@moonliiighht
|
"Keyifli okumalar dilerim.."
⚪️ Müge her zaman olduğu gibi yine kampüsün bahçesinde yürüyordu. Birazdan dersi başlayacaktı. Hava yine dün olduğu gibi sıcaktı. Neyse ki bu sefer üzerine kendisini terleten herhangi ceket tarzı bir şey giymemişti. Dünden dersini almıştı. Üzerinde sadece siyah sweatshirt ile kot pantolon vardı. Pantolon, ince ve uzun olan bacaklarını fazlasıyla ortaya seriyordu. Dünkü klasik anı yaşayarak yine Baranı gördü ağaca yaslanmış şekilde sigara içerken. Ne zaman görsem sigara içiyor , diye geçirdi içinden. Onu görmesiyle birlikte ansızın heyecanlandığını hissederken deminden beri tuttuğu nefesini üfledi ve adımlarını hızlandırarak onun yanına gitti. Yanına geldiğinde Baran ona dönüp bakmamıştı bile. Görmezden gelindiğini hissederken "Merhaba." dedi ve ardından "Günaydın." diye ekledi. Baran ağzında tuttuğu sigarası ile başını ona doğru çevirip düz bir ifadeyle baktı hiçbir şey söylemeden. Ardından sigarasından bir nefes daha çekip yere fırlattı. Kendisine günaydın veya merhaba bile deme gereği duymamıştı. Öküz, dedi içinden kızgınlıkla. "Çakmağını bulabildin mi?" Müge'nin sorusu ile birlikte Baran kaşlarını çatarken "Dün sordun ya bana çakmağını ben sınıftan çıkarken." diye cümlesine devam etti Müge. Kaşlarının çatışıyla birlikte hatırlamadığını düşünerek açıklama yapma ihtiyacı duydu. "Neden çakmağımı bulup bulamamam seni meraklandırdı bu kadar?" dedi Baran soğuk ve sert bir sesle. "Bunu sormak için mi geldin yanıma?" Müge gözlerini ondan kaçırırken Baran ciddi ve sert ifadesini korudu. Müge onun sert çıkan sesi ile birlikte sorarak bir anlığına aptallık yaptığını düşündü. Halbuki sadece ona bir selam verip konuşmak istemişti. Soğuk ve sert tavırlarından anladığı kadarıyla Baran da pek konuşmayı seven birisi gibi durmuyordu. "Tamam." dedi gözlerini onun yüzüne dikerek Müge istemsizce kızgın çıkan sesiyle. "Söylemezsen söyleme." Müge onun yanından uzaklaşırken Baran da onunla birlikte yürümeye başlamıştı. "Ders ne zaman başlıyordu?" diye sordu Baran. Soruyu sorarken tok sesi az öncekine göre bir tık daha yumuşak çıksa da sesindeki soğukluk barizdi. Müge başını anlık ona çevirerek "Beş on dakikaya başlar." diye cevap verdi. "Benimle gel istiyorsan, sınıfa gidiyorum." Baran herhangi bir cevap vermeyip ona eşlik ettiğinde onunla sınıfa gitmeyi kabul etmiş oldu. Baranın takip isteğini dün evine geldiğinde kabul etmişti ve onu da takibe almıştı. Ve birbirleri ile takipleşiyorlardı. Fakat aralarında bir mesajlaşma olmamıştı.Dersliğin olduğu binaya girdiklerinde Baran çalan telefonunu cebinden çıkardı ve adımlarını yavaşlatırken telefonu açıp kulağına koydu. Müge o esnada yavaş adımlarına ayak uydurup kiminle konuştuğunu merak ederek başını ona çevirdi ve onun karşı tarafa söylediklerini dinlemeye başladı. "Ne var? Derse gireceğim şimdi..." Ses tonu sertti ve sanki bağırır gibiydi. Davranışları yine olduğu gibi kabaydı. "Kapat..." Baran telefon konuşmasını sonlandırırken telefonu cebine koydu ve hala kendisine bakmayı sürdüren Müge'ye dönerek sert bir çıkışla "Ne?" dedi. "Ne bakıyorsun öyle bana?" Baran'ın sesinin yükselmesi ile birlikte birkaç bakış onlara dönse de Müge bu bakışlara aldırmayarak "Bağırma bana." dedi Müge de sesini yükseltirken. Baran onun yüz ifadesinden bozulduğunu anlasa da aldırmadı. "Sen