@mor_gibisin
|
İyi okumalar... 💮
Ali'nin ağzından. Eslemin yere yığıldığını görünce öne atılıp bir elimle onu kendime çekip bir elimi de başının altına koymuştum ama geç kaldığım için Eslem dizlerimin üstüne uzanmış parmaklarım uzun saçlarına dolanmıştı. Böyle bir manzarayı bende beklemiyordum. Özellikle annesinin bu derece kötü olduğunu bilsem, ölsem'de söylemezdim hasta olduğunu. Bir kolumu bacağının altından geçirip diğer kolumla da bedenini destekleyerek göğsüme dayayıp ayağıya kalktım. "Yakup, araba!" Diye dışarıya seslendim. Eslem sanırım şok geçirmişti, kim bir anda görse şok geçirir kahrolurdu. Benim eşekliğim, Eslem'e o kadar daldım ki bu detayların farkında değildim. Zerrin kapıyı açmış dışarıya çıkmamı sağlamıştı, Yakup arka kapıyı açık bırakmış şoför koltuğuna geçmiş, araba çalışır vaziyette benim gelmemi bekliyordu. Eslemle Birlikte arka koltuğa girdiğimde baygın bedenini dizlerime, kafasını koluma dayamıştım. Nur kapıyı kapatmış ön koltuğa doğru ilerlemişti. Zerrin "Abla bende geleceğim. Yanlız bırakamam Eslem'i" dedi "Kapa çeneni Zerrin! bütün hıncımı senden çıkarırım." Ön koltuğa oturmuş kapıyı sertçe çekmişti. Yakup beklemeden gaza bastığında bakışlarımı Eslem'e indirdim. O sert duruşu, keskin bakışları, atarlı sözleri olan Eslem gitmiş. Melek gibi uyuyan biri vardı kollarımda. Kendime çok kızgınım. Nasıl olurda dikkat etmem? Bu ne rahatlık Vural? Kendine gel! Eslemi ilk gördüğüm an aklıma düştü. Yakup önde giderken o'na arabayla çarpmış. Aşağıya indiğimde asla güzelliğini kapatamayan kan sarmıştı her yanını. Sarı saçları kızılı boyanmış, yüzü kan içinde kalmıştı. O hâliyle bile peri kızı gibi duruyordu. Asla Eslem'e bunu yaşatmak istemezdim. Annesini bu hâlde görmesi... Çok kötü oldu çok. Araba hastanenin acil bölümünde durduğunda Yakup hızla inip arka kapıyı açtı. Eslemi daha sıkı tutup arabadan indim. Karşıdan gelen sedyeye doğru ilerleyip Eslem'i üzerine bıraktım. Bir tane doktor iki tane hemşire vardı başında. "Durumu nedir?" Diye sordu doktor, hastanenin içine girip ilerleyerek. "Şok yaşadı bayıldı." Dedim sorusunun üzerine. Acilin içinde bir odaya girdiklerinde hemşire bizi içeri almamış koşarak doktorun peşinden gitmişti. En son duyduğum ses ise. "Nabız çok yavaş" olmuştu. Nasıl nabız çok yavaş olur? Nabzı ile ilgili bir durum yok ortada. Şaşırdı ve bayıldı o kadar! Nur köşeye sinmiş, elini yüzüne kapatmış, hıçkırıyordu. Ona doğru yürüyüp elimi yüzünde ki eline uzattım. Elini tutunca kendisi elini yüzünden çekmiş kıpkırmızı gözlerle sinirle bakmıştı bana. "Allah." Bir kere göğsüme vurdu. "Senin" bir daha vurdu aynı yere. "Belanı" daha sert vurdu bu sefer. "Versin" son kez elini kaldırıp göğsüme indirdi sonrada elini yumruk yapıp işaret parmağını bana doğru salladı. "Eğer kardeşime bir şey olursa. Hem bu dünyada hem ahirette iki elim yakanda olur. Rabbime yalvar ki o'na bir şey olmasın." İki eliyle göğsümden yittirip gerilememi sağladı. Sol'a doğru ilerleyip, koltuklardan birine geçti. Bu kadar ciddimiydi durumu? Ne yaptım ben? Ne yaptın sen Vural? Ne yaptın? Yakup elini omzuma koyunca ürpermiş daldığım yerden bakışlarımı kaldırıp Yakup'a bakmıştım. "İyi misin abi?" "Yakup araştırmayı kim yaptıysa. Ona çok güzel şeyler