Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21.Bölüm: Söz

@mlkshnn

"Öğretmen.." dedi fısıltıyla. Neredeydi, neden yanında değildi? O da tıpkı annesi gibi onu bir kalabalığın orta yerinde bir başına mı bırakmıştı?

 

Alt dudağını yavaşça ısırdı, yine terk edilmişti. Bakışlarını hızla çevrede gezdirdi, ne yapacaktı şimdi? Nereye gidecek, ninesine nasıl ulaşacaktı? Tek adım attı, ismini duydu. Bir ses deli gibi haykırıyordu. "Zeynep!!!"

 

Hızla o yöne döndüğünde genç adamı gördü, soluk soluğa yanına koşuyordu. "Öğretmen.." dedi hıçkırıklarının arasında. Kalabalığın içerisinde koşup kollarını adamın boynuna sıkıca doladı. Gitmemiş, annesi gibi onu terk etmemişti. "Gitme.." dedi.

Aslan kollarını deli gibi onun bedenine sarmıştı, "Gitmem Zeynep.. seni bırakıp hiçbir yere gitmem."

 

Elini saçlarına bırakıp hızla okşadı Aslan, her defasında böyle bir korku yaşaması aklından başından alıyordu, genç kız her yalnız kaldığı anda terk edildiğini sanıyordu.

 

Yavaşça geriye çekildi, iki yanağına üst üste yaşlar süzülüyordu. Kızın deli gibi çarpan kalbi, kalbini delice acıtıyordu. İki eliyle yüzünü kavradı, "Gitmem Zeynep.. Seni bırakıp hiçbir yere gitmem"

 

Genç kız hıçkırıklarının arasında yüzüne bakıyordu, kafasını yavaşça iki yana salladı. "Gitme.." ellerini yeniden boynuna doladı. Bir daha terk edilmekten, bir daha sevdiği biri tarafından yarı yolda bırakılmaktan deli gibi korkuyordu.

 

Kollarını bedenine sardı genç adam, burnunu saçlarına gömüp kokusunu içine çekti. Sakinleştiğinden emin olamadan da geriye çekilmedi. Ne izleyen bakışlar ne de gelip geçen insanlar umurundaydı. Tek istediği genç kızı biraz da olsa rahatlatmaktı.

 

....

 

Arabayı yavaşça bir köşeye çekip durdurdu Aslan, gözlerini genç kıza çevirdi. Yanındaki koltukta dakikalardır uyuyordu, uyandırmamaya gayret ederek kapıyı açıp indi. Tam yanındaki kaldırımda bir eczane vardı, içeri girip elindeki kağıdı uzattı, görevliler tarafından ufak bir kutu önüne bıraktı, içerisinde onlarca hap vardı.

 

"Her gece uyumadan önce bir adet" dedi görevli, Aslan kafasıyla onaylayıp teşekkür ettikten sonra eczaneden çıktı. Gözlerini uzaktan arabaya çevirdi, genç kız kafasını cama dayamış uyuyordu hala. Kısık bir soluk alıp sürücü koltuğuna oturdu, ilacı bir köşeye bırakıp kemerini bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı.

 

....

 

Arabayı yavaşça durdurdu genç adam, kapının önündeydi. Bakışlarını genç kıza çevirdiğinde kıpırdandığını gördü, yol boyunca uyumuştu. "Zeynep" dedi, genç kız gözlerini yavaşça ona çevirdi. Bakışlarını sokakta çevirdi, evinin önündeydi.

 

Kapıyı yavaşça açtığı anda genç adam da indi, arabanın önünden dolanıp genç kızın önüne geçti. Elindeki ufak ilaç kutusunu çıkardı, "Bu senin için, her gece uyumadan önce bir tane alman gerekiyor. Benim için dikkat eder misin?" Diye sordu.

 

Zeynep bakışlarını kutuya çevirdi, beyaz renk ve ufaktı. Merak dolu olmasına rağmen üstelemeden adamın elinden aldı, onun istediği hiçbir şeyi geri çevirmek istemiyordu. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı, kesinlikle bu ilaca dikkat edip kullanacaktı.

