Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16.Bölüm: Ömrümün Güneşi

@mlkshnn

Aslan'ın yüzünde koca bir gülümseme belirdi, kalbi hızla çarpıyordu. Onu gördüğü her anda böyle oluyordu bu kalp. Deli gibi çarpıyor, dengesini şaşırtıyordu. "Zeynep.." dedi fısıltıyla. Sadece birkaç saat bile olsa ne çok özlemişti gül yüzünü.

 

Sağ elini yavaşça kaldırıp yüzüne bıraktı, uzak kalmak zaman geçtikçe daha zor oluyordu. Yanağını yavaşça okşamaya başladığında genç kız istem dışı gözlerini kapadı, onu hissetmek çok başkaydı.

 

Kapının önünde sessizce duruyordu Güler Hanım, deli gibi kaçan bu kız oğlunun yanında çok başka oluyordu. Geldiğini fark ettiği anda kapıya koşmuştu. Tıpkı oğlu gibi büyük hislerle doluydu, o halde yapılması gereken tek bir şey vardı. Sessiz bir soluk alıp bakışlarını iki gençten ayırarak yaşlı kadına döndü. "Torununuza talibiz.."

 

Yaşlı kadının gözleri yavaşça Güler Hanım'a döndü. Yüzünde koca bir şaşkınlık vardı. "Ne?"

 

Güler Hanım'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, bakışını iki gençten ayırıp yaşlı kadına çevirdi. "Bu iş olur.. hemde çok yakın zamanda."

 

Esma Nine kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı, rahatlamıştı. İki gencin arasındaki yakınlığa bir engelin çıkmasından hep çok korkmuştu. Kızı acılı, farklı ve sessizdi, ya adamın ailesi reddederse, karşı çıkarsa diye hep endişe duymuştu.

 

"Olur.." dedi yaşlı kadın derin bir soluk vererek. Şimdi çok daha iyi ve rahat hissediyordu. Endişesi bu kadınla birebir tanıştıktan sonra çok çok azalmıştı. Kızına anne olabilecek bir kadındı, yadırgamayacak, her anında destek verecekti.

 

"Zeynep" dedi genç adam, genç kızın gözleri onun gözlerine kaydı, her temasta kalbi deli gibi titriyordu. "Yürüyelim mi biraz?"

 

Zeynep'in yüzünde gülümseme oluştu, kafasını tereddüt etmeden yavaşça olumlu anlamda salladı. Onunla geçirdiği her an çok güzel, çok başka oluyordu.

 

Aslan'ın gözleri parıldadı, bakışını genç kıza çevirdi. Ayaklarında terlik, üzerinde de ince bir kısa triko hırka vardı. "Bu şekilde olmaz, bekle "

 

Arkasını döndü, bahçeyi geçip annesi ve yaşlı kadına yaklaştı. "Esma Nine biraz yürüyeceğiz" dediği anda yaşlı kadın tebessüm ederek arkasını dönüp içeri girdi. İki dakika içerisinde genç kıza daha kalın bir hırka ve bir çift çorap getirdi.

 

Aslan hızla eline aldı, yere eğilip kapının önünde bulunan bir çift spor ayakkabıyı da alıp genç kıza yaklaştı. Tam önünde durdu, ufak bir soluk alıp yere eğildi. Dikkatle, kırılacak narin bir çiçek misali ayaklarına tek tek önce çorapları sonra da ayakkabıları geçirdi. Yavaşça doğrulup kollarını ceketten geçirerek fermuarı kapattı, kapşonu da yavaşça kafasına geçirip saçlarını örttü. Şimdi çok daha iyi olmuştu, yağmur altında çok üşümeyecek çok etkilenmeyecekti, iş rahatlığıyla yürüyebilirlerdi.

 

"Hadi.." dedi genç adam, genç kız kafasını yavaşça olumlu anlamda sallayıp yönünü çevirdi. Ağır adımlarla sakin sokağın sağ kaldırımında, çiseleyen yağmurun altında ağır adımlarla yürümeye başladılar. İkisinin sessizliğine rağmen kalpleri deli gibi haykırıyor, konuşuyor, bir şeyler fısıldıyordu.

