Yeni Üyelik
15.
Bölüm

♠️14. |Kader Ağları♠️

@moonlighthikayeler

♠️♠️♠️

Yazar'ın Anlatımıyla

Konum: Skiá Topluluğu Yerleşkesi

Tarih: 30.07.2022

Saat: 19:00

Güneş gökyüzünü terk ederken ay süzülür usulca en tepeye. Yerini alır gökyüzünün en güzel köşesinde. Yıldızlar süsler etrafını, aydınlık geriye çekilir, karanlık çıkar öne Ay'ın ışığını belirginleştirmek üzere...

Yine Ay'ın en tepeye çıktığı bir geceydi. Skiá topluluğu tesisinde hafif bir telaş vardı. Çünkü saraydan en büyük efendileri Skotadi geliyordu. Skiá'ların başı, kralı...

Hizmetliler etrafta dört dönerken komutan Orgi büyük davet salonunun yukarısında bulunan terastan aşağı hazırlıklara bakıyordu. Salon tam bir davet havasında hazırlanıyordu.

Bunun en büyük nedeni efendilerinin yanında Parémvasi lideri ve ailesi de gelmesiydi. Ve elbette Skiá topluluğunun saygın oyunbazları da. Bütün bu hazırlıklar onlar içindi. Komutan Orgi bu durumdan pek memnun değildi.

Sorunu davet değildi, davetleri severdi. Sorunu efendisini Parémvasi'ler hakkında uyarmasına rağmen kralı Skotadi onu geçiştirmişti. Efendisinin ne yapmak istediğini anlamamıştı o zaman ama şimdi bir şeyler planladığını seziyordu.

Bu davet bunu kanıtlıyordu yine de efendisinin ona danışmadan böyle bir işe kalkışmasına gücenmişti. Bunca yıldır her şeyi birlikte planlarken şimdi ayrı düşmeleri komutan Orgi'nin hoşuna gitmemişti.

Ellerini dayadığı tırabzandan çekti. Sırtını dikleştirirken arka çaprazında bir anda Uzay belirdi. Kendisi bir zaman okuyan olduğu için kendini bir yerlere ışınlama yeteneği vardı ve bunu kullanmaktan geri durmazdı.

Şimdi de dayısına söyleyecekleri olduğundan yanında bitmişti. Komutan Orgi daha Uzay bir şey demeden geldiğini anladı ve konuştu. "Sana dediğimi yaptın mı?" Uzay, dayısı göremese de duruşunu dikleştirdi. Kendinden emin görünüyordu.

"Her zaman ki gibi evet. Yalnız bu sefer karşısına çıktım. Yanında Cesur vardı. Alışveriş merkezindeki buz pistine gitmişlerdi, baya da eğlendiler. Ve anladığım kadarıyla birlikteler." Komutan Orgi omzundan geriye Uzay'a sertçe baktı. Dediklerinden sadece bir tanesine takılmıştı.

"Karşısına çıktım da ne demek?! Senden şüphelenmelerini mi istiyorsun?" Uzay, dayısının çıkışına aldırmadan omuz silkti.

"Şüphelenecek hiçbir şey yok. Dediğim gibi yanında Cesur vardı. Onunla hep uğraşıyorum bu yüzden bir şeyden şüphelenmezler. Diyelim şüphelendiler umurumda değil. Kaç yıldır beni Hera'nın peşinde dolandırıyorsun ama nedenini söylemiyorsun ve benim artık canım sıkılmaya başladı."

Uzay tehditkârca dayısına baktı. Komutan Orgi, Uzay'ın bu tavrına kaşlarını çattı. "Sana daha önce neden Hera'yı göz hapsinde tuttuğumuzu söylediğimi hatırlıyorum." Uzay alayla sırıtarak kafasını aşağı yukarı imayla salladı.

"Doğru ya! Aynen şöyle demiştin; Hera bir düşmanımızın kızı, küçükken onu insan bir ailenin çocuğuyla yer değiştirdim. Kimse onun kim olduğunu öğrenemez ama yine de onu sürekli kontrol etmeye başladım. Bundan sonrada onu sen göz hapsinde tutacaksın. Bunları demiştin hatırladın mı?"

Uzay dişlerini sıkarak konuştu. "Ama düşmanın kim onu söylemedin! Hera'yı neden hâlâ kontrol etmeye devam ediyoruz, bunu da söylemedin! Düşmanının kızı olmasına rağmen onu öldürmüyorsun ama öz ailesinden onu kopartabiliyorsun! Bütün bunlar nasıl oluyor? Bunların cevaplarını istiyorum... Sıkıldım anlıyor musun!?"

Komutan Orgi sıkıntıyla soluyup bedenini Uzay'a döndürdü. Bunu yaparken etrafına bir bakış attı. Herkes kendi hallerinde olduğu için kimse onları dinleyemezdi. "Sana bilmen gerekenleri söylemişim işte. Gerisi seni ilgilendirmiyor. Sen, sana deneni yap yeterli." Uzay, dayısının ondan gizlediği şeylerin olduğunu hep biliyordu.