 

Aslan'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, sorgusuz sualsiz ona bu şekilde güveniyor olması oldukça iyi hissettirmişti. İki elinden sıkıca tutup alnına ufak bir öpücük kondurdu. "Hava soğuyor, hadi içeri gir."

 

Genç kız kafasıyla onaylayıp bakışlarını kapıya çevirdi. Gözleri anında ninesine kaydı, Esma Nine arabanın yaklaştığını gördüğü anda kapıya koşmuştu. Gözlerinde endişe vardı, doktorla olan görüşmenin sonucunu deli gibi merak ediyordu.

 

"Kızım" dedi, Zeynep yanına yaklaştı. Tek kelime etmeden kollarını boynuna sıkıca sardı. Kısa zaman da olsa o meydanda tek kaldığında, sadece ninesine sarılmak vardı. Yaşlı kadın kollarından birini beline sarıp diğerini de kafasının arka kısmına bıraktı. "Güzel kızım.. Yavrum"

 

Yaşlı kadının gözleri genç adamın gözleriyle buluştu, sessizce bakışıyorlardı. Merakla geriye çekilip kızının elini kızının yanağına bıraktı. "Üşürsün kızım, eve gir. Bende hemen geliyorum"

 

Zeynep kafasını sallayıp arkasını döndüğü gibi eve girdi. Aslan derin bir nefes verip yaşlı kadına yaklaştı. "Bir ilaç var, gece uyumadan önce düzenli olarak alması gerek."

 

Esma Nine kafasını onaylayarak sallayıp ufak bir soluk aldı. Delice doktorla olan görüşmeyi merak ediyordu. "Nasıl geçti?"

 

Genç adam kafasını yavaşça iki yana salladı, hastaneden koşarak çıktığından beri Berrin Hanım'ın kelimeleri kulağında çınlıyordu. "Beklediğimiz gibi.. " deyip ensesini yavaşça ovdu. Dün gece sabaha doğru ikisi uzun bir sohbet geçirip bugüne dair konuşmuşlardı.

 

"Doktor ilaç verdi, her gece uyumadan önce mutlaka içmesi gerek."

 

Esma Nine kafasını yavaşça olumlu anlamda sallasa da yüzünde endişe vardı. "İlaç.. daha kötü yapmayacak değil mi?"

"Hayır, öncesinde tüm testler yapıldı."

 

....

 

"Nine" dedi Zeynep, odasının kapısını açıp salona geçti. Yaşlı kadının gözleri ona kaydı, "Kızım"

 

Genç kız yavaşça yanına yaklaştı, elinde yastığı vardı. Geceyi yalnız yerine ninesinin koynunda geçirmek istiyordu. Esma Nine'nin yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, odasına yürüdü.

 

Yatağını açıp ona döndü, "Birlikte uyuyalım" dedi, Zeynep ufak bir tebessüm ederek kafasını olumlu anlamda salladı. Yatağın kenarına oturan ninesinin göğsüne kafasını dayadı, her zor anında yanında bu kadın vardı. Varlığına her daim binlerce şükür ediyordu. Gözlerini usulca kapattığı sırada Esma Nine'nin gözleri hatırladığı bir şeyle hızla ona döndü.

 

"İlaç" dedi, "İlacı içtin mi?"

 

Zeynep gözlerini yavaşça araladı, tamamen aklından çıkmıştı. Kafasını olumsuz anlamda salladığında, yaşlı kadın yavaşça yataktan çıktı. Sadece birkaç dakika içerisinde ilaç kutusu ve bir bardak su ile geri geldi.

 

Genç kız itiraz etmeden bir tanesini su eşliğinde yuttu. Öğretmene söz vermişti, her gece uyumadan önce muhakkak alacaktı. Kafasını yavaşça yeniden ninesinin göğsüne dayadı. Yaşlı kadın ellerini saçlarına bırakıp yavaşça okşamaya çalıştı. Kim bilir kalbinde ne fırtınalar kopuyordu? Kim bilir yine uykusunu bölecek, uyumasına engel olacak nelerle savaşıyordu?

 

....

