Yeni Üyelik
5.
Bölüm

(5) İZLER KALIR

@moonpiece.24

İyi okumalar...

 

***

 

Okul bana göre daima bir saçmalıktan ibaretti. Çocukken sırf okula gitmemek için daima sorun çıkardım. 1.sınıfa başlar başlamaz sınıfta anneme sarılarak ağladığımı hatırlıyorum. Belki de olanları önceden hissetiğim içindi o ağlayışım. Okulu hiçbir zaman sevmemiştim. Bana göre en samimiyetsiz ortam okuldu. Öğretmenler daima zeki ve çalışkan öğrenciyi severdi.

 

Öğrenciler daima gurup halinde takılır ve bir diğerini dışlardı. Okul zorbalıklar yuvasıydı. En kötüsü de size onca halt olurken siz ağızınızı dahi açamazdınız. Ve tüm bunlara rağmen aileniz sizi zorla gönderirdi. Davranışlarından dolayı öğretmenler beni saygısız ve şımarık görüp daima ceza vermişlerdi. Öğrenciler daima beni dışlamış,dedikodularımı yapmış ve zorbalık yapmışlardı.

 

Tek sorun bunlarda değildi. Dersleri kolay kolay anlayamazdım. Anlamak da istemezdim zaten. 16 yılımı okul denen ilet için çok çabuk tüketmek istemiyordum. Bana göre şu an yaşanmalıydı ve ben şu anda o aptal dersleri işleyip,aptal öğretmenlere,aptal öğrencilere katılmak zorunda değildim. Okulu hiç sevmedim ve asla da sevmeyecektim. Ama maalesef sevmemek yetmiyordu. Bunu beni zorla arabaya atıp okula kaçıran Kutay kanıtlamıştı. Yolcu koltuğunda kollarımı göğsümde bağlamış ve dudağımı büzmüş ofluyordum. O okula her şekilde gideceksin Karmen.

 

Yalvaran gözlerle kutay'ya baktım. "Kutay gitmesem olmaz mı?" Kutay dikiz aynasından bana en ters bakışını attı. "Fatma hanım sizi okula ulaştırmam konusunda emir verdi?" Bu ihtiyar senin hayatının her alanında karşına çıkacak Karmen. Demedi deme. Bir kaşımı kaldırdım. "O yaşlı bunak ne oluyor da benim yerime karar veriyor?" Kutay bıkkın bir nefes verdi. "Anneanneniz olarak" boşuna çabalama Karmen okuldan kaçış yok. Bakışlarımı yola çevirdim. Okula gidip insanların o bakışlarına mağruz kalmak istemiyordum.

 

Ne annen ne de anneannen bizi hiç anlamıyor Karmen.

 

Arabayla ilerlerken bir erkeğin yan yana yürüyen iki kızdan sarışın olanının çantasını alıp kaçmaya başladığını gördüm. "Kutay! Arabayı durdur!"

 

"Ne?!" Kutay afalamış bir şekilde bana bakıyordu. Dişlerimin arasından "bir kere daha söylemicem arabayı durdur!" Kutay gözlerimdeki kararlılığı gördüğü için homurdanarak arabayı durdurdu. Kendimden beklemediğim bir atiklikle kutay'ın üzerine atladım ve belinden silahını aldığım gibi kendimi dışarı attım.

 

Arabadan dışarı çıkar çıkmaz turbo hız modunu aktif ettim ve hırsızın peşinden koşmaya başladım. Silahın ağırlığını fazlasıyla hissediyordum. İnşallah bu yolun sonunda katil olmazdım. Hapse girmek için daha çok gençtim. Hızımı daha da artırdım. Biz şuan ne yapıyoruz Karmen? Bana bir anda ne olduğunu anlamamıştım. Hırsızı görür görmez iç sesim yakala onu emrini vermişti.

 

İftira atma Karmen! Ben ne zaman öyle bir şey dedim.

