@mor_gibisin
|
İyi okumalar. 💮 "Mert! Senin burada ne işin var?" Mert bakışlarını gözlerimden çekip beni baştan aşağıya süzüp tekrardan gözlerime dikti gözlerini. İki kolunu kaldırıp koluma dikkat ederek sarıldı bana. Bende sağlam olan kolumla eşlik ettim ona. Yine saçma cümleler Eslem! "Ne olmuş böyle sana Eslem? Yaprakların solmuş, güneşin gitmiş. Kim yaptı bunu sana?" Geri çekilip kollarından sıyrıldım. "Mert senin burada ne işin var?" Dedim ilk sorumu tekrarlayarak. "Abim aradı dedi 'Eslem yürüyemeyecek kadar kötü ama gidiyor Nur'la birlikte'. Bende merak ettim Nur'a yazdım. O'da hava alanına gidiyoruz diyince aceleyle geldim bende buraya. " Ah Nur bu gidişle çıranı ateşe vereceğim. Murat önümde olduğu için Nur'u göremiyordum. Kafamı sağ tarafa doğru eğip Murat'ın arkasındaki Nur'a doğru baktım. Pişkin pişkin sırıtıyordu bir de. Allah'ım bu kulun ne yaptı da Nur diye bir arkadaş verdin. Nur'a bakmayı sürdürerek konuşmaya başladım. "Demek Nur söyledi burada olduğumuzu." Mert iki kolumu da tutup beni dikleştirince. Başımı ona çevirdim. "Bırak şimdi Nur'u! Ne oldu sana böyle?" "Araba çarptı." Çene kasını seyirmiş, göz bebekleri büyümüştü. Dişlerini sıkarak konuştu. "Buldunuz mu şerefsizi? Seni bırakıp kaçtı mı?" Derince bir nefes çekip bıraktım. "Hayır kaçmadı, beni hastaneye götürdü. Zaten o'nun suçu değildi ben çok dikkatsiz davrandım. Tamamen benim hatam." Ayak sesleri duyunca Mert'in arkasında dikilenlere baktım. "Eslem geç kalacağız. Uçak kalkmak üzere." Dedi. İşi gücü olmayan ve sadece benim sinirlerimi alt üst etmek için dünyaya yollanan Mikail kılık'lı melek yani Ali. Mert'in kaşları çatılmış bakışlarını Ali'ye çevirmişti. "Eslem, Hayırdır?" "Mert arkadaşım Ali, Ali arkadaşım Mert." İkisi birbirine sert bakışlar atarken Nur yüzlüm girdi araya. "Mert ben dedim 'Eslem iyi' diye sen niye geldin?" "Eslem'i kendim görmek istedim Nur. Anladığım kadarıyla da gayet iyi." Bakışları Ali ile benim aramda git gel yapıyordu. "Benden bir nesne gibi bahsettiğinizin farkında mısınız? Bende buradayım!" Dedim. Ali oflayıp saatine bakınca hepimizin bakışları Ali'ye döndü. "Hadi Eslem geç kalıyoruz." Dedi tekrar Ali. Mert'in bakışları düşmüş bana dönerken konuştu. "Gitsem iyi olacak. Ayşe Sultana selâm söylersin." Nur'a da kafasını salladı ve hızlı adımlarla ana yola doğru yürümeye başladı. Arkasından üzgün gözlerle bakarken Nur girdi koluma. Artık yapacak bir şey yoktu ne anladı bilmiyorum ama güzel şeyler sanmadığı kesin. Dönen kapının sağından geçip açık duran kapıdan geçtik ve X-ray cihazına ilerleyip geçecekken Ali hazretlerinin seslenmesi üzerine yanından geçip içeriye ilerledik. 