 

"Oğlum" dedi Güler Hanım, odasında olmadığını görüp salona geçti. Genç adam koltukta oturuyordu, kafasını iki elinin arasına alıp eğmişti. "Anne"

 

Yavaşça yaklaşıp yanına oturdu annesi, elini elinin üzerine bırakıp sıkıca tuttu. Anne oğulun gözleri anında buluştu. "İşe yarayacak mı gerçekten anne?"

 

Güler Hanım kısık bir soluk verip yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Berrin'in daha önce başaramadığı hiçbir şey olmadı. Zeynep'ten daha kötü hastaları da oldu ama hepsini iyileştirdi."

 

Ufak bir nefes aldı genç adam, gözlerini laptopa çevirdi. "Videolar bitti mi?"

"Geriye sadece iki tane kaldı."

"Zeynep biraz toparlanmadan ailesiyle karşılaşmamalı. Terk edilme sebebini bilmiyoruz, daha çok kötüleşmesinden korkuyorum."

"Berrin bu yüzden geldi oğlum, sadece Zeynep için."

 

Bakışlarını yavaşça annesine çevirdi, minnet doluydu. Ömrü boyunca her kararında, her anında desteğiyle yanında oldu. "Sen iyi ki varsın anne"

 

Güler Hanım'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, kollarını açıp oğluna sıkı sıkı sardı. Buraya gelmek için aldığı ufak izni, özellikle onun için uzatmıştı.

 

....

 

Sabahın oldukça erken vaktiydi, genç adam okula vaktinden çok önce evden çıkıyordu. Tek amacı, genç kızı kaldırımda görürken onunla ufak da olsa sohbet etme zamanı yaratmaktı. Gözlerini o yöne çevirdi, onu gördü. Zeynep sessizce oturuyordu, elinde ufak taşı vardı, kafasını eğmiş yere şekiller çiziyordu.

 

"Günaydın" dedi Aslan, genç kız bakışını yavaşça kaldırdı, gözleri onun gözleriyle buluştu. Genç adam yavaşça yaklaşıp yanına oturdu, yüzünde koca bir gülümseme oluşturdu, yakınında olduğu her anda istemeden de olsa hep bu ifade oluyordu.

 

"Hava bugün güzel" diye ekledi, genç kız kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı, yakıcı bir güneş vardı. Başını olumlu anlamda salladı, Aslan elini yavaşça yaklaştırıp elinden sıkıca tuttu. İkisinin de kalbi aynı anda deli gibi çırpınmaya başladı.

 

"Gece ilacını aldın mı?"

 

Zeynep yavaşça bakışlarını ona çevirip kafasını onaylar anlamında salladı. Genç adamın yüzünde gülümseme belirdi. "Güzel.. çok güzel." Dedi rahatlayarak. İlacın biraz da olsa fayda vereceğini düşünüyordu.

 

"Okuldan sonra seni almaya geleceğim, müsait olabilecek misin?" Diye sordu. Genç kız kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı, onunla her şeye hazırdı. Yüzünde ufak bir merak belirdi, dünde onu evden alıp hastaneye götürmüştü, yine aynısı mı olacaktı?

 

"Hastaneye mi?" Diye sordu fısıltıyla. Genç adam kafasını yavaşça iki yana sallayıp diğer elinden de tuttu. Gözlerini gözlerine sabitleyip alnına ufak bir öpücük kondurdu. Gözlerinde gördüğü endişe aklını başından alıyordu.

 

"Zeynep.. " yavaşça geriye çekilip iki avucuna da birer öpücük bıraktı. "Her şey sadece senin için, bana hep güven olur mu?"

 

Genç kız oldukça sessizdi, sadece tepkisizce yüzüne bakıyordu. "Ve.." diye ekledi Aslan. Elinin birini dikkatle yüzüne yaklaştırıp yanağına bıraktı, hastane çıkışındaki o anı hatırladı, grnö kız terk edildiğini düşünüp deli gibi korkmuştu. Baş parmağını yavaşça gezdirdi. "Sen gitmediğin sürece, ben seni asla bırakmayacağım."

