Yeni Üyelik
2.
Bölüm

(2) ZAMANIN KIZI

@moonpiece.24

İyi okumalar 🌼🌼🌼

 

****

 

Duyduğum cümle ile kaskatı kesildim. Karşımdaki kadın onun torunu olduğumu iddia ediyordu. Ama olamazdı. Olsaydı bilirdim elbet.

 

Daha 9 yaşındayken sorgulamaya başlamıştım birçok şeyi. O yaşta anneme gitmiştim ve 'akrabam var mı?' diye sormuştum. Annem ise 'hepsi öldü' demişti. Bunun üzerine bir daha sormamıştım. Keşke sorsaydım. Sorup soruşturdaydım. Annem bana yalan söylemiş olamazdı. Kendimden emin bir ifadeyle "senin torunun değilim" dedim. Her ne olduysa bu yaşlı bunak öyle zanediyordu. Yaşlı bunağın yanındaki 2. Karmen bana doğru yaklaştı ve kulağıma eğilerek fısıldadı.

 

"Baş başa konuşabilir miyiz?" Başımı olumlu anlamda salladım. Böylelikle o yaşlı kadın ve takım elbiseli adamlardan kurtulmuş olacaktım. 2. Karmen ile geniş bahçede yan yana ilerlemeye başladık. İkimiz de bir süre boyunca sustuk. Etrafa hakim olan sessizliği 2. Karmen bozdu. "Mehraba Karmen,ben teyzen alize nasılsın?" Ona dik dik baktım. "Sen benim teyzem değilsin benim tüm akrabalarım öldü" kurduğum cümle ile gözleri doldu. "Demek semra hepimizi ölü gösterdi ha?" Dolu gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı.

 

Bakışlarını ağaçlık alana doğru çevirdi. Benim önümde ağlamak istemiyordu. Kaşlarım çatıldı. Artık bu saçmalıktan bıkkmaya başlamıştım. "Tüm hikayeyi anlat"yoksa o kadının anneannem olduğunu teyzemin de alize olduğunu asla kabulenemeyecektim. Alize bana buruk bir şekilde gülümsedi. Bu gülümseyiş fazlasıyla acı doluydu. Hayatın tüm yükünü omuzlarına almış gibi bir havası vardı.

 

"Sen boşver bunları. Sadece şunu bil, ben senin teyzenim"gözlerim kısıldı. ona şüpheyle bakmaya devam ettim. "sana inanmıyorum" bunu demem ile gür bir kahkaha attı. "Kanıtlayabilirim" çenemi ve Omuzumu dikleştirrerek ona baktım. "Kanıtla" elini cebine attı ve bir kimlik çıkardı. "Annenin kızlık soy adı ne?" Sorusuyla gözlerimi devirdim istemsizce. "Aydın" alize sırıtarak kimliğini bana gösterdi. Kimlikte alize aydın yazıyordu. Aydın annemin kızlık soy adıydı. Bariz bir şekilde afalamıştım.

 

Kafamı iki yana salladım. "Bu bir tesadüf de olabilir" tüm dünya karşıma geçse ve bu kadın senin teyzen dese de onun teyzem olduğunu kabul etmeyecekttim. Onun bana yalan söylediğini düşünmek istiyordum. Çünkü onun yalan söyleme ihtimali annemin yalan söyleme ihtimalinden daha iyiydi. Kimliğini cebine soktu ve bu sefer telefonunu çıkardı. Telefonla biraz uğraştıktan sonra ekranı bana doğru çevirdi. Ekranda iki kadın vardı. Biri alize diğeri de annem. İkisi de oldukça gençti ve üstlerinde mezuniyet kıyafetleri vardı.

 

Bir an sarsılır gibi oldum. Her yer üstüme üstüme gelmeye başladı. Sığamadım hiçbir alana. Boğazım düğümlendi ve birşey diyemedim. Annem bana yalan söylemişti. Anneler de bazen yalan söyler Karmen. Bir süre sessizce birbirimize baktık. Bu sırada yanımıza on beş yaşlarında kahverengi saçlı mavi gözlü bir kız geldi. Önce bana sonra teyzeme baktı. "O mu?" Teyzem gururlu bir tebessümle "o" dedi. Bu 'o' kişisi kim? Kız samimi bir tavırla elini uzattı. "Kuzenin,yani dayının kızı kumsal" bir süre ona boş boş baktım.

 

Ardından elimi yavaşça avcunun içine bıraktım ve elini sıktım. "Karmen ışık" bir süre bir birimizi inceledikten sonra tekrardan o konuştu. "Eee ne hissediyorsun?" Gayet dürüst bir cevap verdim. "Gökten zembil ile akrabalarım inmiş gibi hissediyorum" fazla mı dürüst oldun Karmen? Yüksek seste bir kahkaha attı. "Ne yani kuzenine bir hello demeyecek misin? Genlerimizde benim bilmediğim bir Mehraba deme yetmezliği mi var?"

