Yeni Üyelik
35.
Bölüm

31.Bölüm: Bizim Evimiz

@mlkshnn

Ahmet Bey yaklaşıp yavaşça yanına yaklaştı. İki acılı baba, bir merdivenin basamağında yan yana oturdu. "Kaç yıl oldu?" Diye sordu.

"15" dedi adam, kısık bir soluk verdi. 15 yıldır tek evladının acısını, belirsizliğini yaşıyordu. "Ama hala her şey dün gibi, sanki kızım bir yerlerden çıkıp kollarıma atlayacak gibi."

 

Gözleri dolu doluydu, keşke ölmeden önce bir kez daha kızını görse, sesini duysa, kokusunu hissedip doya doya sarılsa. "İsmi neydi?"

"Zeynep."

 

"Zeynep.." dedi Ahmet Bey tekrarla. "Bizim gelinin ismiyle aynı." diye ekledi.

 

Erdal Bey'in gözleri arkadaşına yavaşça döndü, "Az önce buradaydı, sanırım istemeden biraz korkuttum."

"Ne? Bir şey mi oldu?" Diye sordu telaşla.

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı adam, sadece konuşmak ve selam vermek istemişti. "Hayır, kedisiyle buradaydı. Konuşmak istedim sadece, beni görünce korktu sanırım. Kaçarak uzaklaştı."

 

Çaresiz bir soluk verdi Ahmet Bey, "Zeynep biraz ürkek, yabancılar onu çok korkutuyor. Alışması zaman alıyor." Gözlerini yavaşça arkadaşına çevirdi. "Bana bile hala alışamadı"

 

Erdal Bey'in yüzünde şaşkınlık belirdi, suçluluk hissetti. Kim bilir bilmeden ne çok korkutmuştu, halbuki tek isteği selam vermekti. "İsmi.." dedi fısıltıyla. "Korkacağını düşünmemiştim. İsmini öğrenince kızımı hatırladım. O kadar çok özledim ki, o ismi duyduğum her anda kalbim sızlıyor, ölümünü kabullenmiyor."

 

"Nasıl öldü kızın?"

 

Kafasını yavaşça iki yana salladı Erdal Bey, derin bir iç çekti. Yıllardır evladına hasretti. "Bilmiyorum, sadece öldü dediler. Çok aradım ama hiç iz yoktu, inanmaktan başka çare bulamadım."

 

Gözlerini yavaşça arkadaşına çevirdi, elini kalbinin üzerine bıraktı. "Ama sanki bir yerlerde hala nefes alıyor." Gözleri dolu dolu oldu. "Bazen burası öyle sızlıyor ki, bana ihtiyacı olduğunu düşünmeden duramıyorum."

"Mezarını bilmediğin için olabilir bu."

"Hayır öyle değil. Öldü, yaşamıyor dediler ama kalbim bunu kabul etmiyor."

 

Yanağına yavaşça bir damla yaş süzüldü, elinin tersiyle dikkatle sildi. Kızını hatırladığı anda ne gözlerine ne de kalbine engel olabiliyordu.

 

"Son zamanlarımızda bile onu hiç görememiştim." Dedi, suçluluk barındıran ifadesiyle. İşleri öylesine yoğundu ki, şehir dışına gitmek durumunda kalmış, kızını bir daha görememişti.

 

"Bana.." dedi, son görüşü zihninde yer aldı. Zihni öylesine sık hatırlatıyordu ki sanki dün gibiydi.

 

"O gün bana o kadar sıkı sarıldı ki, sanki bir daha görüşemeyeceğimizi hissediyordu."

Bakışlarını yavaşça sağ avucuna çevirdi, "Yüzünü bu elimle okşadım." Yanağına usulca bir damla yaş süzüldü. "Sadece birkaç gün sonra döneceğimi ve birlikte çok istediği yeni lunaparka gideceğimizi söyledim."

 

Alt dudağını yavaşça ısırdı, "Keşke o gün işe gitmeyip onunla lunaparka gitseydim."

"Böyle olacağını bilmiyordun."

 

Kafasını iki yana salladı, "Bilmeliydim. Kızımı son görüşüm olduğunu anlayıp onu bir an bile yalnız bırakmamalıydım."

