Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm “ İnkar”

@mor_gibisin


Hayat sana bir yaşam sunar. Kader hayatını ele alır ve yaşamına karışır. Yaşam, özgürlük ve tutsaklık olarak ikiye ayrılır. Kader sana özgürlüğü bahşettiyse tadından yenmez ama tutsaklığı sana layık görürse işte o zaman işler değişir..


💮


"Ne demek benimle evlenir misin? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Başlarım senin pişmanlığına, sen kimsin ki bana bunu söyleyebiliyorsun?" Sinirle masayı yittirdim önümden. Ayaklarımı sarkıtıp zorla ayağa kalktım. Buradan bir an önce gitmem lazım. Zaten bir eşyam yoktu ayağımı hastane terliklerine geçirip kapıya doğru sarsak bir adım attım. Kolumdan tutulunca sertçe kafamı Ali'ye çevirdim.


"Eslem bir dur lütfen! Dinlemeden yargılıyorsun. Söz eğer kabul etmezsen, sözlerim hoşuna gitmezse bir daha karşına çıkmayacağım." Gözlerinin içine baktım doğru söylüyor mu? diye. "Yemin ederim." Dedi sonra da.


Kolumu sertçe kurtardım elinden. "Bunun bir açıklaması olamaz. Sen gelmiş bana açık açık 'sana göz koydum' diyorsun. " Sözümü kesti ve ellerini ret eder şekilde salladı.


"Hayır, hayır yemin ederim yok öyle bir şey. Anlatacağım he şeyi lütfen beni dinle. Lütfen Eslem." Derin bir nefes çektim içime. Nedenlerim var diyor, daha neredeyse bir hafta önce tanıştığım adam bana evlenme teklifi ediyor ama nedenlerim var diyor. Sinirli güdüm kendi kendime. Elimle yüzümü sıvazlayıp yavaşça kendimi tekrar yatağa bıraktım. Karşıma tekerlekli sandalyeyi çekip oturdu.


"Eslem" Duraksadı bir süre "Senden başka çıkış yolum yok. Anlatacaklarım sana şaka gibi gelebilir ama kesinlikle değil." Duraksayıp tepkime baktı.


"Benim bir toplantım var demiştim hatırlıyorsan, sonra da gitmiştim. O toplantıdaki kişiler senin burada olduğunu görmüşler ve benimle bir bağlantın olduğunu sanmışlar. Senin üzerinden beni tehdit ettiler."


"Nasıl bir tehdit bu? Senin ile aramada ne var sanıyorlar?"


"Ölüm ile ilgili. Bizi de sevgili, hatta yakında evlenecek sanıyorlar. Sana anca bu kadarını anlatabilirim eğer teklifimi kabul edersen sana devamını anlatırım, sana da ne istersen veririm." Kaşlarım çatıldı sözlerine. Tanımadığım bir adam uğruna ölecek miydim? Saçmalık!


"Kısacası beni kiralaycaksın öylemi, senin konuştuğun ağzınla, baktığın gözlerini yer değiştiririm defol git bir daha da karşıma çıkma ne biz böyle bir şey yaşadık ne senin ile tanıştık." Sinirle bitirdim sözlerimi. O'na defol git dememişim gibi ben ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Kapının kulpuna tutup aşağıya doğru çekmek üzereyken o'nun Sesiyle durdum.


"Annen çok hasta, eğer kabul edersen onu yaşata bilirim." Arkamı dönüp.


"İğrenç adam!" Diye bağırdım yüzüne doğru.


"Hem iğrenç hem yalancısın. Ben daha sabah konuştum annem ile sesi de kendisi gibi gayet iyiydi beni nerden vuracağını çok iyi biliyorsun ama beni kandıramazsın!" Diye bağırdım yüzüne doğru.


"Daha yeni hastalığı. Bende yeni öğrendim. Seni araştırırken." Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ya doğruysa söyledikleri. Aklım kalbimin tersini döktü dudaklarımdan.


"Sana inanmıyorum!"


