@mmeisysi
|
"Benden nefret ediyorsun değil mi?" demişti Felix sırıtarak."Senin yerinde olsam yaşayacaklarımdan dolayı bende, benden nefret ederdim... "
Hyunjin,
Korkarak yanımda araba süren sarışın adama bakmıştım."Ne demek i-istiyorsunuz?" Demiştim."Ben bir mafyayım. Sinirlerimi kontrol edemiyorum çünkü sinir hastasıyım.İlaç almam gerekiyor. Kendimdeyken sana zarar vermem ama deltamın kontrolündeyken sana zarar verebilirim.Çok kıskancım.Yani nefret edilecek çok huyum var." demesiyle korkum fazlasıyla artmıştı.Belki sadece evlenmek zorunda kalan iki arkadaş oluruz diye geçirmiştim içimden.Ama bu düşüncemin yanlış olduğunu çok kötü bir şekilde ve zamanla öğrenecektim.
"Nereye gidiyoruz delta?" Ona delta rahatsız olduğunu belli edercesine bana sertçe baktı ve "Bana delta diye seslenmemeni öneririm en azından zarar görmek istemiyorsan.Adımı söylemen yeterli." korkmuştum hemde fazlasıyla neden bu kadar kızgındı ki."Peki Yongbok" sinirle bana bakmıştı tekrardan."Sana şuan bir şey demiyorum ama cafeye varınca kendim hakkında bilgi vermem lazım yoksa sen beni delirteceksin." bu adam gerçekten kızgın birisiydi.Ne demiştim ki ben?Gözlerim dolarken sesimi çıkarmamıştım.
Geldiğimizde cafe dediği yerin ünlü bir yer olduğunu anlamıştım.Benim kapımı açınca yavaşça çıkmıştım.Elimi nazikçe tutmuş ve yürüyerek cafeye doğru ilerlemeye başlamıştı bende onun peşinden gidiyordum.Etrafımıza doluşan magazin muhabirleri bizden bilgi almak istercesine bize soru yöneltip bir yandan fotoğraf çekiyordu.Güzel giyindiğim için sabahki halime teşekkür ettim.Deltanın kalın sesini duymamla sadece gülümsemiştim o da bunu yapamam için benim bacağıma baskı uygulamıştı.Muhabirlere nişanlımla kahve molası vereceğiz tarzı bir şeyler demişti. [Muhabir denildiğinden emin değilim sadece yazınca magazin muhabiri çıktı onun için yazdım doğrusunu bilmiyorum ಥ_ಥ]
Sonunda masaya oturabildiğime şükrediyordum.Sürekli kameraya bakmak beni çok germişti.Aynı şekilde araba yolculuğuda.
"Bir şey sormak istiyorsun çekinme sor." diyen sesini duymak bedenimi titretmişti birden.Beni nasıl iki günde anlayabilmişti.Soru soracağımı abim bile anlayamazdı benim.Tam konuşmak için ağzımı açacaktım ki garson gelip daha başlamayan sözümü kesmiş oldu. "Ne alırdınız efendim?"
"Ben bir bitki çayı alayım nişanlımada ice-americano ile böğürtlenli pasta alalım." bu adam benim zihnimi okuyordu resmen.Korktukça başımı öne eğmeye başlamamla bana olan soğuk bakışları devam ediyordu. Çok utanıyorum tanrım bana yardım et."Merak etme zihnini okumuyorum sadece evleneceğim ve hayatım olacak insanı araştırmaya hakkım olduğunu düşünüyorum."
2 hafta sonra*
Korkulu günüm gelmişti.Evleneceğimiz gün.Hayatımın dönüm noktasıydı. Şimdi ise hiçbir şey olmayacak gibi müstakbel kocamın annesiyle alışverişe çıkıyordum. Yalan söyleyemezdim annesi çok tatlıydı ve ben onu sevmiştim.Yürürken bana dönüp "Tatlım ben senin annenim artık benden utanmak yok tamam mı?" diye sormasıyla şaşırsamda bir şey dememiş ve onu onaylamıştım artık ona anne diye hitap ediyordum.Beni sürükleyerek getirdiği mağazaya bakarken kıpkırmızı kesilmiştim.Burda dantelli gecelikler vardı.Buraya gelmemiz bana unuttuğum bir gerçeği hatırlatmıştı. Gerdek gecesi...