 

Dedin işte bir ara ortaya girme iç ses. Hem ne demiş atalarımız kusuru ört. Sen ise sanki kusurlarımı dökmek için varsın iç ses. Lan ben senim gerizekalı. İç sesimin her şekilde haklı olduğunu anlayınca onunla olan konuşmamı bitirdim ve hırsıza odaklandım. Hırsız başka bir sokağa geçince ben de kestirme yola saptım. Birkaç dakika sonra hırsızın yolunu kesmiştim. Hırsız benimle karşı karşıya gelince cebinden bir bıçak çıkardı. O daha bana hamle yapmadan silahı kaldırdım ve onu bacağından vurdum.

 

Bunun üzerine bıçağı öfke ile yüzüme doğru fırlattı. İyi haber gözüme saplanmadı. Kötü haber bıçak yanağımı çizdi ve şuan yanağımda bir kanama var. Adam tam dikkatimi dağıtmayı fırsat bilmiş bana yumruk atacaktı ki birden bire yere yığıldı. O an sırtından oluk oluk kan aktığını gördüm. Şaşkın bir şekilde kafamı kaldırdığımda karşımda Kutay ve o iki kızı gördüm. Hırsızı sırtından o vurmuş olmalıydı.

 

Kutay endişe ile bana bakıyordu. Elindeki silahı yere fırlattı ve koşarak yanıma geldi. Tam dibimde durduğunda göğsüne kadar geldiğimi fark ettim. Kutay yüzümü avuçlarının arasına aldı. Gözleri yüzümün her yerinde gezindi ardından yanağımda durdu. Dişlerini sertçe sıktığını kasılan çenesinden anlamıştım. "O oruspu çocuğunu bir güzel benzetecektim!" Gözlerimi büyüterek ona baktım. Benim yanımda küfür ettiğini anlayınca "siktir! Sizin yanınızda küfrettim!" Diyip dilini ısırınca istemsizce kahkaha attım.

 

Küfür ettiğini farkedince tekrardan küfreden tek insan kutay ayaz karamandı.

 

Aramızda çok az bir mesafe vardı. Kutay bunu fark eder etmez yutkundu ve anında aramızda üç adım bırakarak geriledi. "Özür dilerim efendim" herhangi bir şey demedim ve kızlara baktım. Çantası çalınan sarışındı. Sarı saçları dalgalı bir şekilde sırtının yarısına kadar uzanıyordu. Mavi gözleri okyanusu andırıyordu. Boyu benden daha uzundu. 1.80 diyebilirdim. Tüm kıyafetleri baştan aşağıya pembe ve tonlarındaydı. Pembe diz üstü etek,pembe bluz, pembe çanta,pembe topuklu ayakkabı, pembe ruj, ve hatta pembe toka.

 

Bu kız kustuğunda da pembe kusuyordur kesin Karmen.

 

Yanındaki kıza döndüğümde o da beni inceliyordu. Boyu hem benden hem de sarışın kızdan oldukça kısaydı. 1.60 ya da 1.50 diyebilirdim. Kızıl saçları küt bir şekilde omuzlarına kadar kesilmişti. Yeşil gözleri bana merak ve hayranlıkla bakıyordu. Kıyafet tarzı arkadaşına oranla daha zıttı. Sarışın şık giyinir iken o sportif giyinmişti. Üzerinde siyah bir eşofman ve üstü vardı. Baştan aşağıya siyahtı. Onları yan yana görünce bir an azrail ve meleğe benzettim.

 

"Siz melek ve azrail misiniz?" Kızıl saçlı olan göz devirdi. "Birincisi azrail de bir melek ikincisi adımı bilemedin ben gizem" sarışın olan da heyecanla gülümsedi. "benim ismimi de bilemedin ben de saye" kafamı anladığımı belirtir bir şekilde salladım. "Ben de Karmen" gizem yüzünü buruşturdu. "Memnun oldum kar" bir kaşım havaya kalktı. "adım Karmen"

 

"Biliyorum az önce söyledin"

 

"O zaman neden kar dedin?" Omuz silkti. "Bence kar daha çok yakışıyor" kafamı olumlu anlamda salladım. Onlarla tartışacak ya da uğraşacak değildim. Nasılsa bir daha karşı karşıya gelmeyecektik.