de o zaman bana öyle dikizler gibi bakma." dedi Baran sert bir sesle. Fakat bu sefer bağırmamıştı. "Bakışların sinirimi bozuyor." "Arayan kimdi?" diye sordu Müge merakla olduğu yerde durup onun tavırlarına aldırmadan. Kiminle konuştuğunu merak etmekten kendisini alamıyordu. Kız arkadaşı diye fikir yürüttü içinden ilk. Fakat onunla bu kadar kısa ve kaba konuşamayacağını düşünerek bu fikirden vazgeçti. Ya da konuşurdu. Baran için kim olduğunun bir önemi yok gibiydi kaba ve sert tavırlarına bakılırsa. Baran da olduğu yerde durup tek kaşını kaldırarak yüzündeki hafif bir muzip ifadeyle kıza baktı. "Kız arkadaşın mıydı?" "Sorduğun soruya bakılırsa çok haklısın." dedi Baran elini saçlarının arasından geçirerek duruşunu dikleştirip. "Yakışıklı bir adamım sonuçta." Müge onun egolu tavrına gözlerini devirerek tepkisini verirken Baran ona doğru bir adım atıp hafifçe yaklaştı. "Arayan erkek kardeşimdi." diye açıkladı Baran ardından kızı şaşırtarak. Müge onun açıklama yapmasını beklemiyordu. "Benden iki yaş büyük olan kardeşim." Baran sınıfa doğru yürümeye başladığında Müge de onunla birlikte hareketlenip Baranın son söylediğine gülerek "Kısaca abim demen yeterdi Baran." dedi. Baran ona yandan bir bakış atıp yüzündeki sert ifadesini bozan alaycı gülüşüyle "Ben böyle söylemeyi tercih ettim Mügecik." dedi.
Baranla birlikte sınıfa girdiklerinde Müge önlerde boş olan sıralardan birisine yerleşti. Çantasını sandalyesine asıp tam oturacakken Beratın kendisine seslenircesine konuşması ile birlikte oturmadan arkasını döndü. "Hey, yanımıza otursana!" Müge düz bir ifade ile onun yüzüne baktıktan sonra çikolata kahve gözleri Nisa'ya ve yanına oturan Barana kaydı. Baran'ın Nisa'ya 'Merhaba, naber' dediğini işitmişti. Nisa ise hoşuna gitmişcesine gülümseyerek karşılık vermişti. Arkada oturmalarına ve sınıftaki uğultuya rağmen Baranın ve Nisa'nın kısa süren diyalogları duyulmuştu. En sonunda bakışlarını cevap bekler gibi bakan Berata çevirerek "Arkada oturduğumda tahtayı pek iyi göremiyorum." diye cevap verdi ve önüne dönüp sandalyesine oturdu. Geriye yaslanıp kollarını göğsünde bağlayarak boş gözlerle etrafına bakınmaya başladı. Baranın neden Nisa'nın yanına oturup halini hatırını sormasına bir anlam verememişti. Nisa Baranın kaba davrandığını anlatmamış mıydı? Birden bire şimdi ne değişmişti de Baran gidip Nisa'nın yanına oturmuştu? Üstelik biraz önce kendisine 'Merhaba' bile dememişken ona demişti. Hal ve hareketlerine bakılırsa Baran gerçekten normal bir insan değildi. Sınıfa girerken de kendisine 'Mügecik' diye hitap etmişti. Neden isminde küçültme eki kullanarak kendisine hitap etmişti? Bütün bunlar neden aklında bir düşünce olarak yer ediniyordu ki? Kendisini ilgilendirmiyor olması gerekiyordu. Bir de onu görünce heyecanlanması, hızlı atmaya başlayan kalbi...Ne oluyordu? "Yanın boşsa oturabilir miyim?" Müge duyduğu cümle ile birlikte başını çevirip Semih'e baktı. Dağınık duran kumral saçları ve yeşil gözleri ile birlikte gülümseyerek cevap beklercesine Müge'ye bakıyordu. Müge gözlerini onun üzerinde gezdirdi. Beyaz balıkçı yaka kazağı, kumral tenini ve yeşil gözlerini ortaya çıkarmıştı. Üzerindeki kazak kendisine fazlasıyla yakışmıştı. "Oturabilirsin." dedi Müge hafif bir gülümseme ile. Semih ondan aldığı onayla birlikte yanına yerleştiğinde Baranın telefonla