"Tamam, inanma. Git yanına annenin. Okul işini ben hallederim. İzinlerini, gidiş gelişine kadar ben karşılayacağım. Söz."

Neydi bu çaba sanki annemin hasta da onu kabul ettirmeye çalışıyor. İçimden güldüm. Yoktur öyle bir şey dimi?


"Tamam. Madem öyle hemen çıkış işlemlerimi yapalım o zaman. Hatta bir şey diyeyim mi? Sen'de gel benim ile annemin sapa sağlam ayakta durduğunu görünce yüzüne sert bir tokat atacağım çünkü."


"Tamam birlikte gidelim ama eğer annen gerçekten de benim dediğim gibi hastaysa. O zaman beni dinleyeceğine söz ver."


"Kabul ediyorum." Dedim. Zaten sıfır ihtimaldi annem hasta olsaydı ben anlardım ki sesinden. Evlat annesinin acısını anlamaz mı? Anlardı değil mi?


......


Ali konuşmanın ardından "Ben işlemleri halletmeye gidiyorum." Deyip çıkmıştı odadan. O'nun çıkışının üstüne de 3 buçuk saat geçmişti. 3 buçuk saatin 2. saatinde Nur gelmiş ve üstü kapalı şekilde anlatmıştım olanları.


İlk önce itiraz edip " Saçmalama kızım ne işin var senin tanımadığın bir adamla ne idiği belirsiz. Tamam yakışıklı falan ama evlilik ne demek? Hem de senin canın tehlikeye atacak şekilde. Bir de Ayşe teyze üzerinden tehdit etmiş gerizekalı. Hem zaten öyle bir şey olsaydı zerrin hemen haber verirdi, Ben inanmıyorum bile gitmen bile gereksiz." Diye soluksuz konuşmuştu. Hak vermiyor değildim ama onun suratına o tokadı yapıştıra bilmek için bile değerdi. Hem ne kaybederdim ki annemi, babamı görecektim.


Nur'la konuşmalarımız böyle sürüp yarım saat öncesine kadar bitmişti. Saat gece 00:07' ye geliyordu ikimizde uykusuzluğa yenik düşüp. Nur koltukta kıvrılıp dalmış, bende artık vücudumla bir olmuş yatakta uykuya dalmıştım.


..........


Gözümü güneş ışığıyla açmıştım bu sefer. Sağa doğru dönüp Nur'u aramıştı gözlerim. Nur'u yattığı yerde göremeyince sağ elimden destek alarak doğruldum. Ayağa kalkıp zorlanarak kapıya doğru ilerleyip kulpu aşağıya çektim. Kapı açılınca sağda koltukta oturan Yakup'un bakışları bana çevrilmiş hızlıca ayağa kalkıp iki adımda bana gelmişti.


"Buyurun Eslem hanım, bir problem mi var?"


"Nur'u gördünüz mü acaba?"


"Evet, Ali abi eve yolladı." Nasıl ya bana haber vermedin mi? Gerçekten bu adam sınır nedir bilmez mi?


"Ali burada mıydı? Ne zaman gitti Nur?"


"Çıkalı bir saat oldu sanırım. Hem sen niye ayakta dikiliyorsun otursana" Yakup konuşmamıştı bu sefer sağ tarafta elleri cebinde bize doğru yaklaşan Ali konuşmuştu. Yanıma yaklaşıp önümde durdu.


"Nur'u niye yolladın."


"Sen demedin mi çıkış işlemlerimi yap bir an önce gidelim diye? Bende o yüzden evine yolladım kıyafet getirecek. Bana güzel bakışlar atmayarak baktığı için bende anladım senin anlattığını. Nur'u da yanında istersin diye ona da izin belgesi çıkardım Bir haftalık."


"Mantıklı hareket. Sana güvenerek tek başıma geleceğim sanıyorsan yanılıyorsun." Nur izin alamazsa bile beni hayatta yalnız bırakmazdı. Ali gülümseyip baş parmağıyla burnunu kaşır gibi yapıp kafasını eğdi. Sonra da bana bakıp konuşmaya başladı.