 

Elini yavaşça arkadaşının omzuna bıraktı Ahmet Bey, "Evlat acısı öyle bir şey ki, ne tarifi mümkün ne de unutması." Kısık bir soluk aldı, zihninde sadece Aslı'sının kanlar içerisindeki görüntüsü yer aldı. Yıllar geçiyor, zihni ona hatırlatmaya ve kalbini sızlatmaya devam ediyordu.

 

Derin bir nefes verip yavaşça doğruldu, gözlerini arkasındaki eve çevirdi. "Ev bitmek üzere." Dedi konuyu değiştirmeye çalışarak. Hatırlatıp daha fazla üzmek istemiyordu.

 

Yavaşça ayağa kalktı Erdal Bey, arkadaşının oğlu için tüm tecrübesini ve bilgisini kullanıyordu, ev eşsiz olacaktı.

 

"Evet, içi bugün biter. Sadece Bahçe kalacak."

"Taşınabilirler mi yarın?"

"Evet, tabii."

"Aslan çok sevinecek." dedi babası, oğluna bir an önce haber vermeli, ev eşyalarını gün içerisinde yerleştirmelilerdi. Artık oğlunun da normal bir yuvası olacaktı.

 

.....

Hızlı adımlarla eve ilerledi Zeynep, odasına girip kapıyı örttüğü anda tıkladığını duydu. Gözlerini o yöne çevirdiğinde ninesini gördü. "Nine.." dedi fısıltıyla.

 

Yaşlı kadın ağır adımlarla içeri girip yanına yaklaştı. Yatağın kenarına oturduğunda genç kızda yanına geçti. Gözleri solgun ve endişe doluydu, az önce hiç tanımadığı bir adam kolunu tutmuş, gitmesine bir an bile olsa engel olmuştu.

 

"İyi misin yavrum?" diye sordu yaşlı kadın.

 

Genç kız kafasını yavaşça iki yana salladı. Kalbi hızla çarpıyordu, öylesine hızlı koşmuştu ki nefes nefeseydi. Dikkatle yana doğru eğilip kafasını ninesinin dizine bıraktı.

 

Elini anında kızının saçlarına bıraktı Esma Nine, yavaşça okşamaya başladı. Dizine yattığı her anda rahatlama ihtiyacı duyduğunu çok iyi biliyordu. Kısık bir soluk verdi. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

 

Gözlerini yavaşça kapattı genç kız, bir elini ninesinin elinin içerisine bıraktı. Zihninde tek bir an vardı, adamı gördüğü anda kaçmak istemiş fakat kolundan tutup gitmesine engel olmuştu.

 

"Nine.." dedi fısıltıyla. Kafasında dolanan yaşlı el kalbinin en büyük nefesiydi. Evine gittiğinde onsuzluğa nasıl dayanacaktı?

 

"Ben.." diye ekledi fısıltıyla. Bedenini yavaşça çevirip sırtüstü pozisyona geçti, gözlerini ninesinin gözlerine çevirdi. "Aslan'da kaldığımda da yanına gelebilir miyim?"

 

Yaşlı kadının yüzünde koca bir tebessüm belirdi, "Burası da senin evin yavrum, istediğin her anda gelebilir ve kalabilirsin."

 

Derin bir nefes aldı genç kız, yüzünde ufak bir gülümseme oluştu, rahatlamıştı. "Nine ben seni çok seviyorum."

 

Yavaşça elini durdurdu yaşlı kadın, kısık bir soluk verdi. Yüzünde hüzün dolu bir tebessümle belirdi. "Bende..." gözlerini yavaşça gözlerinden ayırdı. "Bende seni çok seviyorum." Sustu, gözleri dolu dolu oldu. "Bunca yıl ne yaptıysam da sadece sana olan sevgimden yaptım kızım."

 

Zeynep'in gözleri yavaşça ona döndü, ellerini deli gibi tutup sıktı. Ninesi bunca yıl çok fedakarlık yapmıştı onun için. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştuğu anda bir sesleniş duyuldu.

 

"Zeynep!" diye haykırıyordu Aslan.

 

Hızla doğruldu genç kız, yüzünde koca bir gülümseme, kalbinde heyecan belirdi. Sesini duyduğu anda buna engel olamıyordu.

 

"Aslan.." ayağa kalkıp koşar adımlarla kapıya yaklaştı. Bahçeyi gelip kapıyı araladığında gözleri adamın bir çift bakışına kaydı.