Çekingen kızarmış bir şekilde geceliklere bakarken Felix'in annesinin sesini duydum. "Kar tanesi gibi tenim var bence sana beyaz gecelikler çok yakışır.Bunu deneyebilirsin. " diye uzattığı geceliği alıp incelemiştim.Vücudumdaki bütün kanın yüzüme toplanıdığını hissederken geceliği elime alıp hızlıca deneme kabinine ilerlemiştim.
(Aldıkları gecelik bunu gibi bir şey ama kar gibi beyaz olucak)
Gelinliğimi açık seçmiştim ama bu gelinliğin biricik kocamı kızgınlığa sokacağını bilseydim giymek bile istemezdim emin olun... Zaten model olduğum için güzel bir fiziğim vardı ve ben fiziğini belli eden şeyler giymeye bayılıyordum.
Gelin ve damat odası denilen yerde stres içinde kıvranıyordum.Birazdan delta gelip beni içeriye götürecekti.Düğün için nikah kıyılacak ve daha sonra danslar eğlenceler vardı.Bu eğlenceler genelde gelin ve damat için olurdu ama bizimki farklıydı.İkimizin işkencesi diğerlerinin eğlencesi oluyordu nedensizce.Kapım çalınmasıyla titremem artarken kekeleyerek "G-gir." demiştim ve beklediğim kişi gelmediği için tanrıya dua etmiştim. Karşıma sincaba benzeyen tatlı bir vita çıkmıştı.Bende vita olduğum için onun vita olduğunu anlamam kolaydı."Selamm!Felix eşinin gergin olduğunu söylerken yanılmamış sanırım." diyerek gülümsemesi beni utandırırken o bu duruma gülmüştü.
"Çok güzel olmuşsun minik eşim." Elimi zarifçe tutup öpmesiyle farklı hissediyordum."Teşekkür ederim." O ise gerçekten fazlasıyla yakışıklı olmuştu.Kurdum buna delirirken bense utanmıştım.Nerden bilebilirdim ki Lee Yongbok Felix'in her hareketinin sahte olduğunu?Vitam benimle iletişime geçmeye başlamıştı.Bizi mühürleyecek Hyunjin neden heyecanlanmıyorsun?* Tanrım beni utandırıyorsun Jinie lütfen vitacım biraz sessiz mi olsan?İyi tamam.*Yavaşça nikahımızın kıyılacağı yere ilerlediğimizde korkuyordum.Ama bizi izleyen insanlara karşı gülümsemeye çalışarak iki yüzlülük yapıyordum.Artık hayatım bu iki yüzüm arasında ilerleyecekti.Mutlu bir evlilik yaşarmışçasına gülümserken gerçekte en dibi görecektim bunu fark etmem biraz zaman almış olsada...
Nikah memuru adımızı, anne adımızı, baba adımızı sormuştu söylemiştik şimdi ise 'kutsal soruyu' bana sormak için dönmüştü."Siz Sayın Bang Hyunjin hiç kimsenin etkisi altında kalmadan Sayın Lee Yongbok Felix'i hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde sonsuza dek birlikte olacağınıza söz verip, kabul ediyor musunuz?" baskı altında kalarak kabul ediyorum memur bey."Evet!" Sesimin neşeli çıkmasına dikkat ederek bağırmıştım.Çünkü her tarafta düğünümüzü çeken ve kayda alan kameralar vardı.Memur aynı şekilde Felix'e dönüp soruyu tekrarlamıştı.Ondanda evet gelince şahitlere sorulmuştu. Onun şahidi kuzeniyken benimki ilk defa gördüğüm sincaba benzeyen Jisung hyung'tu.Şahitlerde evet deyince imzalarımızı atıp evlilik cüzdanımızı almıştık.Ve Felix bana dönmüş ayakta olan beni belimden kavrayıp dudaklarıma yapışmıştı.Sertçe öpmesine karşılık vermiştim.Sonra ise çekildiğinde utanarak dudağının kenarına bulaşan ruju temizlemiştim.Alkış sesleri yükselirken herkes mutlu duruyordu.Tek bir kişi dışında abim sinirli bir şekilde Felix'e bakıyordu.