Uzay bu durumu bu zamana kadar kendi içinde sorgulasa da bugüne denk hiç dayısına sesli olarak ifade etmemişti. Şimdi dile getirmesinin sebebi sıkılmasıydı. Yıllarca Hera'nın peşinde dolanıp durmuştu.

Bunun nedenini öğrenmek hakkıyken dayısı ona her şeyi tam anlatmıyordu. Uzay burnundan öfkeli bir soluk verecek dayısına baktı. Ondan cevap alamayacağını anlamıştı, zorlamaya gerek yoktu. "Yine senin istediğin gibi olsun, komutan Orgi."

Uzay ne kadar pes etmiş gibi görünse de etmemişti, bu işin peşini bırakmayacaktı. Komutan Orgi, Uzay fark etmese de rahatlamıştı. Uzay'ın bazı şeyleri sorgulamasından hoşlanmıyordu. Bu yüzden konuyu farklı bir yere çekti. Uzay'a az önce olan şeyleri unutturması gerekiyordu.

"Demek Cesur ve Hera sevgililer, öyle mi?" Sorduğu soruyla bunu başarmıştı. Çünkü Uzay'ın, Cesur'un adını duyunca öfkeyle mavi gözleri kısılmıştı. "Evet, öyleler. İkisini öpüşürken gördüm." Komutan Orgi düşünceyle kaşlarını çattı. "Bu kadar kısa sürede birbirlerine çekilmeleri pek normal gelmedi?" Uzay dayısına anlamlı bir gülüş fırlattı.

"Cesur bir ruh okuyan. Hera ise beden okuyan. Birbirlerine neden çekildikleri açık." Komutan Orgi sakince kafasını salladı. "Aralarında şey ne şekilde gelişirse gelişsin önemli değil. Önemli olan birbirlerine söyledikleri. Cesur ona oyunbazları anlattı mı? Hera oyunbaz olduğunu biliyor mu? Bana bunların cevapları gerekiyor."

Uzay kollarını kaslı göğsünün üstünde topladı. Cevaplar ondaydı. "Anlatmış olmalı. Hatta Hera kendinin bir oyunbaz olduğunu biliyordur. Çünkü Cesur böyle bir şeyi ondan saklayacak biri değil." Komutan Orgi kızgınlıkla elini yumruk yaptı.

"Eğer oyunbaz olduğunu öğrenmişse ailesinin gerçek ailesi olmadığını da öğrenir hatta böyle giderse gerçek ailesini bile öğrenebilir." Yumruk olmuş elini tırabzana geçirdi. Bunca yıllık emeği boşa gidecek diye endişeliydi.

Hera’nın oyunbaz olmasının öğrenilmesi hiç iyi olmamıştı. Umuyordu ki onun yalnızca bir beden okuyan olduğunu bilirlerdi eğer gerçek kimliğini öğrenirseler işte o zaman her şey sarpa sarardı.

Elini tırabzandan çekerek giydiği takım elbisesinin yakasını düzeltti. Kendine gelmeliydi, öfkeli davranıp bu geceyi mahvedemezdi. Kendine çeki düzen vermeyi bitirdi. Sonra Uzay'ı süzdü. "Git üstüne doğru düzgün bir şey giy. Birazdan efendi Skotadi gelecek. Seni böyle görmesin sonra kızıyor."

Uzay onda yapmacık duran bir reverans yaptı. Dayısına reverans yapmak zorunda değildi zaten zorunda olduğu için yapmıyordu, hep alay etmek için yapardı. "Emredersiniz, komutan Orgi," dedi ve ortadan kayboldu.

Orgi omuzlarını gevşetip arkasına döndü ve hazırlanmış salona son kez baktı. Birkaç saniye sonra çalan çanlar ile efendisini karşılamak için ana kapıya ilerledi.

Çünkü her Skiá oyunbazı bu çanın efendilerinin geldiğinin haberini verdiğini bilirdi. Komutan Orgi, kapıya ilerlerken yanına siyah bir takım elbise giyen Timur geldi. Başıyla komutanına selam vererek onunla ilerlemeye devam etti. Timur, komutan Orgi'den sonra en yetkili kişi olduğundan onunda krallarını karşılaması şarttı.

İkiside ana kapının önüne gelince komutan Orgi kartını okuttu. Kapı ağır ağır iki yana açılırken iki adam olduğu yerde dikleşti. Kapı tamamen açıldığında ikisi birlikte dışarıya adımlamaya başladılar. Birkaç merdivenlik kısmından inerek bahçeye giriş yapmış arabalardan siyah olan arabanın önünde durdular.