 

"Hazır mısın?" Diye sordu Aslan, arkasında arabası vardı. Babası az önce arayıp eve yarın yerleşebileceklerini söylemiş, o bir gün daha beklemek istememişti.

 

"Yeni eve yerleşebiliriz, toparlanabildin mi?"

 

Genç kız yavaşça alt dudağını ısırdı, hiç toparlanmamıştı hala. Kafasını çekinerek iki yana salladı. "Tamam." Dedi genç adam, ellerini sıkı sıkı tuttu. "Bugün için ilacını ve Boncuk'u getirmen yeterli."

 

Kafasını onaylayarak sallayıp arkasını döndü genç kız, hızlı adımlarla eve koştuğunda genç adamın gözleri yaşlı kadına kaydı. Sessizce kapının gerisinde durmuştu.

 

Derin bir nefes verip gözlerini yan eve çevirdi Aslan, gözleri Emine Hanım'a kaydı, penceredeki perdenin gerisinden sessizce izliyordu.

 

"Oğlum.." dedi Esma Nine, gerçekleri öğrendiği andan beri genç adam ona tek kelime bile etmiyordu.

 

"Konuşmak istemiyorum Esma Nine." Sesi fısıltıyla dolu, gözleri de evin kapısındaydı.

 

Kafasıyla onayladı yaşlı kadın, istediği taktirde konuşacaktı. Ufak bir soluk aldı. "Zeyno'ya dikkat et."

 

Genç adamın gözleri yavaşça ona döndü, yüzünde acı dolu bir tebessüm belirdi. "Zeynep benim karım. Ben bundan sonra ona sadece gerçeklerin olduğu mutlu bir hayat vereceğim. Sizden.." deyip sustu, gözleri yan eve kaydı. "Ve Emine Hanım'dan gerçekleri öğrenene kadar uzak kalacak."

"Ne?" Dedi yaşlı kadın endişeyle. "Yapma oğlum."

 

"Bunca zaman seyirci ve sessiz kaldığınız için sizi affetmeyeceğim." Dedi gözleri dolu dolu oldu, düşündükçe aklı yerinden çıkıyordu.

 

"En çok sana sığındı, en çok sana güvendi Esma Nine. Sen nasıl bunca yıl yalan söyleyebildin?"

"Oğlum.." dedi yaşlı kadın, gözleri dolmuştu.

 

Gözlerini evin kapısına çevirdi Aslan, sık sık genç kızı kontrol ediyordu. "Doktor ne dedi biliyor musun?"

Yaşlı kadının gözleri sadece onun bir çift kırgın ve hayal kırıklığıyla dolu bakışlarındaydı. "Eğer şimdi gerçeği söylersem bir daha hiçkimseye güvenmeyecek." Gözlerinden usulca bir damla yaş süzüldü, sessiz kalmak canını oldukça yakıyordu.

 

"Ona ne yaptığınızı ikinizde görün. Zeynep sizin yüzünüzden bu durumda ve sizin yüzünden insanlardan korkuyor."

"Biz.." dedi yaşlı kadın, yaşlı gözlerinin arasında sesini fısıltıyla duyurmaya gayret ediyordu. "Biz sadece onun için yaptık."

 

Kafasını hızla iki yana salladı genç adam, "Hayır, onu bu hale siz koydunuz. Ama.." dedi, gözlerini yeniden kapıya çevirip kontrol etti. "Ama ben onu iyileştireceğim. Gerçekleri öğrenecek, öğrendiği anda da verdiği her kararın arkasında olacağım. İkinizle hiç görüşmek istemezse de asla itiraz etmeyeceğim."

 

"Oğlum.." dedi yaşlı kadın, yanakları yaşla doldu. "Yapma.."

"Siz.." dedi Aslan, gözlerini yan eve çevirdi. "Siz yapmayın. Zeynep'i yalanlarınızla boğmayın."

 

Bakışları yavaşça eve kaydı, genç kızı gördü. Kucağında minik kedisi, sırtında da ufak çantası vardı. Heyecan doluydu, hızla ayaklarına ayakkabılarını geçirip yaklaştığında ikisi de kendine çeki düzen vermeye gayret etti.

 

"Gidelim." Dedi genç adam, bir elini genç kızın elinin içerisine bırakıp sıkı sıkı tuttu.