"Haydi odaya girelim daha fazla ayakta kalma." Dedi sol elini kapıya uzatarak. Yanaklarımı hava doldurup arkamı döndüm ve odaya girdim. Savsaklayarak yatağa ilerleyip oturdum. Ali de arkamdan girip "uzan istersen "dedi. Ters bir bakış atıp. Bakışlarımı ondan çektim.


"Uçak ayarladım. Sende çok yorulmamış olursun. Nur geldikten sonra hazırlanırsın çıkarız." Bu adamın işi yok mu? İşsiz misin sen acaba?


"Senin işin gücün yok mu? Sürekli buradasın git işine baksana?" Kaşlarımı çatarak söylemiştim sözlerimi. Derin bir bakış attı bana.


"Şu anda benim işim de gücüm de sensin Eslem. Sana gerçekten değer veriyorum. Niyetimi lütfen yanlış anlama, seni tehdit etmek değildi amacım. Sadece kabul etmen için elimden ne geliyorsa yapacağımı bil."


"Gitmeden anlatsan mı sen bana her şeyi?" Ne merak edemez miydim? Dünden beri içim içimi yiyor zaten. Dudaklarından kalın Sesiyle bir kıkırtı çıktı. Biri şu adama gülmenin her türlüsünü yasaklamalıydı. Bizdeki de kalp öyle değil mi? Eslem kendine gel kızım şu anda adama yürüyorsun!


"Olmaz sen kabul etmeden sana anlatamam ilk önce gizlilik sözleşmesini imzalaman lazım sonra anlatacağım her şeyi."


"E posta da lazım mı?" Dedim sinirle. Bana anlamaz bakışlar atarken. Kurtarıcım Nur girdi odaya. Nur ilk bana bakıp sonra da Ali'ye bakınca kaşları çatıldı.


"Sen yine geldin mi?" Dedi Ali'ye bakarak. Gülme isteğimi içime atarak bastırdım. Nur Ali'ye çok pis bilenmişti anlaşılan.


"Merak etme arkadaşın sağlam." Ayağa kalkıp bana bakarak konuştu bu sefer. "Ben dışarıda bekliyorum işiniz bitince bana seslen ayaklanıp yürüme hemen." Kafamı onaylıyormuş gibi sallayınca arkasını dönüp çıktı odadan.


"Ne konuştunuz?" Dedi Nur meraklı gözlerle. Elindeki valizi kenara koyup koltuğa oturdu.


"Dışarı çıktım Yakup'a seni sormaya o esnada geldi. Sonra içeri girelim ayakta kalma otur dedi. Geldi oturdu karşıma işin gücün yok mu dedim o da işim de gücümde sensin dedi" Nur şaşkın bir şekilde ayağa fırlayıp "ne!" Diye bağırdı.


"Oha kızım. Bu alenen sana yürüyor. Yuh!"

Yerine oturunca devam ettim.


"Saçmalama Nur!" Dedim. Sonrada devam ettim konuşmaya


"Uçakla gidecekmişiz bu arada. Neyse işte ben sana değer veriyorum niyetim seni tehdit etmek değildi. Sadece kabul etmen için elimden ne geliyorsa yapacağımı bil dedi." Nur ağzı iki karış açık bana baka kalmıştı.


"Niye durdun kızım devam etsene" derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim.


"Çok bir şey kalmadı zaten. Ben dedim ki gitmeden anlat. O da dedi öyle olmaz ilk önce gizlilik sözleşmesi falan imzalaman lazım dedi." Benim e posta da lazım mı? dememi atlamıştım.


"Eeee."


"Ne eee! bitti bu kadar işte. Sonrada sen geldin. Bu kadar." O hâlâ şok olmuş gibi bana bakarken ben ayağa kalktım.


"Hadi şu valizi açta üzerimi değiştireyim çıkalım geç olmadan." Nur'da şoktan çıkıp valizi yatağın üstüne açtı. Ayağım sarılı olduğu için pantolon ve tayt giyemeyeceğim düşünüp Nur valizin üst kısmına 3 tane elbise koymuş. Diğer 2 elbise diz üstü olduğu için bilek üstü, kolları bombeli, sarı renkli, pembe çiçekli, dize kadar yırtmaçlı, göğüs detaylı elbiseyi elime almıştım. Bu elbise en sevdiklerimdendi. Elbiseyi üst kısmından tutup havaya kaldırdım.