5 dakika yürüdükten sonra uçakların olduğu kısma gelmiştik. Bir tane adam önümüzde durup Ali'ye selam verdi ve ilerlemeye başladı. Adamın peşinden gidip alt kanat kısmı siyah üste doğru beyazlayan özel jet'in önünde durduk. Nerden özel jet olduğunu bildiğimi sormayan çünkü arka kısmında A§V şeklinde kocam bir sembol var. Ali'ye doğru dönüp kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Ali'nin de dikkatini çekmiş olacağım ki kaşlarını hafifi havaya kaldırıp bana baktı. "Sen mafya mısın?" Dedim ciddi bir şekilde sorarak. Ali ilk önce yüzüme bakarak duraksadı. Sonra gür bir kahkaha attı. Tamı tamına 20 saniye Ali bu dediğime güldü. Yakup Ali'yi gizlice resim çektiğini görünce kaşlarım olasıymış gibi daha çok çatıldı. Ali en sonunda susup yüzünde ki gülümsemeyle kalınca konuşmaya başladı. "Pardon bir anda boşluğuma geldi." Sesli nefes verip devam etti konuşmaya. "Hayır Mafya değilim." Bakışlarını jete çevirip sonra tekrar bana baktı. "Ama evet çok zenginim" dedi sırıtarak. "Ne iş yapıyorsun Ali?" Daha önce hiç bu soruyu sormak aklıma gelmemişti ama bu kadar parayı görünce suyunu da merak ettim. "İş adamıyım bir kaç tane holding ve mağazalarım var." Dedi. İnanmışmıydım bilmiyorum? Daha önce holdingi olan birini görmediğim için ne kadar para kazandıklarını da bilmiyordum? "Bu jet senin mi şimdi?" Ellerini ceplerine koyup rahatça cevapladı. "Evet" "Peki istediğimiz zaman gidebiliriz değil mi?" Nereye varacağımı anlamaya çalışır gibi baktı. "Evet" "Peki madem istediğimiz zamanda kalkabilirdi ne diye acelemiz var, uçak kaçıyor dedin?" Dedim sinirle. Zaten Murat abiye karşı kötü hissetmiştim şimdi de Mert'e karşı suçluluk hissediyordum. Ali bana yaklaşıp aramız da mesafe bırakmadan kulağım eğilince kasıldım. Benim kasıldığımı hissetmiş gibi kulağıma doğru nefesini verdi ve daha çok eğildi. "Çünkü Eslem, ben öyle istedim. Bu uçakta ben istediğimde harekete geçer gerekirse havada dur dersem kendini boşluğa bırakır." Dedi. Sözlerinden sonra bir adım geriye gidip aramıza mesafe koydum. "Peki Ali bey keyfiniz ve kahyanıza uyuyor ise hemen binip gidelim sizden bir an önce kurtulmak istiyorum. " Ali bey diyince sırıtmış, sözlerimden sonra elini jete doğru uzatmıştı. Arkamı dönüp jete doğru adımlamış Nur da sağıma gelip koluma girmişti. "Dışarıdan kendinizi görmen lazımdı. Tom ve Jerry gibiydiniz." Nur'a cevap verecek takatim kalmadığı için sesiz kalmayı tercih etmiştim. Nur böyleydi ciddilik sıfır. Uçağın merdivenlerini bitirip kapısından içeriye girip sağa döndük. Hemen sağ tarafımda iki kişinin oturabileceği deri, krem koltuk, ortasında kahverengi geniş bir masa, masanın öbür tarafında da aynı iki tane deri koltuk vardı. Sol tarafta ise kahverengi tezgâh, tezgahın yanında kalan krem deri koltuk. Tam karşıda ise duvar ve ortasında kalan kapı vardı. Nur'la yan yana ilerleyip masanın karşısında kalan koltuğa oturduk. Ben cam kenarına geçmiş Nur da yanıma oturmuştu. Arkamızdan gelen Ali de benim önüme geçmiş, Yakup arkada ki tekli koltuğa ilerlemişti. İçeriye hostes girip kemerlerimizi bağlamamızı söylemiş ardından çıkmıştı. Ben bağlayamayacağım için Nur'un kendisininkini bağlamasını beklemeye başladım. Kafamı önüme çevirdiğimde Ali'nin kemerini takmış beni izlediğini gördüm. Öne eğilip masadaki bir düğmeye bastı. Masa sesler çıkararak içe doğru katlanmış. Küçük masa hâline gelmişti. Nur'a baktığımda hâlâ kemerini bağlamaya çalıştığını görünce of'ladım. Tekrardan önüme