Son danslarınıda edip evlere dağılmaya başlamışlardı.Ben ise önceden eve gitmeye başlamıştım bile sonuçta hazırlanmam lazımdı.Yani ilk olsada kurdum eşimize kendimizi rezil etmememizi söylemişti.Felix'i görünce tırsmıştım çünkü düğünden ben çıkmadan önce tuvalete girmiş ve hırlayarak kravatını çözmeye çalışıyordu.Alfa ve delta erkeklerde hırlamak normal bir şeydi ama her zaman yaptıkları bir şey değildi.Genellikle kızgınlıklarında yaparlardı.Ve gelen yoğun feromonları bakılırsa 'biricik kocamı' kızgınlığa sokmuştum.Eve geçtiğimde ise bütün cesaretim yerle bir olmuştu.Gelinliği titreyerek çıkarmış ve geceliği giymiş.Makyajımı ve takıları da çıkarmıştım.Halam beni düğüne gelmeden zorla banyoya kilitleyip resmen ikinci defa kırkımı çıkarmıştı.Onu neden yaptığını şimdi anlıyordum.
İçimdeki son kalan umut parçaları bana dokunmayabilir derken kurdum ise dokunması için onun kurduna cilve yapacak durumdaydı.Son dakikalara geldiğimi anlarken gözlerim dolmaya başlamıştım.Odanın kapının önünden gelen ıslık sesi artarken kapı açılmış ve içeriye girmişti.Benim ağlamam ise ne kadar durdurmaya çalışsamda durmuyordu.Islık çalmasını bitirmeden çenemi sertçe kavramış ve onun gözlerine bakmamı sağlamıştı.Gözleri lacivert siyaha dönüyordu.Yani göz bebekleri gittikçe koyulaşıyordu.Birden dudaklarını dudaklarım üzerinde hissetmiştim.Sertçe emerken ona karşılık vermek zorlanıyordum.
Alt dudağımı deşmek istercesine öpüyordu ve benim canım çok yanıyordu.Bıraktığı ısırıklar dudağımı kanatırken elleri belimden aşağıya inip sertçe kalçamı sıkmıştı.Bununla inlerken ağzımı açmış olacağım ki bir anda diliyle ağzımın içini keşfetmeye başladı.Dudaklarımdan yavaşça ayrılıp boynuma yaklaştığında sessizce ona bakmıştım."Şeker gibi kokuyorsun." Boynumda hissettiğim dille kurdum ıslanmamı sağlarken ben Felix'i ittirsem beni döver mi diye düşünüyordum.Onu göğsünden sertçe ittirmemle boşluğunu yakalamıştım.Tam kaçacaktım ki yatakta bu sefer o sırt üstü uzanmış ve beni bacaklarımdan yakalamıştı.Korkarak ona baktığımda bana göz devirmiş ve sinirle bakmıştı. Kucağında titrerken "Minik eşim biraz fazla cesaretli sanırım?Benden kaçamazsın ben izin vermediğim sürece anlaşıldı sana iyilik veya yumuşaklık yaramıyor." bana bunları demesiyle korkumda, titremem de artıyordu.Beni altına tek hamlesiyle almış ve kemerini çıkarmıştı.Beni kemerle dövmeyecekti dimi?Ağlamam şiddetlenirken birden bileklerim yatağa kemerle bağlanmıştı."Sana güvenemiyorum güzellik o yüzden beni burada beklemen için taktım." Kapıdan çıkmıştı.Şuan kendine hakim olmaya çalışıyordu farkındaydım kızgınlıkta olsa bile deltasına kontrolü bırakamıyordu.Bana zarar vermesinden korktuğu için.Felix kapıyı açıp içeriye girdiğinde elinde gördüğüm zincirli kelepçeyle titrekçe ona baktım.
1 Hafta sonra*
Gözlerimi açtığımda deltanın kolları arasındaydım.Düğünüm 'biricik kocamın' 4 ay arayla olan kızgınlığına denk geldiği için bir haftadır yataktan dahi dışarı çıkamadan becerilmiştim.Yemek bile yememiştik.Ve bedenim felaket derecede yanıyor, acıyor ve ağrıyordu.Boynumda ki mühürle bakışıyordum şimdi ağlayarak aynanın karşısında.Kendi isteğim dışımda evlendiğim halde en azından mührüm ben isteyince yapılır diye düşünmüştüm.Şimdi ise yapıyordum... Evliğimiz boyunca devam edecek olan tek şeyi... Kendimi banyoya kitleyip ağzımı kapatarak ağlamayı...
Umarım beğenirsinizzz 🦋
Bol oylar ve bol yorumlar lütfennn 🦋
|
0% |