 

Aslan sessizce attığı her adımda gizli bir bakışını her defasında genç kıza çeviriyordu. Ona bakmak, onu izlemek, yüzünü, mimiklerini takip etmek çok güzeldi. Elini yavaşça uzattı Zeynep, avucunda yağmur damlalarını hissettiği anda yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, aynı anda genç adamın kalbi deli gibi çarpmaya başladı. Ne güzel tebessüm ediyordu, ufak bir mimiği bile dengesini şaşırtıyordu.

 

"Güzel mi?" Diye sordu, genç kız kafasını ona çevirip gülümseyen yüzüyle olumlu anlamda salladı. Avucuna temas eden damlalar oldukça hoşuna gitmişti.

 

Genç adam hızla elini cebinden çıkarıp tıpkı onun gibi öne doğru uzattı, aynı anda avucuna yağmurun damlaları temas etti. Yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. Güzel olan, hoşuna giden kesinlikle bu damlaları genç kızla birlikte hissetmekti.

 

"Güzel.." dedi fısıltıyla genç kız, iki dudağının arasından tamamen istem dışı çıkmıştı. Diğer elini de aynı şekilde öne doğru uzattı, kafasını yavaşça kaldırıp gökyüzüne baktığı anda damlaları önce sağ sonra da sol yanağında hissetti. Ufak bir huylanma hissi ile yüzünde gülümseme oluştu.

 

"Çok güzel"

 

Adımlarını hızlandırıp birkaç adım sonrası durdu. Kendi çevresinde bir tur dönüp durdu. İki kolunu iki yana sonuna kadar açıp gökyüzünü izliyordu.

 

Genç adam adımlarını anında durdu, birkaç adım gerisinde durmuştu, gözleri sadece genç kızın üzerindeydi. Yüzünde ufak bir tebessüm vardı, ne güzeldi. Ne eşsiz bir kızdı, ne büyük bir çiçekti ve mucizeydi.

 

"Ah.. " dedi fısıltıyla. Kalbi deli çarpıyor, duracağının sinyalini haykırıyordu. "Ah Zeynep.." diye ekledi. Ah Zeynep aklımı başımdan alıyorsun, Ah Zeynep ne güzel hissettiriyorsun.

 

....

Güler Hanım göründü sokak başında, gözleri boş sokağın ortasında bulunan yola kaydı. İki tarafında kaldırım vardı, iki genç ise tam ortadaydı. Çiseleyen yağmur ile genç kız gülüyor, oğlu da ağır adımlarla bir köşede sessizce takip ediyordu.

 

Yüzünde ufak bir tebessüm vardı kadının, oğlunun mutluluğu ile mutlu oluyordu. "Oğlum" dedi fısıltıyla, gözleri oğluna sabitlendi. Yanında genç kız vardı, hayranlık dolu bakışlarıyla onu izliyordu.

 

"Begüm'ü de sevdin.." dedi. Aslan'ın gözleri duyduğu anda annesine döndü. Kafasını yavaşça iki yana salladı. "Böyle değildi anne." Diye ekledi. Kesinlikle böyle değildi, böylesine hiç kimseyi sevmemişti.

 

Kadının yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, "Değildi... Kesinlikle değildi." Oğlu daha önce hiç böyle bakmamış, böylesine izlememişti bir kızı. Böylesine bağlılık hissetmemişti.

 

"Onu öyle çok seviyorum ki anne" dedi, kadın yavaşça alt dudağını ısırdı, gözleri anında dolu dolu olmuştu. Oğlunun hissettiği sevgiye, genç kızın saflığına ve temizliğineydi. Ne yapmışlardı da böyle bir ödüle kavuşmuşlardı.

 

"Kar.." dedi Zeynep fısıltıyla, gökyüzünde usul usul yere inen su damlalarına ufak ufak beyaz parçacıklar eşlik etmeye başlamıştı. "Kar yağıyor" diye ekledi anında. Heyecanla doluydu, yıllar sonra ilk defa semte kar yağıyordu.

 

Genç adam kafasını yavaşça kaldırıp bakışlarını çevirdi, gökyüzü bembeyazdı. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, beyazlığs rağmen kalbinde güneş vardı. Öyle bir güneşti ki tüm bedeni deli gibi etkisi altına almıştı.

