@moonliiighht
|
"İyi okumalar!"
⚫️ Serenay bugünkü yaşadıklarının ağırlığı altında ezilmiş bir şekilde yatıyordu.. Ağlamıyordu artık. Öylece yatıyordu yatağında. Düşünmemeye çalışsa da bugünkü yaşadıkları buna izin vermiyordu. Sevgilisiyle arasının limoni olması canını sıkması yetmemişken bir de yeni arkadaşlarının yanında gittiği kafede kendisine yıl boyu iftiralar atan insanlarla karşılaşmıştı. Yeni arkadaşlarının önünde de iftira atılmıştı o insanlar tarafından. Kötülenmişti. Yaren ve Göktuğ kendisine inanmıştı ya da inanıyor gibi davranıyorlardı. Orasını bilmiyordu fakat Yarenin kendisine davranışlarının sahte olduğunu ve kendisinden haz etmediğini anlayabiliyordu. Göktuğ ise alaycı davranıyordu kendisine en başından beri. Onun alaycı davranışlarına bir türlü anlam veremiyordu. Alaycı davranışları kendisini uyuz ediyordu. Kendisine net olanlar Canan ve Gökhandan başkası değildi. Onlara kendisini daha yakın hissediyordu. Gökhan ve Cananın atılan iftiralara inanmayıp yanında olmaları kendisini çok mutlu etmişti. Çünkü yapmamıştı. Hiçbir şey yapmamıştı. Hiçbir şey yapmamasına rağmen üzülmesi kendisine atılan iftiralara insanların inanması yüzündendi. Kapısının tıklatılıp açılması üzerine sırtı kapıya dönük olduğundan dolayı kimin geldiğini görmezse de annesinin baş ucuna oturduğunu hissetmişti. "Ne oldu anne?" dedi Serenay güçsüz bir sesle. Gülçin Hanım, kızının yastığa yayılan çilek sarısı saçlarını okşarken "Neyin var kızım?" dedi şefkatli bir sesle. "Bir şey mi oldu? Eve gelir gelmez odana attın hemen kendini tek kelime etmeden." Serenayın sırtı hala dönüktü. Başını çevirip annesine bakmamıştı bile. "Yok bir şey anne. Yorgunum biraz sadece." Gülçin Hanım, kızında bir şeyler olduğunu sezinlese de üstüne varmadı. Fakat yine de endişelenmekten kendini alıkoyamıyordu. "Seni üzen bir şey olmadı değil mi kızım?" Bu soruyla birlikte Serenay gözlerinin dolmasına engel olamayıp "Hayır." dedi boğazını temizleyerek. "Sen merak etme. Dediğim gibi, yorgunum biraz." "Karnın da açtır şimdi senin. Eve geldin geleli bir lokma geçmedi boğazından. Dolapta evvelsi akşamdan kalan sebze çorbası var. Isıtayım mı sana?" "Ben sonra ısıtırım anne kendime. Sağol." Gülçin Hanım yataktan usulca kalkarak düşünceyle kızına son bir bakış attı ve odadan çıkıp yavaşça kapıyı kapattı. Serenay annesinin ardından gözlerini ovuşturup kalkarak hava almak isteyip hem de sigara içmek için balkona çıktı.
