@monoliyana
|
Güldeste’den
Dinlenmem için beni zorlayan beş erkeği ikna ettikten sonra ayağa kalkmış ve Demir’in benim için hazırladığı odaya girmiştim. Duş alıp üstümü değiştirdikten sonra, güneş kremimi sürmüştüm çünkü avluda oturuyorduk ve bu güneşin beni yakacağını biliyordum.
Güneş kremimi sürüp, şapkamı da kafama geçirdikten sonra odadan çıkıp avluya indim. Konağın alaturka görüntüsünün yanında içindeki eşyalar abartısız ve moderndi. En önemlisi ise kimse sandığım gibi geri kafalı değildi. Merdivenlerden aşağı indiğimde İdris Bey’i sedirde otururken bulmuştum karşısındaki takım elbiseli adamla konuşuyordu, büyük ihtimal çalışanlarından biriydi.
“Kesilen kurbanları fakire fukaraya dağıt Kemal, bir ihtiyaçları var mı sor erzaklarını da ver. Çocukları baştan sona giydir, ceplerine harçlık koy.”
“Tamam ağam.” dedi ve konağın kapısından dışarı çıktı.
Şaşırmıştım, bu adamın bu kadar yardımsever olduğunu bilmiyordum ama hoşuma gitmişti. Beni fark etmesiyle gülümsedi.
“Hoş geldin kızım, sıhhatler olsun.” dedi yaş saçlarıma bakarak.
“Teşekkür ederim.” dedim ve yanına oturdum, yanına oturmuştum ama aramızda mesafe vardı. Bana döndü ve konuşmaya başladı.
“Kızım ben senden özür dilerim.” dedi ve ellerimi ellerinin içine aldı.
“Özür dilemenize gerek yok, sizin suçunuz değildi.” dedim ve ona biraz daha yaklaştım.
“Nasıl benim suçum olmaz minik bebeğim, sen Allah bilir o yetimhanede neler yaşadın bizsiz. Ne sen bizi bildin ne de biz seni. Ama söz veriyorum babacım kaybettiğimiz zamanı telafi etmek için her şeyi yapacağım.” dedi ve bana sarıldı.
Sarılışına karşılık verdim, bana sarılan bu yaşlı adamın bir suçu yoktu. Tüm suç beni doğuran o kadındaydı. Ne vardı yani dört çocuğun yanına beni de sığdırsaydı?
İdris Bey geri çekildi. Elini kaldırdı ve saçlarımı usulca okşamaya başladı, gülümsüyordu ama bir yandan da gözleri doluydu.
“Ah ne kadar isterdim şu saçlarını sen küçükken de okşamayı, taramayı.” dedi ve saçlarıma öpücük kondurdu. O sırada Demir, Civan, Azat ve Boran büyük bir gürültüyle odaya girdiler.
“Oo baba kız bizi kenara attınız da burada hasret mi gideriyorsunuz? Bana ne canım o benim ikizim en çok ben sarılabilirim.” dedi Demir ve yanıma oturup beni sert bir şekilde kendine çekip sıkıca sarıldı.
“Yavaş ol hayvan, kızı inciteceksin.” dedi Civan.
Azat’tan
Duygularımı belli eden bir adam olmamıştım hiçbir zaman ama şu an mutlu olduğumu ve bunu Güldeste’ye belli etmek istediğimin farkındaydım. Yıllar sonra bir kız kardeşim dolduğunu öğrenmiştim ona karşı hissettiğim duygular bambaşkaydı.
Keşke küçüklüğünde yanında olabilseydim diye düşünüyordum günlerdir, acaba okulda hiç zorluk çekmiş miydi? Hiç arkadaşı olmuş muydu? Ya da hiçbir erkek onun saçını gıcıklık olsun diye çekmiş miydi?
Bunların hiçbirini öğrenemeyecektik maalesef çünkü biricik kardeşimiz bizden uzak büyümüştü onun varlığını hiçbir zaman bilmemiştik. Ama artık her şeyi düzeltmenin sırası gelmişti.
Çok fazla uzun olmadı bu bölüm, yarın 3 bölüm daha atacağım canlarım🌹
|
0% |