dönünce Ali'yle yine göz göze geldik. "Eğer izin verirsen kemerini bağlamana yardımcı olabilirim." Dedi. Nur'a kafamı çevirince hâlâ kemerle cebelleştiğini görünce umutsuz vaka olduğunu anlayıp kafamı salladım. Ali Kendi kemerini açıp ayağa kalktı ve bana doğru eğildi. İki tarafımda bulunun Kemerleri tutup ortadaki kilide geçirdi. Bunu yaparken fark etmeyip bana çok yaklaşmış başını kaldırınca burunlarımız birbirine çarpmıştı. Kısa bir süre duraksayıp boğazını temizledi ve geri çekilip Nur'a baktı. "Sana da yardım etmemi ister misin?" "Olur valla. Çok sağol en- yani Ali bey sağolun" ah be Nur denecek sözmüydü hem de Ali'ye karşı. Ali eğilmiş arada ki mesafeyi koruyarak kemeri takmış sonrada kendi yerine geçip tekrardan kemerini geçirmişti. Lan madem uzaklaşarakta bağlaya biliyorsun niye bana yapmıyorsun? Yok arkadaş bu adamın bana kesin kastı var. Hostes gelip kemerlerimizi taktığımızı kontrol edince tekrardan gitmişti. Uçak sarsılıp öne doğru atılınca hareket ettiğimizi fark etmiş daldığım masadan bakışlarımı çekip dışarıya bakmıştım. Uçak yavaş yavaş hızlanıp havaya kendini bırakmıştı. Bir süre sonra hostes gelip kemerlerimizi çıkara bileceğimizi söyleyince, Ali kolaylıkla Kendi kemerini çıkarıp benim kemerimi de çözmüştü. Nur'da o esnaya kadar kendi kemerini çıkarmıştı. Ne kadar kemer demiştim böyle! Gözlerimi kapatıp daha çok yerleşmiştim koltuğa daha Bir saatlik yol vardı uyusam biraz da olsa baş ağrım diner gibiydi. Birinin beni kucakladağını hissetmiş ama gözlerimi açıp bakmamıştım sonra da tamamen karanlığa teslim olmuştum. ........ O rüya arasında bir boşluk olurdu ya ne rüyadasın ne de gerçekte. O an nerde olduğunu bilemezdin. O anlardan birini yaşamıştım işte bu hayat hep beni arafta bırakmıştı. Gözlerimi açıp yumuşak yastıktan kafamı kaldırıp doğrulmuştum. Ben buraya nasıl geldiğimi düşünürken daha fark etmediğim kapı açılmış içeriye Nur girmişti. "Uyandın mı?" diye sorunca gülümseyip o klâsik cevabı verdim. "Aslında uyuyorum ben şu an, sen hayal ediyorsun." Dediğimde gülümsemem büyüyüp zevkle değişen yüz ifadesini izlemeye başladım. "Ha ve ha çok komikti. Hadi kalk iniyoruz. yetiştik." Sırtını dönüp çıkacakken kafasını bana çevirip. "Ayrıca çok iğrençti." Dedi ve kapıyı yarım bırakarak çıktı. Etrafıma bakındığımda. Beyaz yuvarlak bir yatakta olduğumu fark ettim. etrafta da bir şey olmadığını sadece çekmeceli bir ayna ve hemen yanında kalan iki Kapaklı dolap olan bir odadayım. Ayağa kalkıp gözlerimi ovuşturdum. Uyumak beni sersemleştirmişti. Kapıya ilerleyip dışarıya çıktığımda o tek kapı olan duvarın arkasında ki yatak odasında olduğumu anladım. Ali çıktığımı görüp yanında ki Yakup'tan odağını çekip tamamen bana dönmüştü. "Günaydın. Güzel dinlene bildin mi? Eğer uyumak istersen sorun değil yatmaya devam edebilirsin." Ali konuşurken eski oturduğum yere geçip tekrardan oturmuştum. "Teşekkür ederim. Kendimi daha iyi hissediyorum." Bana doğru eğilmiş Kemerimi takmıştı. Kendi yerine oturduğunda konuşmaya başladı. "Aç mısın?" Evet. Hem de deli gibi açtım. Bana