 

⏳⏳⏳

 

Hayat cidden oyunlarla ve tesadüflerle doluydu. Bunu bir kez daha anlamıştım. Şaşkınlıkla iki sıra ömüme bakıyordum. Gizem ve saye ile aynı amfibideydik. Ben onlara şaşkınlıkla bakarken saye gülerek bana el salladı gizem ise beni görmezden gelmeyi seçti. Aslında gizemin beni görmezden gelmesi umrumda bile değildi.

 

Bu kadar tesadüf bizim için çok fazla Karmen.

 

Birden bire omzuma atılan kol ile bakışlarımı yanımda oturan erkeğe çevirdim. Kumral kıvırcık saçları taranmamıştı. Ela gözleri ise bana 'help me!' der gibi bakıyordu. Gözlerimi kısarak ona baktım. "Ne halt yiyorsun?" Çocuk bu dediğime yüksek bir kahkaha atınca ona deli görmüş gibi baktım. "Alemsin Özge!" Özge kim Karmen? Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. "Adın ne?" Gayet rahat bir şekilde "Kayra" dedi. Kafamı anladığımı belirtir gibi salladım. "Peki Kayra kafan mı güzel?" Bu sefer diğerinin aksine samimi bir kahkaha attı. Ardından kulağıma eğilerek fısıldadı.

 

"İlerideki sırada benim eski sevgilim var onu kıskandırmaya çalışıyorum. Yardım et ve çaktırma." Öndeki sıraya baktığımda gizem ile göz göze geldim. Gizem beni her an öldürebilirmiş gibi bakıyordu. Eks sevgilisi gizem miş Karmen. "Ergen misin?" Bunu ciddi ciddi sormuştum. Bir kahkaha daha attı. "Karşılığında ne istersen yaparım" Munzur bir şekilde sırıtım. "Ne istersem mi?" Kulağıma eğildi ve kısık bir sesle fısıldadı. "Ne istersen" gülümsedim. Ama gülümseyişim samimiyetten oldukça uzaktı. "Ne istersem yapmaz isen seni paralarım" diye fısıldayıp rol gereği yüksek sesli bir kahkaha attım.

 

⏳⏳⏳

 

Sonunda bugünkü maceram sona ermiş ve okul bitmişti. Rahat bir nefes verirken çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Yalvarırım bu gün sorunsuz bitsin Karmen! Hiçbir sorun olmadan bitireceğime emindim. Alt tarafı ne olabilirdi ki?

 

"Hey! Kaltak! Daha ödenecek bir hesabımız var!" Hani birşey olmazdı, senin ağzının ayarına tüküreyim Karmen. Gergin bir nefes verdim. Maalesef hayranlarım bitmiyordu. Yavaşça arkama döndüğümde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Çünkü bana bağıran adam bu sabah yakaladığım hırsızdı. Arkasında ise yirmi kişilik bir ordu vardı. Amacı neydi okulu fethetmek falan mı? "Yuh! Çüş! Oha! Bir kişiye yirmi kişi nedir amına koyayım!?"

 

Nerede adalet hakim bey!

 

Hırsız özgüvenli bir şekilde bana doğru bir adım attı. "Ne bekliyordun bu mevzunun bu kadar çabuk kapanmasını mı?" Kafamı olumlu anlamda salladım ve sevimli bir şekilde gülümsedim. "Aslında öyle olmasını beklerdim" hırsız eğlenen bir ifade ile "çok beklersin" başımı omzuma doğru eğdim. "Yoo en az 49 saniye falan" hırsız bana sanki uzaylılar gerçek demişim gibi bakıyordu.

 

En son gördüğün tiktok videosundan sonra uzaylılar gerçek diye bağıran sen değildin karmen.