⚫️ Gökhan, ellerini paçası lastikli aşağılara doğru daralan siyah eşofmanının cebine sokarken Göktuğ, Yaren ve Canan ile aralarında geçen sohbetten oldukça uzaktı. Her zamanki takıldıkları parka gelmiştiler ve her zamanki köşelerindeydiler. Hava çoktan kararıp akşam olmuştu bile . Aklı Serenaydaydı. Ona söylenen çirkin cümlelere ve ağlamasına içerlemişti. Aynı zamanda Yarenin Serenaya sarf ettiği hakaret içeren cümlelerini unutmamıştı. Abisi Göktuğun sevgilisi olmasının hatırına susuyordu yoksa ona ağzını payını vermesini çok iyi bilirdi. Bakışlarını Yarenin yüzüne dikti. Siyah gözleri öfkeyle parlarken kaşları hafifçe çatılmıştı. Yaren üzerinde Gökhanın bakışlarını hissederken konuşmayı keserek gözlerini onun yüzüne dikti ve onun öfkeyle bakan siyah gözleriyle karşılaştı. "Gökhan." dedi oldukça sakin bir tonla Yaren. "Neden bana öyle bakıyorsun? Sana bir şey mi yaptım?" "Bana bir şey yapmadın." dedi Gökhan ona bir şeyi ima etmek istercesine bir sesle. "Yapmadıysam bakma o zaman bana öyle." diye cevap verdi Yaren gözlerini devirerek. Canan araya girerek "Serenay ne yapıyor acaba şu an?" dedi merak edercesine. Gökhan'a çevirdi başını. "Bir arasak mı Gökhan?" Gökhan tam cevap verecekken Göktuğun alaycı bir edayla kahkaha atarak gülmesi sinirini bozdu ve dişlerini sıkarak sessiz kaldı. "Biliyor musunuz?" dedi Yaren konuşmayı başlatarak. "Hazır Serenayın konusu açılmışken ve bugün hepimiz onun ne mal olduğunu görmüşken onunla bundan sonra muhattap olmayalım. " Sahte bir hayretlikle cümlelerini sürdürdü."En yakın dostuna bunları yapan insan bize neler neler yapmaz? O kız zaten benim hiç içime sinmemişti. Bugün kazayla da olsa gerçek yüzü ortaya çıktı işte. Yoksa aramızda nasıl bir sinsiyi barındırdığımızın farkında bile olmayacaktık." Gökhan'ın siniri iyice tepesine çıkarken Yarene sesini yükselterek konuşmaya başladı. "Sen gerçekten o haset kızların söylediklerine inanıyor musun diyeceğim ama. Söylediğin cümlelere bakılırsa senin de o hasetlerden hiçbir farkın yok. "Başını iki yana salladı. "Bu kadar haset olduğunu bilmiyordum Yaren." "Ben de sinsilere ilgi duyduğunu bilmiyordum Gökhan." diye karşılık verdi Yaren. Göktuğ kollarını göğsünde bağlayıp alayla Gökhan'a baktı. Ardından Yarene çevirdi başını. "Bu aralar bir ilgisi var , evet. Ama merak etme yakında sıkılır. " Gökhanın sert bir ifade ile dişlerini sıkarak abisine bakmasıyla zaten normalde keskin olan yüz hatları daha da keskinleşmişti. Bu halinin kendisini çekici gösterdiğinin farkında bile değildi. Göktuğ kardeşinin kendisine olan sert bakışlarına aldırmayıp alayla bakmayı sürdürdü. "Ne istiyorsunuz?" dedi Canan , Göktuğ ve Yarene diklenerek. "Siz o kızdan ne istiyorsunuz? Ne zararı oldu size o kızın?" Yarene çevirdi kızgın mavi gözlerini. "Özellikle sen Yaren. Onu kıskandığın ve çekemediğin o kadar belli ki." "Onu kıskandığım falan yok." diye cevap verdi Yaren düz bir sesle. Ceylan