en son ne zaman yemek yediğimi sorgulatan bir soruydu bu. "Biraz, ama yemesek daha iyi olur annemin yemeklerini özledim. Evde kesin bir şeyler vardır. Hadi yemek Yemen'e bir şey demeyeceğim. Annemin leziz yemeklerinden yedikten sonra gidersin." Ali gülümsediğinde istemsiz bende gülümsemiştim. Uçak inişe geçtiğinde derin bir nefes aldım. Gerçekten Annemi, Zerrini ve Babamı çok özlemiştim. Onları görmek bana iyi gelecekti bu vesileyle olsun istemezdim ama yine de onları göreceğim için heyecanlanmıştım. Uçak inip, yavaşladığında hostes yanımıza gelip uçağın indiğini ve kemerlerimizi çözebileceğimizi söylemişti. Bu sefer Nur önce davranıp kendininkini hızlıca çözdü ve benim kemerimi de açtı. Ali somurtup, yüzünü buruşturarak ayağa kalkınca gülme isteğimi içime atıp bende ayağa kalkıp peşinden ilerledim. Kapıdan çıkınca gözlerim kamaşmıştı normal olarak Eslem birden ışık yiyince. Bu arada yiyince derken daha çok açlığımın bastırdığını hissettim. Açım! Merdivenleri yarılamış. Yere son iki basamak kala durup İzmirimin kokusunu derince solumuştum. İki basamağı da inip etrafa bakındım. Karşımda bizi bırakan aynı arabayı görünce şaşkınlıkla gözlerim açıldı. "Her şehirde aynı araban mı var?" Ali ona hitaben konuştuğumu anlamış gamzesini belli edecek şekilde gülümseyip konuşmuştu. "Sadece şehir değil... gittiğim her il, ilçe veya ülke'de aynı arabamdan var" vay anam babam be, bu adam gerçekten de zengin. Gerçi bunu uçağı görünce de fark etmiştim ama bu ayrı bir evre bu zenginliğin Zenginliği. Nur yanıma yaklaşıp kulağıma doğru eğildi. "Kesin eniştem olmalı Eslem! Eniştem!" Koluna sert bir çimdik attım. "Ah, yaa salak mısınn? bu en sevdiğim kolumm" dedi akıllanmak yerine kelimeleri uzatarak. "Nur abartma anladık adam Zengin. 1 saat sonra bir daha görmeyeceğimiz bir adam için bunu demen çok yanlış!" Yanağımı öpüp koluma girdi. "Tamam tamam çatma hemen kaşlarını. Bir daha yapmam." İçim birazda olsa rahatlayarak öndebki arabaya doğru ilerleyip bindik. Aynı şekilde oturmuş Ali önde, Nur'la ben arkada, Yakup'ta arabayı kullanıyordu. Heyecanım git gide artarken. Nur'un solumdan önüme bir şey uzattığını gördüm. Daldığım yerden bakışlarımı çekip bütün odağımı Nur'a verdim. Elinde Ali'nin bana almış olduğu telefon vardı. Of'layıp telefonu Nur'un elinden aldım ve kilit tuşuna bastım. Bundan önceki telefonum iPhone x ti ama elimde tuttuğum eski telefonumun 3 model üstü iPhone 13'tü. Ekranı açıldığında benden kartımın şifresini istediğinde eski kartımın telefona takılı olduğunu anlamış ve hemen şifreyi girmiştim. İlk önce kilit açılıp, telefon donmuştu. Ardından arka arkaya bildirim düşmeye başladı. Sadece aramalarım ve sms'lerim bu kadar fazlaysa, Instagram, WhatsApp gibi diğer uygulamaları yüklediğimde Allah bilir ne kadar mesaj gelecekti. Mesajlara ve aramalara sonradan bakacağımı aklıma not edip, telefonu yan tuşundan kilitledim. Kafamı dışarıya çevirdiğimde memleketime olan özlemim içimi burktu. Asla kopamıyordum İzmir'den. .......... Yol uzun sürmüş ama annemi göreceğim diye bana kısa