Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm:8

@moonzeze

7 AY SONRA

 

"İvan, Emilio hadi kahvaltıya oğlum."

"Tamam babacığım geliyoruz."

"Evettt kim sucuklu yumurta istiyor bakalım?"

"Ben ben ben!!!"

"Ben ben ben!!!"

"Tamam alın bakalım ikinizde. Güzelce kahvaltınızı yapın yarın okula başlayacaksınız okul eşyalarınızı almaya gideceğiz birazdan."

"Yaşasın okula gideceğiz!!!"

Okula gidecekleri için fazlasıyla mutlu ve heyecanlıydılar geçmişe dönüp baktığımda merak ediyordum acaba ben de onlar gibi heyecanlanmış mıydım? Okulu çok sevmezdim aslında genelde haytalık peşinde koşan bir oğlan çocuğuydum. İkizler de bana benzerse çekeceğim var demekti. Neşeyle kahvaltı yapan ikizlere gülümseyerek bakıyordum. Kahvaltı bittikten sonra ikizler ile kırtasiyeye gitmek için dışarıya çıktık. İkizler hemen bir sağa bir sola koşmaya başladılar bir elimde anahtar kapıyı kilitlemeye çalışıyor diğer elimle ise montumu giymeye çalışıyordum. Aceleyle kapıyı kilitleyip giyemediğim montumu diğer elimin de yardımıyla giydikten sonra anahtarı sağ cebime attım. Bir yandan koşuyor diğer yandan da ikizlere sesleniyordum.

"Hey çocuklar beni de bekleyin!"

Beni duyup sonunda beklemeye karar vermişlerdi. Hemen yanlarına gelip ellerinden tuttum. Eşim ikizleri böyle mutlu görseydi eminim çok mutlu olurdu... Ama giden geri gelmezdi... Biraz daha yürüdükten sonra kırtasiyeye gelmiştik. Kırtasiyeci elinde birkaç balon ve topla dışarıya çıkıyordu. Ikizler birden elimi bırakıp "balonnn!!" Diyerek adama doğru koşmuştu. İlk olarak onlara istedikleri balonu daha sonra da okul için malzemeleri aldıktan sonra gitmeye hazırlanıyordum ki Emilio ve İvan'ın tek çocuklu bir aileyi izlediğini gördüm. Çocuğun annesi oğluna sarılıyor, yanağından öpüyor, saçını okşuyordu. Çocuğa nasıl imrenerek baktıklarını görünce içimde bir şeyler kopmuştu. Bu yaşları anne sevgisine en çok ihtiyaç duydukları yaştı ama anneleri yoktu... Daha fazla üzülmemeleri için dikkatlerini dağıttım.

"Oğlum hadi gidiyoruz."

"Tamam baba."

 

Az önceki neşelerinin söndüğü hallerinden belli oluyordu.

 

"Hey bu haliniz ne neşelenin biraz. Kim pamuk şeker ister?"

"Ben isterim."

"Ben de."

"Merhaba iki şeker lütfen."

"Alın bakalım yakışıklılar."

Belli ki pamuk şeker işe yaramıştı. Birbirlerine bakarak gülüşüyorlardı. Ücreti ödemek için adama döndüm​​​​.

"Ne kadar?"

"Bu seferlik benden olsun."

"Teşekkür ederiz. Sağol"

"Önemli değil. İyi günler."

 

Satıcıya iyi günler dedikten sonra oradan ayrılıp eve geldik. Eşyaları masaya bıraktıktan sonra mutfağa geçip akşam için yemek yapmaya başladım. 4 Günlüğüne izinliydim bu 4 gün dışında ikizleri mecburen yan komşuya bırakıyordum. Aslında bu durum canımı oldukça sıkıyordu ne yapmam gerektiği konusunda kafam karışıktı. Bunca zaman işte patronu idare etmiştim ama adam son zamanlarda yüzüme bile bakmıyor, başkasının hatası olsa bile sinirini benden çıkarıyordu. İzin istediğimde ya beni geçiştiriyor ya da izin istediğime pişman ediyordu. Adam tam bir pislikti.

