@moonlight_
|
1.Kısım Teyzemin odasına girmeye çalışıyordum ama muhafızlar gitmiyordu kapının önünden dikkatlerini dağıtmak için bir şey yapmam gerekiyordu yapmam gereken şeyi yani büyü yaptım “uysen kalibreti” bu büyüyü kitapta okudum ama ilk kez deniyorum yerdeki saksılardan bir tanesini havalandırıp karşıya fırlattım askerler gözlerini oraya diktiler ama gitmediler Laura koşarak karşı koridora gitti askerlerde peşinden gitti Laura siyah pelerini sayesinde tanınmıyordu. “Hey sen dur gel buraya,” diye Laura'ya bağırıyorlardı umarım başı belaya girmez yıldızımın. Teyzemin odasının önüne geldim kapıyı yavaşça araladım içeri baktım kimse yoktu içeri girdim ve kapıyı kapattım. Sadece büyülerin olduğu kitabı bulmam gerekiyor etrafa bakındım üstte görünen bir şey yoktu yatağın altını inceledim bir şey yoktu aynalığın çekmecesine baktım makyaj eşyaları ve takılar vardı dolaba bakmak için yürüyordum duvarda kitaplık gördüm teyzem kitap okumayı sevmez ki kitapları tek tek sessiz bir şekilde masaya koydum kitaplardan bir tanesini çıkaramadım içeri ittirdim olmadı çektim olmadı yana kaydırdım oldu bir şey çalıştı kitaplık içe doğru geçti yana kaydı ve küçük bir odacık vardı içinde kitaplar, anahtarlar ve asalar vardı ama taşları yoktu kitaplardan aradığımı alacaktım ki ölü bedenler kitabı vardı kitapların hepsini aldım ve odadan çıktım muhafızlar hala yoktu kitapları odaya bırakmaya gittim. Laura nerede olabilirdi kitaplara bakmamız gerek onu bulmam lazım şimdi. Beynim birden ağrıdı ve Laura'nın yerini gösterdi bana buz lordumu yardım ediyor yada ateş lordumu hiçbir fikrim yok. Laura'nın yanına hızla koştum kütüphanede rafların üzerinde saklanıyordu en son kütüphaneye yöneldim muhafızlar koridorda koşuşturuyorlardı birini tutarak aramamalarını söyledim ben buldum dedim. Herkes yerine döndü bende kütüphane kapısını araladım içeri baktım kimse yoktu içeri hızlıca girdim sessiz adımlarla yürüdüm birden takırtı sesleri geldi boynuma atlayarak boynumu kırmaya çalıştı bağırarak, “Benim Laura benim George,” biran ölüceğimi zannettim beni yere yatırdı ve şapkasını açtı, “George sen miydin yıldızım, askerlerden zannettim seni,” dedi sakin bir ses tonuyla. “Neyse ki öldürmedin beni yıldızım,” derken kahkaha attık ikimizde, Askerlerden biri içeri girdi ve “Neyse sizi bölmeyeyim,” dedi Laura’ya baktı yanlış pozisyonda yakalandık “özür dilerim yıldızım askerlerine yakalamanı göz ardı ettim,” “Boşver ben onlara daha sonra gösteririm,” dedi telaşla kalktı. “Hadi odaya gidelim kitapları aldın deme,” “Evet odadalar.” dedim ve bende kalktım kütüphaneden çıktık. Koridora yöneldik pelerini içime sakladım fark edilmemek için. Muhafızlar Laura'ya korkudan bakmıyorlardı bile hızlıca geçtikten sonra odaya geldik kapıyı açıp içeri girdik. Yatağın üstüne beş dakika molası verdik kitapları elimize aldık ve bakmaya başladık ben ölü bedenler kitabına bakıyordum Laura elinde büyü kitabı vardı. Kitabı karıştırırken içinde değişik şekillerde bedenler vardı yanlarında da yazılar yazıyordu. Laura bana bakarak konuştu; “Ne yaptın bulabildin mi sayfaları?” sayfaları çevirirken sordu. “Hayır daha bulamadım yıldızım,” Sayfaları kurcalarken arasından taş düştü ateş taşıydı Laura gözlerini pörtletti şaşkınca konuştum; “bu nasıl olur taş teyzemde miydi?” “Bunu nasıl fark etmedim taşlar birbirini görebilir.” dedi şaşkınca. “Şimdi