 

"Sende bir anlama kıtlığı var ben birşey diyor muyum?"

 

"Genetik olduğu için sende de var"

 

"Genllerimi red ediyorum! Bu zeki kişiliğime hakaret!" Kumsal gereğinden fazla bir tepki vererek heyecanla zıplamaya ve ellerini birbirine çırpmaya başladı. "Ay! Kuzen kuzene ilk kavgamız çok heyecanlı!" Homurdanarak "kuzenim olarak ilkkimizin bu olmasını istemezdim. Neden bana çektin gerizekalı!" Dedim. Kumsal Manidar bir şekilde sırıtarak "sana çekttiysem sen de gerizekalısın" diyerek karşılık verdi hatta bırakın karşılığı kadın direkt hücum yaptı! Yakında defansa kalkacak.

 

Karmen sen acaba bilmediğin o futbol terimlerinden uzak mı dursan ha?

 

Kafamı iki yana salladım. "Her şeye de bir cevabı var yeni nesilde hiç saygı kalmamış"

 

"Saygı karşıllıklıdır halamın kızı Z kuşağına laf atırmam"

 

"Z kuşağı gümbür gümbür!" Alize teyze bizim kavgamızı sırıtarak izliyordu. Ben ise ateş saçan gözlerimle kumsala bakıyordum. Kumsal alayla "bu saaten sonra seni eniştemin doğurduğuna emin oldum." Dedi. Ona küçümseyici bir bakış attım. "Yengem de seni doğurmadı zaten sıçtı!" eğer ben onun halasının kızıysam belli ki annemin bir erkek kardeşi vardı. Haliyle babası dayım annesi de yengem oluyordu! Kumsal aklına her ne geldiyse gözlerini büyüttü. Ardından kol çantasını açtı ve içinden kalın bir kitap çıkarıp bana uzattı.

 

"Halam, yani senin annen bu kitabı okumayı çok severdi. Belki sen de okursun" bana uzattığı kalın kitabı aldım ve göz ucuyla baktım. Düşündüğümden daha da kalın ve ağırdı. Kitabın üzerinde bir sembol vardı. Sembol şu şekildeydi; hilal vardı ve hilalin üzerinde ise dalları kitabın birçok yerine yayılmış bir ağaç vardı. Ağacın dibinde ise kafasını yukarıya dikip uluyan bir kurt vardı. Sembol anlamsızca hoşuma gitmişti. Kitabın üstünde büyük harflerle ZAMAN KIRAN yazıyordu. Kitapta herhangi bir yazar ya da yayınevi ismi yoktu.

 

Kitaptan gözlerimi ayırıp bakışlarımı kumsala çevirdim. "Bu kitabı sana vermemizi isterdi" alaylı bir şekilde güldüm. "Bir kızı olduğunu hatırlamış diyelim" kumsalın kaşları çatıldı ve bana tehesüf eder gibi baktı. "Ölünün arkasından düzgün konuş" o an bir gerçek kafama dank etti. Görmezden geldiğim bir gerçek. Benim annem kaza yaparak ölmüştü. Sinirle dişlerimi sıktım. "yaşamak istiyorsan sus Allah'ın plajı"

 

"Plaj değil kumsal!" Hınzırca sırıtım. "Bir fark göremiyorum" kumsal hızla alize teyzeye döndü. Bir ayağını yere vurarak "DNA testi istiyorum teyze!" Diye bağırdı. Teyzemin ise cevabı netti. Sırıtarak "reddedildi" dedi.

 

⏳⏳⏳

 

Bugüne kadar yalnızlığım ile övünen ben, şuan dolaşıyordum avare avare. Çünkü bir günde etrafım birçok insanla dolmuştu. Anneannem Fatma,teyzem alize,dayım Veysel,dayımın karısı yani yengem fulya,kuzenim kumsal ve Emre, kahya kemal,hizmetçi Gülşen, şoför serdar, korumalardan Akgün,benim özel korumam ve aynı zamanda korumaların başı Kutay ayaz ve karşınızda benim ailem (!) ne aile ama ! Odama doğru ilerlerken Kutay da peşimden geliyordu.

 

Bu evdeki herkesin özel bir koruması vardı. Akgün mesela kumsalın özel korumasıydı. Korumalar bizi her yerde takip ediyorlardı. Kutay da maalesef benim korumamdı. Adam beni her yerde takip ediyordu. Tuvalete bile benimle geliyor ve kapının önünde bekliyordu. Bugün buradaki herkes harbi harbi sabrımla oynuyordu. Sakin ol Karmen! Sinirle kutay'a döndüm. "Tahmin edersin ki bugün kolay şeyler yaşamadım haliyle yalnız kalmak istiyorum" Kutay bıkkın bir nefes verdi.

