@morkanatlizambak
|
yaa balkon çok tatlı değil miiiii? 🏙
İşaret parmağı ile gözlüğünü ileri itip elinde ki tabağı masanın ortasına koydu. Yaptığı yemekleri bu gün daha bi özenle yapmış, daha fazla emek harcamıştı. Masayı kurarken bile yarım saat daha fazla çabalamıştı. Mutfakta her zaman vakit geçirmeyi seven birisi olarak bu çok hoşuna gitmişti. Bir kaç adım geriye gidip hazırladığı masaya baktı. Beyaz masa örtüsünün kırışmış kenarını düzeltip eliyle bir kaç kez vurdu. "Yeter lan, ne özendin bi masaya! " Fırat'ın eğlenen sesini duyunca Ufuk sinirle ona döndü. "Ben o kadar uğraştım da biriniz de gelip yardim ettiniz mi? Ha ettiniz mi!" Bu sözler karşısında Atıf mutfak kapısın da belirdi, Ateş elinde ki elmayla gözlerini koca koca açtı. Fırat ise ağzını yuvarlak şeklinde açtı. "Oğlum, geldik te sen ben yaparım siz evi temizleyin diyerek göndermedin mi bizi?" Ufuk kaşlarını çattı. "Siz de ısrar edeydiniz!" Daha fazla vakit harcamayıp balkona hazırladığı masaya geri döndü. Masayı baştan sona alıcı gözüyle süzdüğünde hiç bir eksik bulmamıştı Ufuk. Geniş balkonda yerde ve balkon duvarının üzerinde Fırat'ın özenle yetiştirdiği bir çok bitkisi vardı. Kimisi çiçek açmış kimse çiçek açma raddesindeydi. Fırat'ın çiçek haricinde yetiştirdiği birçok kaktüsü de vardı ve bunları taşınacakları zaman buraya taşımak çok zor olmuştu. Kaktüslerden birisi arabada gelirken sarsılmış kırılmıştı. Fırat ise kırılan parçayı Gözü Yaşlı Bir şekilde yeni bir saksıya etmişti. "Eee?" dedi sakin bir ses tonuyla Atıf. "Daha ne kadar bakışacaksın masayla?" "Eserlerime bakmayı seviyordum." diye karşılık verdi Ufuk, işaret parmağı ile yuvarlak çerçeveli gözlüğünü düzeltirken. Atıf çocukluk arkadaşının yanında durup elini omuzuna koydu. "Bu mesajlaşma işini Hamdi amcaya söyleyecek misin?" Omuz silkti genç adam. "Ne diyeyim Hamdi amca sen sanıp kızınla konuştum mu diyeyim? ya da direkt alzaymır mısın diye sorayım mı?" "Ne alzhemier miş ya" diye isyan etti balkona giren Fırat. "Ateş salladı bir hastalık sizde tutturdunuzu Alzheimer yani!" "Ne sallaması!" dedi Ateş elinde Ufuk'un az önce çikolatalı sos yaptığı tencere vardı, "Ben tıp okuyorum farkındaysan." "Ben farkındayım da..." dedi Fırat. "Sen farkında değilsin." O sırada çalan kuş cik ciklemeli kapı ziline Ufuk telaşla koşmuştu. Kapının yanındaki aynadan kendisine baktı kumral saçlarını eliyle düzeltip gözlüğünü yerini itekledi. "Süslenmen bittiyse aç kapıyı yeni gelin." Ufuk kaşlarını çatıp sinirle kendisine sırıtan Ateş'e baktı. Hemen ardından kapıyı açıp misafirleri karşıladı. "Hoş gelsin Hamdi amca." Hamdi beyden önce koridora göbeği teşrif etmişti. "Hoş bulduk evladım." dedi yaşlı adam. Hamdi Bey elini Fırat'ın omzuna koyup birlikte içeri geçtiler. Kapıdan elindeki kek tabağıyla uzun sarı saçlı bir kız girdi kesinlikle güzel bir yüze ve mavi gözleri vardı. Genç kız yüzüne bir gülümseme koyup eve girdi sessizce. Sarışın kızın ardından 1.50 boylarında, koyu kahve saçları omuzlarında, kahküllerinin altında parlayan mavi gözleriyle genç bir kız daha girdi. Elinde de dumanı üzerinde bir tencere vardı. Genç kız kocaman gülümseyip "Merhaba." dedi cevap beklemeden salona doğru yürüdü. Misafirlerin hepsi içeri geçmesine rağmen Ufuk kapıda öylece kalakalmıştı. Gözlerini sabitlediği bir noktadan ayırmıyor öylece yeri izliyordu. Aniden omzuna konan elle kafasını sağa sola salladı. "Ne oldu?" diye