Hep karanlıktan aydınlığa ulaşmanın hayalini kurardım. Bir gün, her şeyin yoluna gireceğini ve tekrar aşık olup bu sefer mutlu olacağımı umardım. Hem de öyle bir aşk olacaktı ki bu, o karşıma çıktığında kalbim ona atmayacak, gözlerim dolmayacaktı. Ama şuan bulunduğum durum hayatın bizim için ördüğü ağların hiçbir zaman bitmeyeceğini belli ediyor.
Tam karşımda karısıyla el ele tutuşmuş, yılların onu es geçtiği belli olan Kenan ve avuçlarının arasındaki elin sahibi, lise arkadaşım Buket. İhanetin en acısını bana yaşatan insan.
"Ay hayatım Ali dalmış gitmiş. Duymaz şuan seni. Baksana huuu Alicim."
"Pa-pardon daldım bir an. Siz nerden çıktınız hani bu akşam evde olacaktınız."
Ali'nin konuşmasıyla şok oldum desem yeridir. Onların geleceğini biliyordu ve bana söyleme gereği bile duymadı. Gözlerimi Ali'ye çevirdiğimde bana bakıp başını yere eğmesi benim ona olan sinirimi yavaş yavaş arttırdı. Demek artık aramızda yalanlar vardı.
Burdan bir an önce çıkmak için yavaşça Kerem'in kulağına gitmek istediğimi fısıldadım. Sağ olsun beni kırmayıp hemen ayaklanınca tüm gözler ona döndü.
"Siz takılın arkadaşlar. Biz Aysu ile çıkıyoruz. Alicim sonra görüşürüz kardeşim."
Kerem konuşmasının sonlarına doğru resmen dişlerinin arasından tıslayarak konuştu. Ama Ali için şuan Kerem'in konuşması ya da ne şekil olduğu pek önemli gözükmüyordu. Bana doğru gelip tam konuşacağı zaman arka taraftan eski günlerimin arasından çıkıp gelen,unutmak istediğim fakat kabuslarıma giren kişinin sesini duydum. Buket.
"Aaa Aysu. Bende diyorum nerden tanıyorum bu hanımefendiyi. Aşkım bak bu hanım benim lise arkadaşım. En iyi dostumdu , tüm sırlarımızı paylaşırdık kendisiyle. Ama sonra nedense koptuk. Daha doğrusu bizim nikahtan sonra koptuk."
"Kerem gidelim. Lütfen"
Kerem halimi anlamış olacak ki hemen beni dışarı çıkardı. Ben ise o anlarda nefessizlikten ölmek üzereydim. Resmen gözlerime baka baka benimle dalga geçti. En kötüsü de bunu Kenan'ın yanında yapması oldu tabii.
"Aysu. Güzelim bana bak. Derin bir nefes al tamam mı? Al ver. Al ver. Ulan Ali. Ulan Ali. Sikicem belanı senin."
"K-Kerem. Götür beni."
Son sözlerim bunlar oldu. Sonrası ise bir karanlık...
**********************************
Ne oldu ne bitti bilinmez gözlerimi açtığımda en azından bir hastane odasında olmayı beklerken Kerem'in evinde açtım. Ama görmek istediğim kişi ile karşımda olan kişi çok ama çok farklıydı.
Ali ellerinin arasına başını almış öylece bana bakarken göz göze gelmemiz ile hemen kalkıp yanıma geldi. Ellerimi elleri arasına alıp uzun müddet bana bakmaya devam etti. Dışardan birisi görse kesinlikle birbirimize aşık olduğumuzu düşünürdü. Ama durum hiçte öyle değildi tabii.
"Aysu. Bak hatalıyım biliyorum. Sana onların geldiğini söylemem lazımdı ki bu akşam söylemeyi planlıyordum. Hatta bugün yanına geldiğim de bir ara söyleyeyim dedim ama olmadı. Canım seni üzmek en son istediğim şeydi fakat yapamadım işte affet."
" Neyini affedeyim Ali söyle neyini. Ben onların karşısında ne duruma düştüm senin haberin var mı? Hadi onu geçtim. Buket ile olan olayları bilmiyormuş gibi yapma. En yakın arkadaşımın bana yaptıklarını en iyi bilensin. Eğer ufakta olsa bir çıtlatsaydın ben bugün böyle dağılmazdım."
"Haklısın güzelim cidden haklısın. Ama söz bir daha bu akşam ki bir olayla karşılaşmayacaksın. Sen gittikten sonra zaten ben Buket ile atıştım olaya Kenan'da dahil olunca biraz karıştık ister istemez."
"O senin en iyi arkadaşın Ali yapma. Ne benim için ne Buket için tartışma onunla. Sonra üzülürsün."