 

Yemeği yedikten sonra yarın okulları olduğu için çocuklara hadi uyumaya diyecektim ki İvan önce davrandı.

"Baba bu akşam bize annem ile biz küçükken geçirdiğimiz günleri anlatır mısın?"

 

"Ahh... Olur tamam. Ama önce yukarıya çıkıp yatağa geçin. Albümü getireyim ben de."

 

7 ay sonra şimdi bu nereden çıkmıştı? Endişeli bir şekilde çekmecede duran albümü alıp ikizlerin yanına oturdum.

 

"Bakalım... bakın bu sizin doğduğunuz ilk gün. Elleriniz minik minikti o kadar mutluyduk ki siz doğduğunuzda."

"Aaa çok güzel."

Emilio diğer sayfadaki resmi görüp eliyle işaret etti.

"Peki bu ne baba burada ne yapıyorsunuz?"

Bu soru ile yüzüme bir gülümseme yayılmıştı.

"Anneniz ile evlilik yıl dönümümüzde çekildiğimiz bir fotoğraf"

 

Emilio da fotoğrafa bakarak gülümsüyordu.

"Annem bu elbise ile çok güzel olmuş."

"Haklısın Emilio. Bu renk anneme çok yakışmış babam da çok yakışıklı görünüyor."

 

Ivanın iltifatına karşılık saçlarını karıştırdıktan sonra diğer sayfayı çevirdim.

" Bakın bu da sizin ilk doğum gününüz. Ahhaha burada İvan asık suratlı çıkmış. Sana aldığım hediye daha güzel diyip kıskanmıştı."

"Aaa baba peki bu ne ?"

"Doğum gününüzü videoya çekmiştim izlemek ister misiniz?"

"Evetttt! Çok isteriz."

 

....

 

"Evettt işte pasta geldiiii!!!"

 

"Anne paşta çok güzelll!!!"

 

"Canım karıcığım ellerine sağlık pasta çok güzel görünüyor."

 

"Teşekkür ederim mumları yakar mısın kuzularım üflesinler sonra daaaa pasta yiyelimmmm!!!"

 

"Tamam birtanem. Hemen yakıyorum."

 

"Emilio , İvan 1 yaşında!! Üfleyin bakalım."

"Emilio yücün paşta olmuş kkkk."

"Seninki de olmuş kkkk."

Videoyu izlerken gözlerimin dolduğunu hissedince yerimde hareketlendim.

 

"Ooo çocuklar saat geç olmuş devamını sonra izleriz hadi bakalım yataklara."

"Ama babaaaa"

"Hadiii sonra dedim. Uyuyun artık."

 

Videoyu yarıda kesmiştim çünkü saat geç olmuştu hem de içim burkulmuştu. Birlikte ne kadar da mutluyduk. Videoyu izlerken ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Kendimi toparladıktan sonra odama girip yatağa uzandım yorgunluğun ve hüznün ağırlığı çökmüştü üzerime gözlerimi karanlığa kapattım.

...

Güneş yeni yeni ışıklarını göstermeye başlamıştı. Yatakta doğrulup esnedikten sonra elimi yüzümü yıkamak için mutfağa doğru yol aldım. Çocuklar bugün okula başlıyorlar kahvaltıdan sonra onları okula bırakacağım sonra da işe gitmeliyim. Dolabı açıp önünde biraz bakındıktan sonra sesli düşünmeye başlamıştım.

Hmm bir bakalım neler var...

Dolapta yumurta ve peynir bulduktan sonra masaya bardak, ekmek ve çatal koydum. Emilio ve Ivan'ı uyandırmak için yukarıya doğru yöneldim.

 

"Emilio Ivan hadi kalkın oğlum bugün okula gideceksiniz. Kahvaltı yapalım" Sanırım sesim biraz yüksek çıkmıştı ki Emilio birden gözlerini açtı. Ivan hâlâ uyukluyordu.

"Tamam baba kalkıyoruz."

 

"Hadi bakalım güzelce kahvaltınızı yaptıktan sonra sizi okula bırakacağım."