sadece bir taşmı kaldı yani ilk planımız yer altı ülkesine gitmek sonrada taşı almalıyız bir şekilde kandırabiliriz onları ama nasıl?” “Aklıma bie şey geldi George Emily'nin aşşağıda taşlardan elde ettiği mor bir sıvı vardı ordaki taşlardan alıp fark ettirmeden değiştirebiliriz.” dedi heyecanla, “Çok akıllısın yıldızım.” yanağına bir öpücük bıraktığımda oda bana bir öpücük verdi. “Ben hemen alımmı sen yorulma.” dedim ayaklanarak. “Olur peki benim için sorun olmaz.” “Tamam bekle ben hemen gelirim bide ışınlanma büyüsünü bulabildin mi,” “Evet buldum.” Tebessüm etti, “Tamam.” diyerek odadan çıktım. Koridora çıktım muhafızlardan bir tanesinin yanına gittim “aşağı inen merdivenler nerde?” diye sordum. Bana bakarak “Şu tarafta efendim,” dedi eliyle solu gösterdi. Merdivenlere giden koridorda yürürken güneşin batmak üzere olduğunu gördüm hızlıca gittim çünkü Laura'yı çatıya çıkarıp gün batımını izleyecektik merdivenlerden hızlıca ilerledim aşağı indim odalar aklıma hemen geldi iki oda sonra karşımda odayı gördüm evet taşların olduğu kutudan iki 'şer tane aldım mor olandan da aldım ne olur ne olmaz merdivenleri çıkarken aklıma Laura'nın verdiği taş geldi oda mor renkteydi ama bunun mor renginin ne işe yarağını bilmiyordum. Tekrar koridora geldim ve odanın kapısını araladım Laura uzanarak kitaplara bakıyordu. Beni görünce kendini dikleştirdi bana bakarak “bulabildin mi taşları?” dedi. “Evet.” diye karşılık verdim. “Benimle gelir misin Laura.” dedim. “Olur ama nereye?” dedi bende sürpriz olsun diye, “Görürsün,” dedim. Koridora çıktık el ele yürüyorduk ben hızlı oldukça o yavaşlıyordu “Hadi ama hızlı ol Laura,” dedim. “Tamam George uçmamı mı bekliyorsun,” dedi kızgınca, Ortamı komikleştirmek için “olur” dedim güldüğünü duydum merdivenlere doğru yürüdük merdivenlere ulaştığımızda yukarı çıkmaya başladık sarayın kulelerinin en üst penceresine çıkmak istiyordum Laura asasını çıkartıp “totum deotrit” dedi ve sarayın en üst penceresine geldik bir an Laura benim sözümü kesti “hiç kızma George ben o merdivenleri çıkmakla uğraşamam,” dedi bende bir şey demedim yüzüne gülümsedim sonuçta ona kızamam benim yolculuğuma yön veren kişiydi Laura. Pencereye döndük ikimizde güneşin batışını izledik ikimiz. ...... Saraydan hemen çıktık atlara eşya yükledik ve muhafızlardan bir şeyler hazırlamasını istedik bize getirdi ve yolcu etti. Yola çıktık ormanda gizlice girdik ve büyü sözlerini tekrar ettim Laura'yla beraber “Totum Detroit” asayı yuvarlak bir şekle getirdim aynı zamanda girişi aklıma getiriyorum ve sözleri tekrar ediyordum ve oldu yapabildim atı geçide sürdüm ve içeri girdik adam gene ordaydı pelerini üstünde bize baktı hemen konuştu, “Buraya gelin taşı bulabildiniz umarım,” dedi. “Evet ama bir sorun var taşların neye benzediğini bilmiyoruz.” adam bize yaklaşarak nefesini yüzümüze çarptı sıcak bir havaydı taşı cebinden çıkarttı masaya koydu adam bizden gözünü ayırmazken ben adamla bir şeyler konuştum onu daldırdım galiba o sırada Laura cebinden sahtelerden çıkarttı ve hemen hızlı hareketlerle değiştirdi taşı taşı adama verirken Laura'yla konuşuyormuş gibi yaparak kalktık ve hemen atlarla dışarı çıktık giriş kaybolurken hemen ışınlandık saraya girdik sare ülkesine gelmeyeli iki üç hafta oldu odama ışınlandık, atları rina ülkesine geri bıraktık. Odamda yatağa uzandık yorulduk çünkü durmadık bir türlü en