Giydiği elbise 


"Bu mu gerçekten Nur? Gerçek bir tatile gitmiyoruz farkındasın dimi?"


"Ay ne yapayım elime ne geçtiyse koydum. Dua et elbise koymayı akıl ettim." Derince bir nefes verip elbiseyi geri yerine koydum. Valizin sağında kalan siyah poşeti de alıp ağzını açtım. İçinde şampuanım, duş jelim ve lifimi görünce kocaman gülümsedim.


"Aferin valla Nur bu kadarını beklemiyordum." Nur kendini övercesine hareketler yapıp.


"Yapıyoruz arada böyle şeyler. Hadi çok geç kalmayalım banyoya girde rahat rahat yolculuk ederiz. Bende evde aldım."


.......


Nur'un yardımıyla duş alıp, üzerimi giyinmiştim. Nur valizleri toplarken bende Ali'ye seslendim. Ali de içeri girip toplanmış valizleri alıp Yakup'a verdi. Yakup onları önden götürürken diğer koruma da tekerlekli sandalye getirmişti bana.


"Ali bu kadarına gerek var mı? Yürüye biliyorum." Tekerlekli sandalyeye oturmuş koridorda asansöre doğru ilerliyorduk.


"Eslem lütfen gidene kadar bana karşı çıkma. Senin iyiliğini düşünüyorum." Nur yanımdan bana imalı bakışlar atarken bende ona ters bir bakış attım.


"Peki. Zaten orada 5 dakika bile sürmeyecek senin ile işim. Annemi görüp geri geleceğim ne güzel." Ali'nin arkamdan alay eder gibi güldüğünü duydum. Asansöre binince zemin kata bastı Nur. 2 dakika sonra kapı açılınca. Bakışlarım giren kişiye döndü.


"A-a Nur, Eslem! Ne işiniz var burada. Eslem ne oldu sana böyle." Hadi canım Murat abinin burada ne işi vardı asıl. O devlette çalışmıyor muydu? Nur konuşmaya başlayınca kurtarıcımın her zaman yanımda olacağını hatırladım.


"Murat abi Esleme araba çarptı 2 hafta önce o yüzden geldik. Senin de burada olduğunu bilmiyordum." Ben kurtarıcım mı demiştim az önce?


"Geçmiş olsun Eslem nasıl oldu, şikayetçi oldun mu?" Arkamdan homurdanma sesleri gelince umursamadan konuşmaya başladım.


"Yok Murat abi şikayetçi olmadım. Zaten benim hatamdı bir nevi ben atladım arabanın önüne."


"Çok üzüldüm güzelim umarım bir an önce iyileşirsin." Arkamda ki Ali'ye doğru bakıp tekrardan bana döndü.


"Arkada ki arkadaş kim?" Ben tam ağzımı açmışken.


"Erkek arkadaşıyım birader. Bir problem mi var?" Murat abiyle kaşlarım aynı anda havalandı. Bir dakika ne?


"Yani şey abi. Tanıştırayım ben sizi Ali benim bir arkadaşım. Ali Murat abi de çok sevdiğim bir insandır kendileri." Ali'ye doğru kafamı çevirmiş kas göz işaretiyle sinirlendiğimi anlatmaya çalışıyordum. Ali de çatık kaşlarla kafasını eğmiş bana bakıyordu. Asansörün kapısı açılınca Ali arkadan tekerlekli sandalyeyi yittirerek beni çıkardı. Nur'da murat abiye bir şeyler söylüyordu. Konuşmaları bitince Ali'ye dönüp durmasını söyledim. Ali sinirle burnundan solurken durup murat abinin tarafına döndü.


"Abi biz gidiyoruz. Allah kısmet ederse dönersek yine görüşelim."