Arabanın önünde duran iki korumadan biri arka yolcu kapısını açtı. Kral Skotadi yılan başlı bastonundan destek alarak arabadan indi. Koyu yeşil gözleri Skiá tesisinin bahçesinde dolandı sonra komutan Orgi'ye baktı. Timur, komutan Orgi ve orada bulunan bütün Skiá oyunbazları krallarına reverans yaptı.

Kral Skotadi'nin yaşlı yüzünde bir gülümseme oluştu. Böylece alnındaki ve yüzündeki kırışıklıklar belirginleşmişti. Komutan Orgi durduğu yerden hareketlenerek efendisinin yanına gitti. "Hoş geldiniz, efendim."

"Hoş buldum, Orgi. Her şey hazır değil mi?" Orgi kafasıyla onayladı. Bu sırada birlikte içeriye yürümeye başladılar. "Evet, efendim. Davet salonu istediğiniz gibi." Kral memnunca gülümsedi. "İyi, misafirlerimiz birazdan gelir. Onları iyi ağırlayalım. Bu gece hepimiz için oldukça önemli olacak."

Orgi'nin zihninde soru işaretleri oluşsa da efendisine bu konu hakkında bir şey diyemedi. "Siz hiç kuşkulanmayın, misafirlerimiz en iyi şekilde ağırlanacaktır." Kral yavaşça kafasını salladı. Koyu yeşil gözleri çevresinde gezindi. "Benim torunum nerede?"

Torunu, oğlunun tek oğlu ve Skiá topluluğunun veliahttı... o Uzay'dı. Skotadi kralının torunuydu. Komutan Orgi hemen sorusunu cevapladı. "Üstünü giyinmeye gitmişti, birazdan gelir." Kral ve Orgi konuşa konuşa davet salonuna gelmişlerdi.

"Anlaşıldı. Şimdi gidip eksiklik var mı diye kontrol et." Komutan Orgi tekrar efendisine reverans yaparak yanından uzaklaştı. Timur'a bir baş hareketi ederek arkasından gelmesini istedi. Timur arkasından peşinden gelince komutan Orgi konuşmaya başladı.

"Eksiklik var mı diye kontrol et. Sonra o Uzay'ı hangi deliğe girdiyse çıkart. Kıyafetini değiştirmek için gitti hâlâ gelmedi." Timur, "Emredersiniz," dedi ve hızla uzaklaştı. Komutan Orgi ise birkaç askere emirler vererek güvenliği arttırdı. Biraz sonra ise misafir oyunbazlar gelmeye başladı. En son ise Parémvasi lideri ve ailesi de onlara özel olarak inşa edilen başka bir tesisten buraya gelince asıl davet o zaman başlamıştı.

Komutan Orgi, Timur ve nihayet aralarına katılan Uzay, kral Skotadi ile Parémvasi lideri ve ailesiyle birlikte aynı masada oturuyorlardı. Arada yanlarına gelen farklı oyunbazlarla kısaca konuşuyor, davetin keyfini çıkarıyorlardı. Kral Skotadi ayağa kalktı. Konuşma zamanı gelmişti.

Yılan başlı bastonundan destek alarak konuşma yapacağı kürsüye ilerledi. Kürsüye çıkınca bütün herkesin dikkati ona yöneldi. "Öncelikle konuşmaya geçmeden; Hepiniz bu anlamlı geceye hoş geldiniz!" Alkış sesleri salonda dört döndü.

"Bu gece oldukça önemli bir kararı açıklamak üzere toplandık." Bütün herkes krallarının açıklamasını merakla bekliyorlardı. Kral koyu yeşil gözlerini salonun her yerinde gezdirdi. En son gözü kendi torunu olan Uzay'da durdu.

"Uzay, buraya gel, torunum." Uzay şaşkınlıkla kaşlarını çatarken ayağa kalktı. Kral yani dedesinin ilk defa herkes içinde ona torunum demesini tuhaf bulmuştu. Kral Skotadi, Uzay yanına gelince hafifçe gülümseyerek kalabalığa baktı.

"Hepiniz benden sonra ki kralın kim olacağını zaten biliyor. Elbette bunu açıklamak için sizi buraya toplamadım." Kral, Parémvasi liderine baktı. "Uzun yıllardır ortaklığımızın devam ettiği Parémvasi'ler ile artık daha da içli dışlı olmamızın zamanının geldiğini düşünüyorum. İşte tam bu yüzden de Skiá veliahttı Uzay ile Parémvasi liderinin kızı Lilya'nın evlenmelerini uygun gördük."

Herkes de farklı, farklı duygular oluşurken bütün bunları şokla dinleyen Uzay öfkeyle yumruklarını sıktı. Dedesinin emrivaki yapması, ona danışmadan kendi adına karar vermesi bütün bunlar karşı çıkamaması için yapılmıştı. Uzay sert bakışlarını birden Lilya'ya çevirdi. Gri saçlı kız abisinin yanında donuk bir ifadeyle oturuyordu.

