Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@moonliiighht

"İyi okumalar!"

 

 

⚪️

"Ciddi misin sen?" dedi Müge şaşkınlık dolu bir tepki ile aynı zamanda birden bire anlam veremediği şekilde heyecanlandığını hissederken. "Gerçekten mi?"

Kader arkadaşının tepkisine gülerek telefonunu ona uzattı. "Al bak kendi gözlerinle gör."

Müge telefonu onun elinden alıp ekrana baktığında arkadaşının doğruyu söylemiş olduğunu gördü. "Niye bana şimdi istek yolladı ki durup dururken?" dedi sorarcasına.

"Bilmem." dedi Kader imalı bir gülümseme ile omuz silkip. "Yarın derse gittiğinde bunu kendisine sorarsın."

"Yanlışlıkla beğendin ya fotoğrafını. Elin çarptı ya hani. Merak etmiştir kim olduğumu. Ondan yollamıştır. Başka neden yollayacak?"

Müge'nin düşünceyle getirdiği sözlerle birlikte Kader "Bence o tek bir beğeniyle meraklanıp istek yollayacak birisi değil Müge." diye konuştu. "Görmedin mi , profili herkese açık. Takip ettiği insanlar da az sayıda. Bence sen de onun ilgisini çekmiş olmalısın ki, sana istek yollamış. "

"Aynı sınıfta olduğumuzu biliyor mudur ki?" Müge olumsuzlukla başını iki yana salladı. "Eminim beni hatırlamıyordur bile."

"Müge sen şaka mı yapıyorsun?" dedi Kader onun söylediklerine gülerek. "O kadar anlattın ya bana çarpıştık diye. Niye hatırlamasın seni? Hatırlamadıysa bile profil fotoğrafından ve isminden seni mutlaka hatırlamıştır."

"Öyle mi dersin?"

"Herhalde. İlgisini çekmeseydin eğer aynı sınıfta olsanız bile sana istek atmazdı bence. Ben öyle düşünüyorum. Benim düşüncelerim sadece bunlar. "

"Peki sen öyle diyorsan."

"Ee? Baran'ın takip isteğini kabul edecek misin?"

Müge arkadaşının sorusu karşısında telefonunu kilitleyip yatağın üzerine bıraktı yavaşça. "Bilmiyorum ki. Ne yapayım, kabul edeyim mi sence? "

"Bence et yani." dedi Kader gülerek. "Ne de olsa fotoğrafını beğendin. Yanlışlıkla bile olsa. Sonuçta oldu bu. Anladı profilinde gezindiğimizi nihayetinde. Ben olsam ederdim yani hazır bunlar da olmuşken."

Müge bir an onun takip isteğini kabul edip onu geri takip etmeyi düşünse de vazgeçti bundan. "Kabul etmeyeceğim ya şimdilik. Beklemede kalsın. Onu takip de etmeyeceğim. Birkaç gün sonra kabul ederim, takip isteğini geri çekmezse tabii. Zaten yeterince meraklanmış gibi gözüktüm karşısında."

"Tamam sen bilirsin. Öyle yaparsın o zaman."

"Uyuyalım mı artık?" dedi Müge. "Yarın erkenden senin dershanen, benim de dersim var."

Kader ayağa kalkarak "Ben eve gideyim ya." dedi. "Başka zaman yatıya kalırım artık. Geldiğimden beri tek bir soru bile çözmedim ,direkt size geldim. "

Müge arkadaşına ısrarcı davranmayıp "Tamam." dedi. "Nasıl istersen."

Müge arkadaşıyla vedalaşıp onu geçirdikten sonra uyumak için hazırlanıp gece rutin işlerini hallettikten sonra yatağına yattı. Uykusu olmasına rağmen hala uykuya dalamıyordu. Çünkü kafasındaki düşünceler, uykuya dalmasına engel oluyordu. Bugünkü olanlar aklından hiç çıkmıyordu. Baranla çarpışmaları ve kendisine biraz önce istek yollamış olması. İstek yollaması profilinde gezindiğinden dolayıydı . Öyle düşünüyordu. Fakat çarpışmaları tamamen tesadüftü.

Çarpıştıkları andaki kendisine olan bakışları aklına geldi birden bire. Kaşlarının sürekli çatık oluşundan dolayı sert bir görünüme sahipti Baran. Yüzündeki ifadesizliğine rağmen anlamlı ve derin olan bakışlarını gözlerinde yakalamıştı Müge. Bütün bunlar sanki Baranı tamamlar gibiydi. Aynı zamanda kaba saba davranışları ve egoist tavırları da. Yine o anlamlı ve derin bakışları yakalayabilecek miydi acaba onun gözlerinde?