 

"Fatma hanım öyle istedi" kaşlarım çatıldı. O yaşlı bunak her şekilde bana karışıyordu. O senin anneannen onun hakkında düzgün konuş ayıptır Karmen! "Ben de böyle istiyorum!" Kutay umursamaz bir ifadeyle "emirleri sizden almıyorum" diyince çıldıracak gibi oldum. Kutay'ı cadı kazanına fırlat Karmen. Bir ayağımı yere vurarak "kovuldun! Lan! Kovuyorum seni!" Diye bağırdım. Benim yerimde sabır taşı dahi olsa çatllardı. Zaten çok bile katlanmıştım.

 

Fazla birşey istememiştim ki. Sadece yalnız kalıp kafayı dinlemek istemiştim. Ama ev halkı buna dahi izin vermiyordu! Kutay umursamazca omuz silkti. "size değil Fatma hanıma çalışıyordum" içimden söve söve sövdüm ona. Adam onu parçalamam için bana çok fazla sebep veriyordu.

 

"ALLAH BELANI VERSİN!" diye bağırmam ile yüzünü buruşturdu. "Amin" sakinliği beni deli ediyordu! Hızlı adımlarla odama doğru çıktım. Bu sırada beni takip ediyordu. Odama girdim ve kapıyı sertçe kapatıp kittledim. İşte şimdi tüm gün boyunca kaçtığım herşeyle baş başaydım. İşte şimdi hayatı sorgulayabilirsin Karmen. Sırtımı kapıya yasladım ve yere oturdum. Göz yaşlarım çoktan akmaya başlamıştı. Ağlayabildiğim kadar ağladım. Ağladım çünkü annemi kaybetmiştim. Ağladım çünkü bilmediğim bir hayata başlıyordum.

 

Bir kara delikti bilinmezlik. Yokuştu. İnsanı korkuturdu. Her insan mutlaka bilinmezlik ten korkardı. Yaşadığı yer cehennem bile olsa orada bir düzeni oluşmuşsa cehennemi belirsizliğe tercih ederdi. Çünkü siz düzeninizi bilmediğinize tercih ederdiniz. Çünkü yolun sonunda sizi bekleyeni bilemezdiniz.

 

Ben daima karanlıkta kalan,

 

Her defasında siktir et düzeni ben belirsizliği istiyorum diyen,

 

Herkese güçlü görünüp tek başına ağlayan,

 

Herkesten çok kendini yakandım.

 

Ben Karmen ışıktım.

 

Size sadece tek bir soru soracağım. Bu hikayede benimle misiniz?

 

⏳⏳⏳

 

Kaç saat boyunca ağladım bilmiyorum ama gözlerimi ovuşturup odaya baktığımda odaya karanlık çökmüştü. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Kalbimde kocaman bir boşluk hissediyordum. Bana çok kolay bir şeyden bahseder gibi annen öldü demişlerdi. Oysa ben annemin mezarını dahi görememiştim. Anne kızın seni özlüyor... Geberecektim. Özlemekten Geberecektim. Annemin fotoğrafı bile yanımda yoktu! Dudaklarımı ısırdım. Herkes birden bire annemin öldüğünü söylemiş ve yüzüme vurmuşlardı. Hissettiklerim hiç mi umurlarında olmamıştı.

 

Oda tıpkı kalbim kadar kapkaranlıktı. Odayı aydınlatan tek şey kucağımdaki zaman kıran kitabıydı. Bir dakika! Bakışlarımı kucağımdaki kitaba çevirdiğimde kitabın beyaz ışık yaydığını fark ettim. Büyü işlerine girmedin değil mi Karmen? Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Ben daha ne olduğunu idrak edemeden sayfalar kendi kendine çevrilmeye başladı ve bomboş bir sayfada resim beliriverdi. Resimde el ve ayakları duvara zincirle bağlanmış. Üstü başı kan içinde, yüzü kandan tanınmayan üstü olmayan yüzü kandan tanınmayan bir adam belirdi.

 

Ardından sayfanın en üstünde yıl : 639 tarihi belirdi. Ben daha bunu aşamadan sayfa bir kez daha kendi kendine çevrildi. Boş sayfada kendiliğinden bir yazı belirdi. Gözlerimi kısarak yazıyı okumaya başladım.