Uzay o an onun zaten haberi olduğunu anladı. Kendi isteğiyle kabul edip etmediğini bilmiyordu ama tepkisiz kalışı kabul ettiğini gösteriyordu. Uzay bu sefer dayısına baktı. Ve onun yüzünde gördüğü öfke onu rahatlattı. Çünkü dayısı da bu durumdan memnun olmamıştı. Uzay daha fazla dayanmayarak kürsüden indi ve salonu terk etti.

Kral Skotadi bu saygısız davranışı karşısında sinirlense de Uzay'dan ters bir tepki bekliyordu zaten hatta bir şey demeden gitmesine şaşırmıştı. Kral çabucak kendini toparlayıp kalabalığa bakarak gülümsedi.

"Bu güzel haberi kutlamanın zamanı geldi. Herkesin bol bol eğlenmesi dileğiyle!" Efendi Skotadi kürsüden inerek masasına geri döndü. Oturduğu vakit Parémvasi lideri gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Torununun bu evlilik olayından haberi yoktu sanırım?" Liderin sesi biraz imalıydı. "Ama şimdi var." Kral kısa cevap vererek geçirtirdi. Bu sırada komutan Orgi ayağa kalkarak krala baktı. "İzninizle yeğenime bakmaya gitmem gerekiyor." Skotadi kafasını salladı.

Komutan Orgi masadan ayrıldı. Parémvasi lideri tekrar konuşmaya başladı. "Umarım bu evlilik işi yalan olmaz. Kendimiz adına konuşacak olursam bizden yana sıkıntı yok." Sevgiyle kızına baktı. "Kızım torunun ile evlenmeyi kabul etti."

Lilya, babasına içtenlikle gülümserken oğlu bu durumdan memnun olmadığını gösteren bakışlar atıyordu. Kral bunu fark etti. "Oğlun Koral bundan pek memnun değil gibi. Sanırım kız kardeşini kaybetmek istemiyor?"

Lider hafifçe tebessüm ederek kızına ve oğlu Koral'e baktı. "Kız kardeşine çok düşkün. Annelerini küçük yaşta kaybedince birbirlerine tutundular, böyle olmaları normal." Parémvasi'ler normal insanlar gibi yaşayan, duyguları olan canlılardı.

Onlarda da aile kavramı vardı. Hatta uzun yıllar boyunca dünyada yaşamaları aile kavramlarını iyice yerine oturtmuştu. Öyle ki Parémvasi'ler yerleştikleri bedenler aracığıyla üremeye devam ediyordu. Normalde ölü bir bedenin hayati fonksiyonları olmaması gerekirken içlerine yerleşen Parémvasi'ler sayesinde yeniden canlanmış oluyorlardı.

Bebek Parémvasi'ler ise insan bedenlerinden, insan yavruları olarak çıkıyorlardı ama elbette o küçük bedenlerin içinde asıl formları bulunuyordu. Bebek anne rahminde ölüyordu böylece o formlar rahatlıkla bedenlerin içinde yaşıyorlardı.

Lilya ve Koral'de onlardan biriydi. Kendi gezegenlerine ziyarete gitmişlerdi hatta asıl formlarına bile bürünmüşlerdi ama onlar dünyada doğmuştu. Bütün bunlar Parémvasi'lerin genel özellikleriydi.

Kötü özelliklerine gelirsek dokundukları her yere virüs bulaştırmaları bir de kendi türlerinden başka hiçbir şeyi düşünmemeleriydi. Bencillerdi, kendi aralarında birbirilerine sıkıca bağlıydılar ama yabancılara karşı öyle değillerdi. Kral Skotadi bunu çok iyi biliyordu ve sırf bu yüzden Lilya ile Uzay'ı evlendirmek istiyordu.

Hem geleceklerini hem de torununu bu şekilde koruyacağını sanıyordu. Oysa Uzay şu an öfkeden köpürüyordu. Komutan Orgi ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Diğer oyunbazların bazıları ise bu habere sevinirken bazıları sevinmemişti. Resmen herkes ikiye ayrılmıştı. Ama elbette kralın umurunda dâhi değildi. Sonuçta o ne derse o olurdu. Kral, liderin dediğine tebessüm etti. Bu gece kralın en mutlu gecesiydi, yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu.

"Anlıyorum... Keşke bir de kız torunum olsaydı. Onu da Koral ile evlendirirdik. Böylece Koral kardeş özlemi çekmez, kendi karısıyla ilgilenirdi." Parémvasi lideri kahkaha attı. "Bak işte o daha güzel olurdu."

Kral ve lider bu fikri severken kendisinden bahsedildiği halde konuşmayan Koral ikisine acıyarak baktı. Ardından kız kardeşine döndü. "Biraz hava almak ister misin?" Lilya olumlu anlamda kafasını salladı.

