@moonwien
|
Işığa doğru koşarken, etrafımdaki dünya birbiriyle çarpışan renkler ve seslerle dolup taşıyordu. Arda’nın sesi, içimde bir umut ateşi yakıyordu. Koşarken aklımda, birlikte geçirdiğimiz zamanlar ve bu yolculukta birbirimize duyduğumuz güvenin önemi belirdi.
Açılan kapıdan geçtiğimde kendimi başka bir odada buldum. Etrafımda yalnızca karanlık vardı, ama bir an için Arda’yı görebileceğimi umdum. “Arda!” diye bağırdım, sesim yankılanarak geri döndü. Ama yanıt yoktu. Tekrar, “Arda!” dedim, bu sefer daha fazla çaresizlikle.
Bir köşeden bir ışık huzmesi belirdi. Oraya doğru ilerledim. Işığın içinde, Arda’nın silueti belirdi. “Serra, burada!” dedi. Koşarak yanına gittim ve ona sarıldım. “Neredeydin?” diye sordum, sesi hâlâ titreyerek.
“Bilmiyorum,” dedi. “Sadece seni bulmaya çalıştım. Ama burası, zihinlerimizdeki korkularla dolu.” O an, etrafımızda yine karanlık figür belirdi. “Burası, her birinizin en derin korkularıyla yüzleşeceği bir alan,” dedi. “Kendi iç dünyanıza girmeniz gerekiyor.”
“Bunu nasıl yapacağız?” dedim, kaygım artarak. Arda, “Bilmiyorum ama birlikte yapmalıyız,” dedi. “Korkularımızı aşarsak, bu sınavı geçebiliriz.”
Karanlık figür, “İçindeki güçle yüzleşmek zorundasın. Sadece korkularınızı değil, onları aşmak için sahip olduğun cesareti de göreceksiniz,” dedi. Aniden, etrafımızda birçok kapı belirdi. Her biri farklı bir ışık ve karanlıkla kaplıydı.
“Her kapı, farklı bir korkunun temsilcisi,” diye ekledi figür. “Hangisine gireceksiniz?”
Arda’yla birlikte düşünmeye başladık. “Hangi korku bizim için daha ağır?” diye sordum. Onun gözlerinde beliren kararsızlığı gördüm. Birkaç kapıya baktım. Bir kapı, içimdeki en büyük korkuyu temsil ediyordu: yalnız kalmak. Diğer bir kapı ise başarısızlık korkusunu yansıtıyordu.
“Yalnız kalmak,” dedim, “Bunu geçememek beni öldürüyor.” Arda, “Ama yalnız kalma korkusu seni durdurmamalı. Belki de bu kapıdan girmeliyiz,” dedi.
Derin bir nefes alarak, yalnız kalmanın kapısına doğru yöneldik. Kapı açıldığında, içeriye adım attık ve kendimizi başka bir yerde bulduk. Etraf karanlık ve soğuktu, ama bir şeylerin var olduğunu hissedebiliyordum.
“Burada yalnız mıyız?” diye sordum, sesim yankılandı. Aniden, karanlık gölgeler etrafımızı sardı. Korkularım gözlerimde canlandı; yalnızlık, beni sarhoş eden bir melodi gibi etrafımda döndü.
“Serra, beni duyuyor musun?” Arda’nın sesi içimdeki korkunun sesini bastırmaya çalışıyordu. “Yalnız değilsin, buradayım!”
Etrafımdaki karanlık figürler daha da belirginleşti. “Yalnız kalma korkun, seni boğacak!” diye bağırdı biri. “Bu korkunun üstesinden gelemezsen, burada kaybolacaksın!”
“Hayır!” dedim. “Bunu yapamam!” Ama içimdeki korku beni sarıyordu. Arda’nın yanımda olduğu gerçeği, o an sarsıcı bir güç gibi hissediliyordu. “Hayır, yalnız kalmayacağım!” diye bağırdım.
Arda, yanımda güçlü bir duruşla duruyordu. “Beni bırakma!” dedi, elini tutarak. O an, korkunun ve yalnızlığın ortasında birbirimize olan güvenimizi hissettim.
Bir anda etrafımızdaki karanlık gölgeler sönmeye başladı. Arda ve ben el ele tutuşarak, karanlık figürlere karşı birlikte durduk. “Biz birbirimizi bırakmayacağız!” dedik aynı anda.
Karanlık figürler kaybolmaya başladı. O anda, içimdeki korkuların aslında benimle birlikte olduğunu ve onları aşabileceğimi anladım. “Birlikteyiz!” dedim. Korkularım daha da azalmıştı.
Aniden, etrafımızdaki karanlık aydınlanmaya başladı. “Bunu başardınız,” dedi karanlık figür. “Şimdi, kendi korkularınızla yüzleşmekten korkmayın.”
Kapı tekrar belirdi. Bu sefer başka bir kapı. “Başarısızlık korkusuyla yüzleşmelisiniz,” dedi figür. “Ama bu kez yalnız değilsiniz.”
“Geçelim,” dedi Arda. Elimi sıkıca tuttu ve birlikte kapıya doğru ilerledik.
Yeni bir odaya adım attığımızda, etrafımızda bir ayna dizisi belirdi. Her ayna, geçmişteki başarısızlıklarımızı yansıtıyordu. Arda, kendini en büyük başarısızlığıyla karşı karşıya buldu; benim içinse en zor anım, yeteneklerimi sorguladığım zamanlardı.
“Bunu aşmalıyız,” dedim. “Geçmişteki hatalar bizi durduramaz.” Arda, “Bunu birlikte yapacağız,” diye ekledi.
Aynalara doğru yaklaştık. “Hata yapmak insanın doğasında var. Ama bu hataları aşmak, bizi daha güçlü kılar,” dedim.
Yavaşça aynanın içine dokunduğumda, geçmiş anılar gözlerimin önünde canlandı. Başarısız olduğum anlar, ancak onları kabul edip geçmem gerektiğini anladım. “Benim hatalarım beni tanımlamaz,” dedim. Arda da aynaya dokunarak, “Biz güçlü ve birlikteyiz!” dedi.
Aynalar bir anda parçalandı ve etrafımızda bir ışık patlaması yaşandı. Karanlık figür tekrar belirdi. “Geçmişle yüzleşmeyi başardınız. Şimdi, en büyük sınavınıza geçmek üzeresiniz.”
Bizi karşılayan kapı, parlak bir ışıkla açıldı. “Hazır mısınız?” diye sordu figür. İçimde bir merak ve cesaret belirdi. “Evet!” dedik ikimiz birden.
Işığa doğru adım attık ve kendimizi yeni bir dünyada bulduk. Etrafımızda devasa ağaçlar, parlayan çiçekler ve rengarenk hayvanlar vardı. Ama bir şey değişmişti; bu sefer yalnız değildik. Arda’nın yanında olmasının verdiği güvenle, yeni sınavlarımıza hazırdık.
Fakat içimde bir soru vardı: Bu, bizi gerçekten test eden bir yolculuk muydu yoksa yalnızca cesaretimizi sınayan bir oyun muydu? |
0% |