sordu sakince Atıf. "Ben..." diye mırıldandı Ufak bir yandan da önüne gelen kumral saçı arkasına doğru attı. "Ben bu kızı tanıyorum. " Atıf şaşkınlıkla kaşlarını yukarı kaldırdı. "Nereden tanıyorsun?" Ufuk gözlüklerinin ardından gözlerini koca koca açtı. "Aynı bölümdeyiz, hani dönem başında bir kızdan bahsetmiştim." dedi Ufuk. Atıfın kaşları imkanı varmış gibi biraz daha kalktı. "Hoşlanıyorum dediğin kız mı Ufuk?" onaylamak için kafasını aşağı yukarı salladı. "Yaani şimdi Asude hangisi?" dedi Atıf anlamamış bir şekilde. Ufuk dudağına büzüp omuzlarını aşağı yukarı salladı. "Senin hoşlandığın kız hangisi?" diye sorarken içerden seslendiler. "Ufuk, Atıf! Hadi sofraya geçelim." Atıf önden mutfağa geçerken Ufuk arkasından sersem bir şekilde adımlıyordu. Şimdi aynı bölümü okuduğu ve aynı zamanda hoşlandığı kızla mesajlaşıyor olabilir miydi? Gerçi Asude diğeri de olabilirdi emin değildi. Keşke sınıftayken adını öğrenebilseydim, diye geçirmeden edemedi içinden. Misafirleri sofraya buyur edip dört arkadaş yemekleri servis etmişlerdi. Hamdi bey yemekten bir kaşık aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Yemekleri kim yaptı?" "Ben yaptım Hamdi amca." dedi Ufuk küçük bir tebessümle. Bir yandan da çekingen bir tavıra bürünmüştü. Çünki karşısında hoşlandığı kız oturuyordu. "Eline sağlık evlâdım. Ben bu zamana kadar bir eşimin bir de Asudemin yemeklerini beğenirim senin yaptığın yemekler de sıraya girdi." "Afiyet olsun amcacım." dedi Ufuk saygıyla. "Yani benim yaptığım yemekleri beğenmiyor musun?" dedi masanın başında oturan sarışın kız. "Babam da biliyor, abla benimle yarışamayacağını. " "Ablaya saygı da kalmamış görüyor musun baba?" dedi sarışın kız konuşurken de parmağında ki yüzükle oynuyordu. Masada Hamdi beylerin getirdiği sarma da vardı. Ateş sarmalardan bir kaç tane yedikten sonra konuştu. " Benim Ufuğum bundan ince sarıyor sarmayı. Olmamış ziyadesiyle kalın bu sarma." Fırat yanında oturan çenebazın omuzunu sıktı. "Yememe bak sen!" "Baş şef de öyle söyledi." dedi Ufuk'un karşınında oturan küt saçlı kız. "Aynı bölümde okuyoruz dediğin çocuk bu muydu?" dedi sarı saçlı kız kardeşine hitaben. Gençler konuşurken Hamdi bey ayağa kalktı. Gırat'ın omuzuna elini koyup ona hitaben konuştu. "Fırat oğlum bana bir lavaboyu gösteriver." İkisi uzaklaşırken gençler sohbete devam ediyordu. Atıf, çocukluk arkadaşının yüzünde ki karışıklığı görüp lafa girdi. "Doğru dürüst tanışmadık, ben Atıf." Sarışın kız kocaman gülümsedi. "Ben de Burcu, şu gereksiz Asude'nin ablasıyım. " Küt saçlı kız kaşları çarık ablasına bakarken önüne döndüğü zaman Ufuk ile göz göze geldiler. "Asude" dedi Ufuk mırıldanır şekilde. Dönem başından beri hoşlandığı kızla bir kaç haftadır mesajlaşıyordu demek ki. Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Kafasını iki yana sallayıp işaret parmağıyla gözlüğünü iteledi. "Ben de Ufuk. " sırasıyla herkes tanıştığı sıra balkona Hamdi bey ve Fırat girdi. Ufuk'un içi rahatlamıştı resmen. İçine derin bir nefes çekip yüzüne koca bir gülümseme yerleştirdi. Ortada duran büyük tabakta ki sarmalardan bir kaç tane yedi, kesinlikle çok lezzetli olmuştu. Kafasını kaldırdığı an Asude ile göz göze geldi. Genç kız karşısında ki gence gülümseyip yemeğine devam etti, karşısında ki Ufuk'un içinde ne fırtınalar yarattığını bilmeden... İlk isim olarak tanışma gerçekleşti, mutluyum, huzurluyum yani öyle işte falan.
|
0% |