 

"Kendine dikkat et yavrum." Dedi Esma Nine zoraki kelimelerle.

 

Genç kız kafasıyla onaylayıp tebessüm etti, arkasını yavaşça döndüğünde Aslan arabasının ön kapısını açtı. Binmesine yardımcı olup gözlerini ne Esma Nine'ye ne de Emine Hanım'a çevirmeden arabayı çalıştırdı. Hızla uzaklaşırken yaşlı kadının gözleri yan eve kaydı.

 

Emine Hanım kapıyı yavaşça açıp geriye çekilmişti, içeri gelmesini bekliyordu. Esma Nine derin bir nefes verip o yöne ilerledi. İçeri girdiği gibi gözleri kadına kaydı, sırtını pencerenin yanında duvara yaslamıştı.

 

Tüm bedeni deli gibi titriyor, yanakları durmaksızın yaş akıtıyordu. "Gitti.." dedi fısıltıyla. Avucuyla ağzını sıkı sıkı kapatmaya gayret etti. "Kızım gitti." diye ekledi. Ayakta durmakta zorlanıyordu, yavaş yavaş dizlerinin üzerine çöküp bir elini boynundaki kolyeye bırakıp sıkı sıkı tuttu. Evladının kokusu vardı sonsuzluk sembolünde, evladının minik parmakları duruyordu hala üzerinde.

 

....

Arabayı yavaşça kapının önünde durdurdu genç adam, hızla inip genç kızın kapısını açtı. Gözlerini deli gibi aşık olduğu bir çift bakışa çevirdi. "Hadi." Elini yavaşça uzattı, yeni evlerine ilk adımı atacak, yepyeni bir ömüre başlayacaklardı.

 

Kucağında Boncuk'u sıkı sıkı tutmuştu genç kız, çekingen gözlerini adamın gözlerine çevirip elini yavaşça eline uzatıp tuttu. Ayağını yere indirdiği anda minik kedi kucağından atlayıp hızlı hızlı koşup bahçeye ilerledi, kulübesine girdiği gibi genç kızın yüzünde tebessüm belirdi. Boncuk'u yeni yuvasını çok sevmiş, çok çabuk benimsemişti.

 

"Girelim." Dedi genç adam, elini sıkı sıkı tutup gözlerini eve çevirdi. İki katlı ve müstakildi, dışında hala eksiklikler vardı, işçiler tarafından giderilmeye çalışılıyordu.

 

Ağır adımlarla iç kapıya yaklaşıp durdu. Elini cebine bırakıp iki anahtar çıkardı. "Bu senin." Deyip birini genç kızın avucuna bıraktı. Diğeriyle kapıyı yavaşça açıp gözlerini karısına çevirdi.

 

"Burası artık bizim evimiz Zeynep." İçeri attıkları ilk adımda durdu, gözlerini hayranlıkla gözlerine çevirdi. İki elini sıkı sıkı tutmuştu.

 

"İçeri tam olarak girmeden sana söylemek istediklerim var." Derin bir nefes verdi. "Burada hep mutlu olacaksın. Burada hiç yalan olmayacak ve burada hep güleceksin."

 

Gözlerini yavaşça adamın gözlerinden ayırmaya gayret etti Zeynep, temas kurduğu her anda kalbinin delice çırpınışa şahit oluyordu. "Burada Zeyno değil Zeynep olacaksın."

 

Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi genç kızın, hiç kimse ismini böylesine güzel söyleyemiyordu. İsmi en çok bu adamın iki dudağına yakışıyordu. Gözlerini gözlerine çevirip olumlu anlamda salladı, bu evin sınırlarında sadece Zeynep'ti bundan sonra. Öğretmenin karısı Zeyno değil, Aslan'ın karısı Zeynep.

 

"Hadi evimizi gezelim." Genç kızın elinden sıkıca tuttu. Yönünü ilk olarak mutfağa çevirdi. Birinci katta, giriş kapısının tam sağ tarafındaydı. Kapıyı eliyle ittirdi, koca bir mutfak belirdi. Bembeyaz dolapların dört tarafı sardığı kare şeklinde bir alandı, ortada aynı renklerde dört kişilik bir masa ve etrafta da beyaz eşyalar vardı.

 

"Yemek yapmayı birlikte öğreniriz." Dedi genç adam, heyecanla gözlerini karısına çevirdi. Onunla aynı evi paylaşmak çok güzel olacaktı.

