Yeni Üyelik
5.
Bölüm

🥀4🥀

@monoliyana

Güldeste’den

 

Saat akşam altı sularında yemek için yemek masasında toplanmıştık. İdris Bey masanın başında otururken Civan onun sağ tarafına yerleşmişti, Civan’ın yanında Azat onun yanında ise Boran vardı. Sol tarafında ise ben ve Demir oturuyorduk. Masada sayamayacağım kadar çok yemek vardı. Beş kişiydik ama burada otuz kişilik bir orduyu doyuracak kadar yemek vardı. Yurtta içine bir parça et koyulmuş patates yemeği ve bulgur pilavıyla akşam yemeğini geçiren benim için çok fazla yemek vardı masada.

 

Öncelikle yemek duası okuduk ardından yavaş yavaş yemeklerden tabağıma koymaya başladım. Tabağıma yiyebileceğim kadar yemek aldıktan sonra yiyecekken tabağıma İdris Bey ve Demir tarafından başka yemekler de koyulmaya başlandı.

 

“Hayır, lütfen koymayın yiyemem hepsini.” dedim ve yemek koymalarını önlemeye çalıştım ama İdris Bey bana itiraz etti.

 

“Bir deri bir kemik kalmışsın yavrum, o tabak bitecek.” dedi ve kendi tabağına döndü.

 

Yemeğimi yavaş yavaş yemeye başlamıştım. Masada sohbet başlayınca ben de merak ettiğim soruları aile fertlerine sormaya başladım.

 

“Ayıp olmazsa sizler ne iş yapıyorsunuz?” diye soru yönelttim. İlk önce İdris Bey konuşmaya başladı.

 

“Biz ithalat ve ihracat şirketi yönetiyoruz kızım, şirketin patronu benim ama hepiniz okulunuzu bitirdikten sonra elimi şirketten çekeceğim.” dedi ve gülümsedi. Ardından Civan konuşmaya başladı.

 

“Ben de bizim şirkette genel müdürüm, güzelim.” dedi ve gülümsedi. Güzelin miyim gerçekten diyerek eriyecektim ama kendimi tuttum.

 

“Ben avukatım.” dedi Azat soğukça, bu adamın neden bu kadar soğuk olduğunu anlamamıştım.

 

“Aa ne kadar güzel ben de hukuk okumak istiyorum.” dedim.

 

“Öyle mi?” diyerek heyecanla yerinde dikleşti.

 

“Evet.” dedim ve onun vereceği cevabı bekledim.

 

“Çalışman için sana bol bol yardım ederim o zaman, fıstık.” dedi ve yemeğine döndü. Bir dakika, o bana fıstık mı demişti?

 

“Ben de işletme okuyorum.” dedi Boran.

 

“Ne güzel, kaçıncı sınıftasın?” diye sordum.

 

“İkinci sınıf bitti, üçe başlayacağım.” dedi ve göz kırptı. Allah’ım bu elemanlar neden bu kadar yakışıklıydı?

 

“E bebişim beni biliyorsun zaten aynı yaştayız, lise mise bıktık ya.” dedi ve göbeğini okşayarak geriye yaslandı.

 

“Of çok yemişim yine.” dedi ve pis bir şekilde geğirdi. Kahkaha attım.

 

“Hayvan kız var burada biraz kibar ol.” dedi ve Demir’e kaşık fırlattı Civan.

 

“Ya ne var ya sanki yabancı, biz onunla dokuz ay aynı karnı paylaştık ayıp diye bir şey yok bizim aramızda.” dedi ve kolunu omzuma atarak beni kendine çekti.

 

“Öyle.” dedim ve kıkırdamaya devam ettim.

 

Yazardan

 

Saat on bir sularında tüm aile üyeleri birbirlerine iyi geceler diyerek odalarına çekildi. Güldeste’nin bu evde ilk gecesi olacaktı.

 

“Bir şeye ihtiyacın olursa yan odadayım bebeğim. Yanıma gelmekten sakın çekinme tamam mı?” dedi ve yan odaya girdi Demir.

 

Güldeste sıcaktan bunalmıştı, tekrar hızlı bir şekilde duş aldı ve şortlu pijama takımını giydi. Şu an dolabında olan çoğu şeyi İdris Bey’in ve Demir’in zoruyla buraya gelmeden önce Ankara’dan almışlardı. Bu pijamalar da dahildi.

 

Odasında klima vardı ama hava değişiminden dolayı zaten hasta olacağından emindi Güldeste. Bu yüzden sadece camları açtı ve yatağına girerek gözlerini kapattı, birkaç dakika sonra günün yorgunluğu ile uykuya daldı.

 

Şimşek çarpması sesiyle gözlerini açtı Güldeste, hemen yatağından kalkıp camı kapattı ve perdeleri çekti. Yatağın ucuna kaymış olan pikeyi kafasına kadar çekti ve cenin pozisyonunda korkmasına rağmen uyumaya çalıştı. Aradan 15 dakika geçmişti ama yine de uyuyamamıştı, çok korkardı gök gürültüsü ve şimşekten.

 

Çaresiz bir şekilde yataktan kalktı ve odasından çıktı yan odaya usulca girip Demir’in yatağına doğru ilerledi. Çift kişilik yatağın sol tarafına oturdu, uykusu hafif olan genç adam kafasını kaldırıp gelen kişiye baktı.

 

“Bir şey mi oldu?” diye sordu uyku mahmurluğuyla.

 

“Hayır, sadece gök gürültüsünden korktum yanında yatabilir miyim?” diye sordu usulca.