En sonunda uykuya yenik düştü genç kız göz kapakları kendiliğinden kapanırken.

 

 

⚪️

Müge kampüsün bahçesinde dersliğin olduğu binaya doğru yavaş adımlarla ilerlerken aynı zamanda etrafına bakınıyordu. Sonbahar gelişini belli edercesine ağaçlardan yapraklarını döküyordu ve bu da güzel bir görüntü oluşturuyordu. Hava bugün diğer günlere göre daha sıcaktı sanki. Müge havanın serin olacağını düşünerek üzerine siyah deri ceketini giymişti ki, dışarıya çıktığında sıcak havayı hisseder hissetmez giydiğine çoktan pişman olmuştu.

 

Boş olan banklardan birisinin yanına geldi ve bankın üzerine büyük kol çantasını koyarak daha fazla dayanamayıp ceketini üzerinden çıkardı. Çantasını omuzuna yeniden takarak ceketini eline alıp yürümeye başlamıştı ki, kendisinden sadece bir kaç adım uzağında olan Barana gözleri hemen kaymıştı bile.

 

Baranı görmesiyle birlikte dururken yine o anlam veremediği heyecan kendisini ele geçirmişti. Baran sırtını ağaca yaslamış şekilde dudaklarının arasındaki sigara ile birlikte öylece dikiliyordu yalnız başına. Dudaklarının arasındaki sigarayı çekerek dumanı havaya üfledi yavaşça. Yüzündeki sert ifadesini korurken kaşları yine çatıktı. Henüz kendisini izlercesine bakan Müge'yi görmemişti.

Müge onun böyle güneşli havada giydiği siyah botlara ve siyah deri montuna bakarken gözlerini devirdi sanki kış mevsimindeymişler gibi giyinmesine. Deli, diye geçirdi içinden. Baran sanki üzerindeki bakışları hissetmiş gibi başını Müge'nin olduğu yöne doğru çevirirken Müge ondan bakışlarını çekip hareketlenerek yürümeye başladı.

Baran yüzüne yerleştirdiği yaramaz bir sırıtma ile hızlı adımlarla Müge'nin yanına geldi ellerini deri montunun cebine sokarak. Yanında bir hareketlenme hissettiğinde direkt başını hareketlenmenin olduğu yöne çevirdi Müge. "Profilimde ne işin vardı?"

Müge onun böyle bir soru sormasına şaşırırken dudakları aralandı hafifçe. Onun hal ve hareketlerine baktığında ondan böyle bir soru duymasına şaşırmamalıydı. Kaba saba ve sert olduğu kadar deli olduğuna da kanaat getirmişti içinden Müge. Sesinin hesap sorar gibi çıkmasıyla birlikte bundan rahatsız olduğunu bile düşündü Baranın.

"Sana bir soru sordum." dedi Baran onun yüzüne bakarak. Sesinin altındaki sertliği sezmişti Müge. "Cevap ver bana."

Müge olduğu yerde duraksayıp "Ben de sana bir soru soruyorum Baran." dedi çikolata kahve gözleriyle dik dik Baranın yüzüne bakarak. "Neden bana istek yolladın?"

Baran onun sorusuna alaycı bir şekilde kahkaha atarken Müge onun bir anlığına yüzündeki sert ifadesinin yumuşadığına şahit oldu. Gülerken gözlerinin kısılışı ve gülüşü ile birlikte Müge'nin nefesinin kestiğinin farkında bile değildi. Bu hali kendisini o kadar çekici göstermişti ki. "Sana istek mi yollamışım? Ben? "Eliyle kendisini gösterdi "Ben sana istek yolladım?"

Baran yaptığına şaşırmış gibi yapıp cümlelerini söylerken yine o alışkın yüz ifadesine büründü kaşları çatılırken. "Niye ben sana istek yollayayım? Öyle bir yaptıysam kazayla olmuştur farkında olmadan. Bile isteye merak ederek sana istek yollayacağımı düşünmedin herhalde. "

Mügenin cevap vermesini beklemeden direkt hızlı adımlarla yanından uzaklaştı Baran. Konuşması, davranışları ve dışarıdan sert görünüşü tamamen ego barındırıyordu. Müge onun söylediklerine içten içe hak verdi. İstek yollayıp merak edecek birisine kesinlikle benzemiyordu Baran. Nasıl fotoğrafının beğenisine yanlışlıkla eli çarptıysa onun da yanlışlıkla eli çarpmış olabilirdi. Oflayarak başını iki yana salladı ve biraz sonra dersinin başlayacağı binaya doğru adımlarını yönlendirdi.