"Nereye Eslem bu hâlde! Senin yatıp dinlenmen lazım."


"Annemin yanına gideceğim zaten abi. Annem iyi bakar bana aklın kalmasın. Merte de selam söylersin."


"Peki kardeşim. Haber edersin bana yetişince."


"Peki abi görüşürüz." dedim. Ali de konuşmayı bitirdiğimizi anlayınca hızlıca sandalyeyi kapıya doğru çevirdi. Ve dönen kapının yanından geçip diğerine doğru ilerledi Yakup önden koşup kapıyı açtı. Nur'da peşimizden gelip çıktık dışarıya. Önümüzde bir tane siyah Mercedes-Benz Jeep durdu. Yakup gidip arka kapıyı açınca Ali de beni oraya götürüp kucağına aldı ve koltuğa oturttu omzuna sağ elimle iki kere vurup, sinirle ona baktım.


"Yeter Ali! Gerçekten sıkıldım. Bir daha böyle şeyler yapma hoş karşılamam." Ali'de uzuncana bana bakıp kafasını salladı. Kapıyı kapatıp on koltuğa oturdu. O esnaya kadar Yakup yan kapıyı açmış Nur'da yanıma oturmuştu. En sonunda da Yakup şoför koltuğuna oturunca hareket etmiştik.


"Bak Ali ben temaslarda hoşlanan iri değilim hele senin temaslarından da hiç hoşlanmıyorum. Murat abiye dediklerinden güzel değildi. Kendi kendine gelin güvey oluyorsun, yapma! Benim canımı sakın sıkma Ali. Benim tersim kötüdür görmek istemezsin. Buna bir son ver bu senin ile ilk değil ama son uzun konuşmam. Bir daha yaparsan o Zaman anlarsın dediklerimi." Ali cevap vermemişti. Gerçi bir cevapta istemiyordum, "Bu senin için Eslem!" Askerlik arkadaşın mıyım lan seni? Sanene benim iyiliğimden. Nur elindeki telefonla bana dönüp gözleriyle telefonu işaret etti.


Elime telefonu aldığımda Zerrin'le konuşmalarını gördüm.


Zerrin - Nur abla


Ablama ulaşamıyorum 


Yanında mısın?


Nur - evet kuzum yanındayım. Uyuyor şimdi sabah kadar ders çalıştık. Telefonunun da üstüne su döküldü. Bizim tanıdık vardı ona götürdüm tamir edilemez dedi.


Zerrin - tüh


Abla, uyanınca söylersin.

Sıkmasın canını. Halledilir bir

şekilde.


Uyanınca arayın beni çok özledim.


WhatsApp tan çıkıp aramalara girdim. Zerrinin numarasını bulunca üstüne tıkladım ve çalmasını bekledim. 3. Çalışta açıldı telefon.


"Zerrinim."


"Ablam çok özledim seni. İyi misin?"


"İyiyim ablam çok şükür. Siz nasılsınız? annem nasıl?" İç çekiş sesi duydum.


"Gayet iyiyiz ablam. Senin sesini duyunca içim rahatladı. Telefonuna çok üzüldüm sen sıkma canını buraya gelince babama söyleriz yenisini alırız."


"Yok canım. Sadece içindeki notlarım anılarım vardı ona üzüldüm o kadar. Babama da söyleme bir şey ben buradan alırım yeni bir tane."


"Peki ablam söylemem."


"Yeni telefon aldığım zaman ararım seni tamamı şimdilik Nur ablanın telefonuyla idare edeceğiz."


"Tamam ablacığım. Dikkat et kendin."


"Sende kuzum. Annemlere selam söyle."

Telefonunu kulağımdan çekip, kırmızı tuşa bastım. Nur'a elimdeki telefonu uzatıp kafamı cama çevirdim. Bütün bu olan biten, neden? Nasıl? Ne alaka? Kafamda onlarca soru. Annemin hasta olduğuna inanamıyordum ama hasta olmasa Ali nasıl göze alıp gelebilirdi ki? Sonuçta açık açık tehditte ettim. Kendine de çok güveniyor. Derincene bir iç çektim, kafam patlamak üzereydi. Camı açıp içeri hava dolmasını sağladım.


