim endişeyle deli gibi titriyor. Aklım, zihnim yerinden çıkıyor, bir daha da dönemiyordu. Elini yavaşça buz kesilen eline yaklaştırıp sıkıca tuttu. "Hava çok soğuk.. içeri girmelisin."

 

Genç kız kafasını yavaşça iki yana salladı, gidemezdi, buradan ayrılamazdı. Kısık bir soluk aldı genç adam, onu zorlamayı kesinlikle aklından bir geçiremiyordu. Bakışlarını çaresizce kaldırdığı anda gözleri bahçeye kaydı, Esma Nine duruyordu evin kapısında, elinde bir hırka vardı, endişeyle bekliyordu.

 

Yavaşça ayağa kalktı Aslan, bahçeye girip yaşlı kadına yaklaştı. Aralarında sadece ufak bir göz teması geçti, ikisi de ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Elindeki hırkayı alıp kıza yaklaştı yeniden, önüne yavaşça eğildi. Önce bir kolunu sonra da diğerini içinden geçirip öndeki fermuarı sıkıca kapattı. Kapüşonu da saçlarını ve başını kapatacak şekilde dikkatle takıp gözlerini buluşturdu.

 

"Üşüdüğünü hissettiğin anda eve gireceğine söz ver bana."

 

Zeynep yavaşça gözlerine çevirdi bakışlarını, onu daha fazla endişelendirmek istemiyordu. Kafasını yavaşça onaylar anlamında salladı, Aslan'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, şimdi rahatlamıştı. Derin bir nefes alıp doğrulmadan önce dudaklarını alnına bastırdı, buz kesilmişti.

 

"Okula gitmem gerek, sonra görüşürüz"

 

Ayağa kalktığı anda genç kızın gözleri de ona kaydı, ne olurdu ki hep burada, onunla otursa. İçeri girebilme cesaretini bulana kadar eşlik etse. Genç adam uzaklaşmak için attığı her adımda kafasını geriye çevirip bakıyordu, kalbi hızla çarparken tek bir dilek diliyordu. 'Lütfen.. Zeynep eve girene kadar yağmur hiç yağmasın'

 

....

"Zeynep.." dedi Güler Hanım. Bu ikinci seslenişiydi, genç kız dalgındı, elindeki taşla yere şekiller çiziyordu. Derin bir nefes verdi kadın, gözlerini bileğine çevirdi, oğlunun hediye ettiği bileklik duruyordu.

 

"Güler ben, Aslan'ın annesiyim."

 

Genç kız yavaşça kafasını yerden ayırıp gözlerini gözlerine çevirdi. Bakışları bu kadının gözleriyle ilk defa buluşuyordu. Onu daha resimlerde ve dün arabasına ayakkabı fırlattığı anda görmüştü. Hızla kafasını eğdi, suçluydu. Nasıl dikkat edememiş, lüks arabayı öylesine bir darbeye maruz etmişti.

 

Kadının yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Elini yavaşça yaklaştırıp çenesine bırakıp bakışlarını buluşturdu. "Önemli değil, halledilir. Hem Aslan'ın suçu bu, seni çok zorlamış." Dedi. Zeynep'in gözleri şaşkınlıkla büyüdü, annesine böyle mi demişti?

 

"Burada sadece birkaç gün kalacağım, bu yüzden tanışma sürecimizi olabildiğince kısaltmalıyız."

 

Elini yavaşça ona uzattı, "Ben Güler ama sen Güler Teyze diyebilirsin."

Genç kız bakışlarını yavaşça uzatılan ele çevirdi, alt dudağını ısırıp kısık bir soluk aldı. "Zeyno.." dedi karşılık olarak fısıltıyla Zeynep.

 

Güler Hanım'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, "Çok memnun oldum." deyip kollarını göğsünde birleştirdi. Hava çok soğuktu, "Üşümedin mi?" Diye sordu. Zeynep kafasını yavaşça iki yana salladı, hiçbir şey hissedecek durumda değildi.

 

"Ben çok üşüdüm." Bakışlarını geriye çevirdi. Yaşlı bir kadın kapının önünde durmuş endişeyle kızının içeri girmesini bekliyordu. Derin bir nefes aldı kadın, "Sizin eviniz arkadaki mi?" Diye sordu, genç kız kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı.

 

"Beni içeri davet etmeyecek misin?" Diye sordu, böylece onu da buradan kaldırıp eve girmesini sağlayabilecekti. Zeynep bakışlarını geriye çevirdiği anda ninesini gördü, hiç ayrılmadan onu izliyordu. Yavaşça hareket edip ayağa kalktı, gözlerini kadına çevirdiği anda Güler Hanım zaferle tebessüm ederek eşlik etti. Arka arkaya eve yaklaştıkları anda Esma Nine'nin gözleri yabancı kadına döndü, "Güler ben, Aslan'ın annesiyim." Dedi. Yaşlı kadının gözleri büyüdü, yüzünde anında tebessüm belirmişti.

 

"Buyurun, buyurun hoş geldiniz."

"Siz Esma Hanım olmalısınız"

"Evet kızım. Misafirimiz olun, hava çok soğuk."

 

Güler Hanım itiraz etmeden içeri girdi, Zeynep hızlı hızlı adımlarla ikisinin önünden geçip odasına girdi. Kapıyı kapattığı anda iki kadının gözleri buluştu. "Zeyno.." dedi Esma Nine fısıltıyla. Kızının böylesine kaçışı onu oldukça üzüyordu.

 

Güler Hanım elini elinin üzerine bıraktı, ısrar etmesini kesinlikle istemiyordu. "Rahat bırakalım" dedi fısıltıyla. Yaşlı kadın kafasını yavaşça onaylar anlamında salladı. Birlikte odaya yürüdüler.