 

Zeynep'in yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, ilk andan beri bu adama duyduğu büyük bir güven vardı. Yanağındaki elin üzerine bıraktı yavaşça elini, sıkıca tuttu. "Bırak..mam" sustu, bakışlarını büyülendiği bir çift kara gözden ayırıp yere eğdi. Yanakları anında kızarmıştı. "Ben.. öğretmeni hiç bırakmam" diye ekledi Zeynep.

 

Aslan'ın yüzünde koca bir gülümseme oluştu, iki kolunu yavaşça iki yana açıp bedenine sıkı sıkı doladı. "Anlaştık.. hiçbir zaman birbirimizi bırakmayacağız o halde."

 

Elinin birini kafasının arka kısmından saçlarına bıraktı, yavaşça okşuyordu. "Bir gün.. bana 'Aslan' dediğini duyduğumda dünyanın en mutlusu olacağım." Diğer elini de sırtına bıraktı, onu deli gibi seviyordu. Ufak bir soluk verdi, kalbi öylesine hızla çarpıyordu ki nefessiz kalacağını hissediyordu. "Seni çok seviyorum."

 

--- 3 Gün Sonra ---

 

Omzunda çantasının askısı vardı genç adamın, köşe başında göründü. Okul çıkışıydı, her çıkışta olduğu gibi öğrencileriyle hızlı hızlı vedalaşıp okuldan çıkmış, genç kızı görebilmek adına sokağa gelmişti.

 

Gözleri anında kaldırıma kaydı, genç kız aynı yerinde oturuyordu. Kafasını yere eğmiş, elindeki taş ile oldukça yavaş bir şekilde bir şeyler çiziyordu. Saçları öne doğru dökülmüş, yüzünü tamamen kapatmıştı.

 

Önünde sokağın küçük çocukları duruyordu, okuldan koştur koştur çıkıp çantalarını kaldırıma bırakarak top ile karşısına geçmişlerdi. "Hadi Zeyno" dedi bir tanesi, gözlerini huzursuzca genç kıza çevirdi.

 

Genç kız bakışını yavaşça kaldırıp önündeki küçük çocuklara baktı, heyecanla durmuş, onu oyuna eşlik etmek için ikna etmeye çalışıyorlardı. Umursamadan bakışını yavaşça yeniden eğdiğinde, Aslan şaşkınlıkla yanına yaklaştı. Sessizce kaldırımın kenarına oturdu.

 

"Zeynep..." dedi, genç kız sesini duyduğu anda gözlerini yavaşça ona çevirdi, yüzünde istem dışı ufak bir tebessüm belirdi. "Öğretmen.." Genç adam kısık bir soluk verdi, gözlerine her temas ettiğinde kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.

 

"Zeyno bizimle oynamak istemiyor" dedi çocuklardan bir başkası. Diğerleri gibi onun da yüzü asıktı, genç kız ilk defa bu kadar ısrara rağmen oyun arkadaşlarını reddediyordu.

 

Genç adam şaşkın bir merakla genç kıza döndü. "Oyunu mu sevmedin?" Zeynep gözlerini yavaşça ona çevirdi, bakışları kısık ve hiç olmadığı kadar da bitkindi.

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı, ayağa kalkıp topun peşinden koşacak gücü yoktu. "Neden oynamak istemiyorsun o halde?"

"Zor.." dedi Zeynep, gözlerini karşısına merakla duran çocuklara çevirdi. Ellerinde top vardı, tümünün heyecanlı bakışları onun üzerindeydi.

 

"Zor olan nedir?"

"Top.. oynamak."

 

Genç adamın yüzünde koca bir şaşkınlık oluştu, bunu ondan ilk defa duyuyordu. Genç kız oyun olduğu her anda sıkılmadan, yorulmadan kesinlikle dahil olurdu. "İyi misin?"

 

Zeynep tek kelime edemedi, kafasını yavaşça yana doğru eğip genç adamın omzuna bıraktı. Gözleri kapanmak için direniyordu. Elini yavaşça tuttu genç adam, gözlerini çocuklara çevirip kafasını iki yana salladı, genç kıza daha fazla ısrar etmelerini istemiyordu. Küçük çocuklar isteksizce arkasını döndüğünde, Aslan kısık bir soluk aldı.