çocukları uyandırdıktan sonra kapıya yöneldim. Okul lafını duydukları gibi yataktan fırlayıp mutfağa koştular. Ben de arkalarından inip tezgaha koyduğum yumurtaları alıp pişirmeye başladım. kahvaltıdan sonra üstlerini giydirip okula gitmek için evden çıktık. Okul forması ile ikisi de çok güzel olmuşlardı.

 

Okula vardığımızda uzun boylu,siyah saçlı bir kadın ikizler ile yaşıt gibi görünen çocuklarla ilgileniyordu. İkizlerle birlikte kadına doğru yürümeye başladık.

" Merhaba siz ikizlerin öğretmeni olmalısınız sanırım."

Kurduğum cümle bir sorudan çok onaylanmayı bekleyen bir cümleydi. Öyle de olmuştu.

"Merhaba beyefendi. Evet ben Daisy Martinez ikizlerin öğretmeniyim."

" Ben de David Twins bunlar da oğullarım Emilio ve Ivan. "

Konuşmamı bitirdikten sonra öğretmen ikizlere bakıp memnun olduğunu söyledikten sonra ellerinden tutup çocuklar ile birlikte sınıfa gitti Ben de daha fazla zaman kaybetmeden okuldan çıkıp işe geldim.

 

"Evett geçin bakalım yerlerinize çocuklar. Bugün sizinle okulda ilk günümüz ben de sizin gibi yeniyim bu okulda. Benim adım Daisy Martines. Hadi bakalım şimdi sıra sizde burada oturan arkadaşınızdan başlayarak kendinizi tanıtın.

 

Herkes kendini tanıttıktan sonra sıra ikizlere gelmişti. Çocukların kimi utangaçlık edip ismini söylememiş kimi de çok atılgan bir şekilde ismini söyleyip öğretmeni ile sohbete bile başlamıştı. Emilio ürkek ve çekingen bir şekilde ayağa kalktı ve kendini tanıttı daha sonra Emilio'nun aksine daha özgüvenli olan İvan kendini tanıttı. Öğretmen derste çocuklara bazı sorular sormuştu. Genel itibariyle eğlendiren komik esprilerin ortaya çıkmasını sağlayan bu sorular herkesin yüzünü güldürmüştü. Hayatın bir çeşit cilvesi olmalıydı. Çocukların okulu sevmesi ve alışması için önce öğretmenini sevmesi gerekiyordu. Öğretmenini sevemediği için okula gitmek istemiyorum diye ağlayan, sebepsiz karın ağrıları olan çocuklar vardı.

...

Öğlen olmuştu çalışmaya ara vermiştik ben de bu arada çocuklar için bir kaç gün daha izin almak için patronun yanına çıktım. Çocuklar daha yeni okula başladılar bu düzene ayak uydurmaları için onlarla ilgilenmem gerekiyordu. Kapıyı çaldıktan sonra içeriden "gel" sesinin üzerine içeri girdim. Yine bir ton laf edecekti ama buna mecburdum.

Patron her zamanki gibi koltuğuna oturmuş ayaklarını da masaya uzatmış elindeki sigarasının dumanını dışarı üflüyordu. Beni görünce keyfinin kaçtığını belli edercesine puflama sesleri çıkarmaya başlamıştı. Görünen o ki yine zorluk çıkaracaktı. Hem konuşmaya başlamak için hem de odadaki sigara kokusunun verdiği rahatsızlıktan dolayı boğazımı temizledim.

"Merhaba abi benim bir kaç gün daha izine ihtiyacım var. Çocuklar okula yeni başladı çocuklarla ilgilenmem gerekiyor.

 

"Bak David bu gidişat iyi değil bir kere izin almaya başlarsan bunu hep yaparsın bu yüzden diyeceğim odur ki bu seferlik tamam ama birdahakine bana izin diye gelme."

"Tamam abi sağol."