 

 

⚪️

"Baran neden bizimle oturmuyor?"

Uzun süren bir dersten sonra yine kafeteryaya inmiştiler. Fakat bu sefer havanın güzel oluşunu fırsat bilerek dışarıdaki olan bölümde oturuyorlardı Müge ile Nisa. Nisa kendilerinden oldukça uzak olmasına rağmen bankta rahat bir oturuşla sigara içtiğini görebiliyordu Baran'ın. Müge karşısında oturan Nisaya gözlerini devirdi.

"Sen taktın ama ona kafayı." dedi bıkkınlıkla. "Bırak sana ne! Kaba saba birisi işte." Gözlerini kısarak Nisa'ya baktı. "Hakikaten sen neden Barana bu kadar taktın kafaya?"

"Arkadaş olmak istiyorum sadece." diye cevap verdi Nisa ters bir sesle. "Evet kaba saba olduğu doğru ama bence o kafa birisi Müge."

"Baran arkadaş olmak istiyormuş gibi gözükmüyor bence Nisa." Müge de başını Nisanın baktığı yöne çevirdiğinde Baranı görmüştü. "Arkadaş olmak istese yanımıza gelip otururdu. Sen Beratın Baran hakkındaki söylediklerini duymadın herhalde. "

"Berat demişken.." dedi Nisa hafif bir gülümseme ile. "O da gelmedi derse. "

"Evet gelmedi." dedi Müge onaylarcasına. Ardından Müge'nin sorusu ile birlikte konu yeniden Barana geldi. "Sen Barana ilgi mi duyuyorsun?"

Nisa onun sorusunu saçma bulmuşcasına alaylı küçük bir kahkaha atarak "Yok artık!" dedi. "Yakışıklı çocuk, ilgi çekici ama. Ben son ilişkimde yaşadığım tatsızlıktan beri kalbim aşk meşk gibi duygulara uzun süredir kapalı."

"Evet bana bahsetmiştin yaşadığın tatsızlığı." dedi Müge başını sallayarak. Nisayı dik bakışlarla süzdü sessizce hiç konuşmadan bir süre. Kahverengi uzun saçları, beyaz teni ve gülümserken yanağında beliren gamzesi ile çok güzel bir kızdı Nisa. "Ama kalbini kapatmamalısın Nisa. Bu yanlış. Bir gün karşına öyle biri çıkar ki. "

"Kim çıkacak benim karşıma?" dedi Nisa sanki Müge'nin söylediklerini ciddiye almıyorcasına.

"Bunu bilemezsin." dedi Müge gülümseyerek. "Bakarsın doğru dürüst birisi çıkar karşına, yeniden aşık olursun. "

Nisa alayla Müge'nin söylediklerine gülerken oturdukları masanın başına dikilen ikiliye çevirdi gözlerini Müge hissettiği hareketlilikle birlikte.

"Oturabilir miyiz?"

Müge kumral yeşil gözlü çocuğa gözlerini kısarak baktı. Çocuğu tanımıyordu. Onun yanındakini de. Tanışmıyordular bile, masalarında ne işleri vardı? Onun hemen yanında duran kıvırcık saçlı çocuğa baktı. Kıvırcık saçları koyu renkteydi ve toplanacak kadar uzundu. Gözleri koyu kahveydi. Nisa boş sandalyesinin üzerine koyduğu çantasını çekip gülümseyerek "Oturabilirsiniz." dedi.

Kıvırcık saçlı olan boş yere Nisanın yanına otururken kumral yeşil gözlü olan ise yanlarındaki masadan boş bir sandalye kapıp Müge'nin yanına oturmuştu. "Rahatsızlık vermiyoruzdur umarım." dedi kumral olan Müge'ye bakıp gülümseyerek. Ardından yeşil gözlerini Nisaya çevirdi. "Aynı sınıfta olduğumuz için biz öyle yanınıza gelip oturmak istedik. "

"Aynı sınıfta mıyız?" dedi Nisa samimi bir sesle. "Biz hiç görmedik sizi. "Açık kahve gözleriyle Müge'ye baktı onay almak istercesine. "Değil mi Müge? Sen de görmedin onları."

Müge onaylayarak sessizce başını salladı. "Genellikle arkalarda oturduğumuz için görmemiş olabilirsiniz."