"Ne üzülücem lan. Hangisine üzülücem. Senin ilkini aldığı sabah iddasını kazanan arkadaşımamı. Yoksa her şeyi bildiği halde sevdiğini elinden alan senin arkaşına mı? Ben Kenan'la sen istediğin için konuşuyorum Aysu. Yoksa o şerefsiz benim arkadaşım olamaz. Bazen ben bile senin yüzüne bakamıyorum. Onun yaptığı o iğrençlik yüzünden ben utanıyorum senden. Ama sen o lanet herifi bir türlü unutamıyorsun, sevmeye devam ediyorsun. Neden Aysu bana o adamı vazgeçilmez kılan nedeni söyle. Ben kardeşimi daha fazla üzgün görmek istemiyorum. Bak sana söylüyorum o herif için bir daha üzül yemin olsun elimden kimse alamaz onu."
Az önce ona sinirliyim demiştim değil mi? Unutun. Ben herkesi silerim ama bu adamı asla. Dediklerinde sonuna kadar haklı olduğu da ayrı bir mesele tabii.
"Aliii. Gitsek ya burdan. Ya da izin versen ben biraz kafamı toparlayıp dönsem."
"Gideriz gideriz de.Ya Aysu ben bişey duydum Kerem'den."
"Ne duydun? Ne yumurtladı o yine sana? Adam bildiğin dedikodumu yapıyor ya."
"Ha yani yumurtlaması gereken bir konu mevzu bahis öyle mi? Lan delirtme adamı doktor randevularına ne bok yemeye gitmiyorsun. İyi ki doktorun Kerem ha yoksa ben senle nasıl uğraşacaktım kızım. Ama bundan sonra gözümün önünden ayrılmak yok. Beraber gidicez randevulara."
Şuan resmen tırsıyorum. Geçmişten beri hem Ali'nin hem Kerem'in biricik kardeşi göz bebekleri olmuştum. Ve onları en çok sinirlendiren şey bana bişey olmasıydı. Tabii ben ilaçları aksatıp kontrollere gitmeyince doğal olarak delirme noktasına geliyorlar. Özellikle Ali.
"Ayy tamam ya. Bu arada bu Kerem olacak doktor bozuntusu nerde."
" İçerde. Yorulmuş bugün. Yatıyor yavrucak."
"Ali. Hasta olmasın sakın. "
"Yok be hayvan gibi. "
"İyi bari. Ali yalnız ben çok açım. Sen şimdi bana burada mı yemek yaparsın, yoksa beni eve bırakırken bana pizza mı alırsın canım."
"Hımmm bir bakalım. Şimdi içerde ki o dana uyuduğuna göre biz kalkıyoruz. Sana gidiyoruz ve ben sana güzel bir makarna yapıyorum anlaştık mı? Hadi bakalım kalk bir elini yüzünü yıka çıkalım bende o arada Kerem efendiye haber vereyim."
Ezbere bildiğim evin salonundan çıkıp banyoya geçtiğim an derin bir nefes aldım. Ben neden bu hayattayım ki sanki. Kime ne hayrım var. Herkesi üzmekten onların arasını bozmaktan başka ne yapıyorum ki. Belki de en hayırlısı bir süre ortalarda olmamak. Ama ne Ali ne Kerem buna kesinlikle izin vermezler ki.
Birden silkelenip kendime geldim. Yüzümü yıkayıp banyodan çıktığım gibi salona geçmek için harekete geçtim ama duyduklarım resmen beni öldürdü. Birilerine karşı olan azıcık güvenimi de yerle bir etti.
" Ali. Bak sakla dedin sakladım ama daha fazla bunu Aysu'ya yapamam. Az önce onla konuşmanı duydum. Yok neymiş o şerefsiz Aysu'nun ilkini aldığı sabah iddaayı kazanmış. Allah'ın gerizekalısı sen değil miydin o iddaayı ortaya atan,bana anlatırken öyle diyordun."
"Sus Allah'ın cezası sus. Duyacak şimdi. Tamam ben yaptım ama pişmanım oğlum. Aysu'nun o hale geleceğini tahmin edemedim. Kenan'a da bişey diyemedim. Sen benim yıllardır ne çektiğimi biliyor musun? Her gece uyumadan o zamanları düşündüğümü. Ölüyorum lan Her an onun yüzüne bakınca ölüyorum resmen. Vicdanım benim bitiriyor. En kötüsü de ne biliyor musun? Ne Kenan'a ne Aysu'ya bişey anlatamıyorum."
Duyduklarımla ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamadığım gibi beni fark etmelerine de neden oldum. Ali ve Kerem şok olmuş bir şekilde bana bakarken o an ağzımı açıp tek kelime edemedim onlara. İlk kendini toparlayan Ali bana yaklaşmaya başlayınca o an avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Hayııır. Yalan de Ali. O duyduklarımın yalan olduğunu söyle bana. Yanlış anladın de. Nolur. Güvendiğim son insanların bana yalan söylemediğini söyle. Kerem. Sen bişey söyle bari. Biri bana bişey söylesin artık hadi."
Olanca gücümle bağırdıktan sonra oda da Ali'nin kısık sesini duydum ve o an benim dünyam karardı.
"Özür dilerim Aysu. Böyle olsun istemezdim."
İşte o an anladım ki bu hayatta kimseye güvenmemem gerekiyormuş. En önemlisi ise benim için hayatın en büyük sınavı daha yeni başlıyorum.