yapacağım. Sana gelene kadar kim varsa topla. Kim, kimlerin, kaç kişinin, kaç kere o belgeyi ellediğini bul yakup!" "Tamam abi." Yakup geri çekilip koridorda ilerleyip gözden kayboldu. Yanıma korumalardan biri yaklaştığında elinde ki şişey ve mendili bana uzattı. Elinden şişe ile mendili alıp Nur'un yanına ilerledim. Yanında ki boş koltuğa oturduğumda ellerini yüzünden çekmiş kafasını bana çevirmişti. Elimdekileri ona uzattım. İlk yüzüme sonrada mendil ile suya baktı. Elimden alıp mendille yüzünü sildi. "Nesi var?" "Çok mu merak ettin?" Bunu kabullenerek cevapladım. "Evet." Derin bir nefes bıraktı dışarıya. Cevap vermemişti. Geriye yaslanıp ellerimle yüzümü sıvazladım. Bir süre sonra Nur konuşunca bakışlarım o'na dönmüş, söylediği sözlerle kaskatı kesilmiştim. "Kalp yetmezliği." Hiç konuşmamasını diledim o an. Hiç konuşmasın ve ben bunları duymamış olayım. "Nasıl, ne zaman öğrendiniz?" "Eslem çıkınca anlatır sana tâbi seni bir daha yanınada görmek isterse. Yüzüne bakmak, konuşmak isterse. Öğrenirsin." Dedi. ........... Yarım saat geçmişti hastaneye geleli Eslemin kardeşi gelmiş sesiz bir şekilde uzakta bir koltuğa oturmuştu. En büyük suçlu bendim. Koruyabilirdim ben Eslem'i ne diye böyle şeylere alet ediyorsam. Teklifi kabül etse de etmese de annesine yardım edecektim. Etmeliydim. O'nu bu durumda yanlız bırakmazdım.. Doktor dışarıya çıktığında hepimiz ayaklanıp doktorun etrafını sardık. "Nasıl durumu?" "Şu an için iyi. Siz nesi oluyorsunuz. Birincil akrabaya bilgi vermem lazım." Doğru ben Eslemin nesiydim? Onu tehtid eden ve iki kere hastaneye düşüren, düşüncesizce biriydim. Eslemin kardeşi konuştuğunda bir adım geri attım. "Ben kardeşiyim" "Lütfen odama geçelim orda daha rahat konuşuruz." Nur ile Zerrin doktorun peşinden giderken bende arkalarından baka kaldım. Geri yürüyüp koltuklardan birine oturdum ve onların gelmesini bekledim onlar geldikten sonra ben konuşacaktım doktorla. İçerden hemşirelerde çıkınca Eslemin yanında kimsenin kalmadığını gördüm. Ayağa kalkıp hemşirelerin kapattığı kapıya doğru ilerleyip açtım. Bir adım içeri attığımda Eslemin kokusu doldurdu içimi. İçeriye tamamen geçip kapıyı arkamdan kapattım. Benim yüzümden bir gün öncesine kadar hastanedeydi ve şimdi yine benim yüzümden hastanede. "Hiç iyi gelemedim dimi sana Eslem." Dedim elini tutarak. Yüzü ifadesiz, gözleri kapalıydı. Yeşilleri çok güzeldi, bir Bahar yağmuru gibi gördükçe mutlu olup, içi ferahlıyordu insanın. Bu düşüncemi sesli dile getirdim. "Gözlerin çok güzel" elini daha sıkı tutup ayak ucunda ki boş kısma oturdum. Aradan 5 dakika geçmiş elini tutarak sadece Eslem'i izlemiştim. Kapı sert bir şekilde açılınca içeriye sinirle giren Nur'a döndüm. Sakince ayağa kalkıp Nur'un karşıma geçmesini izledim. Kızarmış, siyah gözlerini gözlerime dikti. "Sen hangi yüzle bu odaya giriyorsun. Defolup gitsen artık! Daha ne kaldı?" Bağırarak konuşmuştu. Sakinliğimi korumam lazımdı karşımda ki her ne olursa olsun bir kadındı! Ağzımı açıp konuşacağım zaman Zerrin konuşmuştu. "Nur abla burda neler döndüğünü anlatacak mısın? Kim bu adam?" Nur 20 saniye kadar duraksamış Zerrine ne cevap vereceğini düşünmüştü. "Sevgilim" diye bir ses duyunca arkamı dönmüştüm. Eslem uyanmıştı. Bir dakika Sevgilim