konuşarak hızlı adımlarla yanlarından geçtiğini gördü Müge. Baran ikisine birden kısa bir bakış attıktan sonra sınıftan çıktı. "Nasılsın?" diye sordu Semih parlayan yeşil gözleriyle birlikte Müge'nin yüzüne bakarak. "İyiyim." diye karşılık verdi Müge gülümseyerek. "Sen nasılsın Semih?" Semih 'İyiyim' dercesine bir omuz silkme ile onu yanıtladığını belirttikten sonra Baranın sınıfa girdiğini gördü Müge. Gözleri çoktan birbirleri ile buluşmuştu bile. Baranın anlamlı ve bir o kadar derin bakan gözlerini üzerinde hissederken heyecanlanıp aldığı nefesi verdi. Baranın Mügeye olan anlık bakışı kısa bir süre sonra Semih'e dönmüştü. Ona olan bakışları sertti. Yüzünde bir şeylerin hoşuna gitmediğini belirten bir ifade vardı. Çatılan kaşları ile birlikte yerine oturmak için yanlarından geçip gidene kadar bakışlarını bir an olsun Semih'in üzerinden çekmemişti. Semih, onun bu bakışlarına bir anlam veremeyerek alaycı bir gülüş ile Müge'ye döndü. "O sınıfa giren çocuk. Niye bana baktı öyle?" Baranın Semihe olan bakışları Müge'nin de gözüne çarpmıştı. "Bilmiyorum." diye cevap verdi Müge. "Anlamadım ben de.Boş ver." "Arkadaş sorunlu herhalde." diye konuştu Semih. Müge onun cümlesine bir yanıt vermeyip sınıfa girip kapıyı kapatan hocaya çevirdi bakışlarını. Hiçbir şeyi düşünmeyip sadece dersi dinlemeliydi.
⚪️ "Yan tarafındaki masaya bir baksana. Başka arkadaşlar edinmişler." Beratın imalı sesi üzerine arkadaşının karşısında oturan Baran oynadığı telefonundan başını kaldırıp düz bir sesle "Anlamıyorum. Ne diyorsun?" dedi. "Nisa varya. Sana yakın olmak isteyen. Bir de onunla takılan bir kız var hani buğday tenli. "Beratın gözleri hala masadaydı. Nisa'yı , Nisanın karşısında yan yana oturan ve aralarında gülerek konuşan Müge'yi ve Semih'i izliyordu. Gözlerini kıstı. "İsmi şu an aklıma gelmiyor. " "Müge." dedi Baran iç çekerek sert bir sesle. "Ne olmuş ona?" Berat bakışlarını Baranın üzerine dikerek çarpık bir gülümseme ile "Vay kardeşim..." dedi. "Kızın ismini biliyorsun bakıyorum." "Ne olmuş ona?" dedi Baran az önceki sorusunu tekrar ederek yükselttiği sesiyle. Dişlerini sıkmış bir şekilde sert bir ifade ile Beratın yüzüne bakıyordu. Beratın yüzündeki gülümseme solarken "Başını çevirirsen görürsün." dedi. Baran yüzündeki sert ifadeyi bozmadan başını çevirip Beratın dediği yere baktığında Müge'nin derste yanında oturan çocuk ile konuştuğunu gördü. Baran agresif hareketlerle ayağa kalkıp sandalyeyi geri ittirerek yan masaya gidip Nisa'nın yanına ve Müge ile Semih'in karşısına oturdu. Müge ile Semih'in aralarındaki diyalog Baranın oturmasıyla bölünüp her ikisi de Baran'a çevirmişti bakışlarını. "Merhaba Baran." dedi Nisa gülümseyerek yanına oturan Baran'a başını çevirip. Hemen ardından Berat da gelip Baranın yanına bir sandalye çekip oturdu. Nisa'yı duymamazlıktan gelerek burnundan solarcasına Semih'e baktı. Semih bozuntuya vermeden gülümseyerek Baran'a elini uzatıp "Semih ben." dedi. Baran onun uzattığı eli sıkmayı ve ismini söylemeye gerek duymadan geriye yaslandı. Sert bir ifade ile yüzüne baktı sadece. Semih'in eli Baranın sıkmaması ile havada kalırken Berat onun havada kalan elini sıkıp dostça gülümseyerek "Ben de Berat." dedi. Semih elini çekerek ayağa kalkıp toparlanırken gülümseyerek Müge'ye baktı. "Müge. Gidiyorum ben. Görüşürüz yine derste. "Göz