gözlerini Cananın yüzüne dikti. "Sen herhalde bugün duymadın hakkında söylenenleri. Neden sebepsiz yere hakkında bunları söylesinler? Neden benim hakkımda kimse durup dururken öyle şeyler söylemiyor?" "Ben o haset kızların söylediği cümlelerin hiçbirisine inanmıyorum." diye konuştu Canan kendisinden emin bir şekilde. "İftira ve karalama olduğu o kadar belli ki. Onu kıskandıkları ve çekemedikleri. Tıpkı senin gibi." Göktuğ yamuk gülümsemesini Canan'a da sundu ve her zamanki alaycı tavrını takındı. "Canan. Sen her zamanki yaptığın gibi o meşhur platonik aşığına baksana telefonundan. Ne yapıyor, nerelerde , ne yiyor, ne içiyor, kimlerle takılıyor falan. Hadi. Uğraşma böyle şeylerle. Git hayal dünyana dal sen." "Sana ne Göktuğ!" dedi Canan terslercesine. "Seninle mi konuşuyorum ben?" "İkiniz de o kızın avukatı kesildiniz başıma." Yaren gözlerini devirerek Canana doğru adım atıp tam karşısına dikildi. "Benim o kız hiç içime sinmedi diyorum ikiniz karşıma geçmişsiniz o kızın avukatlığını yapıyorsunuz. " "Onu çekemiyorsun Yaren." dedi Gökhan meydan okur bir tavırla. "Hadi kabul et." Yaren bıkkınlıkla gözlerini bayarken "Hala çekemiyor diyorsunuz." dedi mırıldanırcasına. Göktuğa gülümseyerek baktı. "Neyse. Ben gidiyorum." Yaren Göktuğa sarılırken onun uzun boyundan dolayı parmak uçlarında hafifçe yükseldi. Göktuğ kalın kollarıyla onun belini sararak sarılmasına karşılık verdi. "Ben gidiyorum Göktuğ." dedi aynı zamanda iki yanağını birden öperek. "Sen de gel. Birlikte bir şeyler yapalım." Göktuğ kendisini ondan uzaklaştırırken "Sen git." dedi. "Ben sonra geleceğim. Hatta sen eve git hazırlan. Sonra ben seni alırım. Bu akşam dışarıda yemek yiyelim." Yaren bundan memnun olmuş bir şekilde sevgilisine gülümsedi. Ardından Gökhan'la da vedalaştıktan sonra Canan'la vedalaşırken Canan'ın tavır koyuyormuş gibi olan soğuk davranışları gözünden kaçmazsa da aldırmadı. Soğuk tavırlarının sebebi belliydi. Canan onun uzaklaşmasını izlerken "Yaren'in bu tutumu gerçekten hiç hoşuma gitmiyor." dedi kollarını göğsünde bağlayarak. "Benim Serenayı göresim var." dedi Gökhan mırıldanırcasına. "Yeter ama!" dedi Göktuğ ikisine yönelik sinirli bir şekilde. Koyu kahverengi gözleri kızgınlıkla bakıyordu. "İkiniz de sıktınız artık. İki günlük kızı dünya meselesi haline getirip durdunuz. Her iki lafınızdan birisi o. " Canan da kızgınlıkla ona bakarken "Bunları Yarene de söyle ama tamam mı?" dedi. "Asıl onun her iki lafından birisi o . Resmen ondan konunun açılmasını bekleyip kötülemek için yer arıyor." "Siz de açmayın o zaman konusunu." diye karşılık verdi Göktuğ. Canan başını iki yana sallayıp Gökhan'a baktı. "Ben daha fazla bir şey demek istemiyorum. "Uzanıp dostça Gökhan'ın yanağını öptü. "Ben de gidiyorum Gökhan." "Tamam." dedi Gökhan dostuna gülümseyerek. "Görüşürüz." Canan el salladıktan sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Gökhan siyah gözlerini abisine