 

Elini yavaşça elinden çekti Zeynep, gözlerini mutfakta gezdirip ocağın önünde durdu. Ufak bir soluk aldı, bildiği çok fazla yemek vardı.

 

....

İkinci kattaki ilk odada adımlarını durdurdu Aslan, alt katı tek tek gezdirmişti. Genellikle ilk katta mutfak, lavabo, banyo ve büyük salon vardı. Tüm odalar ise ikinci katta bulunuyordu.

 

Eliyle ittiği kapıya çevirdi genç adam gözlerini, oldukça genişti. Orta yerinde çift kişilik koca bir yatak vardı. Tıpkı odadaki mobilyalar gibi örtüsü de krem renkti. Yatağın tam bitişiğinde boydan boya devasa bir pencere vardı, tüm sokağı ayaklarının altına alıyordu.

 

"Burası senin odan."

 

Ağır adımlarla içeri girdi, "En çok güneş alan ve en ferah burasıydı." dedi, genç kız ağır adımlarla içeri girdi. Oda oldukça büyük ve şıktı. Merakla elini duvara dayalı koca gardropun üzerinde gezdirdi. Kolunu tutup yavaşça kendine doğru çektiğinde gözleri büyüdü, askılar ve raflar tamamen giysilerle doluydu.

 

"Hepsi senin." dedi Aslan, tümünü annesi gelini için kendi elleriyle seçip düzeltmişti. "Burada ihtiyacın olabilecek her şey var. Ama yine de diğer evden almak istediğin bir şey olursa birlikte gidebiliriz."

 

Kafasıyla yavaşça onayladı genç kız, meraklı gözlerini ona çevirdi. "Senin.." dedi fısıltıyla. "Odan nerede?"

 

Yüzünde ufak bir gülümseme belirdi genç adamın, yaklaşıp elinden tuttu. "Senin odanın tam yanında." Arkasını dönüp odadan çıkardı. Sadece birkaç adım ileride bir kapı daha vardı, önünde durdu. Kapıyı ittiğinde genç kızın meraklı bakışları içeriye kaydı, en çok onunkini merak ediyordu.

 

Kendi odasına kıyasla biraz daha küçüktü, ortada çift kişilik koca bir yatak duruyordu. Mobilyalar kahverenginin en güzel tonuydu. Duvarın bir köşesi yine kocaman bir camla kaplıydı. Dış kapıyı, kaldırımı ve yanındaki ağacı yataktan bile tamamen gösteriyordu.

 

"Burası.." dedi Aslan, bakışlarını yavaşça ona çevirdi. Ellerini sıkı sıkı tutup önünde durdu. "Benim odam ama istediğin her anda girebilirsin." diye ekledi. Derin bir iç çekti, bir gün aynı odayı paylaşabilecekler miydi, bir gün iki yan yana odada değil de aynı odada kalabilecekler miydi?

 

"Güzel.." dedi genç kız fısıltıyla, gözlerini pencereye çevirdi. Hava oldukça kararmıştı. Evindeki ilk gecesi ve ninesinden ilk uzak kalışıydı. Yavaşça yaklaşıp önünde durdu, kapının önündeki kaldırımda bir elektrik direği vardı, karanlığa rağmen sokağı aydınlatıyordu.

 

Bakışları yavaşça sokağın girişine kaydı, ninesi ne yapıyordu acaba? "Ninem.." dedi istem dışı. Varlığını hissetmemek oldukça kötüydü.

 

Genç adam hızlı adımlarla yanına yaklaşıp önünde durdu. "Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu, endişeyle doldu. Onu istemediği hiçbir şeye mecbur etmeyecekti.

 

Kafasını usulca iki yana salladı genç kız, onu deli gibi özlese de sevdiği adamın yanında, bu evde kalacaktı. "Hayır.."

 

Derin bir nefes alan genç adamın yüzünde koca bir gülümseme belirdi. "Aç mısın?"

Kafasıyla onayladı Zeynep, oldukça acıkmıştı. "Dışarıdan isteyeceğim, mutfağa inelim." Elinden tutup kapıya yöneldi.

 

....

"Zeynep." Dedi Aslan, mutfaktan çıkıp salona yaklaştı. Gözlerini etrafta gezdirdi, karısı nerelerdeydi? Yemek sonrası duşa girmiş, üstünü değişmiş ama sesini hiç duymamıştı.