kırptı. "Benim için yer tutmayı unutma." Nisa imalı bakışlarla ikisini izlerken Baran sert bakışlarını Semih'in üzerine yöneltmişti. Berat ise öylesine düz bir ifade ile bakıyordu ikisine. "Yanım boş olursa oturursun." diye cevap verdi Müge gülümseyerek. "Görüşürüz." Semih'in yanlarından ayrılıp uzaklaşması ile birlikte Nisa coşkulu bir şekilde atılarak "Hafta sonu buluşup hep birlikte bir şeyler yapalım mı?" dedi. "Ne dersiniz?" Müge "Süper olur." diyerek Nisa'yı desteklerken Berat "Mesela ne gibi şeyler?" dedi atılarak. Nisa dudak büzdü. "Ne bileyim. Gezeriz, bir şeyler içeriz. Ya da yemek yeriz." Bakışlarını Baran'a çevirdi. "Ne diyorsun Baran?" "Olabilir." dedi Baran umursamazca Nisa'yı yanıtsız bırakmayıp. Müge'yle bir anlığına göz göze geldikten sonra ellerini deri ceketinin cebine sokup hafifçe başını önüne eğdi. "Tamam." dedi Berat ayağa kalkarak. "Bunu daha sonra hep birlikte konuşup hafta sonu ne yapacağımızı kararlaştırırız. Hafta sonuna daha birkaç gün var." Bakışlarını Baran'a çevirdi. "Hadi gidelim kardeşim." Baran da ayağa kalktığında ikisi birlikte uzaklaştıktan sonra "Kaldık ikimiz." dedi Nisa iç çekerek. "Evet." dedi Müge düz bir sesle ona bakarak. "Semih." dedi Nisa imalı bakışlarla Müge'ye. "Bence seni beğeniyor. Bana yer tut demeler falan. Pek de iyi anlaştınız." "Niye beni beğensin?" dedi Müge onun iması üzerine gözlerini devirerek. "Bugün öylesine derste yanıma oturdu iki konuştuk diye hemen beni beğeniyor mu oluyor?" "Bence öyle." dedi Nisa imasını bozmadan gülümsedi. "Beğendi seni. Beğenmezse neden yer tut desin? Üstelik birbirinize yakışıyorsunuz da." "Saçmalıyorsun." dedi Müge ters bir dille. "İlla bir şey mi olması lazım? Bana arkadaşça yaklaşamaz mı?" "Tamam hemen yükselme." dedi Nisa arkadaşını alttan alarak sevecenlikle. Göz kırptı. "Hoş çocuk ama değil mi? En azından buna bir şey söyle." "Evet. Yakışıklı çocuk. Gözleri falan yeşil." diye itiraf etti Müge. Baran kadar değil , diye geçirdi içinden. "Ama pek tipim değil. " Ardından imasını takındı. İma yapma sırası kendisindeydi. "Bugün Baran yanına geldi oturdu." "Evet ben de şaşırdım." dedi Nisa kaşlarını kaldırarak. "Hatta konuştu benimle. Dünkü yaptığı kabalığını telafi etmeye çalıştı herhalde diyorum ben." "Sen de Baranı beğeniyorsun." dedi Müge iç çekerek imasını bozmadan. "Değil mi? Hep Semihle beni konuştuk, biraz da seni konuşalım Nisa." "Evet beğeniyorum." diye itiraf etti Nisa. "Yakışıklı olduğu kadar diğer erkeklerden oldukça farklı da. Ama merak etme. Sandığın gibi bir şey yok. Benim kalbim aşka meşke kapalı. Öyle şeyler bana uzak artık." Müge onun son söylediklerine üzülürken "Böyle yapmamalısın ama." dedi. "Evet aldatılmış olabilirsin, bu yüzden güvenin sarsılmış olabilir ama. Karşına öyle birisi çıkar ki. Şimdi mesela karşına çıksın istemez misin, böyle yakışıklı sevgisine aşkına sadık birisi? Belki de çıkar, kim bilir? Bunu bilemezsin." Nisa onun söylediklerine kahkaha attığında "Niye gülüyorsun?" dedi Müge gülmesine bozulmuş bir şekilde. "Çok mu komik?" "Gülünmeyecek gibi değil ki." dedi Nisa kahkahasının arasından. Nisa en sonunda kendisine geldikten sonra ciddi bir ifade ile ayağa kalktı. "Bence sen çok fazla dizi izliyorsun Müge. Görüşürüz yarın." Nisa'nın hızlı adımlarla uzaklaşmasını izledikten sonra kendisi de kalktı onun ardından.
⚪️ |
0% |