Yeni Üyelik
52.
Bölüm

ÖDEŞMEK ⌛

@monster

Kapı açıldı.

Icerisi karanlıktı görebilmek için biraz ilerleyince onu gördüm.

Yiğit

Kollarını ve bacaklarını zincirlemişlerdi . Üstü başı kan içindeydi. Muhtemelen kaçmaya çalışmış ama basramamiş.

Prens yavaşça yanıma yaklaştı.

Prens: Eğer isterseniz onunla ben ilgilene bilirim acı çekerek öleceginden emin olabilirsiniz. Dedi

Yiğit kafasını kaldirdi ve bize baktı. Yüzünün her yerinde çürükler vardı. Belli ki vampirler bizden önce baya bi hırpalanmışlar .

Gözlerini gözlerime dikti . Yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. Ayağa kalkmaya çalıştı ama vampirlerden biri sertçe ayağına vurunca diz çöktü.

Prense döndüm.

- Hayır teşekkürler gerisini biz hallederiz. Dedi

Prens başıyla onayladı ve orada bulunan koltuklardan birine geçti. Bizi izlemeye başladı.

Ağar adımlarla yanına gittim. Elimi saçlarına doladım ve kafasını geriye çekildim. Açıdan zevk alıyordu. Güldü ve

Yiğit: Karın nerde Toygar.? Aaaa doğru ya ben onu hastanelik ettim. dedi gülerek

Zincirle bağlanmış sağ koluna öyle bir tekme savurdum ki kolu koptu. Acı içinde yere düştü. Saçları halla elimin arasındaydı. Başını geriye çektim. Kulağına eğildim.

- Her bir kemiğini teker teker kırıldığında emin olucam .dedim

Geriye çekildim. Ve kafasını bıraktım. Ulaşa döndüm.

Prensin yanına gittim ve bende koltuğa oturdum. Ulaş yanına gitti.

Kafasını kaldirdi Ulaşın yüzüne baktı ve bağırdı.

Yiğit: ŞU ZINCIRLEDEN KURTULDUGUM ZAMAN SENI ANNENDEN DAHA BETER BIR HALE SOKUCAM .dedi

Ulaş soğuk kanlılığıni koruyarak yanına yaklaştı ve kasıtlarına sert bir tekme savurdu. Yiğit öyle bir çığlık attı ki depoyu titretti. Bacaklarını artık kontrol edemiyodu. Ulaş zincirlere yaklaştı ve onları çözdü.

Kafasını tutu ve defalarca kez yere vurdu .

Ulaş: ANNEMIN ADINI BİR DAHA AGİZİNA ALIRSAN HIÇ ÜŞENMEDEN SABAHA KADAR BUTUN DISLERINI TEK TEK SÖKERİM. dedi ve son bir kere daha kafasını sert bir şekilde yere vurdu.

Ulaş sağ kolunu tutu. Yiğittin kulağına eğildi .

Ulaş : Bu bunca zaman yaptıkların için. dedi ve sağ kokunu ortadan ikiye kopardı.

Yiğit tekrar bir çığlık kopardı. Bu sefer her yeri titiriyordu . Ağzından burnundan kulaklarından her yerinden kan geliyordu.

Yüzünü bana çevirdi. Titrek bir sesle

Yiğit : B- bbeni bbu gün öldüre bilirsiniz ama asla sizi rahaat bırakmayacağız. Ben ölsem bile başkaları intikamım için gelecek asla huzurlu olamayacaksın Toygar. Çocuğunu karını ve bütün varislerin yok olana kadar durmayacağız. Dedi

Ayağa kalktım. Hızla yanına yaklaştım çenesinden tutum ve kafasını havaya kaldırdım. Yüzüme bakmasını sağladım.

Çenesini sıktım. Dişlerini sesini duyabiliyordum . Yavaşça yaklaştım. Dişlerimi sıkarak

- Siz kimsiniz lan. Dedim

Histerik bir kahkaha attı.

Yiğit: Daha düşmanını tanımıyorsun. Keşke babacığın yaşasaydı da anlasaydı sana yazıııık. Dedi dudaklarını büzerek.

Tam boynunu kiracakken Ulaş beni durdurdu .

Ulaş: Bırak ben yapayım. Dedi

Geriye çekildim. Ulaş ağır adımlarla yanımıza geldi . Yiğittin gözleri Ulaşın üzerindeydi. Ona tıpkı bir böceğe bakar gibi bakıyordu.

Yiğit: Sen nasıl olduda beni oğlum oldun . Gerçi o orospu annenden her zaman süphelenmişdim .dedi

Bu artık bardağı taşıran son damlaydı. Ulaş akıl almaz bir hızla yaklaştı ve Yiğittin kafasını söküp deponun köşesine attı.

Hırsını alamamıştı. Vücuduna parçalamaya devam etti. Bir yandan da deli gibi bağırarak konuşuyordu.

Ulaş : ANNEMIN ADINI AGİZİNA ALMA ANNEMIN ADINI AGİZİNA ALMA . AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞ . diye bağırdı.

Yaklaşık bir on dakika böyle devam etti . Ve sonunda durdu . Deponun bir köşesine gitti ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Prens yanıma geldi . Elini omuzuma koydu.

