Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3) Güvenin Sınavı

@moonwien

 

 

Tapınağın içinden gelen bu figür bizi bekliyordu. Buz gibi ses, atmosferi daha da kasvetli hale getirmişti. Arda’yla kısa bir bakıştık ve sanki ikimiz de aynı şeyi hissediyorduk: Bu iş sandığımızdan daha ciddi ve tehlikeliydi. Adımlarımız ağırlaştı, ama geri çekilme gibi bir şansımız yoktu. Lysander, bu dünyada karşılaşacağımız ilk sınavın “güven” olduğunu söylemişti, ama bundan tam olarak ne kastettiğini hâlâ anlayamamıştık.

 

 

Karanlık figür bir adım ileri çıkıp yüzünü tamamen ortaya çıkardı. İnce, solgun bir yüze sahipti, gözleri neredeyse derin karanlık kuyular gibiydi. Elinde tuhaf bir asayla bize doğru ilerledi. "Güven… yalnızca birbirinizle değil, kendinizle de sınanacaksınız," dedi ve tapınağın kapıları büyük bir gürültüyle kapandı.

 

 

Kalbim hızlanmıştı. Etrafımızdaki hava adeta ağırlaşmış, içimi korku kaplamıştı. “Bu sınavda ne yapmamız gerekiyor?” diye sordum, sesi titreyerek.

 

 

Karanlık figür hiçbir şey söylemeden bir anda kayboldu ve zemin altında açılan iki ayrı yol ortaya çıktı. Biri aydınlık, diğeri ise neredeyse zifiri karanlıktı. “Güven sınavı burada başlıyor,” diye yankılandı o buz gibi ses yeniden. "İkiniz farklı yollara gitmek zorundasınız. Birbirinize güvenip tekrar buluşabilecek misiniz?"

 

 

Arda’yla göz göze geldik. “Beraber gitmeyecek miyiz?” dedim şaşkınlıkla. Ama içimde bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyordum. Bizi ayırmaya çalışıyorlardı.

 

 

Arda her zamanki rahat tavrını takınmıştı. “Güzel bir meydan okuma gibi, değil mi Serra? Güven meselesi işte bu!” dedi. Ama onun bu tavrının altında gergin olduğunu da anlayabiliyordum.

 

 

“Beraber olmazsa… ya birbirimizi kaybedersek?” diye sordum. Gerçekten endişeleniyordum. O zamana kadar Arda’nın yanımda olması bana güven vermişti, ama onsuz bu tuhaf dünyada ne yapardım bilmiyordum.

 

 

“Merak etme,” dedi sakin bir sesle. "Birbirimizi buluruz. Ayrıca... ben seni bırakmam."

 

 

Bu sözleri duyduğumda içimde bir sıcaklık belirdi. Kendisinden emin oluşu bana da güç veriyordu. Derin bir nefes aldım ve başımı salladım. "Tamam, o zaman... görüşürüz," dedim, ama içten içe hâlâ tereddütlüydüm.

 

 

Yollarımız ayrıldı. Ben karanlık yola doğru ilerlerken Arda aydınlık olanı seçmişti. Her adımda, sanki etrafımdaki karanlık daha da büyüyor, içimde bir şeyler beni geri döndürmeye çalışıyordu. Yalnızdım ve Arda’nın sesi artık kulağımda yankılanmıyordu.

 

 

İlerlerken birden, geçmişe ait anılar kafamda canlanmaya başladı. İlk karşılaştığımız an, bana olan güvenini hissettirdiği her küçük anı… Ve şimdi, bu sınavda yalnızdım. Ama onun beni bulacağına dair bir inancım vardı. Arda’ya güveniyordum, fakat daha da önemlisi, kendime güvenmek zorundaydım.

 

 

Birden, önümde bir ışık belirdi. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Bu ışık... Arda’ya mı aitti?

 

 

Tam ışığa doğru ilerlerken, yol bir anda kayboldu ve boşluğa düştüm. İçimde büyük bir korku vardı ama Arda’nın sözleri aklımda yankılandı: “Birbirimizi buluruz. Ben seni bırakmam.”

 

 

Ve tam o an… kendimi güçlü bir kolun beni tuttuğunu hissettim. Arda'nın sesi karanlığın içinden yankılandı: “Seni bırakacağımı mı sandın?”

 

 

Gözlerimi açtığımda, onun sıkıca tuttuğu elimi gördüm ve rahat bir nefes aldım. Birlikte bu sınavı aşmıştık, en azından şimdilik.

 

 

Ama bu sadece başlangıçtı.

Loading...
0%