 

Yavaşça koltuklardan birine oturdu kadın, Esma Nine'nin yüzünde tebessüm vardı, karşısına yerleşti. "Hoş geldin kızım semtimize" dedi. Güler Hanım'ın gözleri anında ona döndü, gözleri ne çok merhamet vardı. Kafasını yavaşça salladı, "Teşekkür ederim"

 

Bakışlarını usulca odada gezdirdi. Duvarda farklı farklı çerçevelerde fotoğraflar vardı. Merakla tek tek izleyip yaşlı kadına döndü. "Çocuklarınız mı?"

 

Yaşlı kadının gözleri de o yöne döndü, çocuklarının ve torunlarının resmi ve ayrı bir köşede de Zeynep vardı. "Evet, çocuklar ve torunlar."

"3 çocuk mu?" Diye sordu, fotoğraflarda yıllar öncesine ait, siyah beyaz karenin içerisinde, anne ve babalarının ortasında üç küçük çocuk vardı.

 

Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı Esma Nine, üç evladı da yuvasını kurduğu gibi semtten ayrılmıştı. Şimdi de her birinin ailesi ve boyları kadar çocukları vardı. "Evet, üç tane"

 

Derin bir nefes aldı, uzun zamandır yüzlerini görmemişti. Bu küçük semt hiçbiri için ilgi çekici değildi. Ne tatillerde ne de fırsat buldukları anlarda geliyorlardı. Sadece ara sıra telefonla görüşüp özlem gideriyorlardı.

 

"Zeynep.." dedi Güler Hanım, küçük kızın bir çerçevede tek başına olması dikkatini çekmişti. "Zeynep'in ailesi hangisi?" Diye ekledi. Esma Nine'nin gözleri büyüdü, bunu nasıl unutmuştu.

 

Yavaşça ayağa kalktı, "Çay içelim" zorlu adımlarla odadan çıkıp kapıyı yavaşça örttü. Kalbi hızla çarpıyordu, gözleri anında dolu dolu oldu. İlk defa böyle bir hata yapıyordu, ilk defa birinin aklına ufak bir şüphe koymuştu.

 

Güler Hanım şaşkındı, gözleriyle sadece fotoğrafları izliyordu. Ne de ek oluyordu bu? Üç çocuğu var ise Zeynep hangisinindi? Derin bir nefes verdiği anda yaşlı kadını gördü, zorlukla bir tepsiyle yaklaşmaya çalışıyordu. Hızla ayağa kalkıp elindeki tepsiyi alıp ortadaki sehpaya bıraktı.

 

....

"Efendim oğlum" dedi Güler Hanım, önünde bir kahve vardı, yavaşça yudumluyordu. Öğleni geçiyordu, yaklaşık 4 -5 saattir buradaydı, yaşlı kadınla uzun uzun sohbet etmiş, oğluna desteği için de defalarca teşekkür etmişti.

 

"Neredesin anne?" Diye sordu Aslan, okuldan çıkıp eve döndüğünde annesini görememişti. Merak doluydu, "Esma Hanım'dayım, geliyorum şimdi?"

 

Aslan hızla evden çıkıp kapıyı örttü, bu fırsatı kaçıramazdı. "Sen dur, ben geliyorum anne" diyerek fırsat vermeden adımlarını hızlandırdı, genç kızı görebilecekti.

 

Güler Hanım itiraz etmedi, yüzüne ufak bir tebessüm belirdi. Oğlunun heyecanı onu da çok mutlu ediyordu. Kısa bir süre bile olsa gelip kızı görmeliydi.

 

....

Kapının sesiyle yavaşça doğruldu genç kız, kucağında minik kedisi vardı, yavaşça okşuyordu. Kafasını pencereye çevirip bahçe kapısına merakla döndüğünde, Aslan'ı gördü. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, kalbi onu gördüğü her anda çok başka çarpıyordu.

 

"Öğretmen.." dedi fısıltıyla. Bakışlarını Boncuk'a çevirdi. "Öğretmen geldi" hızla kucağından indirip odadan saatler sonra ilk defa çıktı. Oturma odasının önünden bir hışımla geçtiğinde iki kadının meraklı bakışı buluştu, nereye böyle aceleyle gidiyordu?

 

"Zeyno" diyen ninesine rağmen kapıdan çıkıp bahçe kapısına yaklaştı. Hızla açtığında bakışları adamın bir çift gözüyle buluştu.

 

Aslan'ın yüzünde koca bir gülümseme belirdi, kalbi hızla çarpıyordu. Onu gördüğü her anda böyle oluyordu bu kalp. Deli gibi çarpıyor, dengesini şaşırtıyordu. "Zeynep.." dedi fısıltıyla. Sadece birkaç saat bile olsa ne çok özlemişti gül yüzünü.

 

Sağ elini yavaşça kaldırıp yüzüne bıraktı, uzak kalmak zaman geçtikçe daha zor oluyordu. Yanağını yavaşça okşamaya başladığında genç kız istem dışı gözlerini kapadı, onu hissetmek çok başkaydı.

 

Kapının önünde sessizce duruyordu Güler Hanım, deli gibi kaçan bu kız oğlunun yanında çok başka oluyordu. Geldiğini fark ettiği anda kapıya koşmuştu. Tıpkı oğlu gibi büyük hislerle doluydu, o halde yapılması gereken tek bir şey vardı. Sessiz bir soluk alıp bakışlarını iki gençten ayırarak yaşlı kadına döndü. "Torununuza talibiz.."

 

....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim 💚

Loading...
0%