dikip başını iki yana salladı ve onu ardında bırakıp yavaşça o da yürümeye başladı. Göktuğ da onun peşinden hızlı adımlarla gidip yanına yetişti ve onu durdurdu. "Abicim bana bak bir!" Gökhan başını ona çevirip yüzüne baktı konuşmayı devam etmesini bekler gibi. Göktuğ yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Benim o kızla ilgili burnuma hiç güzel kokular gelmiyor. " "Ne saçmalıyorsun sen?" dedi Gökhan yüzündeki alaycı ifade ile aynı zamanda sinirlenirken. "Sevgilin tamam hadi hasetliğinden çekemiyor. Senin ne alıp veremediğin var onunla?" "Hemen parlama.Benim onunla bir alıp veremediğim yok." dedi Göktuğ oldukça sakin bir sesle. "Ben sadece o kızla ilgili güzel şeyler hissetmediğimi söyledim. Yani her an huzurumuz bozulacakmış gibi hissediyorum. "Oflayarak başını iki yana salladı. "Bilmiyorum. Yani ben sadece sana içimden geçenleri söyledim. Gerçekten o kızla ilgili hiç güzel şeyler sezmiyorum. Sanki bir bokluk çıkacakmış gibi hissediyorum. Hatta gördüğüm ilk günden beri iyi bir enerji alamadım kızdan. " Gökhan da sakinleşmişti onun sakin çıkan sesiyle birlikte. "Bu söylediklerinin bugün olanlarla bir alakası var mı?" "Diyorum ya sana ilk gördüğüm günden beri diye. " "Bence fazla ön yargılısın." dedi Gökhan kaşlarını kaldırıp abisine alttan alttan bakarak. "Serenay o kadar iyi kız ki. Sen de bir tanısan, kızla oturup konuşsan belki çok seveceksin.Sessiz sakin derdim ya sana . Sebebi de bugün ortaya çıktı işte. Kız resmen zorbalık yaşamış eski okulunda. Kolay değil. Zamanında ben de zorbalık yaşamıştım hatırlıyorsan. O yüzden onun ben ne hissettiğini çok iyi anlıyorum." "İlgini çekiyor." diye konuştu Göktuğ düşünceli bir sesle. "O kız senin ilgini çekiyor." Kardeşinin habire Serenay hakkında konuşması, laf söyletmeyip korumacı davranışları ve hareketleri elbette gözünden kaçmamıştı. Kardeşini tanıyordu. Kesinlikle arkadaşça yaklaşmıyordu ona. Geçen akşamki konuşmaları ile fazlasıyla ele vermişti zaten kendisini. "Güzel kız sonuçta." dedi Gökhan umursamaz bir tavır sergilemeye çalışarak. Göktuğ bu cevaba sessiz kalsa da içinden güzel olduğunu onayladı. Çok güzeldi, fazlasıyla güzeldi. Fakat güzel olması onunla ilgili güzel şeyler sezmemesine engel değildi. "Onunla yakın olmak istediğini biliyorum." diye cevap verdi sonunda Göktuğ. "Evet." diye itiraf etti Gökhan. "Onunla yakın olmak istiyorum. " Göktuğ kot pantolonunun cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı. "İyi o halde, sana iyi yakınlaşmalar." dedi imalı bir sesle vedalaşırcasına kardeşiyle. "Ben kaçtım hadi . Yaren'i bekletmeyeyim. Hanımefendi malum hoşlanmıyor bekletilmekten. Carlamasını çekemeyeceğim şimdi." Gökhan abisinin söylediklerine gülerek "Tamam hadi sen bekletme sevgilini ." dedi. İki kardeş birbirleriyle vedalaştıktan sonra Gökhan yalnız kalıp boş bir banka oturdu. Ardından sabırsız ve biraz da heyecanlı bir şekilde Serenayın numarasını çevirdi.