"Doğrudur." dedi Nisa başını sallayarak. Kumral olan yeniden konuşarak "Bu arada Semih ben." dedi kendini tanıtırcasına gözlerini Müge'ye çevirip. Kıvırcık saçlı olan atılarak "Alp." dedi.

Nisa ve Müge kendilerini ikiliye tanıttıktan sonra başta ufak tefek olan konuşmaları kısa süre sonra uzun koyu bir sohbete dönüşmüştü bile. Nisa sanki kırk yıllık arkadaşlarcasına ikili ile konuşup gülerken Müge ise muhabbetlerine dahil olmadan sessizce oturuyordu. Nisa gözlerini yine o yöne çevirdiğinde Baranın hala bankta oturduğunu ve gitmemiş olduğunu gördü.

Çantasını koluna takıp masadakilerle vedalaşarak Barana yönlendirdi kendisini Nisa. Müge, arkadaşının gitmesi ile birlikte Semih ve Alp ile baş başa kalmıştı. "Konuşmayı pek sevmiyorsun galiba." dedi Semih laf atarcasına Müge'ye. "Muhabbetimize hiç dahil olmadın da."

"Yoo." dedi Müge hafif bir gülümseme ile. "Konuşkanımdır aslında. "

"Ettiğimiz muhabbet ilgini çekmedi herhalde." dedi Alp.

Müge dudaklarını kıvırarak hafif bir omuz silkme ile "Bilmem." dedi. "İlgimi çekmemiş de olabilir, sizinle konuşmak istememiş de olabilirim."

Semih, Müge'nin söylediğini komik bulurcasına gülerken karşısında oturan arkadaşı Alp de gülerek eşlik etti.

Müge kaşlarını çatarak saf bir kızgınlıkla "Çok mu komik?" dedi ikisine doğru bakarak.

"Güldüğümüze göre." dedi Alp kaşlarını kaldırarak.

Müge çantasını koluna takıp ayağa kalkarak "İyi. Devam edin o zaman gülmeye." dedi ve hızlı adımlarla kendisini sınıfa doğru yönlendirdi.

Nisa Baranın yanına geldiğinde Baran hala banktaki oturuşunu sürdürüyordu. Baran kendisini henüz fark etmemişti.Ya da görmemezlikten geliyordu. Görmemezlikten geliyor olması daha büyük bir ihtimaldi. Çünkü tam Baranlık bir hareketti. Yan profilden onu incelediğinde kaşları yine çatıktı ve gözlerindeki düşünceli ifadeyi görür gibi olmuştu. Nisa yavaşça yanına oturduğunda Baran bir hareketlilik hissetse de dönüp bakmadı bile yanında oturan kişiye.

"Merhaba."

Baran bu ince sesi işittiğinde Nisanın yanına oturduğunu anlamıştı. Baran ona bakmadan "Ne istiyorsun?" dedi sert bir sesle.

"Merhaba demek istemiştim sana sadece ." dedi Nisa onun bu kaba tavrına aldırmadan.

Baran oflayarak tamamen ona döndü. "Bak ben konuşmayı pek sevmem. "Açıklama yaparcasına konuşmaya başladığında sesi yine sertti. "İnsanlarla gerekmedikçe iletişim kurmaktan da pek hoşlanmıyorum. O yüzden yanımdan kaybolup kendine konuşabileceğin başka insanlar bulursan iyi edersin. Bir daha sana açıklama yapmayacağım. "

Baranın ilk kez bu kadar uzun cümleler kurduğuna şahit olmuştu Nisa. Tersleyip kovacağını düşünse de öyle olmamıştı. Dürüstçe açıklama yapmıştı kendisine. Nisa bozuntuya vermeden "Ben sadece seninle arkadaş olmak istiyorum." dedi. "Yani Beratla nasılsam seninle de öyle olmak istiyorum. Çünkü kafa birisine benziyorsun. Her ne kadar kaba olsan da. Sen benim niyetimi yanlış anladın galiba."

Baran dik bakışlarıyla yanında oturan kızı sanki ezmek istercesine bakarken "Ben sana az önce ne dedim?" dedi. "Kendine konuşabileceğin başka insanlar bulursan iyi edersin dedim."

"Tamam." dedi Nisa başını sallayıp. "Anladım tamam." Ardından kendilerine doğru gelen Beratı görünce gülümseyerek "Merhaba." dedi. "Ben de Baran ile konuşup arkadaş olmaya çalışıyordum ama başarılı olamadım."

Berat onun cümlesine gülerek "Baranla arkadaş olmak öyle kolay değil." dedi.