mi dedi o? Nur'a döndüğümde bakışları şok içerisindeydi, benim bakışlarıma yansımasa bile bende şok içindeydim. "Ne diyorsun sen Eslem?" Diye sordu sinirle Nur. Eslem yerinde doğrulmaya çalışınca zaten yanında olduğum için kolaylık yardım etmiş. Arkasına yastık koymuş ve sırtını yaslamasını sağlamıştım. "Öyle değil mi Nur?" Dedi Eslem tek kaşını kaldırarak. "Öyle" dedi Nur şaşkınlık ve sinirinden sıyrılıp ifadesiz bir yüz takınarak konuşmuştu. Eslem sesli bir nefes verince bakışlarım yeşillerine sabitlendi. "Güzel. Zerrin sana gelelim. Sana o kadar çok kırgınım ki içimde ki duyguyu görmeni isterdim. Hayatım da hiç bu kadar birine kırılmamıştım. Şimdi annemin yanına git kadını o hâlde yanlız bırakma eve gelince konuşacağız." Zerrinin gözünden bir damla yaş gelince hızlıca dışarıya çıkıp kapıyı çarptı. "Nur bizi yanlız bırakır mısın?" "Tabi kardeşim ben sizi yalnız bırakayım" dedi bastırarak sonrasında o da Zerrin gibi kapıyı arkasından kapatarak çıkmıştı. "Sevgilim dedin" dedim içimdekileri dışarıya vurmayarak. "Sen ile de konuşmam lazım Ali." Duraksadı. "Haklıydın ben dik başlılık yaptım. Salak saçma davrandım. Ben sadece güvendim. Kimse söylemese bile Zerrin bana söyler sandım ama öyle olmadı. Annemin nesi var?" Sağdan sandalye çekip karşısına oturdum. "Özür dilerim Eslem her şey için. Annenin bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum. Senin hasta olduğunu bilmiyordum. Bilseydim asla bunun üzerinden sana gelmezdim." Duraksadığımda devam etmemi ister gibi baktı sözlerime devam ettim. "Annen kanser. İlik kanseri. Seni araştırırken gördüm yeni hastaneye gitmiş orda çıkmış. Erken teşhis konulduğu için bu derece olacağını tahmin edemedim. Annen için elimden gelen herşeyi yapacağım. Söz veriyorum." Eslemin gözlerinden yaşlar döküldüğünde durdum. Sağında kalan komodiden bir tane peçete alıp yüzünü sildi. "Teşekkür ederim." Dedi. Neden teşekkür ediyorsun Eslem? Benim yüzümden iki kere hastanelik oldun. Neden teşekkür ediyorsun? "Senin.. Neyin var Eslem?" Dedim. İç çekip konuşmaya başladı. "Kalp yetmezliği. Küçükken yaşadığım bir şeyden fark ettik, kalp krizi geçirdim. Tedavi oldum. Şu ana kadar bir kaç atak geçirdim. En son atağım 2 sene önceydi." "Ben kabül ediyorum Ali. Ne gerekiyorsa yapalım. Nişan, evlilik ben varım ama annem için ne gerekiyorsa yap ve onu yaşat. Senden bu iş için tek istediğim şey annemi iyileştirmen." Derince yutkundum sözlerinden sonra. "Elimden ne geliyorsa yapıcağım. Hastaneden çık bunları daha detaylı konuşuruz." Eslemin göz yaşları dinmiş, kafasını arkaya yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Ben bakışlarımı Eslemden çekmeyerek onu izlemeye başladım. Tamı tamına 3 dakika 27. Saniyede kafasını kaldırmış bana bakmıştı. "Neden gitmiyorsun?" gerçekten neden gitmiyordum? Bir sürü işim vardı onlarla ilgilenmem gerekirken neden buradayım hâlâ? "Gitmemi mi isterdin?" Diye sordum. Eslem gerilmişti. Böyle bir soru beklemediği açıktı. "Hayır yani evet. Sadece işin yokmu? Yani nerde durup kalacağına sen karar verirsin." Dedikleriyle gülümseyip kafamı salladım. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. "Biraz işlerim var en kısa sürede döneceğim" kapının kolunu indirip dışarıya çıkacağım zaman gülümseyip ekledim. "Sevgilim" hızlıca dışarıya adım atıp kapıyı ardımdan çektim. Neler oluyor Vural böyle? Sen nasıl şeyler yapıyorsun? Koşarak bana doğru gelen Yakub'u görünce bütün ilgimi ona verdim. "Abi hepsini paketledim." Dedi "Doktora ugramam lazım sonra çıkarız." Hastane koridorunda ilerleyip doktorun odasının önüne geldik. Kapıyı iki kere tıklatıp açtım. Doktor elindeki kağıtlardan kafasını kaldırıp bana baktı. "Eslem kunt hakkında bilgi almak istiyorum." Dedim masanın önündeki koltuğa oturarak. "Nesi oluyorsunuz?" Sevgilim demişti dimi o bana sevgilisiydim. Gerçek olmasada.. "Erkek arkadaşıyım." Doktor elinde ki kağıtları bırakıp konuştu. "İlk olarak çok dikkat etmelisiniz. Sitres, ani şeyler, korku rahatsızlığını tetikleyip hastayı ölüme kadar sürükleyebilir." "Tam olarak hastalığı nedir?" "Kalp yetmezliği. Dosyalarda tedavi olduğu yazıyor ama sanırım bu aralar fazla yüklenmiş kalbine. Yine de ben bir kaç ilaç yazacağım." "Peki en kötü ihtimalle ne yapabiliriz?" "Kalp naklini destekliyoruz ama uyuşma çok zor bir olay bulunana kadar bu tür hastalarımızın çoğunu kaybediyoruz" derince yutkundum. "Sağolun doktor" dedim ve ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Dışarıya çıkıp koridordan çıkışa doğru ilerledim. ........ Sandalyeyi ses çıkararak ters çevirip oturdum. İki kolumu da sandalyenin sırt kısmına dayadım. "Evet beyler anlatın bakalım başından sonuna kadar." Hastaneden çıkmış Yakup'un topladığı adamların yanına gelmiştik. Soldan birinci olan konuşunca kafamı ona çevirdim. "Abi vallahi ben bir şey yapmadım. Bilinmesi gereken herşeyi toplayıp 5 sayfa haline getirip dosyaladım. Sonrada Ahmet'e verdim." Yanındaki adam konuştuğunda bu sefer ona döndüm. "Abi yemin ederim aldığım gibi osmana verdim hiç açıp bakmadım bile." Sırasıyla hepsi itiraz edince sakinlemek için gözlerimi yumdum. Gözlerimi açıp en sondaki Yiğite baktım aramıza yeni katılmış daha 3 ay olmuştu. Diğerleri ise senelerdir yanımda çalışıyordu tabi ki yargısız infaz yapamazdım. Yakup'a bakınca yanıma gelip eğildi. Kulağına yaklaşıp ne yapması gerektiğini söyledim. Yakup diğer adamlara işaret verince hepsini farklı yerlere dağıttılar. Tâbi ki onlar sadece kendilerinin depoda olduğunu sanıyordu. Yiğitten başlamak istiyordum bilmiyorum ama içimde ona karşı bir güvensizlik hissetmiştim. Yakup'la yiğiti koydukları oday doğru ilerledik. İçeri girince yine karşımda elleri arkadan bağlı sandalyeye oturmuş vaziyette olan yiğiti gördüm. "Senin yaptığını biliyorum yiğit. Neden yaptın." Ters piskoloji. Her zaman işe yarar.. "Abi kuran, kitap, peygamber, Allah çarpsın ki onlar zorladı." Ve balık oltaya düşmüştü. "Allah, kitap katma lan puşt." Diye bağırınca yerinden sıçramış özür dilemeye başlamıştı. O'nu takmayarak Yakup'a döndüm. "Asın bunu sonrada eksik sayfaları en acilinden bana getir Yakup eksiksiz." Dedim ve odadan çıktım. Eksik sayfalarda ne olduğunu merak ediyordum. Gerçi Eslem hakkındaki her şeyi merak ediyordum. Bana sadece 3 sayfa getirilmişti. Diğer 2 sayfada ne var öğrenmem gerekiyordu. Depodan çıkıp arabaya bindim ve hastaneye doğru sürmeye başladım. Depo ıssız bir yerde olduğu için hastane ile arasında 1 saat vardı. Depoda da bir saat oylandığımı var sayarak yaklaşık 2 saat Eslem'i görmediğim ayrıca 1 saatte yolda geçireceğim anlamına geliyordu. İsmi çok güzel değilmiydi? Eslem... İsmine deniz döksem taşar, Çöle götürsen göl olurdu. Ah işte ismi çok güzeldi.. ....... Hastaneye girmiş asansöre doğru ilerliyordum. Asansörün Önüne gelip düğmeye bastım ve beklemeye başladım. 