Bu iş gerçekten iyi değildi hem çalışmam hem de çocuklarla ilgilenmem gerekiyordu ikisini birden yapabileceğimi sanmıyorum. Umarım bu günleri de atlatırız diye temenni ediyordum. Böyle devam edelim bakalım sonu ne olacak. Patronun yanından çıktıktan sonra 4. Kata taşınacak olan kum torbalarını yüklenip taşımaya başladım. İş çıkışı çocukları okuldan alacaktım eve gidince yemek de yapmalıyım. Omzumdaki yük neden bu kadar ağır gelmeye başlamıştı? Acaba bu kadar zor muydu iki çocuğa baba aynı zamanda da anne olmak... Çocuklara anne olmak diyince muhtemelen aklınıza şu soru geldi "Neden tekrar evlenmedin ki? En azından çocuklara bakacak onları koruyup kollayacak birisi olurdu." Olmadı işte yapamadım karım hâlâ kalbimde yaşarken oraya bir başkasını koyamadım. Onun yerini bir başkasının doldurmasından ,bir başkasını seversem onun kalbimi ısıtan o gülümsemesinin kaybolmasından çok korktum. İki çocuğa hem baba hem de anne olmak çok zordu ama yapabileceğim bir şey yoktu...

...

Buradaki işim bitmek üzereydi son olarak diğer işleri halledip çocukları okuldan almak için aşağı indim kapıdan çıkarken az ileriden gelen dolmuşu farkederek adımlarımı hızlandırdım ve yolun karşısına geçtim. Dolmuş gelip yanımda durdu bindikten sonra şoföre parayı uzatıp boş bulduğum bir yere oturdum. Okula geldiğimizde indikten sonra okulun içine doğru yol aldım. Koridorun sonunda çocuklar ile birlikte gelen öğretmeni gördüm çocukların şefkatle başını okşuyor , yüzünden gülümsemesini eksik etmiyordu.

"Merhaba Bay David çocukları almaya mı geldiniz?

 

"Merhaba Bayan Daisy. Evet çocuklar için geldim. Bugün nasıldı ikizler sizi üzmediler değil mi?"

 

"Yoo hayır Emilio ve İvan çok akıllı uslu çocuklar ikisi de beni hiç üzmediler."

 

"Hah iyi Bayan Daisy sevindim."

Bayan Daisy'nin yüzü birden gölgelenmişti. Çocuklara dönerek

"Çocuklar siz burada bekleyin benim babanızla konuşmam gereken ufak bir konu var." Dedikten sonra çocukların ilerisinde bir yere geçmemiz için işaret etti.

-Bir sorun mu var Bayan Daisy?

 

Bayan Daisy'nin yüzündeki endişe benim de endişelenmeme sebep olmuştu. Önemli bir konu olmalıydı.

 

" Bay David bugün Emilio dikkatimi çok çekti. Sürekli dalıp gidiyor biryerlere. Arkadaşlarının yanında pek fazla durmuyor genelde İvanla konuşuyor onun dışında çok sessiz. Benim bilmediğim bir sorunu mu var acaba? Beni çok endişelendiriyor böyle olması. Okulun ilk günü olduğu için mi bilmiyorum ama ben yine de size sormak istedim.

 

"Aslında bilmediğiniz bir şey var. Eşim 8 ay önce vefat etti. Talihsiz bir kazaydı ama Emilio bunun kendi suçu olduğunu düşünüyor. Toparlamış gibiydi demekki öyle değilmiş..."

 

"Çok üzüldüm. Annesizlik kolay değil hele bu yaşta bir çocuk annesinin ölümünden kendini sorumlu tutuyorsa bu onu çok fazla etkiler."

 

"Haklısınız Bayan Daisy. Suçlu hissetmemesi için elimden geleni yaparım."

 

"Ben ara sıra gözlemlerim ikizleri eğer aynı sorunlar olmaya devam ederse benim fikrim doktora götürmek olur."

 

"Tamam Bayan Daisy en iyisi sizin dediğiniz."

 

"Neyse çocuklar daha fazla beklemesin yanlarına gidelim isterseniz."

"Olur gidelim."

Bayan Daisy'e güle güle dedikten sonra ikizlerle evin yolunu tuttuk. İkizler hâlâ çok enerjik görünüyorlardı. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra eve geldik. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtıktan sonra ikizler içeriye koşarak girdiler.

Loading...
0%