 

"Sen deli misin?" Bunu fazlasıyla ciddi bir sesle söylemişti. Rahat bir şekilde "tımarhanede olmadığıma göre deli değilim" çenem ile arkasındaki mini orduyu gösterdim. "Ama sen Karmen ışığa bulaşacak kadar kafayı sıyırmışsın belli" yüksek bir kahkaha attı. "Sen kendini ne zannediyorsun?" Gülümsedim. "Ben kendimi birşey sanmıyorum çünkü hiçbir şey yapmadan da çok şeyim"

 

"Saldırın" duyduğum cümle ile yüzüme gelen yumruk bir oldu. Çeneme gelen yumruk ile çenemin yerinden çıktığına emindim. Ağzımda metalik bir tat aldım. Dudaklarımdan kan sızdı. Sinir ile karşımdaki adama baktım. "ULAN BEN ŞİMDİ SİZİN YEDİ CEDDİNİZİ SİKMEZ MİYİM!" Diye bağırdım. Ardından "ALLAH!" diye bağırarak karşımdaki adamın önce gözüne yumruk attım ardından da malum yerine dizimi geçirerek yere serilmesini sağladım. Belinden silahını çıkarıp karşıma geçen ilk üç kişiyi karnından ve göğsünden vurdum. Ben senin sıkacağın kurşunun ayarına tüküreyim Karmen!

 

Nefis müdafaa hakim bey! Yoksa katil değilim!

 

Birden bire elimdeki silah sert bir şekilde elimden alındı ve onla sert bir şekilde alnıma vuruldu. Alnım bir kez daha kanamaya başladı. Ben daha bunu aşamazken biri saçımdan sert bir şekilde tutuğu gibi yere fırlattı. Ardından iki kişi beni tekmelemeye başladı. Biri sırtıma vurdu diğeri ise karnıma. O an yerde iki büklüm oldum. Vücuduma ağır darbeler gelmeye başladı. Karşılık vermeye çalışırsam daha beter olacağını bileceğimden gözlerimi kapadım ve içimden ağlayarak bu şiddetin bitmesini bekledim.

 

Kaç saat yerde öyle iki büklüm dayak yedim bilmiyorum ama berbat halde olduğumu biliyorum. Gözlerim morarmış,saçım dağılmış,dudağım patlamış,alnım kanamış, ve burnum kanamıştı. Malum yerimde de ağır bir acı vardı. Bu da yetmezmiş gibi kan kusmaya başlamıştım. Ölecek miyiz Karmen? Saatlerce dayak yemiştim ama bir gözyaşı bile dökmemiştim. Çünkü bana ne yaşatılırsa yaşatılsın ben yalnız ağlardım. Bilincim yavaş yavaş benden kaymaya başladı. Her yerimde şiddetli bir ağrı vardı.

 

Canım acıyordu hem de çok fazla. O an "anne" diye inledim. Doğduğumuz andan itibaren her insan en kötü şeyde anne derdi. Ben de anne diyerek inlemiştim. Senin annen öldü Karmen. "Anne" kendine bunu yapma Karmen. Acı denen şey yavaş yavaş benden uzaklaşmaya başlamıştı. Artık tüm vücudumu hissetmiyordum.

 

Ağlama Karmen. Güçlü kal Karmen. Bitene kadar sus Karmen. Pes etme Karmen.

 

Ama göz kapaklarım çoktan yenilgiyi kabul etmiş ve kapanmıştı. Belki de bayılmıştım. Bilmiyorum. Ama vücudumdaki izlerin zor geçeceğini biliyordum. Çünkü izler kalırdı.

 

⏳⏳⏳

 

Gözlerimi zorlukla açtığımda kendimi koltukta yatarken buldum. Uzun süre tavana bakıp olanları sorguladım. Ne oldu bize Karmen? Olanları hatırlamak için ekstra bir çaba verdim. En son o hırsızla karşılaşmıştık ve o kansız yirmi kişilik bir orduyla bir kadını dövmüştü. Çünkü beni tek başına yenemeyeceğini biliyordu şerefsiz piç. "Uyanmışsın" duyduğum sesle gözlerim sonuna kadar açıldı. Yok artık Karmen! "Senin burada ne işin var?" Yanlış soru Karmen. "Benim burada ne işim var?" Diyerek soruyu düzeltim.