 

Kimse dokunamaz geçmişin akışına

 

Zaman kıran umursamadı,başladı bozmaya

 

İlk hedefi Kürşad olacak

 

Öldürmeye kalkışacak Türklerin son umudunu

 

İlk görevin budur zamanın kızı

 

Kurtar kürşadı zaman kıran bulmadan

 

Geçmişin akışı bozulur bu ayaklanma olmadan

 

Yardımcı olacaktır sana kitap: zaman kıran

 

O an ruhumun bedenimden çekildiğini hissettim. Yer ayağımdan kaymaya başladı. Karnımda sebebini bilmediğim bir ağrı belirdi. Ve sanki üzerimden birşeyler boşaldı. Gözlerim yavaş yavaş kapandı ve ben bir bilinmezliğe daha yola çıktım.

 

⏳⏳⏳

 

 

 

( Geçmiş,yıl 639)

 

Soğuk tüm bedenime etki ediyordu ve karanlık dört bir tarafımı sarmıştı. Gözlerimi aralladığımda kendimi suyun içinde buldum. Bir an boğulacak gibi hissettim. Oksijene ihtiyacım vardı. Yüzeye doğru yüzmeye başladım. Yüzeye çıkar çıkmaz elimi kuyunun duvarına yasladım ve kendimi kuyudan dışarıya attım. Kavuştuğum oksijen ile düzensiz nefes alıp vermeye başladım. Sonunda düzgün nefes alıp vermeye başladığımda kafamı hafifçe kaldırdım. Karşımda iki tane yapılı erkek vardı.

 

Lan! Onlar ellerindeki yayı bana mı doğrultuyorlardı! İşte şimdi sıçtın Karmen! Adamlar bana karşı yaylarını çekmişti ve hedeflerinde ben vardım! Ellerimi havaya kaldırdım ve 'ben masumum' der gibi baktım. "Durun beyler anlaşabiliriz, sonuçta hepimiz kardeşiz. Zorba olmayın kanka olun hem ne gerek var şiddete. Ne bu şiddet bu celal!" Adam sesini yükselterek "kes sesini!" Diye bağırdı. Diğer adam "kimsin sen?" Diye sordu. Çok haklı bir soru Karmen. Derin bir nefes verdim. "Türküm ben, elhamdülillah Müslümanım kısacası düşman müşman değilim"

 

Adamlar bir süre birbirlerine baktı. Ardından ise yaylarını indirdiler. Yine de şüpheli bakışları üstümdeydi. "Kuyuda ne işin vardı?" Evet Karmen! Atabiliyorsan at bakalım yalanını! Yalan söyleyebilirsen söyle Karmen cabbar. "Şimdi şöyle ben kuyudan su çekerken biri de beni itmesin mi? Ben de kuyuya düşmeyeyim mi? Bir çıktım aaa! Silahlı koca koca adamlar" adamlardan biri şüpheli bakışlarını üzerimden çekmeden "yani kuyuya düştün kendi canın üstüne yemin et" çarpılacaksın Karmen! şaşkınca "yemin" dedim.

 

Sen bu hallere düşecek kadın mıydın Karmen?

 

Adamın şüphesi gram eksilmemişti. "Hangi ailedensin?" Sen niye işin içine benim annem ve babamı katıyorsun ya! Yüzüme hüzünlü bir ifade yerleştirdim yalandan. "Çinliler annem ve babamı öldürdü" külliyen yalan abicim.

 

Adamlar aileni sordu Karmen!

 

Adamların da bakışlarına hüzün çökmüştü. "Seni anlıyoruz bizim de ailemizi esir aldılar" vay kansız piçler! Yalandan bir şekilde ağlamaya başladım çünkü bu beylerden başka türlü kurtulamayacaktım. "Benim annem ve babam ölmüş siz beni sorguya çekiyorsunuz!" Aferin Karmen kızım! Böyle dramdan ve damardan gir! Adam tam dudaklarını arallamıştı ki ağlayarak koşmaya başladım. Ağlayışım tamamen yalandan ibaretti. Adamları atlattığımı fark edince sahte göz yaşlarımı sildim.

 

Adamları atlattığıma göre asıl konuya geçebilirdik. Ben Neredeydim? Burası neresiydi?! Ve benim burada ne işim vardı?! Gözlerimi sımsıkı kapattım ve olayları hatırlamaya çalıştım. Tüm olaylar gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Lan! ZAMAN KIRAN KİTABI! kitap neredeydi? Üzerimdeki kıyafetlere baktığımda dudaklarımdan şaşkın bir nida döküldü. Üzerimde o kadar saçma bir kıyafet vardı ki sanırsın ki yüzlerce yıl geriye gitmişsin. Loading... Bir dakika.... Ok? Yay? Hatun? Üzerimdeki saçma kıyafet? O adamların kıyafetleri? Siktir! Ciddi ciddi z

amanda yolculuk yapmıştım.

 

 

******

 

Oy verip yorum yapmayı unutmayın...

 

      

          

 

   

 

   

 

Loading...
0%