⚫️ Serenay annesinin getirdiği sebze çorbasından yemek için kendisini zorlasa da boğazından geçmiyordu. Bugünkü yaşananlar yüzünden kötü olduğu için iştahı da kapanmıştı. En son sabah alelacele yediği sandviçle duruyordu. Susadığını hissederek bardaktaki suyun hepsini tek bir dikişte içti. Telefonunun çalmasıyla birlikte kendisini arayan kişiyi görerek gülümsedi. Gökhan arıyordu. Kendisine olan düşünceli tavırları çok hoşuna gidiyordu. Nasıl olduğunu merak ediyordu besbelli ki. İbreyi kaydırarak telefonu kulağına koydu. "Efendim Gökhan!" Gökhan onun telefonu açmış olduğunun verdiği heyecanı sesine yansıtmaktan çekinmeyerek "Nasılsın?" diye sordu. Serenay omuzunu silkerek "İyiyim işte." dedi. "Önümdeki sebze çorbasından içmeye çalışıyorum ama boğazımdan geçmiyor bir türlü." Gökhan onun cümlesine gülerek "Haklısın, sebze çorbası benim de boğazımdan geçmezdi." dedi. "Hayır hayır." dedi Serenay itiraz edercesine ona eşlik edip gülerek. "Benim en sevdiğim çorbalardan birisi. Çok severim. Sadece bugün işte biliyorsun yaşananlar yüzünden iştahım yok." Gökhan yüzünü buruşturarak başını iki yana salladı. "Ben hiç sevmem." "Tabii canım herkesin zevkleri farklı. " Gökhan bir kaç saniye duraksadıktan sonra "Serenay." dedi nefesini vererek. "Müsaitsen biraz hava alalım mı? Sahilde yürürüz." Aslında kendisi için de çok iyi olurdu. Hava almak ve biraz konuşup dertleşmek iyi gelebilirdi. "Olur müsaitim." Gökhan sevincini sesine yansıtarak "Tamamdır." dedi. "Sen hazırlan o zaman ben de yarım saate geliyorum seni almayı." "Tamam. Görüşürüz." "Görüşürüz." Serenay telefonu kapattıktan sonra eline yemek tepsisini alıp odasından çıktı ve mutfağa girip tezgahın üzerine tepsiyi koyarken mutfak masasında annesinin oturduğunu gördü. "İçmemişsin çorbanı kızım." Serenay annesine başını iki yana salladı. "Boğazımdan geçmiyor anne." Gülçin Hanım ayağa kalkıp kızının karşısına geçip elini alnına koydu. "Ateşin de yok. Neyin var senin böyle, hasta mı olacaksın yoksa?" "Hayır anne." diye konuştu Serenay. "Sadece iştahım yok." Gülçin Hanım kalktığı sandalyesine yeniden otururken imayla söylendi. "Sen de bir haller var ama bana anlatmıyorsun. " "Yok bir şey anne." dedi Serenay oflayarak. "Sorup durma artık." Annesinin bir şey dememesi üzerine yeniden konuştu Serenay. "Ben birazdan hazırlanıp dışarı çıkacağım ve bir arkadaşla buluşacağım." "Kızım senin saatin kaç olduğundan haberin var mı?" dedi Gülçin Hanım çıkışırcasına. "Akşamın dokuzunda ne buluşması bu böyle? Ayrıca kiminle buluşacaksın akşam akşam?" "Sınıftan bir arkadaş." dedi Serenay annesinin çıkışmasına aldırmayıp. "Gökhan diye bir çocuk. Sahilde yürüyeceğiz sadece. Merak etme bir iki saate dönerim. Beni eve kadar bırakır zaten arabayla." "Tamam kızım." dedi Gülçin Hanım kızına gülümseyerek arkadaş bulmuş olmasına mutlu olmuş bir şekilde . "Arkadaş edinmene gerçekten çok sevindim. İnşallah arkadaşların bu sefer iyi insanlardır." Serenay izin almış olmanın verdiği mutlulukla annesine sarılırken "On ikiye kadar eve gelmiş ol." dedi Gülçin Hanım otoriter bir sesle. Serenay annesinden uzaklaşırken Gülçin Hanım yine konuştu. "İçeriye git bir babana da görün. Seni merak edip durdu odasından niye çıkmadı diye? " "Tamam anne görünürüm." Serenay babasına görünüp onunla kısa bir şekilde sohbet ettikten sonra giyinmek için odasına girdi. Siyah bir sweatshirt ve kot pantolon giymişti. Dolaşan saçlarını tarakla bir kez üzerinden geçti. Düz olduğu için düzleştirmesine gerek yoktu. Bu bakımdan şanslıydı. Aynadan yüzüne baktığında gözlerinin ağlamaktan şişmiş olduğunu gördü. Neyse ki göz kenarlarındaki kızarıklıklar geçmişti. Kendisine parfüm çıktıktan sonra ailesiyle vedalaştı ve aşağıda Gökhan'ın gelmesini beklemeye başladı.