İkisi de ayağa kalkınca masadakilerin gözleri kardeşlere kaydı. "Biraz hava alacağız," dedi Koral. Babasının ifadesi ona bakarken sertleşti. "Fazla geç kalmayın." Lilya babasına gülümsedi. "Sen nasıl istersen baba." Lider kızına dönünce ifadesi aniden yumuşamıştı. Bunu gören Koral yamuk ağızla sırıttı. Kız kardeşi ile masadan ayrılınca kulağına eğildi.

"Görüyorsun değil mi? Bana hâlâ kızgın." Lilya alınganlıkla abisine baktı. Bu sırada bahçeye açılan kapıdan geçiyorlardı. "Çünkü onun tersine gidiyorsun abi. Onun dediklerini değil kendi bildiklerini yapıyorsun. Bir de şimdi senin bir insan kızdan hoşlandığını duyunca iyice çıldırdı."

Koral kız kardeşinin dedikleriyle sinirlendi. "Ne varmış bir insandan hoşlandıysam!? İnsanlardan hoşlanan tek Parémvasi ben değilim ya!" Lilya üzüntüyle iç çekti. "Değilsin elbette ama hoşlansan neye yarar ki? Onlarla birlikte olamayız. Onlara sevgi değil zehir saçarız." Lilya siyah ojeli ellerini göğüs hizasında havaya kaldırdı.

"Onlara dokunamayız, sarılamayız, öpemeyiz... hiçbir şey yapamayız. Tek yaptığımız acı çekmek ve çektirmek olur." Ellerini yenilgiyle aşağı indirdi. "Bazen bu gezegende kalarak hata yaptığımızı düşünüyorum. Sonuçta atalarımız keşif sırasında dünyaya getirildi, kendi istemleri dışında oysa biz kendi isteğimizle buradayız ve bundan pişman olmaya başladım. Keşke babam bizi gezegenimiz Ymnos'a götürdüğünde orada kalsaydık."

Lilya üşümüş gibi kollarını birbirine sardı. "Neredeyse 25 yıldır bu gezegendeyim, burada doğdum ama kendimi hâlâ bu yere ait hissetmiyorum. Oda yetmezmiş gibi bir de insanoğlu ile uğraşıyoruz." Lilya kıkırdadı. Bu gece çenesini açılmıştı. İçtiği kadehlerce şaraptan dolayıydı.

"Neden? Çünkü babamızın soyu nedeni bilenmez bir şekilde insanoğlundan nefret etmiş hala da ediyor ve en az onun kadar nefret edip kendi çıkarları için bizi kullanan oyunbazlarla antlaşma yapıyorlar. Bu arada Parémvasi'ler ise asker gibi kullanılıyor. Bizi korkunç yaratıklar gibi göstererek yaratıklar yaratmamıza neden oluyorlar. Oysa kendi gezegenimizde öyle değil. Orada herkes kendi hayatından sorumluydu. Gittiğimizde bunu fark ettim ve asıl Ymnos'da kalmam gerektiğini düşünmüştüm."

Lilya iç çekti. Her dediğinin arkasındaydı ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının da farkındaydı. Kendi türü değişiyordu. İnsanlığı tanıyan Parémvasi'ler onların korkunç yaratıklar olduklarını düşünüyorlardı. Ve dünyayı daha iyi bir yer yapmak için insanların elinden almaya bunu da Skiá oyunbazları aracığıyla yapmaya çalışıyorlardı.

Bunu öyle yavaş ve sinsice yapıyorlardı ki büyük gün geldiğinde insanlık başına geleni fark edecekti ama çok geç kalmış olacaklardı... Kısacası bu dünyayı tanıdıkça Parémvasi'ler buraya geliyorlardı. Çünkü yeni bir yaşam alanı bulmuşlardı. Eskiden kendilerinin bir bedeni yokken şimdi vardı ve bunu sevdiler, dünyayı kendi gezegenleri yapmadan durmak istemiyorlardı.

Tabii şu anda da geldikleri gezegenlerinde hâlâ yaşayıp buraya gelmeyen, gelmek istemeyen Parémvasi'ler de vardı. Bu dünyaya zaten daha çok kendi gezegenlerinde mertebe sahibi olan kişiler geliyordu. Mesela parémvasi liderinin soyu, uzun yıllardır hep baştaydılar. Çünkü insanlığı tanıyan ilk soydu...

Koral, kız kardeşinin dediklerini can kulağıyla dinlemişti hatta hakta vermişti. Yine de soluk pembe dudakları alayla yukarı kıvrıldı. "Bu dediklerini babam duymasın. Sonra biricik kızı böyle şeyler konuştuğu için çok üzülür." Lilya güldü. Abisinin dalga geçtiğini fark etmişti. "Ama babam şu an burada değil, değil mi?"

Koral kız kardeşinin dedikleriyle güldü. "Ah, Lilya! Babamın dediklerini yapacağım diye kendi düşüncelerini, isteklerini bastırıyorsun. Keşke az önce söylediklerini babama da söyleyebilsen!"