Prens: Biz artık gitsek iyi olur .dedi

- Hersey için teşekkürler bize nasıl bir iyilik yaptığınızı bilemezsiniz. Dedim

Prens: Hiç önemli değil. dedi ve elini uzattı.

Prens: Umarim bir daha ki sefere daha iyi şekilde karşılaşırız. Dedi

Gülümsedim ve

- Tabi ki . dedim ve elini sıktım.

Prens tam gidecekken arkasını döndü.

Prens: Aklıma gelmişken. Sizi ve sevgili eşinizi evimde görmekten mutluluk duyarım . Sizinle konuşmamız gereken konular var .dedi

- Teklifinizi için teşekkür ederim ama şu an için pek iyi bir fikir değil. Dedim

Prens bana baktı ve içtenlikle gülümsedi.

Prens: Israr ediyorum. Esra hanım iyileşir iyileşmez sizi evimde görmek isterim . Size anlatmam gereken şeyler var .dedi

Direnmenin anlamsız olduğunu anlayınca

- Tabi .dedim gülümseyerek

Prens: Harika . O zamana kadar görüşmek üzere. Dedi ve anında depodan çıktı.

Arkamı döndüm. Ulaş berbat bir haldeydi . Duvara yaşlanmış babasının cesedine bakıyordu.

Yanına yaklaştım ve bende duvara yaslandım . Kafamida duvara yasladım.

Elimi Ulaşın omuzuna attım.

- Daha iyi misin? Dedim

Biraz duraksadı. Gözlerinden hala yaslar akıyordu. Cevap veremedi . Deponun kapısını aralandı. İçeriye Kaan girdi . Sonra Erdem Timur Savaş Vedatta içeriye girdi .

Vedat cesedin yanına gitti. Bana döndü . Kafasını kasidı

Vedat: Abi gömelim mi ? Dedi

Ulaş bir anda kafasını kaldırdı ve Vedata ölümcül bir bakış attı. Ayağa kalktı

Ulaş: SAKIN !!! o burda bu şekilde çürüyecek. Karışan olursa onu da bu hale getiririm. Dedi

Yanına yaklaştım.

- Tamam oğlum kimse karışmayacak. Hadi gel eve gidelim . Çok yoruldun dinlen biraz. Dedim

Kafasını bana çevirdi. Başta biraz tereddüt etti ama sonra itaat etti. Omuzundan tutum ve depodan çıktım .

Arabaya bindirdim ve bizimkilerin yanına gittim.

- Hadi sizde eve gidin işimiz bitti. dedim

Herkes onayladı ve hızlıca depoyu terk ettiler . Arabaya geri döndüm. Ulaş kafasını cama yaslamiş dalgın dalgın düşünüyordu. Arabayı çalıştırdım. Yaklaşık bir on dakika sonra evin ününe gelmiştik.

Arabayı durdurdum ve Ulaşa döndüm.

- Bu gün bizde kal yarın beraber gideriz .dedim

Başıyla onayladı. Arabadan indik ve eve girdik . Ulasa odasını gösterdim. Kendini hemen yatağın üzerine attı.

Odasından çıktım ve odama gittim . Soğuk bir duş aldım. Odaya geçtim ve kendimi yatağın üzerine attım. Meleğimin kokusu geldi burnuma . Yastığını aldım. Kafamı koydum ama bir türlü uykum gelmiyordu. Kokuya odaklanmaya çalıştım yatakta bir sağa bir sola döndüm ama nafile.

Sonunda yataktan kalktım ve üzerimi giyindim . Bebegim olmadan uyumak eziyet gibi bir şeydi . Sessizce aşağıya indim . Kapıyı açtım ve dışarıya çıktım.

Arabayı calistirdigim gibi soluğu hastanede aldım. Meleğimin olduğu koridora gittim . Orada bulunan sandalyelerden birine oturdum . Kokusu hala geliyordu bebeğimin. Kafamı geriye yaslandım. Ve gözlerimi kapattım.

Eray : Toygar uyan .dedi

Gözlerimi ağır ağır açtım.

Eray : Burda uyulur mu hiç ? Dedi

Hemen kendimi toparladım.

- Nasil oldu? Dedim

Yanıma oturdu ve iç çekti.

Eray : Hala aynı. Dedi

Eray : Siz ne yaptınız yakalaya bildiniz mi ? Dedi

- Evet .dedim

Eray : Ohhh be kardeşim. Şimdi rahatladım işte. Nerde şimdi? dedi

Arkama yaslandım.

- Öldü. Dedim

Eray : İyi olmuş .dedi ve dizime hafifçe vurdu .

Kafamı çevirdim ve konuyu değiştirdim

- Eray ben çok özledim. Bir kere olsun göremez miyim burnumda tütüyor. Dedim

Eray: Olmaz Toygar ısrar etme .dedi

- Eraaayy !!! Dedi

Eray: Bu kızı toparlamada sana vermem . Biraz bekleyeceksin başka çaren yok .dedi

- O zaman bende burdan gitmem .dedim

Eray : Sen bilirsin! Dedi ve ayağa kalktı.

Eray : Biseye ihtiyacın olursa odama gel .dedi ve gitti.

Bende kafamı tekrar duvara yasladım ve gözlerimi kapattım......

 

 

 

Loading...
0%