34. Bölüm
morkanatlızamanlar / apartman yöneticisi |texting / ³³

³³

morkanatlızamanlar
morkanatlizambak

#medya el emeğin göz nurum jgıgj

 

ufuk: nasılsın komşu kızı? 21.12

ufuk: baş şefin verdiği salatayı denedin mi? 21.20

ufuk: salataya mısır eklesem nasıl olur? 21.25

ufuk: asude iyi misin? 23.05

ufuk: asude günaydın 06.00

ufuk: asude gerçekten iyi misin? 06.08

ufuk: iyi olduğunu bilsem yeter 13.34

ufuk: ben kötü bir şey yapmadım ki 13.40

Ufuk salonda oturmuş resmen depresyona girmişti. O itirafı yaptığından beri Asude ne yüzünü gösteriyor, ne de mesajlarına cevap veriyordu. Onu rahatsız edeceğini bilse söylemezdi. Hiç bir zaman söylemez, kendi içinde yaşardı.

"Ne yedin bitirdin kendini Ufuk, yeter artık." dedi Fırat yanında ki koltuğa oturarak. "Al." dedi mutfaktan getirdiği tepsiyi masaya koyarak. Tepsiden kendisine ve Ufuk'a birer bardak almıştı.

"İstemiyorum." dedi genç adam omuzlarını bir çocuk gibi silkerek. Şu an ki ruh hali elinden dondurması alınmış bir daha verilmemiş bir çocuk gibiydi, gülemiyor eskisi gibi mutlu olamıyordu.

"Çay içmeden nasıl depresyona gireceksin?"

Tekrardan omuz silkti Ufuk. Canı hiç bir şey yemek, içmek istemiyordu. Yemek yapmak, mutfağa girmek bile istemiyordu. Çıkmak istemediği mutfağa şimdi adım dahi atmak istemiyordu, çünkü en son Asude ile orada kahvaltı hazırlamışlardı. Yan yana sohbet ederek hazırladıkları kahvaltının izleri vardı hâlen.

"Sanırım biraz fazla gazlamışım, bizim sırık bücürü. Baksana duvara toslamış." dedi Efsun, Ateş'in omuzuna başını yaslayarak.

"Sen mi gaza getirdin bunu?" diye sordu Atıf elinde ki kitaptan başını kaldırarak.

Efsun yüzünde ki sırıtmayı engellemeye çalışarak başını aşağı yukarı salladı. Yüzüne hüzünlü bir ifade yerleştirmeye gayret göstermişti. An itibariyle depresyona girmiş küçük kardeşine üzülen bir abla rolüne bürünmüştü. Fakat yüzünde ki sonradan oturtmaya çabaladığı ifade Atıf'a sökmezdi.

"Bu kadar da üzülme." dedi Atıf oturduğu hardal sarısı tekli koltuktan kalkıp depresyona girmek isteyen gencin yanına otururken. Atıf elini uzatıp kafasının üzerine koydu, yavaş yavaş saçlarını okşadı. "Tamam bu kadar yıpratma kendini. Kötü bir tepki verecek olsaydı direkt söylediğin an o tepkiyi gösterirdi."

Atıf'ın güven veren gözlerine umutla baktı Ufuk. "Gerçekten mi?" dedi boğuk çıkan sesiyle. Küçük bir çocuk gibi tek bir söze inanmak istiyordu.

Genç adam başını aşağı yukarı sallayıp Ufuk'un buğulanmış gözlüklerini çıkardı. "Gerçekten tabii." diye de kelimelerini tastiklemişti gözlüğü silerken. "Şu an düşünme aşamasındadır, o da seni sevip sevmediğini tartıyordur. Belki de emin olmak istiyordur duygularından." konuşmasını bitirince sildiği gözlüğe hohladı. Hiç bir çizik olmadığından emin olunca arkadaşının gözüne takıp ileri doğru iteledi. Her zaman Ufuk'un yaptığı hareketi şimdi kendisi yapmıştı.

"Senin kadar iyi bir dost görmedim." dedi Ufuk titreyen sesiyle, hemen ardından yanında oturan Atıf'ın dizlerine başını yasladı. Kesinlikle iyi arkadaşlara sahipti.

Atıf bacaklarına yatan şahısa bakıp söylendi. " Ne kadar iyi bir dost olduğunu biliyorum da bu kadar içli dışlı olmasak iyiydi."

Ufuk hiç bir şey söylemeyip omuz silkip ileri baktı, tam gözlerinin denk geldiği koltukta Ateş ve Efsun yan yana oturmuştu. Kız kardeşinin başı Atrş'in omuzundaydı. Neden öyle oturduklarını sormak istese de sormadı. Gözlerini kapattı yanlızca, o sıra cebinde ki telefon titredi mesaj sesiyle.

Fazla dikkate almadı, çoğunlukla reklam mesajları gelirdi, fakat telefon tekrardan titreyince merakla aldı telefonu.

Reklâm mesajı bekliyordu, operatörden bekliyordu hiç olmadı annesinden bekliyordu, onu doğuran ebe bile olabilirdi, sefilce çökmüş olan bizanslılar bile olabilirdi, uzak doğudan hiç tanımadığı çekikler bile olabilirdi ama şu an Asude'den mesaj beklemiyordu.

Heyecanla yattığı yerde bacaklarını uzattı. Kafasını Atıf'ın bacaklarından kaldırmamıştı, kaldırsaydı kendi başının üzerine yasladığı Atıf'ın kitabı düşerdi. Hızla hareketlerle mesaj sekmesine girip okudu.

apartmanyöneticisi: ufuk

apartmanyöneticisi: en sevdiğin renk ne?

"Atıf!"

"Hı?" dedi genç adam kitabını okurken kısa bir anlığına.

"Bana mesaj atmış!"

"Ne demiş?" dedi Atıf arkadaşının bir anda aydınlanan yüzüne bakarken.

"En sevdiğim rengi sormuş, bir anda niye böyle bi soru sordu?" dedi Ufuk merakla.

Atıf kaşlarını çatıp açık balkon kapısından görünen diğer apartmana baktı. Gözlerini kısıp tek çizgi hâline getirmişti neredeyse. "Duygukarını kabullendi."

"Nasıl yani?" dedi Ufuk aşağıdan yanlızca çenesini gördüğü arkadaşına.

"Duygularını kabullendi ve şimdi de seni tanımak istiyor. Anladın mı? Bir şans veriyor birbirinizi tanımak için."

Gözleri parladı genç adamın. "Ciddi misin?"

Yan koltukta oturup film izleten Fırat güldü hemen ardından lafa karıştı. " Atıf oldukça ciddi de, sen az biraz daha mesaja cevap vermezsen Asude ciddi olamayacak."

Genç adam hızla kararmış olan ekranı aydınlatıp cevap yazdı.

ufuk: normalde mavi derdim yanlızca

ufuk: ama

ufuk: bu senin gözlerini görene dekti

ufuk: artık senin gözlerinin mavisi en sevdiğim renk, en sevdiğim mavi

ufuk: senin en sevdiğin renk ne komşu kızı?

apartmanyöneticisi yazıyor...

Sayın çift terapisti Atıf bey, benim hiç olmayan ilişkimi düzeltmeye bekleniyorsunuz.
Sayın Atıf bey, morkanatlızamanlar hanım ile evlenmeye evet der misiniz?

Bölüm : 24.11.2024 17:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...