 

“Gel buraya deli kız.” dedi ve kollarını açtı.

 

Güldeste tereddüt etmeden Demir’in kollarının arasına girdi ve gözlerini yumdu. Güvende olmanın verdiği rahatlama hissiyle birkaç dakika içinde uykuya daldı.

 

İdris’ten

 

Sabah gözlerimi oğlum Boran’ın başımda endişeyle bana seslenmesiyle açtım.

 

“Baba, Güldeste yok gitmiş.” dedi ve endişeyle saçlarını karıştırdı.

 

Aniden doğruldum yataktan telaşla kalkarken.

 

“Emin misin oğlum her yere baktın mı?” dedim.

 

“Baktım baba onun odasına, banyoya, mutfağa, abilerimin odasına ama yok.”

 

“Peki benim salak oğlum Demir’in odasına baktın mı?” diyerek alaycı bir soru sordum. Konağın tek çıkışı vardı Güldeste gitmiş olsa ya da gitmeye kalksa kapının önündeki adamlarım bana çoktan haber vermiş olurlardı.

 

Salak oğlumun kafasına dank etmiş olacak ki mahcup bir ifadeyle elini saçlarına götürdü.

 

“Haklısın baba, hemen bakayım.” dedi ve odamdan çıktı.

 

Boran’dan

 

Gürültüyle Demir’in odasına girdim, Güldeste ve Demir’i sarmaş dolaş uyurken bulduğumda kaşlarımı çattım.

 

“Oh ne ala memleket, biz burada Güldeste Hanım’ı arayalım ama ikiziyle burada sarmaş dolaş uyusun hanımefendi, hanım hanım ben de senin abinim.” dedim ve ikilinin üzerine atladım.

 

“Oha.” diyerek üzerlerinden atmaya çalıştı Demir beni.

 

“İmdat, ezildim.” dedi Güldeste. Belimden tutup çekildim. Arkamı döndüğümde Civan abimi fark ettim.

 

“Çocuk musun Boran?” dedi ve beni yataktan kaldırdı.

 

“Hadi kalkın bakalım kahvaltı edeceğiz sonra siz ikiniz okula.” diyerek Demir ve beni gösterdi.

 

“Sen de babamla dışarı çıkacaksın küçük hanım.” dedi.

“Neden ki?” diye bir soru yöneltti Güldeste.

 

“Bilmiyorum babam öyle söyledi.” dedi ve odadan çıktı Civan abim.

 

“Hadi, emir büyük yerden.” dedim ve odadan çıktım.

 

Güldeste’den

 

Kahvaltının ardından Demir ve Boran okula, Civan ve Azat işe giderken İdris Bey ve ben dışarı çıkmıştık. Arabaya bindiğimizde hemen soru sordum.

 

“Nereye gidiyoruz?” dedim.

 

“Nüfus müdürlüğüne artık resmi olarak Cihanbeyli olmanın zamanı geldi sonra da Mardin turuna çıkarız.” dedi ve saçlarımı okşadı. Gülümsedim ve bir şey demeden arkama yaslandım.

 

Adam haklıydı, sonuçta onun öz kızıydım ve doğal olarak onun nüfusuna geçmemi istiyordu bir an önce.

 

Araba park ettiğinde geldiğimizi anlamıştım, araçtan indik ve Nüfus Müdürlüğü binasına girdik. İdris Bey’i gören herkes ‘hoş geldin ağam.’ diyordu.

 

İşimizi halletmek için direk müdürün yanına çıktığımızda şaşırdım. Müdürün odasına girdiğimizde İdris Bey ve Müdür el sıkıştı. Benim kim olduğumu sorduktan sonra aldığı cevapla şaşırdı ama üstünde çok durmadı. Ardından işimiz bitti ve benim elime geçici kimlik belgemi verdiler.

 

GÜLDESTE CİHANBEYLİ, BABA ADI İDRİS, ANA ADI LEYLA.

 

O kadının adını görmemle sinirlensem de yapabilecek bir şey yoktu neticede biyolojik olarak annemdi.

 

Binadan çıktıktan sonra İdris Bey ile Mardin turuna çıkmıştık. Mardin’in güzelliği beni büyülemişti. Gezimiz bitene kadar bir sürü kişiyle konuşmuştuk İdris Bey beni herkese biricik kızım diye tanıtıyordu. Sayamadığım kadar elbise, eşya almıştım. Almak istemesem de İdris Bey beni zorlamıştı. Gezimizin sonunda bir kitapçı görmüştüm. İdris Bey oraya baktığımı fark edince beni hemen kitapçıya sokmuştu.

 

Rafların arasında gezmeye başlamıştım. William Shakespeare’in Soneler kitabını elime aldım ve fiyatına baktım 160 TL yazısını görmemle kitabı yerine koymam bir oldu. İdris Bey bunu fark etmiş olacak ki kaşlarını çattı.

 

“Bir daha öyle hiçbir şeyin fiyatına bakmayacaksın istiyorsan alınacak anlaştık mı? Sen benim biricik kızımsın.” dedi ve tek kolunu bana sararak saçlarıma öpücük kondurdu.

 

“Tamam.” dedim usulca. Beş tane kitap seçtim. Kitapların üçü William Shakespeare’den diğerleri ise Dostoyevski’den idi.

 

Alışverişimizi tamamladıktan sonra hava kararmıştı arabaya bindik ve konağa doğru yol aldık.

 

Yorum bırakmayı unutmayın canlarım🌹

Ve ayrıca

Vee ayrıcaaa bir sonraki bölüm😈

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%