"Esle." bana seslenmesiyle odağımı ona verdim.


"Bilmiyorum ama çok tedirgin geldi Zerrinin sesi." Kafamı Nur'a doğru çevirip konuşmaya başladım.


"Evet bende fark ettim, telefona üzülmüştür sadece."


Ali ile Yakup'tan hiç ses çıkmıyordu. Ali Yakup'a baktı Yakup'ta "torpido gözünde abi." Dedi. Ali torpidoyu açıp içinden bir kutu çıkardı. Yakup'ta arabayı durdurunca etrafa bakındım.


Hava alanına gelmiştik. Ali kapıyı açıp inmiş hemen benimde kapımı açmıştı. Elini uzatınca duraksadım bir an. Neden Ali? Neden sana bu kadar müsamah gösteriyorum? Elini tutup destek alarak ayağa kalktım. Sol elindek kutuyu sağ eline alınca sol koluna girdim. Nur'da bu esnaya kadar aşağıya inmiş yanımıza gelmişti. Nur'u yanımda görünce Ali'nin kolundan çıkıp Nur'a tutundum. Ali de iki adım benden uzaklaşıp önümde durdu elimdeki kutuyu bana uzatınca bakışlarım kutuya düştü. Telefon resmi vardı kutunun üstünde. Kaşlarımı çatılı şekilde ona baktım tekrar.


"Bu ne!?"


"Sana yanlış yaptığımı düşündüğün her şey için bir özür." Sağ elimi burnuma doğru götürüp. Sol ve sağ gözüm arasında kalan boşluğu sıktım. Başım çatlamıyor, direk Çatladı.


"Ben az önce ne konuştum senin ile Ali!" Sesim biraz yüksek çıkmıştı.


"Telefonun benim yüzümden Kırıldı Eslem. İster yanlış anla ister anlama bunun konuştuğumuz konuyla bir ilgisi yok." Lan daha az önce her şey için özür demedin mi sen? Tam ağzımı açıp bunları söyleyecekken Nur elini uzatıp kutuyu aldı Ali'den.


"Teşekkür ederiz Ali bey Eslem biraz gergin kendine gelince eminim anlayacaktır ne demek istediğinizi." Nur sen şaka mısın daha sabah adamın yüzüne bakmıyordun. Nur'un kolundan sertçe çıkıp ileri atıldım.


"Yok sizi beni delirtmek istiyorsunuz bunun başka bir açıklaması olamaz." Sağ elim ile alınımı sıkarak hava alanına doğru ilerledim. Adım attıkça ayağım zonkluyordu. Omzumda bir el hissedince sertçe sertçe kolunu ittirdim. Nur'un eli olmadığı aşıkardı. Bu el büyüktü çünkü.


"Ya Ali yeter artı-" bağırarak arkamı döndüğümde. Hiç beklemediğim birini gördüm.


..........


Huh! Bir bölümün daha sonuna geldik. Size bir kaç tane soru sormak istiyorum. Bu bölüm biraz sıkıcıydı sanki ama yorumlarda duygularınızı belirtirseniz mutlu olurum.


1. Sizce Eslemin gördüğü kişi kim?


2. Bir İstanbul Beyefendisi adına Instagram hesabı açarsam takip edermisiniz? Orda kesitler ve bazı şeyler paylaşabilirim.


3. sizce hikaye nasıl ilerliyor? Bölümlerin uzunluğu nasıl?

(Bu bölüm 2523 kelime)


4. Eslemden nasıl bir Vibe aldınız?


5. Sizce Ali'nin nedenlerin nedir?


6. Karakterlerin giydiği kıyafetleri bu kısma mı koymalıyım yoksa hikâyeyin içindeki kıyafet anlatımının altına mı?


Lütfen soruları cevaplayıp, oy ve yorum atmayı esirgemeyin. Ayrıca benim acemi bir yazar olduğumu öne alarak yorumlar atarsanız çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim. 🥰


Loading...
0%