gelmişti. Araba evimin önünde durduğunda. Yakup aşağıya inmiş Nur'un kapısını açmıştı. Ali'de aynı şekilde inip benim kapımı açmıştı. Canım mahalle sakinlerim ve sevgili komşularımdan kimisi pencereden sarkmış kimisi de dışarıya çıkmış bizi izliyordu. Mahallemiz gerçekten de çok güzeldi hele ki evleri aşık olunacak gibi. Herkesin olduğu gibi bizim evimizde müstakil iki katlı bir evdi. Damda ki üzüm sarmaşıkları benim odamın penceresine doğru sarkmış bahçemizde bir sürü çiçekler yeşermişti. Ali ardımdan arabanın kapısını kapatıp benim gibi eve bakmaya başlamıştı. Kafamı ona çevirip konuştum. "Sona yaklaştık ha.." dedim. "Belki de senin son sandığın bizim yeni bir başlangıcımızdır." Dedi aynı şekilde bana bakarak. Bakışmamızı kesip eve doğru adımlamaya başladım. Arkandan Ali de gelmiş hızlıca önüme geçerek demir kapıyı açmıştı. Ali'yi beklemeyip koşarak evime doğru ilerledim. Dış kapıyı yumruklayıp açılmasını bekledim. Kapı açılmayınca arka arkaya yumruklamaya devam ettim. Tam elimi kaldırıp son kez kapıya vurucaken kapı açılmış ardından Zerrin çıkmıştı. "Abla!?" Ağzı açılmış, şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Yerimde duramayıp sağ koluma açarak elimden geldiğince sıkıca sarılmıştım. "Zerrinim çok özledim seni." Zerrin geri çekilip bana baktı. "Abla senin burada ne işin var? Ne bu halin?" Sende sor zerrinim şimdi içeri geçince annemde soracak. Sahi bu gün kaç kişi sormuştu bunu bana. "Önemli bir şey değil annem içerde mi? Tanıştırmak istediğim biri var." Dedim. Zerrini içeriye yittirip sağ elimle çıkarabildiğim en hızlı şekilde ayakkabımı çıkardım. Arkadan Ali'nin "yavaş! canın acıyacak." Dediğini duymazdan gelip oturma odasına doğru ilerledim. "Annee ben geldimm. En sevdiğin ve birici-" sözlerimi kesen gördüğüm şey olmuştu. Elim kapı pervazında kalmış, ben daha içeriye tam girememiştim. Annem masanın ardında, tekerlekli sandalyede oturmuş, bir elinde bıçak bir elinde fasülye beni görünce tıpkı benim gibi donmuştu. Annem çökmüştü! Annem zayıflamıştı, göz altları, yanakları çökmüştü. Anneme neden bu kadar şey olmuştu? Neden tekerlekli sandalyedeydi? Aklıma Ali geldi tam arkamda hissettim bedenini. Ali... Doğru mu söylüyordu yani? Annem! Benim annem hasta mıydı? Ama benim annem hasta olmaz ki. Grip bile olmazdı! Benim annem hasta olmazdı! Gerçekler yüzüme sert bir kaya gibi çarptı. Ali doğru söylüyordu, benim annem hastaydı dimi. Elim, ayağım boşalmış ve gözlerim kararmıştı tıpkı ilerde yaşayacağımı sandığım hayat gibi. ........ Birrr bölümün daha sonundayız. Bu bölüm daha kısa oldu ama asıl bombeler sonraki bölümlerde. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Az çok böyle bir şey olacağını tahmin ediyordunuz diye düşünüyorum. Diğer bölüm Ali'nin ağzından okuyacağız. Soru kısmına geçelim. 1- Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? 2- Mert'i bu bölüm gördük onun için ne düşünüyorsunuz? 3- Nur'u sevdiniz mi? Yazım hatalarım varsa af ola. Okuduğunuz için teşekkür ederimm. Oy ve yorum atmayı unutmayın. Diğer bölüm görüşürüz |
0% |