 

Karşımda saye bulunuyordu. Bakışlarımı öbür koltuğa çevirince Kutay,gizem,Kayra ve bir erkeğin daha oturarak beni izlediğini gördüm. "Sizin ne işiniz var burada?" Adını bilmediğim çocuk gözlerini devirdi. "Sen orada bir güzel benzetilirken seni biz kurtardık hala yaranamıyoruz" dedi. Kaşlarımı çattım. "Sen kimsin?" Çocuk sırıtı. "Ben Aker sen de Karmen" Kutay en sonunda sert ve endişeli sesiyle konuşmamızı böldü. "İyi misin?" Yüzüme baktıkça çenesi kasılıyordu. İçten içe kendini suçluyordu belli ki beni koruyamadığı için.

 

"İyiyim" bu dediğim ile herkes bana inanmayan gözlerle baktılar. Derin bir nefes verdim. "Her yerim sızlıyor sadece ama iyiyim" deyip koltuktan kalktım. Yalnız başıma kalmak istiyordum. "Lavabo nerede?" Gizem bana acıyan gözlerle bakıyordu ve bu bakışlar benim fazlasıyla canımı sıkmıştı. "Üst katta koridordaki en son kapı" başımı anladığımı belirtir bir şekilde salladım ve koşarak merdivenlere yöneldim.

 

Her adımımda her yerim sızlıyordu ama yanlız kalmam acımdan daha önemliydi. Kendimi lavabonun içerisine atar atmaz kapıyı kilitledim ve sırtımı kapıya dayayarak ağlamaya başladım. Ağladım çünkü insanın canı yanarsa ağlardı. Ağladım çünkü her yerim sızlıyordu. Ağladım çünkü yüzüm yanıyordu. Ağladım çünkü boğazımda sanki bir yumru vardı. Göz ucuyla aynaya baktığımda durumum pek de iç açıcı değildi. Saçlarım dağılmış,dudağım patlamış,alnımda bir yara vardı,kaşım patlamış ve gözümde bir morluk oluşmuştu. Aynı morluk çenemde ve yanağımda da vardı.

 

Sırtım ve karnım yediğim tekmelerden dolayı morarmıştı. Boğazımda el izi vardı. Sanki biri beni boğmaya kalkmıştı. Yaşadıklarımın izi kalmıştı. Gözyaşlarımı sertçe sildim ve aynadaki karmen'e baktım. "İyisin Karmen, iyiyiz" elimi kalbime koydum ve derin bir nefes aldım. "Her şey yolunda ve güvendeyiz. Geçti,geçti,geçti" kendimi iyi olduğuma ikna ettiğimde lavabodan çıktım. İnsanlar daima başkalarına iyi olduğunu kanıtlama derdindeydi. Oysa kendimize ve içimizdeki savaşçıya kanıtlamalıydık.

 

Eğer biz güçsüz olursak içimizdeki savaşçı da güçsüz olurdu. Eğer biz hayatta kaybedersek içimizdeki savaşçı da kaybederdi. İşte bu yüzden elinizi kalbinize koyun ve içinizdeki o savaşçıyı hissedin. Ve o savaşçıyı ikna edin. "her şey yolunda,güvendeyiz,iyisin,iyiyiz,geçti"diyin. Unutmayın siz nasılsanız içinizdeki savaşçı da öyledir. Siz ne derseniz içinizdeki savaşçı da öyle olur. Bu yüzden hepimiz kendimizi iyi olduğumuza ikna edelim.

 

Çünkü biz kendimizi neye ikna edersek içimizdeki savaşçı da o olurdu.