⚫️
"Açsan bir şeyler yiyelim." Sözleştikleri gibi sahile gelmiştiler ve yan yana yürüyorlardı. Akşam saati hele havanın da soğuk olmasının etkisiyle çoğu insan evindeydi ve sahildeki banklarda tek tük oturan insanlar dışında yürüyen tek ikisi vardı. "Aç değilim." dedi Serenay gülümseyerek. "Ama sen açsan yiyelim." Gökhan da ona gülümsedi. "Hayır. Ben de aç değilim. " Serenay kayalıklara doğru baktı. "Oturalım mı istersen?" Gökhan olur anlamında omuz silktiğinde kayalıkların üzerine oturdular. Serenay gözlerini karanlık denize doğru çevirdi. Bir süre konuşmadan denize baktılar sessizce. Sessizliği bozan Gökhan oldu. "Cumartesi günü Cananın doğum günü." Gökhanın konuşmasıyla birlikte Serenay başını ona çevirdi. "Canana evinde doğum günü sürprizi yapacağız ve tanıdığımız beş, on kişiyi daha da çağıracağız. Sen de gelir misin? Canan senin geldiğini de görünce mutlu olur." Serenay yarınki derse bile gitmeyi düşünmüyordu bugünkü yaşananlar yüzünden. Göktuğun alaycı tavırları ve Yaren'in nefret dolu söylemleri ile karşılaşmak, isteyeceği en son şeydi. Yaren'in kendisinin arkasından dedikodusunu yaptığından adım gibi emindi, şahit olmazsa da bunu hissedebiliyordu. "Davetin için teşekkür ederim ama gelemem." dedi Serenay başını olumsuz anlamda sallayıp. Gökhan onun neden gelmek istemediğini davranışlarından ve tutumundan elbette anlamıştı. "Serenay sana geçmişinde yaşadığın olayla alakalı hiçbir şey sormayacağım. Çünkü senin yapmadığını biliyorum. "Gökhan ona kocaman gülümsedi. "Ve sana inanıyorum." Serenay elini onun koluna koyarak "Teşekkür ederim." dedi hafif bir gülümseme ile. "Bana inandığın için." "Ben senin neden gelmek istemediğini biliyorum." dedi Gökhan muzip bir bakışla. "Çekiniyorsun Yapmadığın bir şey için çekinmene hiç gerek yok. " Serenay başını iki yana salladı oflayarak. "Gökhan... Ben bir sene boyunca yapmadığım bir şey için sınıftakilerin hep nefret dolu, hakaret içeren , aşağılayıcı söylemlerini işittim. Hakaretlerin bir yenisini daha işitmek istemiyorum. Hani üniversitede herkes birbirinden bağımsız, kimse kimsenin umurunda değil derler ya genelde. Orası öyle değildi. Sırf bu yüzden üniversitemi değiştirdim ama değiştirmekle iyi mi yaptım kötü mü yaptım, inan hiç bilmiyorum." Gökhan onu can kulağı ile dinledikten sonra güven verircesine gülümseyerek konuştu. "Burada öyle bir şeyle karşılaşmazsın merak etme. Ayrıca Yarene de hiç takılma, boş ver. Kale bile alma." Serenay alaycı bir şekilde güldü. "Yaren zaten benden hiç haz etmiyor. Anlam veremediğim şekilde bana uyuz oluyor. Sanki beni çekemeyip de kıskanıyormuş gibi hareketleri var bana karşı." Gökhan da onunla beraber gülerek "Kıskanıyor zaten seni." dedi. Ardından siyah gözlerini onun gözlerine dikerek güzel bir tonlama ile "İyi ki geldin Serenay." dedi. "İyi ki geldin." Serenay bakışlarını ondan kaçırıp yeniden karanlık denize doğru çevirdi sessizlikle. "Başka şeylerden konuşalım ya." dedi Gökhan konuyu dağıtmak istercesine."Mezun olduktan sonra ne yapmayı planlıyorsun? " "Bu soruyu sormak için biraz erken