 

"Güneş.. güneş doğdu anne." Dedi, gözleri anında genç kızın gülüşüne ve heyecanına kaydı. "Güneş.. Zeynep." Dedi annesi, anne oğulun gözleri sessizce buluştu, ikisinin de yüzünde hayranlık dolu bir tebessüm belirdi. Bu kız ailelerine en güzel hediyeydi.

 

....

"Zeynep" dedi Aslan, genç kız bakışlarını yavaşça ona çevird, gözleri anında onun hayranlık dolu gözleriyle buluştu. "Yarın.. haftasonu." Diye ekledi.

 

Esma Nine'nin kapısının önünde durmuşlardı, saatlerce birlikte vakit geçirdikten sonra ayrılık vakti gelmişti. "Annemi merkeze götüreceğim, gezdirmek istiyorum."

 

Genç kız sessizce gözleri bakıyordu. Tepkisiz ve merak doluydu. "Seninde bizimle olmanı istiyorum."

 

Zeynep'in gözleri büyüdü, kalbi anında heyecanla doldu. Merkeze en son ne zaman gittiğini bile hatırlamıyordu. Yasaktı, Nine'si özellikle gitmesine izin vermiyordu.

 

"Bende mi?" Diye sordu fısıltıyla, alt dudağını yavaşça ısırmıştı.

 

"Evet, çok defa gittim ama bu defa seninle gitmek istiyorum."

 

Genç kız ufak bir duraksama yaşadı, ninesi duyduğu anda reddedecekti. "Ninem.." deyip sustu. Genç adamın bakışlarına yavaşça değdirdi gözlerini.

 

"Esma Nine izin vermez mi?" Diye sordu Aslan, merak doluydu. Yaşlı kadın niye engel olsun ki? Ona oldukça güveniyordu zaten, bu teklifi genç kız istedikçe geri çevirmezdi.

 

Zeynep kafasını yavaşça iki yana salladı, merkez onun için hayal gibiydi. Bu küçük semtten çıkıp nefes alabilecek, farklı insanlar ve çevreler görebilecekti.

 

"Ninem bir şey demez." Dedi yalanla. Ne olurdu ki bu defa ondan gizli bir iş yapsa, ne olurdu ki bu adamla merkeze gitse?

"O zaman geliyor musun?"

 

Kafasını hızla olumlu anlamda salladı Zeynep, yarın bir yolunu bulur ninesinin radarına takılmadan genç adamla giderdi. "Evet."

 

Genç adamın yüzünde koca bir gülümseme oluştu, elini yavaşça ensesine bırakıp ovdu. Heyecanına deli gibi bir mutluluk eşlik etmişti. "Sabah.. sabah seni almaya gelirim"

"Sen gelme!" Dedi genç kız anında. Ninesine ufak bir yalan söyleyerek evden çıkacaktı.

 

"Neden?"

"Ben geleceğim." Dediği anda genç adamın yüzünde tebessüm belirdi.

"Anlaştık."

 

....

Günün erken vakitleriydi, genç adam ve annesi tamamen hazırdı. Güler Hanım arabaya binmiş, oğlunu ve genç kızı bekliyordu. Aslan arabanın önündeydi, sırtını kaputa dayamış bekliyordu.

 

Kolundaki saate yavaşça baktı, genç kız hala yoktu. Gözlerini geriye, annesine çevirdi. Endişe doluydu, acaba genç kız gelmeyecek miydi? "Gelecek oğlum." Dedi annesi, oğlunu biraz da olsa rahatlatmak istiyordu ama endişeliydi, anlaştıkları saati geçeli çok olmuştu.

 

Ufak bir soluk aldı Aslan, elinde ufak bir poşet vardı, sıkı sıkı tutuyordu. Gözlerini yavaşça gökyüzüne kaldırdı, dünkü yağmura ve varlığını belli eden kara inat güneş vardı.

 

Bakışlarını yavaşça eğdiğinde gözleri sokak başına kaydı, genç kız göründü. Ayaklarında bir çift kahverengi kısa bot, üzerinde dar bilekten mavi bir pantolon ve peluş kısa krem renk bir mont vardı. Özellikle genç adam için sıkı sıkı giyinmişti. Saçları her daim olduğu gibi çok temiz çok düz ve açıktı.