Lilya omuz silkti. Böyle bir şey yapmayacağını iki kardeşte biliyordu. "Diğer türlü kazanç sağlayamayacaktım ki! En azından böyle olunca babamı mutlu ediyorum. Bu da bir şeydir, hiçten iyidir." Koral dikkatle kız kardeşinin yüzünü inceledi.

"Ama babam gibi düşünmüyorsun değil mi? İnsanların kötü aşağılık varlıklar olduğunu, hiçbir şeyi hak etmediklerini, başlarına gelecek her kötü şeyi hak ettiklerini savunuyor, belki bazıları öyle ama hepsi değil. Bir iki kişi yüzünden yüzlercesine yargılayamayız. Ayrıca onların gezegenlerini işgal eden bizken nasıl olurda onların elinden kendi gezegenlerini almaya çalışırız? Onların yaptığı aşağılıksa bizim ki ne?" Koral kesinlikle böyle bir şeye karşıydı lakin bütün her şeyin başı babası ve o kralken bir şey yapamıyordu.

Yıllarca seyirci kalmıştı, öyle devam ediyordu. Lakin bir ara babasının tarafına kayar gibi olmuştu neyse ki sonradan biri doğru yolu bulmasana yardım etmişti. "Babam gibi düşünmüyorum. Aslına bakarsan bizim böyle insanlıktan nefret etme nedenimiz bence Skiá oyunbazları. Onların zaten bir düşmanları vardı en başta onlara karşı bizi kullanmaya çalışmıyorlar mıydı? Sonradan insanlığın üstüne saldılar çünkü asıl kötü adamlar onlardı. Babamın atalarının böyle nefret dolması hep Skiá oyunbazların yüzünden zaten en başta türümüzü buraya getirmeselerdi hiçbir sorun olmayacaktı."

Lilya her ne kadar babasının dediklerini yapsa da oda abisi gibi bu durumdan memnun değildi yalnızca sesini çıkaramıyordu. Anca abisiyle konuşunca gerçek hislerini ortaya döküyordu. Onunda bir süresi oluyordu.

"Haklısın ama bunu babama anlatmaya çalışmak çok yanlış bir karar olur. O bir kere artık insanlıktan nefret ediyor bunu geri alamayız. Ne desek de babam onu anlamaz." Koral olumsuz anlamda kafasını iki yana salladı. Lilya iç çekti. "Neyse ki Pansélinos oyunbazları var. Onlar geliştirdikleri aşı ile bir şekilde insanlığa zarar vermelerini önlüyorlar."

"Evet, öyle. Bizim türümüze zarar veriyorlar ama artık buna bile üzülmüyorum çünkü bizim verdiğimiz zarar daha büyük." Koral'de Lilya'da her şeyin farkındaydı. Bu yüzden insanlıktan nefret etmeleri mümkün değildi, etmeye çalışsalar bile edemezlerdi. Sonuçta her insan aynı değildi. İyisi de vardı kötüsü de ve hiçbir kimse bunları aynı kefeye koyamazdı. "Keşke her şey daha farklı olsaydı."

"Keşke kardeşim, keşke."

İki kardeş bir süre sustular ardından Koral, Lilya'ya asıl söylemek istediklerini söyledi. "Eğer o Uzay denen adamla evlenmek istemiyorsan bana söyleyebilirsin, canımın içi. Babam yüzünden buna mecbur kalmak zorunda değilsin." Lilya dudaklarını yaladı. Şu anda duygu durumu çok karışıktı.

"Bilmiyorum. Kafam karışık biraz." Koral anlayışla gülümsedi. "Çok normal. Çünkü başka birinin baskısı altında hareket etmeye çalışıyorsun. Biraz kendin düşün. Kendine istiyor muyum ya da istemiyor muyum diye sor." Koral, kız kardeşinin gri gözlerinin uzaklara daldığını fark edince yavaşça saçlarını okşadı. Lilya saçlarıyla oynanmasını çok severdi.

Saçlarını okşamaya devam ederek ona süre tanıdı. Bu süre zarfında ise Lilya düşündü, Koral kız kardeşini izleyerek saçlarını okşamaya devam etti. Bir süre sonra Lilya gri gözlerini abisine çevirdi. Alt dudağını utangaçça dişledi. "Sanırım istiyorum." Bir an duraksadı ardından konuşmaya devam etti.

"En nihayetinde dokununca zarar vermeyeceğimiz tek kişiler oyunbazlar. Bir tek onlara dokunabiliyorsak bunu denemem gerekiyor. Hem Uzay'da fena biri değil. Birkaç kere konuşmuşluğumuz var. Ayrıca Uzay bir veliaht, bunu bizim için avantaja çevirebilirim." Koral kız kardeşinin dediklerini düşündü.

"Emin misin? Lütfen Lilya bu sefer kendi istediğin üzerinden git." Lilya gülümsedi. "Merak etme abi bu tamamen benim kararım." Koral hafifçe tebessüm etti. "Eğer sen mutlu olacaksan, ne karar verirsen ver ben hep yanında olacağım." Lilya gülümsedi ve abisinin beline kollarını doladı.