değil mi?" dedi Serenay gülerek. "Daha bir sene var mezun olmamıza. İlla bir cevap istiyorsan hiçbir şey yok daha planımda henüz." Serenay bakışlarını ona çevirdi. "Sen ne yapmayı planlıyorsun Gökhan?" "Ben bu sene mezunum derslerimin hepsini verirsem." dedi Gökhan kendi kendine gülerken. "Eğer üçüncü sınıftan ve bu son seneden birkaç derse takılmasaydım geçen sene mezundum. Babamın arkadaşı çalıştığı bir şirkette müdür. Mezun olduktan sonra Göktuğla ikimizi oraya sokacak. Babam çok istiyor çalışmamızı o şirkette. Muhtemelen öyle olur herhalde. " Serenay ilgiyle kaşlarını çattı. "Göktuğ da bu sene mezun oluyordu galiba, değil mi? Geçenlerde biraz konuştuk da o zaman söyledi." Gökhan tekrar güldü. "Göktuğ hiç takmıyor ki. O da bu sene mezun olacak inşallah. Senin var mı alttan derslerin?" "Benim yok." dedi Serenay övgüyle. "Çok çalışıyorum ben derslerime. Bu yüzden notlarımın çoğu yüksek oluyor genellikle. Vizelerde ve finallerde ben seni çalıştırırım, yani sen de istersen birlikte çalışabiliriz." "İsterim tabii ki. " dedi Gökhan saf bir sevinçle. "Neden olmasın?" "Tamam o zaman, anlaştık." "Cananın doğum gününe geliyorsun değil mi? Fikrin değişmiştir umarım." Kayalıklarda biraz daha oturup konuştuktan sonra bir iki dal sigara içmiştiler ve Serenay eve geç kalmamak için kalkmak istediğinde Gökhan arabayla evine kadar getirmişti Serenayı. Serenay evinin bulunduğu apartmana doğru baktı ve ardından Gökhana dönüp hafifçe gülümseyerek emniyet kemerini çıkardı. "Bilmiyorum." dedi omuz silkip. "Kararsızım." Serenay arabadan indiğinde Gökhan da onunla birlikte inmişti ve evinin apartmanına doğru ilerleyen Serenaya seslenircesine sordu. "Yarınki derse geliyor musun? Lütfen gel, gelmeni istiyorum." Serenay ona dönerek "Hayır gelmiyorum." dedi. "Ama Canan'ın doğum gününe gelmeyi düşüneceğim." Gökhan kabullenircesine hafif bir omuz silkmeyle "Tamam." dedi. "Nasıl istersen. İyi geceler o halde!" Gökhan tam arabaya binecekken Serenay ona doğru hızlı adımlarla yürüdü ve teşekkür edercesine sarıldı. Serenayın sarılması Gökhanı şaşırtırken aynı zamanda heyecanlandırmıştı da. Bugün de olduğu gibi yine o anlam veremediği kıpırtılar oluşmuştu kalbinde. Heyecan ve mutlulukla karışık. Gökhan gözlerini kapatıp ellerini onun sırtına koyarken gözlerini kapatıp gülümsedi. "Teşekkür ederim." dedi Serenay minnet dolu bir sesle. "Yanımda olduğun için. Bana çok iyi geldin!" "Bana çok iyi geldin!" Ağzından çıkan bu cümle Gökhanı öyle mutlu etmişti ki. Gökhan ondan uzaklaşırken yüzündeki mutluluğu ona da yansıtmıştı. Ellerinin heyecandan titrediğini hissedebiliyordu. "Sana iyi geldiysem ne mutlu bana!" dedi güzel bir tonlama ile. Gökhan hayran olduğu yüze son kez baktı. "Tekrar iyi geceler!" "İyi geceler!" Gökhan arabaya binip kapıyı kapattıktan sonra derin bir nefes alıp verdi heyecanını yatıştırmak istercesine. Emniyet kemerini taktıktan sonra arabasıyla uzaklaştı. Serenay onun uzaklayışını izlerken kendisine adını seslenen tanıdık bir ses ile birlikte sese doğru çevirdi başını. "Serenay!"
⚫️
|
0% |