son buradayız bütün taşlar yanımızda sadece abimdeki kaldı onu da alırım kolaydı. Biraz uzandıktan sonra duş aldık kovadaki suları küvete döktük ilk Laura girdi sonra ben Laura duş alırken bende büyü yaparak abimin arkasına ışınlandım asasındaki taşı aldım ve yerine sahte olandan koydum. Tekrar odaya geldiğimde Laura üstünü giymiş tarakla saçını tarıyordu “Taşı almaya mı gittin?” dedi güler yüzle. “Evet.” diye karşılık verdim. Hızlıca üstümü çıkarttım Laura bana şaşkınlıkla baktı hayır burası odam olduğu için alışkanlık oldu aceleyle havluyu üstüme çektim ama artık beni gördü Laura kahkaha atacaktı ama duyarlar diye gülmekle yetindi “Neden bakıyorsun çok mu komik,” dedim utangaçça. “Evet hemen nasıl çıkarttın üstünü ama,” dedi. “Alışkanlık işte.” dedim geçiştirerek. Hemen duşa girdim kendimi yıkadıktan sonra çıktım. Laura yatakta uzanmış öylece yatıyordu hem kalktı beni görünce yüzü güldü “unut onu tamammı” dedim kaşlarımı çatarken. “Hayır unutmucam ne kadarda kaslısın böyle nasıl yaptın bunları,” “Boşuna mı çalıştım tabi olucak,” dedim gülerken. “Arkanı dönsene üstümü giyecem.” dedim arkasını döndü ve üstümü giydim hemen. Yatağa uzanırken bana sarıldı bende ona sarıldım ve güneş batarken derin bir uykuya daldım. Gece olmuştu uyandığımda Laura yoktu gözlerim tam açılmamıştı pelerinimi giyip odadan çıktım lavaboya gitmiş olabilir diye çok umursamadım. Koridorda yürürken ablamın odası açıktı kendi yatıyordu sessizce girip battaniyesini üstüne örttüm ve odadan çıktım yavaş adımlarla havanın verdiği soğukluk tenime çarpıyordu aşağı inmek için merdivenden indim bir gariplik vardı muhafızlar uykuya dalmıştı hepsi. Bahçeye çıkan kapıya yöneldim yavaş ve sessiz adımlarla yürüyordum muhafızlar uyanmaması için bahçeye çıktım teyzem kuş göletinin orada kollarını üstüne koymuş öylece suya bakıyordu çalının arkasına geçtim hızlıca, suya bir şeyler söylüyordu suya galiba büyü yapıyor. Hızlıca geçit açıp girdim kitaba bakıp büyüyle bilincini okumaya çalışıcam. Odaya girdim yatağa baktım Laura yerinde yatıyordu bende kitabı çantadan çıkarttım içine baktım buldum bir şeyde tuhaf geldi bugün biz bu odadaydık ama kimse gelmedi kimsemi görmedi bizi, kitaba tekrar baktım bilinç okuma büyüsü vardı ama uzundu baya baya hem de kitabı aldım balkona çıktım teyzeme odaklandım ve kitaptaki şekilleri uygularken kelimeleri söylüyordum teyzeme doğru dönen iki tane ışık gitti gözlerim kapandı açmaya çalıştım ama olmadı teyzemin gözünden bakıyordum suya suda biri vardı saçları çok uzun değil ama dalgalıydı boynunu geçmiyordu gözleri mavi beyaz tenli biriydi teyzem konuşuyordu sudaki adamla; “Güçlerini George’ye verme nedenin neydi düzeltebilirdik onu yok ederdik niye yaptın?” dedi ağlar gibi oldu. “Zamanla anlayacaksın okyanus leydim.” konuşurken anladım su lordu olduğunu. “Umarım öyle olur nilson yoksa bu buzdan kalp dayanamayacak.” dedi kırgındı sanki yılların hüznünü taşıyordu sevdiklerinden ayrı düşmüş biriydi teyzem. “Görüşürüz leydim.” dedi. “Görüşücez.” dedi teyzem ve su eski haline döndü. Teyzem her zaman mutlu bir insandı nasıl bu hale geldiğini yeni öğrendim bir insanın üzülmesi her zaman ağlamakla olmuyor bazı acıları içte yaşanılır bazen yüzümüz güler ama maske düştüğünde dağılmış halimiz o zaman ortaya çıkar. Büyüyü geri çektiğimde odaya hemen girdim. Yatağa tekrar girdim ve gözlerimi kapattım.
|
0% |