Atıf uyku mahmuru bir şekilde yatağından kalktığında odada yanlızca kendisi vardı. Normalde Ateş kendisinden daha geç uyanırdı fakat bu gün erken kalmış olmalıydı.
"Kıyamet kopmasa bari." diye söylenerek odanın camını açtı. Temiz havayı ciğerlerine çekip gülümsedi. Güzel bir sabah kadar insanın içini huzurla dolduran başka hiç bir şey yoktu.
Yatağı toplamamıştı çünkü ilk başta hava almasını daha doğru buluyordu. Kısacası sabah sabah yatak toplamaya eriniyordu.
Yatak odasından savsak adımlarla çıkıp kapıyı ardından kapatmadı. Yan tarafta ki diğer odaya girmeden kapıyı tıkladı. Ses gelmeyince beyaz kapıyı aralayıp içeri doğru kafasını uzattı. Onu böyle gören birisi olsa katıla katıla gülerdi büyük ihtimal. Fırat ve Ufuk'un uyuduğunu görünce cama doğru yaklaştı. Bir yandan da uykudan dolayı boğuk çıkan sesiyle yatan çocuklara seslenmişti. "Hadi kalkın!"
Cevap vermelerini beklemeden perdeyi araladı. Camdan yüzüne doğru vuran güneş ışığı gözüne denk gelince gözlerini kıstı. Camı açmadan bile yan tarafta ki ağaca yuva yapmış kuşların sesi geliyordu. Sanki odanın içinde gibiydiler.
Atıf bu camı da açtı oda havalansın diye, başını camdan uzatıp kuşları daha net görmeye çalışırken anlına değen sert cisimle acıyla inledi. Kesinlikle anlı çok acımıştı. Elini acıyan yere koyup tekrardan gözlerinin önüne getirdiği sıra eline bulaşan kanı gördü. Elinde ki kanı görmesiyle midesi ters takla atmış, baba tarafının Karadenizli olması hasebiyle de horon çekmişti. Kan tutardı onu.
Genç adam bayılmamak için derin derin nefes alırken elini gözünün önünden çekmişti. Kafasına neyin çarptığını öğrenmek için camdan aşağı baktığında genç bir kızla karşılaştı. Genç kız eliyle ağzını kapatmış kendisini izliyordu, yüzünde mahcup bir ifade vardı.
Ve yüz ifadelerine bakılacak olursa bu taşı onun attığı bes belliydi.
Resmen Atıf bir kız tarafından vurulmuşu. Ne mecazi ne de soyut bir anlamda değil 'kanlı' , canlı vurulmuştu.
Cinayete teşebbüs bile olabilirdi. Cinayetten içeri mi alınsaydı acaba kız.
"Ne yaptın sen az önce!?" dedi Atıf sesine yansıyan aksilikle. Bir yandan da genç kızı izliyordu. Üzerinde ki açık mavi kot pantolon ile klasik beyaz bir tişört vardı. Siyah saçlarını beyaz bir tokatla arkadan tutturmuştu. Boynunda asılı duran güneş gözlüğünü eline aldı genç kız. Ve artık yüzünde ki o mahcup ifade de yoktu, iki elini de beline koyup tartışmaya hazırlanan gün kadınları moduna girdi.
"Ne yapmışım? Alt tarafı küçük bi taş. Hem sen camı açmasaydın hiç bir sorun yoktu." Genç kız gözünün önüne gelen kahkülüne üfleyip arkaya uçmasını sağlayıp devam etti. "Sanki sana attık taşı! Burcu'nun camına atacaktım taşı, adres şaştı sıkıntı yok."
Atıf'ın ağzı açık kaldı. Kız resmen hem suçlu, hem de güçlüydü. Bir de pişkince sorun yok diyordu. "Sıkıntı yok mu? Az daha kafamı yarıyordun!" Elini anlından çekip gösterdi.
"Amma nazlı çıktın ya! Bilerek atmadım işte. Niye abartıyorsun?"
"Abartmak mı? " dedi genç adam inanamayarak. Elinde ki kana baktı. "Kanı görmüyor musun?"
"Üzgünüm dedim ya." Genç kız cevap vermesine bile izin vermeden apartmanlarına girdiğinde Atıf, kafasına taş yemesiyle kalmıştı. Kız bir de zeytin yağ gibi üste çıkmıştı.
Diğer bölüm burdan devam edecek canlarımm.
bölüm yetiştiremiyorummm.
bu uygulama beni niye dışlıyo yaaa
Okur Yorumları | Yorum Ekle |