 

Lavabodan çıktım ve salona geri geldiğimde diğerleri koyu bir sohbete girmişlerdi. Önlerinde birer kadeh vardı. "Bana da bir bardak doldurun" Aker gülümseyerek bana da bir bardak doldurdu. Bu akşam buna en çok ihtiyacı olan bendim. Kimin evindeydim ne oluyordu umrumda bile değildi. "Aker tam olarak kim?" Kayra utançla "benim kuzenim maalesef" dedi. Belli ki kuzeninden utanıyordu. Kuzeni her ne halt yemişse. Kadehten bir yudum aldım. İlk defa içtiğim için boğazımdan yakıcı bir sıcaklık geçti.

 

Tadı oldukça acıydı. Sonraki yudumlarda daha rahat içmeye başladım. Kadeh bana artık şölen sunuyordu acı değil. Kaç bardak içtim bilmiyorum ama başım fazlası ile dönmeye başladı. Her yer dönüyordu ve gözlerim kararıyordu. Kutay'ın bakışlarına tekrardan endişe oturdu. Korumam olmasa bana aşık olduğunu söyleyecektim resmen. Hiç kimseyi duymuyordum. Tamamen kendi dünyamdaydım. Yer sanki ayaklarımın altından kayıyor. "Aker?" Sesim fazlası ile kısık çıkıyordu.

 

"Efendim" bana verdiği kadehten dolayı kendine sövmek ister gibi çıkmıştı sesi. "bu ev neden dönüyor" kime ait olduğunu seçemediğim bir kız sesi "ev dönmüyor ki" kafamı inatla iki yana salladım. "dönüyor" Kutay derin bir nefes verdi. "Karmen dönüyor diyorsa dönüyor ondan iyi mi bileceksiniz?!"dedi sert sesiyle. Zafer ile gülümsedim. "Duydunuz mu? Aferin Kutay artık en sevdiğim korumamsın" ardından yüksek bir kahkaha attım. Dudağımda ki yaradan dolayı gülüşüm kesildi ve inledim. "Korumamsın ama beni korumadın"

 

Küs olduğu arkadaşlarını annesine şikayet eden küçük bir çocuk gibi yüzümdeki yaraları gösterdim. "Bak bana yumruk attılar bana tekme attılar" sesim titremişti. Her an ağlamaya hazır bir durumdaydım. Dudaklarım da sesim gibi titriyordu. "Biliyor musun benim annem de öldü" bunu demem ile gizem içtiği içkiyi püskürtü. Kayra yüksek seste bir küfür savurdu. "Benim annem öldü ama ben annemin yasını bile tuttamadan kendimi öldü bildiğim anneannemin yanında buldum"

 

ağlama Karmen kendin dışında başka kimsenin yanında ağlama.

 

İç sesime ilk defa karşı geldim ve yanağımdan bir göz yaşı süzüldü. "Ben daha annemin yasını bile tutamadım." Derin bir iç çektim. "Ben annemin mezarının yerini bile bilmiyorum" burnumu çektim. Gözümdeki yaşları bir kez daha sildim. "Hayatım hiç de yolunda değil ve okuldan nefret ediyorum, çok ta çirkinim" Kutay anında "hiç de bile çok güzelsin" diyince Kayra,Aker ve saye "ooooo!" Diye bağırdı. Ben ise utançla sırtımı koltuğa yasladım ve bakışlarımı kaçırdım. Yanaklarım maalesef kızarmıştı.

 

Neler oluyor Karmen!

 

Kutay hınzır bir sesle "utandım mı sen?" Diye sordu. Bakışlarımı anında ona çevirdim. Utanmak ve sen mi? Alay ediyor olmalı senle karmen. "Ben mi? Utanmak mı? Ne münasebet! Utanma duygusunu evlatlıktan red edip yüzsüzlüğü aldım. Yüzsüz hayırsız bir evlat olduğundan tüm varlığımı bencilliğe bıraktım ama arsızllık da iyi bir varis, gevezelik de bu aralar gözüme girmiyor değil. İhanet size çektiğinden onu evlatlıktan ve mirastan ret ettim. Sonuç: taht kavgasını gururum kazandı" herkes bana kafası karışmış bir şekilde baktı.