"Sen de bayağı geciktin."

"Evet. Uyuyakalmışım sorma. Baran da beni uyandırmadan gitmiş. "Baranın omuzuna şakalaşmak istercesine vurarak "Beni niye uyandırmadın lan?" dedi.

Baran düz bir ifade ile Beratın yüzüne baktı. Ardından başını Nisaya çevirip ayağa kalktı. "Sen hala burada mısın? Git dememi bekliyorsun herhalde."

"Sen bana yalnız bu şekilde davranamazsın Baran." dedi Nisa sert bir sesle diklenircesine. Ona gösterdiği toleransın sonuna gelmişti artık."Evet seni alttan aldım az önce fark ettiysen. Bu kaba davranışlarına izin verdim. Ama sen bana canının istediği gibi davranamazsın. Öyle bir hakkın yok."

"Hadi ya." dedi Baran alaycı bir sesle.

"Hakkın yok. Davranamazsın." dedi Nisa inatla.

"Evet. Davranamazsın." dedi Berat atılarak Nisayı desteklercesine. "Kız haklı."

Baran meydan okur bir bakışla sert ve alaycı çıkan sesiyle "Madem sana bu şekilde davranmaya hakkım yok." dedi Nisaya. "O zaman sen de benim çevremde dolaşma ve bana bu hakkı verme."

Nisa Berata bakıp eliyle Baranı göstererek "Küstah ya!" dedi sinirden titrerken. "Şuna bak!" Sinirle ayağa kalktı. "Ben sınıfa gidiyorum Berat. Birazdan ders başlayacak. Sen de gelirsin. Tamam mı?"

Berat sessizce başını salladıktan sonra Nisa sert adımlarla uzaklaştığında Barana döndü. "Neden kaba davrandın kıza bu kadar? Ne yapmış olabilir sana?"

"Ben ona konuşmayı pek sevmediğimi söylemiştim." dedi Baran sert bakışlarla kaşları çatılırken. "Ama bunu dememe rağmen hala ısrarla yanımda durmaya devam ediyor."

"Seni insan yerine koyup yanına gelmiş seninle arkadaş olmaya çalışıyor. Ne var bunda? Kızla doğru düzgün konuşsaydın bir yerin mi eksilirdi?"

"Şimdi de sen başlama." dedi Baran sesini yükselterek. "Hepinizle teker teker uğraşamam. " Baran onun bir şey demesine fırsat vermeden hızlı adımlarla onu ardında bıraktı.

 

 

⚪️

Müge, Nisa ile vedalaşmadan hemen önce birden bire deri ceketinin yanında olmadığını fark ederek paniklercesine ses çıkardı. "Nisa ben deri ceketimi sınıfta unuttum galiba sıranın altına koymuştum. Sen git. "

Nisa başını sallayarak "Tamam." dediğinde Müge arkadaşına sarıldı. "Görüşürüz öbür gün. "Nisa sınıfa girer girmez Baranla yaşadığı tartışmayı Müge'ye bir solukta anlatmıştı. Müge bunu hatırlatırcasına konuştu. "Baran konusunda canını hiç sıkma. Tamam mı? Boş ver. "

"Merak etme." dedi Nisa geri çekilerek. "O küstah benim umurumda bile değil."

Müge ona kocaman bir gülümseme yolladıktan sonra unuttuğu ceketini almak için az önce ders gördükleri sınıfa tekrar geri çıktı. Boş sınıfa girip oturduğu sıraya gelip eğilerek baktığında yanılmadığını görerek gülümsedi. Ceketi elinde taşımak istemediği için üzerine giymeyi tercih etmişti.

Boş sınıfta yankı yapan adım seslerini işittiğinde başını o yöne çevirdi ve birden bire o kişiyi görür görmez istemsizce heyecanlanmıştı. Birbirleriyle göz göze geldiler. Baran gözlerini onun yüzünden ayırmadan dik bakışlarını sürdürerek Müge heyecanla tuttuğu nefesini verip yürümek için hareketlendi.

Tam yanından geçip gidecekken onun soru soran sesi ile birlikte duraksadı. "Buralarda hiç çakmak gördün mü? Fenerbahçe arması var üzerinde."

"Hayır görmedim." dedi Müge düz bir sesle.

"Tamam."

Müge onu görür görmez içinde oluşan heyecana aldırmadan sınıftan çıkıp bundan mutlu olmuş bir şekilde hızlı adımlarla kendisini dışarıya attı.

 

 

⚪️

Loading...
0%