Yeni Üyelik
4.
Bölüm

BÖLÜM - 4 SEÇİM

@moonlight_

Tehditler ve savaşlar bitmişti onlar ford'lar geri çekilmişti bende yorgunluktan yatağa attım kendimi asayı kullanmam beni yoruyordu bu yüzden artık fazla kullanmayacağım asayı gözlerimi yumdum ve uyudum. Sabah açtım gözlerimi hava kapalıydı yağmur yağıyor içimde bir rahatlık vardı iki taçta bizdeydi ama taşlardan üç tanesi kayıptı Laura ve abimde iki tane taş vardı benle teyzemde iki tane buz taşları vardı. Diğerlerinide bulacağım söz veriyorum Sirius'un üzerine. Salona geçtim annemle teyzem konuşuyorlardı taht odasına gittim abimle babam konuşuyordu taşlar hakkında gene bense sıkılıyordum karşıda birden Laura'yı gördüm kapıda yağmuru seyrediyordu. Yavaşça yanına yaklaştım onunla konuştum; “Nasılsın yıldızım?” bana döndü birden korktu galiba bir anda konuştu “İyiyim sen”

“Korkuttuysam özür dilerim bende iyiyim,” tekrar yağmura döndü.

“Dün ne yaptığını hatırlıyorum birden neden yaptın böyle bir şeyi daha tanışmıyoruz tam olarak,”

“Bence yeterince tanıdık bile birbirimizi,”.

“Öylemi peki tamam şimdiden söyleyeyim ben çok inatçı bir insanım ona göre,” dedi uyarıcı tonla,

“Aman egonu yesinler,” alayla söyledim.

“Ne alaka,” bağırdı ben salona yürürken.

Çok seviyorum bu hallerini annemle teyzem yanıma koştular birden, “Başımıza talip kuşu kondu,” teyzem ne alaka neden böyle bir şey dedi ki teyzem benim dedikodumu mu yapıyorlardı yoksa.

“Hayır teyze böyle bir şey yapmış olamazsın yapmadın değilmi,” Taşla benimi izledi yoksa kıpkırmızı oldum.

“Tabikîde yaptım aptal oğlan,” büyük bir kahkaha attı.

“Saçmalamayın anne ya bişey desene,” diye söylüyorum sinirlice.

“Abartma George çok güzeldi bende gördüm,” annem de bağırarak konuşuyor,

“Nasılda kırmızı oldu utandı e böyle şeyler normal canım olur bazen,” saçma sapan konuştular. Odama yürüdüm kapıyı açıp içeri girdim balkona yöneldim hava almaya çıktım derin bir nefes verdim. Birden benim de gülesim geldi ne güzel olurdu eğer oda istiyorsa neden olmasın ki ama daha sonra hallederiz bu işi. Kapı çaldı “Gel” seslendim hafif yüksek tonla bağırarak içeri girdi gelen Laura'ydı üstümü toparladım “Bişey mi oldu,” diye seslendim.

Heyecanlıydı “Aklıma bir fikir geldi eğer taşlarla biz birbirimizi görebiliyorsak yani diğer taşları neden görmeyelim ki,”

“Bu neden benim aklıma gelmedi ki çok akıllısın yıldızım," diye seslenerek kapıya yöneldim.

“Teşekkür ederim yıldızım,” ona şaşkınlıkla baktım bu kelimeyi onun ağından duymak çok güzel bir his veriyordu sanki bütün yıldızlar önüme serilmişte sadece Laura aralarında parlıyordu içlerinden. Laura cebinden bir kutu çıkarttı hediye paketiydi galiba bu ardından konuşmaya başladı, “Bugün doğum gününmüş diye duydum,” dedi heyecanla,

“Tabi ya nasıl unuturum bugün doğum günüm,” elimi kafama şaplatarak.