 

Genç adamın yüzünde gülümseme belirdi, ona bakmaya doyamıyordu. Sırtını yavaşça kaputtan ayırıp doğruldu. Yanına doğru tek adım atıp durdu, onu izlemek öylesine güzeldi ki bu anın uzamasını dileyip bekledi. Genç kızın yaklaşmak için attığı her adımı hayranlıkla izledi, tam yanına durdu. Aralarında sadece bir adım vardı, sabahın erken vaktinde, sokağın sessizliğinde ve Güler Hanım'ın gözetimi altında birbirlerini izliyorlardı.

 

"Hoş.. geldin" dedi Aslan, ömrüme, kalbime, hayatıma, zihnime ve en güzel anılarıma hoş geldin.

 

Zeynep gözlerini yavaşça gözlerinden ayırdı, onunla temas ettiği anda kalbi ritmini şaşırıyor, dengesini alt üst ediyordu.

 

Genç adamın yüzünde ufak bir gülümseme oluştu, gözlerini kapatıp derin bir soluk aldı. Elindeki poşeti yavaşça açıp ince bir bere çıkardı, özellikle onun için getirmişti. Krem renk ve trikoydu, yavaşça kafasına geçirip saçlarını iki yandan çıkararak düzeltti. Şimdi daha rahattı, şimdi üşüyeceğine dair endişe hissetmeyecek, rahat rahat gezebilecekti.

 

"Esma Nine izin verdi mi?"

 

Genç kız bakışlarını gözlerinden ayırdı. Ninesine sadece Selin'e gideceğini söyleyerek evden çıkmıştı. İlk defa kafes dediği bu semtten dışarı çıkabilecekken engel olunmasından endişe duymuştu. Gözlerini arabaya çevirdi, bakışları Güler Hanım'a kaydı, özellikle arka koltukta oturmuş onları izliyordu.

 

"Annem.. gelmeni çok istiyor." Dedi Aslan, biraz da olsa çekinmesine engel olmak istiyordu. Genç kız gözlerini adamın gözlerine çevirdi, kafasını yavaşça iki yana salladı. Sen varsın, sen oldukça kabul etmeyeceğim hiçbir şey olmazdı.

 

"Hadi o zaman" dedi genç adam, arabaya yaklaşıp ön kapıyı açtı. Genç kız kafasını yere eğip yaklaştı, sessizce yerine oturduğunda gözlerini hiç geriye çevirmedi.

 

Güler Hanım'ın yüzünde gülümseme vardı, derin bir soluk alıp sırtını koltuğa yasladı. Ona zaman veriyordu, elbet birgün onu da oğlu gibi kabul edecek, güvenecek, sevecekti.

 

....

Heyecan doluydu Zeynep, yol boyunca gözlerini hiç yoldan uzak tutmamıştı. Geçip gittikleri her sokağı her caddeyi heyecanla izliyor, inceliyordu. Ne büyük bir yerde burası, sokaklar caddeler bitmek bilmiyordu. İnsan yığını vardı, her köşede mağazalar, kafeler, koca koca marketler vardı. Şaşkındı, yıllardır ufak semtte gördüğü her şeyin çok çok büyüğü de vardı.

 

Arabayı bir köşeye yaklaştırıp park etti genç adam, bakışlarını genç kıza çevirdi. Pür dikkat önce öndeki sonra da sağındaki cama bakıyor, çevreyi izliyordu. Aslan'ın yüzünde gülümseme oluştu. "İnelim mi?" Diye sordu.

 

Genç kız bakışlarını ona çevirmeden kafasını olumlu anlamda salladı, bir an önce inip buranın tadını çıkarmak, her köşesini gözleriyle görmek istiyordu. Kapıyı açıp hızla indi, genç adam ve annesi de arkasından çıkış yaptı.

 

"Çok büyük.." dedi Zeynep fısıltıyla, Aslan arabanın önünden dolanıp yanına yaklaştı. "Büyük olan nedir?"

 

Genç kız gözlerini pür dikkat bir markete sabitlemişti, mahalle bakkalından oldukça büyüktü, tüm semt rahatlıkla sığabilirdi. Genç adamın yüzünde ufak bir şaşkınlık belirdi, daha önce böylesine bir market görmemiş miydi?

 

"Girmek ister misin?"