"Seni seviyorum abi." Koral, Lilya'nın gri saçlarına bir buse kondurdu. "Bende seni kardeşim." İki kardeş birbirlerine sarılırken içerde hâlâ davet devam ediyor, oyunbazlar dans edip eğleniyordu. Kral Skotadi ise bu gecenin harika geçtiğini düşünerek kadehindeki şarabı yudumluyordu. Ama yanılıyordu bu gece yalnızca onun için harika geçmişti.

Uzay ve komutan Orgi için büyük bir yıkım olmuştu. Uzay hâlâ böyle bir şeyin nasıl olabileceğini düşünüyordu. Herkes gittikten sonra dedesiyle bunu konuşacaktı ve şimdiden bile pek iyi bir konuşma olmayacak gibi gözüküyordu...

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Skiá tesisi yavaş yavaş sessizleşmeye başlamış, gece bitmişti. Davetten geriye ise yalnızca temizlenecek şeyler kalmıştı. Oysa Uzay'ın odasında gece bitmemişti. Dedesinin açıkladığı evlilik yüzünden odada dört dönüp duruyordu.

Bu saate kadar dedesinden bir açıklama beklemişti ama dedesi yanına bile gelmeye tenezzül etmeyerek kendi sarayına geri dönmüştü. Bu olay Uzay'ı o kadar sinirlendirmişti ki saraya gidip her yeri dağıtmak istemişti bunu yapmaması için dayısı Orgi onu zor tutmuştu. Şu anda ise hâlâ ne yapacağını bilemez halde odada dolanıyordu. Evlenmek istemiyordu. Bunda kesindi. Çünkü o evlilik adamı değildi. Lilya'yı üzerdi ve bunu istemiyordu.

Lilya'yı birazda olsa tanıyordu. Diğer Parémvasi'ler gibi değildi. İnsanlara zarar vermezdi. Hatta çoğu zaman onlar gibi davranmaya çalışırdı. Uzay bunların hepsini gördüğü için biliyordu. Onunla evlenmeyi kabul etmesi bile babasının yüzündendi, Uzay bununda farkındaydı. İşte sırf bu yüzden istemiyordu.

Ne Lilya'ya ne de kendine eziyet çektirmek yersiz olurdu. Bu yüzden yarın sabah ilk iş gidip dedesiyle konuşacaktı. Kabul etmezse şayet farklı bir yol bulacaktı. Ne yapacak edecek o evlilik gerçekleşmeyecekti. Odanın kapısı iki kere tıklanınca gidip açtı. Karşısında dayısını görünce kapıyı açık bırakarak odaya geri döndü. Orgi içeri girince kapıyı arkasından kapattı. "Hâlâ aynı konuyu mu düşünüyorsun?"

"Başka ne düşünebilirim?" Orgi yorgunca tekli koltuğa oturdu. Davet için giydiği takım elbisesini çıkarmış yerine eşofman altı ve siyah bi' tişört giymişti. Oda bütün bu gece olanlardan sonra yorulmuştu. "Kendini paralaman yersiz. Kral bir kararını herkesin önünde açıkladıysa o gerçekleşmek zorunda. Bu yüzden yeter artık! Kendine gel!"

Son sözleri sitem doluydu. Uzay kasılmış çenesiyle dayısına baktı. "Bana sormadan böyle bir şey nasıl yapar! Bunu kabul etmeyeceğimi biliyordu yine de beni zor durumda bıraktı." Uzay odada yine dolanmaya başladı.

"Ben onun öz torunuyum bana hiç mi değer vermiyor! O kadar emeğin karşılığı bu mu yani!" Uzay şu an soru sormuyordu sitem ediyordu. Dedesinin yaptığını hazmedemiyordu. Kim olsa hazmedemezdi.

"Uzay, yeter! Bir şekilde hal çaresine bakacağız." Komutan Orgi sıkılmış gibi ofladı. Uzay'ın bazen ki hal ve hareketlerine dayanamıyordu. "Otur şu karşıma." Uzay bu sefer bir şey demeden Orgi'nin karşısında bulunan tekli koltuğa oturdu. "Nasıl çaresine bakacağız?" Uzay'ın sinirleri çok bozulmuştu bu yüzden sağlıklı düşünemiyordu. "Diğer taraf vazgeçecek."

"O nasıl olacak?" Komutan Orgi gözlerini devirdi. Bazen karşısındaki çocuğun kendi yeğeni olup olmadığını sorguluyordu. "Aptal olma Uzay. Kızı kendinden soğutacaksın. Babası kızına çok düşkün ona kötü davrandığını bilirse zaten bu işin olmasına asla izin vermez." Uzay bu planı bir düşündü. Sonra dayısına baktı.