 

"Gece.. uyumadın mı?" Diye sordu.

 

Zeynep sustu, "Uyudum.." dedi, hiç olmadığı kadar uyuyordu son günlerde.

"Rahatsız hissettiğim herhangi bir yerin var mı?"

 

Genç kız kafasını yavaşça iki yana salladı, rahatsızlık hissetmiyordu, sadece uykulu, bitkin ve yorgunluğu vardı. "Uykum var.." dedi fısıltıyla.

 

Aslan yavaşça geriye çekilip gözlerine baktı, bakışları oldukça kısıktı. "O zaman uyuyup iyice dinlenmelisin."

Yavaşça doğrulup elinden tuttu, kalkmasına destek olup bahçeye yürüdü. Kapıya yaklaştığı anda gözleri yaşlı kadına kaydı, ikisini sessizce izliyordu. Bakışlarıyla selam verip gözlerini yeniden genç kıza çevirdi genç adam.

 

"Hadi bakalım doğruca odana git." Yaklaşıp alnına ufak bir öpücük kondurdu. Zeynep itiraz etmedi, arkasını dönüp eve yürüdüğü anda genç adam gözlerini yeniden yaşlı kadına çevirdi. Endişe dolu gözleriyle yanına çevirdi.

 

"Esma Nine.. Zeynep iyi görünmüyor, bilmediğim bir şey mi var?"

 

Yaşlı kadın ufak bir soluk aldı, kızında son günlerde onun da fark ettiği ufak değişiklikler vardı. "Bir durgunluk olduğunu görüyorum, geçer diye düşündüm ama geçen her gün de daha da artıyor."

 

Aslan'ın yüzü asıldı, bunu yeni fark ettiği için kendine büyük bir öfke duydu. "Neden Esma Nine? Niye böyle oldu?"

Kafasını yavaşça iki yana salladı yaşlı kadın, kırışmış yüzünde büyük bir endişe vardı.

 

"Başka?" Dedi Aslan telaşla. "Başka ne gibi farklılıklar var?" Diye ekledi.

 

"Çok durgun, çok uyuyor.. Doğru düzgün bir şey yemiyor"

 

Aslan elini yavaşça ensesine bırakıp sertçe ovdu, anlamıyordu. Birkaç gün içerisinde niye böyle şeyler olmuştu? Düşünmeye çalıştı, son zamanlarda farklı ne olabilirdi?

 

"Bir sebebi olmalı." Dediği anda gözleri parladı, tek bir şey yer aldı zihninde. "İlaç!" Dedi anında. "Zeynep ilacını kullanıyor mu?"

Esma Nine kafasını hızla olumlu anlamda salladı, bir gün bile aksatmamışlardı. "İlacın etkisi olabilir Esma Nine, haber vereceğim." Diyerek hızla arkasını döndü.

 

Koşar adımlarla eve yürürken deli gibi sabırsızdı, birkaç dakika bile ona bir ömür gibi gelmişti. Hızla evine yaklaşıp içeri girdi, gözleri önce oturma odasına kaydı, boştu. Mutfağa yöneldiğinde annesini gördü.

 

"Anne"

 

Güler Hanım'ın bakışları oğluna döndü, yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Oğlum..hoş geldin."

"Anne.. Zeynep'in kullandığı ilacın yan etkileri nelerdir?"

 

Kadının yüzünde ufak bir şaşkınlık belirdi, elindeki bardağı tezgaha bırakıp oğluna döndü. "Yan etkileri mi? Bir sorun mu var?"

"Zeynep.." dedi genç adam endişeyle. "Garip.. Esma Nine ile de konuştum, ilaca başladığından beri çok durgun ve iştahsızmış. Neden anne? İlaç ona zarar mı veriyor?"

 

Güler Hanım elini oğlunun elinin üzerine bırakıp sıkıca tuttu, "Oğlum.. tetkik yapılmadan o ilaca başlanmadı. Endişe etme, Zeynep hem benim hemde Berrin'in takibinde tedavi görüyor"

"Bu durum normal mi yani?"