 

"Zeynep." diye yineledi. Endişeyle gözlerini alttaki köşelerin tümünde gezdirdi. Gözleri büyüdü, acaba gitmiş miydi?

 

Hızla merdivenlere yöneldi, hızlı hızlı adımlarla odasının önünde durdu. Elini kapıya bırakıp sessizce ittiğinde gözleri yatağa kaydı.

 

Derin bir nefes verdi, genç kız derin bir uykudaydı. Yatağının üzerinde, cenin pozisyonundaydı. Genç adamı beklerken odasına girmiş, pijamalarını giyindikten sonra uyuyakalmıştı.

 

Ağır adımlarla odaya yürüdü Aslan, ayak ucundaki pikeyi alıp yavaşça üstüne örttü. Yüzüne doğru eğilip derin bir nefes aldı. Öylesine masumdu ki, gece boyunca pek konuşmamış, eve alışmaya gayret etmişti.

 

"Zeynep..." elini uyandırmamaya gayret edip saçlarının üzerine bıraktı, dikkatle okşuyordu. Aynı çatı altında olmak çok başkaydı, artık yan odada bile olsa varlığını her daim hissedecekti.

 

"Özür dilerim." diye ekledi. Söylemek için delirdiği gerçekleri gizlediği her günde bunu dile getirecekti. Kalbinin en büyük amacını, tıpkı diğerleri gibi ondan gizlemeyecek, güvenini yıkmayacaktı. Bu evde yalan olmayacak, gizlenen gerçekler olmayacaktı.

 

Yavaşça ayağa kalktı, uyandırmaktan delide korkuyordu. Doğrulduğu sırada gözleri baş ucundaki komodine kaydı, üzerinde yarım bardak su ve ilaç vardı. Genç kız uyumadan önce içmişti, iyileşmek için büyük çaba gösteriyordu.

 

Sessizce ilacı çekmeceye bırakıp bardağı eline aldı genç adam, pencereye yaklaşıp perdeyi de aynı sessizlikle örtüp arkasını döndü. Ağır adımlarla kapıyı örttüğü gibi yan odaya ilerledi.

 

....

Kafasını yavaşça iki yana sallıyordu Zeynep, bir rüyanın içerisindeydi. Küçücük bir çocuktu, bir kadının kucağında yatıyordu. Hıçkırıklarla ağlıyor, kucağında bulunan kadın sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

Dakikalar önce yere düşmüş, dizi yere sürtünmüş, canı oldukça yanmıştı. Koşa koşa kadının kollarına sığınmıştı. Hıçkırıklarının arasında gözlerini kadına çeviriyor, silik görüntüsüne rağmen sakinleşmeye çalışıyordu. Sadece 5 yaşında küçücük bir kızdı, kalbi deli gibi çarpıyordu.

 

"Geçti.." dedi kadın, kollarının arasında sıkı sıkı tutmuş, susturmaya çalışıyordu. "Geçti anneciğim."

 

Küçük kızın bakışları yüzüne, kulakları da sesine yoğunlaşmaya çalıştı. Burnunu göğsüne yavaşça dayadı. Elini yavaşça yüzüne uzatmaya çalıştığında kadının boynundaki kolyeyi gördü. 'Sonsuzluk sembolüydü' parmaklarını sıkı sıkı dolayıp kolyeyi avucunun arasında sıktı, saniyeler içerisinde dizinde hissettiği sızı yavaşça dindi, gözlerini usulca kapandı. Huzurla dolmuştu, bu annesini hissettiği, güven duyduğu anlardan biriydi.

 

Kalbi deli gibi çarpıyordu genç kızın, hızla gözlerini araladı. Bakışları anında avucuna kaydı, boştu. Küçük parmakların arasındaki 'sonsuzluk' yoktu. Nefes nefeseydi, hızla ayaklarını yataktan indirip kalktı. Boğuluyordu, bir an hava alması gerekiyordu.

 

Çıplak ayaklarıyla odanın karanlığına rağmen çıktı. Koridora çıktığı gibi adımları durdu, burası yıllardır kaldığı ev değildi. Gözlerini önce sola çevirdi, salon ışıkları tamamen açıktı, genç adam özellikle bırakmıştı.

