@monoliyana
|
Güldeste’den
Babamın uyanmasının üstünden iki gün geçmişti ve bugün doktor çıkmamıza karar vermişti, tabii ki dikkat edecektik. Konakta babama bakacak hemşireler ayarlamıştık.
Hastaneden çıktık, Civan ve Boran abim babamı tekerlekli sandalyeden kaldırarak arabaya bindirdiler. Hepimiz arabalarımıza bindik, yaşadığımız olaylardan dolayı koruma ordusuyla geziyorduk. Konağa ulaştığımızda gelen davul zurna sesiyle şaşırmıştım. Her şeye davul zurna çalıyorlardı.
Arabadan indim, abimler de babamı indirip tekerlekli sandalyeye bindirdiler. Demir’in oynamaya başlamasıyla güldüm, beni de zorlaması sonucu ben de oynamaya başlamıştım.
Konağa girdiğimizde, yardımcılardan Hatice koşarak yanımıza geldi.
“Hanımım, bir sürü ahbap İdris Ağa’yı görmek istiyorlar biz hazırlıkları tamamladık, başka bir şey ister misiniz?” demesiyle şaşırdım.
Ben cevaplamadan Civan abim konuşmaya başladı.
“Yok Hatice abla siz halledin biz de hazırlanalım.”
“Bana niye hanımım diyorlar?” diye sormamla gülümsedi Azat abim.
“Evin hanımısın da ondan.” dedi ve babam için hazırlanan alt kattaki odaya babamı götürdü.
İki saat sonra eve kadınlı erkekli misafirler gelmeye başladı, ben de ne yapacağımı bilemez halde ortalıkta duruyordum ama bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Kadın misafirlerle ilgilenmeye başladım, sordukları soruları cevaplıyordum. Çoğu iyi kadındı ama arada kendini bilmezler de vardı tabii ki. Ortalık karışmasın diye onlarla konuşmamaya çalıştım.
Babama bakmak için aşağı indim, onu iyi olduğuna emin olduktan sonra tekrar kadınların yanına çıkacaktım ki. Karşıma çıkan Barlas’la dona kaldım.
“Selam.” dedi ve gülümsedi.
“Selam.” dedim ve gülümsemesine karşılık verdim ama benimki onunki gibi sıcak bir gülümseme değildi.
“Geçmiş olsun ya, eminim sen de çok korkmuşsundur eğer bir şey olursa ben buradayım benimle istediğin gibi konuşabilirsin.” dedi.
“Tamam, teşekkür ederim.” dedim ve yanından geçip merdivenlere yeltendim ama kolumdan tuttu.
“Sohbet ediyorduk.” dedi, tam cevap vereceğim sırada bir ses yükseldi.
“Ben seninle sohbet edeceğim şimdi.” dedi Demir ve Barlas’ın yakalarına yapıştı.
“Bir daha kız kardeşime dokunmayacaksın.” dedi Demir sinirle, yüzü kıpkırmızı olmuştu.
“Sakin ol, bir sürü misafir var.” dedim ve Demir’i, Barlas’ın yakasından aldım.
“Hadi sen de içeri git.” dedim ve Barlas’ı kolundan hafif ittirdim.
Demir’i kendime çevirdim ve konuşmaya başladım.
“Senin diğerleriyle ne yaşadığın beni ilgilendirmez, bir daha böyle bir şey yapma lütfen.” dedim ve yukarı, kadınların yanına çıktım.
Akşam olduğunda misafirlerimiz gitmişti, babamın yanına 1-2 kişi hariç kimseyi sokmamıştık çünkü daha yeni hastaneden çıkmıştı enfeksiyon kapabilirdi.
Bütün gün çok yorulmuştuk bu yüzden babama iyi geceler dedikten sonra odama çıkmıştım. Uzunca bir duş aldım, tüm bakımlarımı yapıp rahatladım ve nevresimleri değişmiş olan temiz yatağıma girdim.
Babam yarın okula gitmemizi istediği için alarmımı kurup gözlerimi kapattım. Birkaç dakika içinde uykuya daldım.
Yazardan
İdris Bey taburcu olalı, dört gün olmuştu bu süreçte herkes okul ve iş hayatına odaklanmak zorunda kalmıştı çünkü İdris Bey öyle istemişti.
Bu süreçte Demir ve Güldeste dershaneye gitmeye karar vermişlerdi. Bu sene sınav senesiydi ve ikisi de hayalindeki bölüme gitmek için zaman kaybetmek istemiyorlardı bu yüzden okul çıkışı Azat ile birlikte şehrin en iyi dershanesine kayıt olmaya gittiler.
Dershane önce bir seviye tespiti yaptı bunun sonucunda Demir ve Güldeste farklı sınıflara yerleştiler, Demir’in seviyesi biraz daha gerideydi bu yüzden onu başka sınıfa almışlardı.
Dersleri cumartesi günü sabah başlayacaktı. Hafta sonu tam gün, hafta içi okuldan sonra geleceklerdi.
Dershaneden ayrıldılar ve doğrudan konağa gittiler, İdris Bey bu süreçte baya toparlanmıştı artık yemekleri beraber yemeye başlamışlardı.
“Ee güzel kızım günün nasıl geçti?” diye sordu İdris Bey, Güldeste’ye.
“Güzel geçti babacım, bugün konuştuğumuz gibi dershaneye kaydolduk ama Demir’le beni farklı sınıflara aldılar.” dedi Güldeste.
“Olsun prensesim, siyam ikizi gibi dip dibe olmanıza gerek yok neticede.” dedi ve kendini yormadan sesli bir şekilde güldü.
“Aşk olsun baba.” dedi ve Demir ‘küstüm’ dercesine kollarını göğsünde bağladı.
“Aman alınmasan şaşarım zaten, kerata.” dedi ve yemeğine döndü.
“E baba bizi sormayacak mısın? Hep Güldeste mi?” dedi Boran.
“Sizin neyinizi sorayım eşek kadar oldunuz.” dedi çorbasını içmeye devam etti.
Yemekten sonra çaylar içildi ve sohbet edildi ardından herkes odasına geçti.
Güldeste’den
Sabah olduğunda kahvaltımızı yaptıktan sonra dershaneye gitmek üzere yola çıktık. Dershaneye ulaştıktan sonra Demir’le ayrılarak sınıflarımıza gittik. Sınıfa girdiğimde kendime ortalarda bir yer seçtim ve oturdum, ardından sınıfa tanıdığım biri girdi. Barlas.
“Kimleri görüyorum.” dedi ve yanıma oturdu.
“Günaydın.” dedim ve gülümsedim.
“Günaydın, demek bu sınıfa düştün hedefin ne?” dedi.
“Hukuk.” dedim.
“Süper, ben de hukuk için çalışıyorum bence çalışma arkadaşı olmalıyız.” dedi.
“Yanlış anlama Barlas ama Demir’le olanları öğrendim ve seninle pek yakın olmak istemiyorum.”
“Anlıyorum, onun sevgilisini çalmışım bla bla. Ama sana gerçeği söyleyeyim benim onun sevgilisiyle hiç işim olmadı. Sevgilisi bana yaklaştı, Demir de hemen beni suçlayıp hain ilan etti. Kız mı yok da onun sevgilisine kalmıştım sanki?” dedi.
“Nasıl yani?” diye şaşırarak bir soru yönelttim.
“Öğrenirsin.” dedi.
“E ne diyorsun çalışma arkadaşı işine?” diye sordu.
“Faydalı olacaksa neden olmasın.” dedim.
Çok üzgünüm ama çok yoğunum bu yüzden bölüm atamadım, keyifli okumalar🌹
|
0% |