"İlacın sakinleştirici etkisi var oğlum. İştahsızlığı da vücudunun ilaca alışma evresi olarak nitelendirebiliriz, birkaç güne düzelecektir."

 

Aslan geriye bir adım gitti, "Ne?" Arkasını dönüp yeniden annesine baktı. "Olur mu anne? Buna nasıl göz yumabilirim?"

"Oğlum.." dedi Güler Hanım, elinden sıkıca tuttu. "Endişelenme, tedavinin etkili olması için gerekli bu."

"Olmaz anne.." deyip eliyle sertçe ensesini ovdu. Zihninde sadece dakikalar öncesi yer aldı, tüm çocuklar deli gibi yalvarmasına rağmen genç kız ayağa kalkıp onlara eşlik edememiş, en çok sevdiği oyunlardan katılamamıştı.

 

"Endişeni anlıyorum oğlum, ama sadece biraz daha beklememiz gerekiyor."

"Daha da kötüleşmeyecek değil mi? O ilacın tüm etkilerini detaylı olarak bilmek istiyorum."

"Peki.. gel bakalım" diyerek arkasındaki sandalyeye geçip oğlunu da karşısına oturttu. İlaca dair her şeyi tek tek anlatacak, endişesinin yersizliğine ikna edecekti. Tedavi için buna ihtiyaç vardı.

 

....

 

Gözlerini yavaşça araladı genç kız, sabahın oldukça erken vakitleriydi. Havada şiddetli bir yağmur vardı, gece boyunca gökgürültüsü duyulmuştu. Kapı gümbür gümbür çalıyor, evin içerisinde şiddetle yankılanıyordu.

 

Merakla doğrulup ayaklarını yataktan indirdi Zeynep, üzerinde ince bir tişört bir vardı. Kendine çeki düzen veremeden kapıya yöneldi, önce evinkini açıp bahçeye geçti, iki kapı arasındaki birkaç adım bile sırılsıklam ıslanmasına sebep olmuştu.

 

"Kim o?" Diye sordu, ninesinin en büyük tembihlerinden biriydi, kapıyı asla sormadan açmamalıydı.

 

"Kim o?" Diye yineledi, yağmurun şırıl şırıl sesinden mi emin olamadı ama karşıdan kulağına hiç cevap ulaşmadı. Ufak bir soluk aldı, durmaksızın çalıyordu. Daha fazla beklemek de bekletmek de istemedi, geçirdiği her saniyede daha çok ıslanıyordu.

 

Elini yavaşça çengeline bırakıp itti, kapıyı kendine doğru çektiği anda gözleri birine kaydı. Genç bir adam vardı karşısında, 24 - 25 yaşlarındaydı, yağmurun etkisiyle sırılsıklam olmuştu. Oldukça kısa saçları, koca gözleri ve esmer teni vardı, soluk soluğa nefes alıp veriyordu.

 

"Zeyno musun sen?" Diye sordu merakla, ses tonu düz ve netti. Gözlerini önünde duran genç kızın üzerinde gezdirdi, onu son görüşü 10 yıl önceydi.

 

Zeynep yavaşça bir adım geriye gitti, bu adam da kimdi? Neden kapıdaydı? İsmini nereden ve nasıl biliyordu? Sessizce adamın yüzüne bakıyordu ki geriden bir ses ulaştı kulağına, "Okan!"

 

Kafasını yavaşça geriye çevirdi genç kız, ninesini gördü, iç kapının önünde durmuş kapıdaki genç adama şaşkınlıkla bakıyordu. "Babaanne!" dedi Okan, genç kızın gözleri büyüdü, bu tahmin ettiği kişi miydi? "Okan.." dedi fısıltıyla. Bu.. çocukken ondan nefret eden, babaannesini elinden aldığını söyleyip her defasında tepki gösteren ve canını yakmak için her uğraşı veren torunlardan sadece bir tanesiydi.

 

....

 

Okan'ın gelişi neleri değiştirecek? 💚

Loading...
0%