"Bunu yapamam. Lilya'yı üzmek istemiyorum o bütün her şeye rağmen iyi biri." Orgi'nin gözleri irileşti. "Uzay sen ne zaman iyiyi, kötüyü ayırır oldun?" Ters ters yeğenine baktı. "Sana ne oldu bilmiyorum ama kendine gel. Bu sen değilsin. Sen kimseye acımazsın. İyi ya da kötü fark etmez."

"Sana değiştiğimi söyleyen mi oldu! Yalnızca bunu Lilya'ya yapmam diyorum." Orgi'nin gözleri kısıldı. Yeğeninin o kıza karşı bir şeyler hissettiğinden şüphelenmeye başlamıştı.

"Bana bak yoksa o kıza karşı bir şeyler mi hissediyorsun?" Uzay kaşlarını çattı. Sinirleniyordu. "Saçmalama. O nereden çıktı?"

"Kızı üzemem falan dediğin için." Uzay kafasını iki yana salladı. Dayısı onu anlamıyordu. "Dayı, Lilya'ya karşı bir şeyler hissetseydim zaten evliliğe karşı çıkar mıydım sanıyorsun?!" Uzay tekrar kafasını iki yana salladı. Odaklanması gereken bir sorunu vardı.

"Farklı yönlere yoğunlaşıyoruz anlaşılan ama aynı yöne gitmemiz gerekiyor. Ne yapacağız şimdi? Ben evlenmek istemiyorum." Orgi eliyle alnını ovaladı. Başına ağrı girmişti. "Ya sana dediğim gibi kızı kendinden soğutmaya çalışacaksın ya da evliliğe razı geleceksin. Bunun başka seçeceği yok." Uzay dişlerini birbirine bastırdı. İçinden dedesine öyle küfürler ediyordu ki bir nebze olsa rahatlıyordu.

"Hayır anlamıyorum birden evlilikte nereden çıktı!" Dedesinin durduk yere evlilik konusunu gündeme getirmesi hiç iyi olmamıştı. "Nedenini gerçekten anlamadın mı?" Orgi hafifçe gülerek kafasını iki yana salladı. "Seni daha zeki sanıyordum, Uzay."

Kaşlarını çattı, Uzay. Bu gece dayısı ona hep hakaret edip duruyordu. Ve bu sinirlerini bozuyordu. "Kusura bakma dayı. Bu günlük bu kadar beyin kapasitem. Diğer kısmını o kürsüde düşürmüş olmalıyım."

Uzay oturduğu yerden kalkarak bar tezgahına ilerledi. İki bardağa viski koydu ve tekrar kalktığı yere oturdu. Elindeki bardağı Orgi'ye uzattı. "Evet dayı seni dinliyorum. Evlilik meselesi neden birden ortaya çıktı?" Uzay bardaktan bir yudum alarak dayısı Orgi'nin konuşmasını bekledi.

"Hani sen Parémvasi'ler konusunda beni uyarmıştın ya ben onu efendi Skotadi'ye ilettim. O an beni geçiştirmişti. Nedenini o zaman anlamamıştım ama şimdi bu gece daveti vermesinden tahminler yürüttüm. Ve doğru çıktı. Uzay senin evlilik meselen aslında bir sigorta durumu.

Parémvasi liderinin kızıyla evlendiğinde oda bizden biri oluyor ya da sen onlardan biri oluyorsun. Böylece iki ayrı tür bu sefer daha farklı bir şekilde birleşiyor. Bu yüzden bir şey yapmadan önce düşünmeleri gerekiyor. Ya da eğer bize zarar vermeye kalkarlarsa bu durumda kızlarını kullanacağız. Ve gördüğüm kadarıyla o lider kızını tehlikeye atacak hiçbir şey yapmaz. Yani Uzay, deden aslında gerçek bir evlilikten bahsetmiyordu. Kendimizi güvence altına almanın yollarını arıyordu."

Uzay bu duydukları karşısında daha da sinirlendi. Dedesinin böyle kirli bir oyunu kendi üstünden oynaması sinirlerini bozuyordu. "Yani ben kendi ayağıma mı sıkmış oldum?" Orgi otuz iki dişini göstererek güldü. "Biraz, evet." Uzay kahkaha attı. Deli kahkahası gibiydi.

"Dedem de öyle bir çözüm buldu yani harika!" Uzay kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Bunca zaman rahat rahat kendi istediği gibi yaşarken şimdi bir anda istemediği bir şeyi zorla yaptırmaya çalışmaları onu zorluyordu. Ve Uzay her zorlandığında köşeye biraz daha sıkışıyordu...

Bu gece, Ay'ın en tepede olduğu anlarda, yıldızlar gökyüzünü süslerken kader ağlarını örülüyor, yeni yollar kader ağlarına takılanlar için çiziliyordu.

♠️♠️♠️

Bölüm Hakkında Düşünceleriniz Ve Önerileriniz?

Loading...
0%