 

Yavaşça kafasını sağa çevirdi, bakışları yan odaya kaydı. Ağır adımlarını o yöne çevirdiğinde kapının aralık olduğunu gördü. Bakışlarını sessizce içeri çevirdi, genç adam derin bir uykudaydı.

 

Ağır adımlarla kapının önünde durdu Zeynep, elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı, duracak gibi çarpıyordu. Bedeni deli gibi titriyordu. Zar zor attığı adımlarla kapıya yavaşça dokunduğu anda Aslan gözlerini araladı. Tetikte bekliyor, duyduğu her seste gözlerini aralayıp kontrol ediyordu.

 

"Zeynep!" dedi hızla, endişeyle doldu. Karanlığa rağmen nefes alışını duyuyordu. Elini uzatıp komodinin üzerindeki gece lambasına dokundu.

 

"Uyuyamadın mı?" diye sorup uykulu gözleriyle doğruldu.

 

Genç kız dolu gözleriyle kafasını yavaşça iki yana salladı, nefessizdi. Bir an önce sakinleşmeye ihtiyacı vardı.

 

Aslan elini yavaşça ona doğru uzattı, yanına yaklaşmasını bekledi. Zeynep'in gözleri önce eline sonra gözlerine kaydı. Ağır adımlarla yanına yaklaşıp elini uzattığında, genç adam sıkı sıkı tuttu.

 

Yanına yaklaştırıp yatağın kenarına, yanına oturttu. "Kabus mu gördün?" Diye sordu. Genç kız dolu gözleriyle kafasını onaylar anlamında salladı. Bakışlarını yavaşça sağ eline çevirdi, rüyasında bir kadının kucağında küçük bir kız çocuğu vardı, boynundaki sonsuzluk sembolünü sıkı sıkı avucunda tutuyordu.

 

"Yok.." dedi, avucu boştu. Rüyanın aksine parmaklarını doladığı kolye yoktu. "Sonsuzluk yok." diye ekledi titrek dudaklarının arasında.

 

"Avucunda mıydı?"

 

Kafasını olumlu anlamda salladı genç kız, avucunda sıkı sıkı tuttuğu bir kolye vardı. Canı yanmasına rağmen sıkı sıkı tuttuğu anda sakinleşebiliyordu.

 

Genç adam dolu gözleriyle elini yavaşça yüzüne bıraktı, yarın ilk işi annesinin ve ninesinin kapısına dayanıp 'sonsuzluk'un sebebini öğrenecekti.

 

Yanağında dikkatle elini gezdirdi. "Benimle kalmak ister misin?" diye sordu. Yatağın boş kısmını gözleriyle işaret etti.

 

Genç kız itiraz etmedi, kalbi deli gibi çarpıyordu. Sakinleşebilmesi için güven duyduğu birine ihtiyaç duyuyordu. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladığında, Aslan hızla doğrulup kalktı. Yastığı düzeltip kafasını dikkatle üzerine bırakmasına yardımcı oldu. Pikeyi de üstüne örtüp yatağın sol tarafına bıraktı bedenini.

 

Aynı yatağın üzerinde, biri sol biri sağ taraftaydı. İkisi de karanlığı aydınlatan gece lambasının altında sessizce birbirini izliyordu.

 

"Ben.." dedi fısıltıyla Aslan, bir elini yanağına bıraktı. "Hep yanında olacağım." Diye ekledi. "İstediğin her anda yanıma gelebilirsin."

 

Genç kız yavaşça bedenini yakınına yaklaştırdı, kafasını göğsüne dayandığında genç adam kalbinin duracağını hissediyordu. Tek kelime etmeden kollarını beline sıkı sıkı sarıp çenesini kafasının üst kısmına dayadı. Bir elini saçlarının arkasına bırakıp yavaşça okşuyor, burnuna eşsiz kokusu ulaşıyordu.

 

"Yanındayım.." dedi fısıltıyla. "Ben hep yanındayım." Diye ekledi. Genç kız kalbinin yavaşça durulduğunu, nefesinin düzene girdiğini fark etti. Gözlerini yavaşça kapatırken dudaklarında tek bir hece yer aldı. "Sihir.."

 

Adamın etkisi sihir gibiydi, her anında nefesiyle, sesiyle, kokusuyla rahatlatmayı başarıyordu. Onunla olmak çok güzeldi.

 

....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim 💚

Loading...
0%