2 dakika sonra asansör kapısı açıldığında neden bu kadar geciktiğini kendi içimde sorgulayıp içeri geçtim ve 3. Kata bastım. Asansör kapısı kapanırken karşıdan asansöre doğru gelen adamı görünce elimi kapının arasına koyup açılmasını sağladım. Adam kendini içeri atıp derin nefes verdi. "Sağol genç adam" dedi ve o da 3. Kata bastı. Kafamı salladığımda o da tebessüm edip önüne döndü. Biraz bekleyip asansörün kapısı açılınca ilk önce yanımda ki adamın inmesine müsade edip ardından ben indim koridorda yan yana yürüme başladık. Adam konuşmaya başlayınca kafamı ona çevirdim. "Aynı yere gidiyoruz sanırım. Yoksa senin hastanla benim hastam aynı oda da mı kalıyor?" Dediğinde tebessüm ettim. "Sanmıyorum benim hastamın kaldığı kişisel odalardan." "Neyin oluyor gittiğin kişi?" Yüzümdeki tebessümüm büyüyüp gülümsemeye döndü. "Kız arkadaşım." Dedim. O da gülümseyip önüne döndü. Arkadan birinin bana seslendiğini duyunca duraksayıp geriye döndüm. Yanımda ki adam "geçmiş olsun" deyip yoluna devam etti. Bende bana seslenene bakıp ne istediğini sorguladım. Bir tane kız bana doğru koşarak geliyordu. Tam önümde durduğunda. "Evet?" Dedim. Kız elindeki cüzdanı bana doğru sallayıp. "Cüzdanınızı düşürdünüz" dedi. Elinde ki cüzdana baktığımda bana ait olmadığını gördüm. "Hanımefendi bu cüzdan bana ait değil." "Aa öyle mi ben siz düşürdünüz sandım. Neyse kesin cüzdanı düşüren kişi buraya bakacaktır buralarda olsam iyi olur. Meryem ben bu arada." Diyip elini uzattı. Nezaketen elini tutup sıktım. "Memnun oldum Meryem hanım." Dedim elimi çektiğimde kızı konuşmaya başladı. "Bende memnun oldum. Ben buralardayım akrabanızın yanından çıktıktan sonra karşılaşırsak bir kahve içelim lütfen." "Sağ olun. Sevgilimin çıkışını yapacağım bir daha karşılaşırmıyız bilmiyorum." Konuşmasını beklemeden ekledim "İzninizle şimdi beni bekliyor olmalı." Diyip arkamı döndüm ve Eslemin kaldığı odaya doğru ilerledim. Çok mu ters konuştum acaba? Sanmıyorum iyi söyledim. Kapının önünde durduğumda çalmadan kulpu indirip içeriye girdim. İçeride gördüğüm asansörde ki adamdı. Eslemle konuşuyor olmalı ki ben bir anda içeriye girince konuşmalarını kesip bana döndüler... . . . . . . Bölüm sonuuu. Bu bölüm Alimizin ağzından okuduk. Daha erken olduğunu biliyorum ama neden olmasın. Eslemin ağzından yazarken hiç zorlanmıyorum ama Ali'de aşırı zorlandım. Ondan dolayı bölüm biraz geç gelmiş olabilir. Elimden geldiğince bölüm aralarını açmamaya çalışıyorum. Soru kısmına geçelim. . -alinin ağzından bölüm gelmeli mi? -bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? -sizce Ali ve eslem arasındaki aura nasıl? -eslemin yaptığını doğru buluyormusunuz? -nur hakkında ne düşünüyorsunuz? -zerrin hakkında ne düşünüyorsunuz? -karşılaştığı kız hakkında ne düşünüyorsunuz? -asansördeki adam sizce kim? . Bu kadardı oy ve yorum atmayı unutmayın. Yazım yanlışlarım olabilir kusura bakmayın. Diğer bölüm görüşürüzz |
0% |