 

Kayra şaşkınlıkla "sen her konuştuğunda aklım bulanıyor" dedi.

 

"Çünkü aklın yok!"Gizem gözlerini devirdi. "Senin dilin çok mu uzadı?" Dudaklarımı üzgün bir şekilde büzdüm. "Keşke uzasa ne güzel burnuma dokundururdum." Saye korkmuş bir şekilde bana bakarak gizemin kolunu tutu. "Çok garip hayallerin var" gururlu bir şekilde sırıtım. "hayaller benden sorulur!"

 

"Lütfen sus Karmen!" Bunu diyen kutaydı. Ona dilimi çıkardım. Başını iki yana salladı ve "çocuk" diye mırıldandı. "Kimse beni susturamaz" Kutay boğuk sesiyle "susmaz isen öperim!" Dedi. Neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe Karmen. "Nah! Yaparsın mal kafa!" Kutay sert bir nefes verdi ve birden bire yanağımdan öptü. O an şok içinde durdum. Yerimde kaskatı kesildim. İşler hiç iyi bir yere gitmiyor Karmen. "Ne yaptın?" Soruyu sorarken donmuş bir haldeydim. "Susturma düğmeni buldum" yüksek seste bir kahkaha attım. "Pek bir işe yaramadı çünkü ben hala konuşuyorum"

 

"Bir daha öperim"

 

"Kafanı kırarım! Ve seni kovarım!"

 

"Birincisi kırılacak bir kafa bırakmadın! İkincisi ise beni sadece Fatma hanım kovabilir" sanki çok komik birşeymiş gibi diğerleri gülmeye başladı. Bakışlarımı kıstım. "Gerizekalı olduğunu kabuk ediyorsun yani?" Bu esnada kutay'ın telefonu çaldı ve ayağa kalktı. Yine de bana bir cevap vermeden duramadı. "Hayır sadece senin gibi bir cahille uğraşmaktan yoruldum" diyip evden çıktı.

 

Büyük ihtimal anneannem aramıştı. Çantamdan yükselen mavi ışın ile çantamı açtım ve zaman kıran kitabını çıkardım. Gizem şok içinde "ışıklı kitap mı icat edilmiş?" Diye sordu. Ona herhangi bir cevap vermedim. Sayfalar kendi kendine çevrildi ve bir resim yavaş yavaş çizildi kendi kendine. Aker "BİSMİLLAH!"diye bağırdı. Kayra ise korkuyla "BU KIZIN BÜYÜCÜ OLDUĞUNU BİLİYORDUM!" diye bağırdı. Hiçbir tepki vermedim. Resimde bir masanın etrafında oturan Bizans askerleri vardı. Önlerinde ise bir kağıt ve kağıdın üzerinde turan taktiği yazıyordu.

 

En üstte ise yine bir tarih belirdi. 26 ağustos 1071 bir sayfa daha belirdi ve yine şiir şeklinde o yazılar belirdi. Gizem ve diğerleri de merakla kitaba bakıyordu. Normalde asla onların yanında bu kitabı göstermezdim ama alkol kafamı fazlası ile karıştırmıştı.

 

Zaman kıran malazgirti tekrardan yazdı

 

Türklerin arasına karışan casuslar yakalanmalı.

 

Alparslan şehadet getirdi.

 

Türkler savaşı kaybetti.

 

Sen zaman kıran tekrardan yaz malazgirti.

 

Düzelt şu tarihi

 

Zaman kırılmadan ,vakit dolmadan

 

1071 Malazgirt bekliyor seni...

 

Ruhum sanki bedenimden ayrılıyormuş gibi hissettim. Ne kadar dirensem de gözlerim savaşı kaybetmiş ve teslim olmuşlardı. Gizem,Aker,saye ve Kayra gibi benim de gözlerim kapandı ve bayıldım. Diğerleri bilmiyordu ama ben içten içe biliyordum.

 

Yeniden zamanda yolculuk yapacağız Karmen.

 

****

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...

Loading...
0%