@moonlight_
|
2.KISIM Tapınağın önüne gelmiştik laura ve ben vardık sadece ya da öyle zannediyorduk. Karanlık yolda ilerliyorduk tapınağa giden yol büyülenmişti dışardan hiçbir yırtıcı giremezdi. İlerledik ve en sonunda kapıya yaklaştık üzerinde yuvarlak bir taş vardı kapının sağ üst tarafta mavi sol alt tarafta kırmızı taşlar vardı ama taşın etrafını saran bir halka vardı mor renkteydi neden olduğunu bilmiyordum. Laura’ya döndüm; “İçeri nasıl gireceğiz?” dedim oda bana bakarak, “Bilmiyorum.” gerçekten çok açıklayıcı olmuştu. Etrafı incelemeye başladım ama alt katta hiç pencere yoktu üç katlı yapıda sadece üst taraf açıktı Laura asayı yaklaştırdı taşa doğru ve taş asadan çıktı ateş taşı kapıdaki taşın üstüne oturdu bende yaklaştırdım mavi tarafa ve buz taşı girintiye tam oturdu kapıdan mor dumanlar çıkıyordu aralandıkça Laura’nın yüzü gerildi tedirginleşti birden soru soracaktım ki içeri yavaş adımlarla girdi “iyi misin yıldızım” dedim yüzüme birden döndü “Evet iyiyim neden?” “Öylesine sordum.” dedim göz devirdi bana bende taklit ettim onu. İçerde alt kata ve üst kata giden merdiven ve çeşitli heykeller vardı bu galiba eskilerin inanışları Laura’ya “sen yukarı bak ben aşağı bakarım.” diyerek yönlendirdim kafasını evet anlamında salladı. Ben aşağı merdivenlere ilerledim asamın taşı geri gelmişti. Aşağı yavaş adımlarla indim yuvarlak bir alan ortada içinde ateş yanan bir şey vardı kitaplar etrafa saçılmıştı dairenin içinde değişik semboller vardı etrafındaysa mumlar vardı ama sönmüştü bazılarında kırmızı lekeler olan mumlar gerçekten ilginçti sanki birinin ölümüne sebep olunmuştu kitaplardan birine gözüm çarptı Fecropision yazıyordu kapağı açınca ilk sayfada altta not alınmış anlamı vardı 'kraliçenin kafesi' neyden bahsediyordu acaba diye bir yandan merak uyandırıcı bir yandan da korkutucu bir kitaptı. Diğer kitaplardan daha temizdi sanki düşürülmüştü dairenin içine yaklaştım birden gözlerim kapanmaya başladı ve tekrar ordaydım siyahlar içinde tapınak kapısının önündeydim ama muhafızlar beni görmüyorlardı ateş lordu hızla içimden geçerek aşağı gitti bende onu takip ettim aşağı kata yöneldi hızla kızgındı anlaşılan efsanevi lordda vardı beyaz kanatları üstündeydi yüzü ışık saçıyordu ateşten büyük kasenin üstünde kilitli mor dumanlı bir kafes vardı ateş lordu kafesi korumaya çalışıyordu içinde büyük bir güç vardı sanırım. Ateş lordu konuşmaya başladı kızgın bir tonla kaşlarından ve gözlerinden adeta ateş saçıyordu “onu uyandıramazsın kara büyüye bulaşan bir kraliçe o cezasını çekmek zorunda”. Efsanefi lord konuştu “Ama o bunu bilerek yapmadı benim yüzümdendi,” dedi sanki onun suçunu bastırmaya çalışarak ağlıyordu hızla ellerini üstüne attı kafesin açmaya çalışıyordu ama ateş lordu kapatıyordu en sonunda ateşi söndürdü ve sinirli konuştu tekrar “Kutsal ateşimi kirletme kara büyü alt edilemez çok tehlikeli bunu sana yapmış olabilir ama cezasını kabul etmeli,” dedi ağlayarak. Devam etti “o çok kıskanç biri seni su varisinin yanında görmeseydi bunlar olmazdı dikkatli olmalıydın halkın zararına oldu zaten büyü en çok onlara yarardı mahsullerini büyütürdü hastalıklara şifa bulurlardı.” Efsanevi lord konuşmaya başladı göz yaşlarını silmişti “Tamam ama geri gelicem.” kanatlarını açtı ve pencereden çıkıp gitti muhafızlara seslendi ateş lordu “Ametist taşlarını kaldırın ve sitrinleri yerine koyun.” demek ki bu taşlar doğal taşlardı peki bu kara kraliçe kimdi ne yapmıştı tam olarak. Teyzem su varisi Rana mı oluyordu kitapta geçen isimler doğruydu o zaman teyzemin ben küçükken anlattığı hikayeler ve hikayedeki kız kendiydi. Gözlerimi açtım ve gerçek dünyadayım Laura’nın sesini duydum ben bayıldığımda çok geçmediğini anladım hızla ayağa kalkıp yukarı çıktım Laura’nın yanına Altından yapılma turuncu sitrinlerle süslenmiş bir taht vardı. “Bir şey bulabildinmi?”, “Bir değil birden fazla şey buldum.”. |
0% |