 

Zeynep bakışını yavaşça ona çevirdi, gözleri merakla parıldıyordu. İçerisi nasıldı acaba? Göründüğü kadar büyük müydü? Bu kadar büyük bir yer nasıl eşyalarla doldurulmuştu?

 

Aslan'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, "Hadi" diyerek yanına yaklaştı. Tek adım atıp durdu, kafasını geriye çevirdiğinde genç kızın bir heykel misali durduğunu gördü. "Zeynep" dedi. Geri adımlarla yanına yaklaştı. "Ne oldu? Girmek istemiyor musun?"

 

Kafasını ürkekçe olumlu anlamda salladı Zeynep, içeri girmeyi deli gibi istese de tüm bedeni korkuyla titriyordu. Onca insanın arasında, kapalı bir alanda durabilecek miydi?

 

Genç adam sessiz ve şaşkındı, anlam veremediği çok fazla şey vardı. Kısık bir soluk alıp ona döndü, "Birlikte girelim" deyip elini yavaşça yaklaştırıp genç kızın elinden tuttu. Zeynep'in gözleri anında önce tutuşan ellerine sonra da genç adama döndü.

 

"Arkadaşız biz. Arkadaşlar el ele tutuşabilir" dedi, Zeynep sessizdi. Gözlerinin içine usulca bakarken endişesinin hafiflediğini hissetti. İtiraz etmeden bakışlarını markete çevirdiğinde Güler Hanım'ın yüzünde gülümseme belirdi. İkisini hayranlıkla izliyordu.

 

Adımlarını hızlandırıp önden yürümeye başladığında, iki genç de ağır adımlarla takip etmeye başladı. Marketin cam dönerli otomatik kapısı vardı, genç kız ufak bir şaşkınlık yaşasa da pusulası vardı yanında, en güçlü pusula genç adamdı. Önce kapıdan geçirip markete getirdi.

 

İçeri attığı ilk adımda adımını durdurdu Zeynep, hayal ettiğinden bile büyüktü. İçerisinde yüzlerce insan vardı, ellerinde tekerlekli sepetler vardı, çoğunun da içi tamamen doluydu. Merak dolu gözlerle etrafı süzüyor, gelip geçen genç kızlara bakıyordu. Yüzlerinde neşe vardı, yanlarında ise genelde genç birer adam veya ufak çocuklar bulunuyordu.

 

"Beğendin mi?" Diye sordu Aslan, genç kız sessizce kafasını olumlu anlamda salladı. Büyülenmişçesine etrafı süzüyordu. Genç adamın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, reyonların arasına yürüdüğünde genç kızı izliyordu, öylesine dikkatle etrafı süzmesi oldukça hoşuna gitmişti.

 

Birkaç adım ötede oyuncak reyonu vardı, rengarenk bebekler, arabalar, araç gereçler vardı. Genç kız adımını durdurdu, marketin en büyük reyonu oyuncaklara ayrılmıştı. Tüm çocuklar toplanmış heyecanla izliyor, kimileri dokunuyor kimi de ailesine satın alması için baskı uyguluyordu.

 

Genç kızın gözleri tek bir çocuğa kaydı, küçük bir kız çocuğuydu. Oyuncak bebeklerinin olduğu reyonun önünde durmuştu, 6 veya 7 yaşlarındaydı. Yanında genç bir adam vardı, boyuna eğilmiş tıpkı onun gibi oyuncakları izliyordu.

 

Küçük kız işaret parmağını en üst raftaki bir bebeğe çevirdi. "Bunu beğendim" dedi, gözlerini babasının gözlerine çevirdi. Genç adam tebessüm ederek ayağa kalktı, minik kızının gösterdiği bebeği alıp yanına yaklaştırdı. "Al bakalım" dediğinde küçük kız hızla babasının boynuna sarıldı.

 

"Canım babam"

 

Zeynep sessizce izliyordu, dalgındı. Zihninde silik silik de olsa bir an belirdi. Babası her haftasonu onu elinden tutarak böyle mağazalara getiriyor, doya doya oyuncak alıyordu. "Zeynep'im" diyordu her defasında. Babasının minik kızı, canı, en değerlisiydi.