“Benim doğum günümde bir hafta sonra seçim yapacağımız için çok heyecanlıyım,” heyecanla konuşarak seçim de neydi acaba,

“Seçim de ne?” şaşkınlıkla konuştum. “Seçim ne mi? Tabi kide tarafını seçiyorsun suddle mi, nudder mi suddleler halkın büyücü kesimi aramızda yaşarlar nudderler normal insan eğer yirmi beşinci seviye büyülerini yapabiliyorsan büyücü olmaya hak kazanıyorsun,” anlatırken mavi gözlerine ve saçlarının kapattığı yanaklarına dalıyorum. Birden parmak şıklattı kendime geldim aniden,

“Ben olsam suddleleri seçerdim,” kafamın içine bir ağrı girdi ve bilinç altıma girmeyi başardı sadece Laura'nın bana seslenişini hatırlıyorum. Ne oluyor ben neredeyim böyle karşıda kırmızı kanatlı iri gözleri olan saçları boynuza benzeyen insan tipli yaratık vardı bana seslendi; “Sadece bir özür,”

“Sadece bir dilek.“ Konuştu ben devam ettim,

“Ne oldu senle onun arasında anlatırmısın?”

“Ne mi oldu gerçekten bilmiyormusun?” hayır anlamında kafa salladım devam etti konuşmaya, “Her şey Nilson yüzünden oldu,” sözünü kestim araya girerek, “Nilson yoksa buz lordumu,” evet anlamında kafa salladı.

“ Nilsonla ben çok iyi anlaşırdık ama olmadı bi gün sinirlendi bana kavga ettik sinirlendikçe öfkesi artıyordu ve en son büyüsü bana isabet etti yani tacıma birbirimize asla büyü yapmazdık çünkü yasaktı bazen küçük büyüler yapardık ama o benim tacımı kırdı güçlerim yok oldu taşlar yere düştü hepsini aldım elime ancak halkıma yapılan saldırılara karşı koyamadım ve halkım yok oldu buza dönüştüler bende son kalan gücümle onları taşa çevirerek yer altına koydum böylesi daha iyi olacaktı buz lordu hepsini öldürürdü bense sadece yerimde bekledim gelip özür dilemesini bekledim ama olmadı toprak ve hava lordu bizi barıştırmaya çalıştı ama olmadı ben taşa dönüştüm oda geldiğinde yaptıkları için pişman olmuştu ben taşları bir daha bulamadım o yüzden geri çevrilemedim o geldiğinde nilsonda nehirde eridi ve suya karıştı ben yok olursam uyanacaktı ancak,”

“Nasıl olur bana böyle anlatılmadı bana senin ona ihanet ettiğini anlattılar,” şaşkınca kaldı yüzüm.

“Ve sende inandın mı bu dünyada neden savaş var biliyor musun iyiler sustuğu için öldüler kötüler iftiraları yüzünden yaşadılar ve sen büyücülüğü seç ve beni uyandır tekrar.” bunu yaparsam beni öldürürler ama bu çok kötüydü onun da hakkı var bir özüre,

“Peki senin ismin ne?” derken ateş lordunun sesi bulanıklaştı ve birden bilincim tekrar gitti.

......

Gözlerimi Laura'nın koltukta uyumasıyla açtım gözümü onu uyandırmadan odadan çıktım koridoru saran gül kokusu ve duvarlar da ki süslemeler duruyordu hala duvarlardaki yapraklar sarmaşıklar salona yöneldim arkamdaki sesle ışıklar birden yandı ve herkes ayağa kalktı,

“İyiki doğdun george sürpriz yaptık sana,”

“İyiki doğdun yıldızım,” arkamdaki sesle döndüm birden Laura'ydı bu, “Teşekkür ederim herkese,” salonun ortasındaki masada kocaman bir pasta etrafı çikolatayla süslenmiş üstünde kocaman bir gül vardı.

“Gülü ben yaptım beğendin mi.” Laura'mı yapmıştı ne yani bu çok güzel bir güldü. Herkes yerini almışken bende pastanın başına geldim tam mumları üfleyecekken annem araya girdi; “Seçim yapma vaktin geldi asanı al ve ne olacağını söyle Laura anlatmıştır sana heralde.”

“Evet, söyledi.”. Bir suddle olmak istiyorum. Söyledim ardından bileğime mavi bir ip ışınlandı çok parlak parladı ve derime mühürlendi bir şey oldu taç odasının kapısındaki sembolün aynısı bileklikte vardı salona Moll birden ışın girdi hemen konuştu; “George lanetlendi sirirus onu lanetledi,” Annem elini ağzına götürüp sustu ne yapacağını bilemedi, babam yaklaştı bana konuşmaya başladı; “Suddle'yimi seçtin?” kafamı evet anlamında salladım ve bilincim gitmeye başladı yere yığılıp kaldım kafamı sert vurmuş olmam gerekirki kafam ağrıdı.

Loading...
0%