 

Alt dudağını yavaşça ısırdı genç kız, ufak bir soluk aldığında gözleri bir şeye yoğunlaştı. Genç bir kadın geçiyordu, üzerinde yeşil bir kazak vardı. Gözleri büyüdü, elini yavaşça genç adamın elinden çıkarıp arkasını döndü. Gitmesine izin veremezdi, "Zeynep" diyen Aslan'a rağmen hızla kadının arkasına geçti. Bir gölge gibi onu takip etmeye başladığında, genç adamda arkasındaydı. Yüzünde tebessüm vardı, genç kız mağazayı merak ettiği gibi dolanıyor olmalıydı.

 

"Oğlum" dedi Güler Hanım, elinde bir atkı vardı. Genç kız için seçmişti, genç adamın gözleri annesine döndü. "Güzel" diyerek adımlarını durdurup bakışlarını genç kıza çevirdi. Gözden kaybetmemeye kararlıydı.

 

"Başka renkleri de var, hangisi olmalı?"

 

Annesine döndü, yanına doğru yaklaştığında Zeynep kendinden geçmişçesine yürüyordu. Önündeki kadın takip edildiğinden bir haber marketten çıktığında genç kız da çıktı.

 

Önce kaldırımda durdu, sonra karşı caddeye geçip ilerledi. Bir meydan vardı önlerinde, güneşli havanın da etkisiyle cıvıl cıvıl ve kalabalıktı. Herkes havanın tadını çıkarmak istercesine buraya toplanmıştı. Bir köşede sokak satıcıları vardı, pamuk şeker, dondurma, balonlar gibi birçok şey satılıyordu.

 

Zeynep kalabalığın arasında sadece yeşile odaklanmıştı. Kadının her adımını hiç kaçırmadan takip ediyordu. İnsan yığınının arasına girdiğinde adımları bir anda durdu. Önündeki yeşil kazaklı kadın sırtını dönmüş ilerlerken sağ tarafında yeşil gömlekli bir başka kadın gözüne çarptı. O yöne tek adım atıp durdu, kazaklı kadın uzaklaşıyordu. Hızla adımını o yöne çevirip yeniden durdu, gömlekli olan da gidiyordu. Kafası karıştı, gözlerini bir sağa bir de öne hızla çevirdi. Hangisini takip edeceğini bilmiyordu?

 

"Hayır.." Dedi titrek dudaklarının arasında. Gömlekliyi takip etse kazaklı olanı kaçıracak, kazaklı olanı takip etse gömlekli olanı kaybedecekti.

 

Alt dudağını ısırdı, kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Gözleri çaresizlikle dolu oldu, tek adım bile atamıyordu. Sanki birini takip etse diğeri ondan annesini alacaktı.

 

"Anne.." dedi fısıltıyla, yanakları hızla yaşla doldu. Önce sağa bir adım atıp durdu, sonra öne doğru gidip yeniden durdu. Kalbi, tüm vücudu, elleri tir titremeye başladı. Ayakta durmaya zorlanıyordu, anında hıçkırıkları duyuldu. Hızla yere çömeldi, ellerini kulaklarına bastırıp gözlerini sıkı sıkı kapattı. Hiç kimseyi, hiçbir yeşili görmek istemiyordu. Kalbi duracaktı, bu durum ona çok çok ağırdı.

 

...

"Zeynep!!" Diye haykırıyordu genç adam, marketi alt üst etmiş yine de onu bulamamıştı. Endişe doluydu, nereye gitmiş, nereye kaybolmuştu?

 

"Yok anne! Yok!"diye haykırdı. Güler Hanım endişeyle etrafa bakınıyordu. Caddenin bir köşesinde durmuş kontrol ediyordu.

 

Aslan hızla karşıya geçti, gözleri bir kalabalığa kaydı. İnsanlar bir çember gibi toplanmış, tek bir yere bakıyordu. "Deli galiba" diyen bir çocuğun sesiyle hızla o yöne koştu.

 

Kalabalığın arasından çarpa çarpa koştu, tam orta yerde adımları durdu. Genç kız karşısındaydı, yere çömelmiş, gözlerini sıkı sıkı kapatmış, kulaklarına ellerini bastırmış, öne arkaya doğru gözyaşlarıyla sallanıyordu.

 

....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim 💖💖

Loading...
0%