Camların sonuna kadar açık olduğu salonda herkez bir yere yığılmıştı. Sıcak hava insanın içünde ki enerji ve minumum rahatlığı da alıp yok ediyordu. Camlar sonuna kadar açık olsa da insan derin nefes alamıyordu.
Üçlü koltukta Atıf elinde ki kalın hukuk kitabını karıştırıyordu, masaya koysa masa büyük ihtimalle çatlardı mecazi değil gerçek mânâda. Ateş çift kişilik koltukta kucağında ki kırmızı kalp şeklinde ki yastığına sarılmış, elinde ki telefonla mesajlaşıyordu. Efsununu şimdiden özlemişti, resmen burnunda tütüyordu. İnsan sevince sevdiğini özlüyordu fakat bu özleme belirtileri Atei'de dah fazla oluyordu. Mesrla bazen özlemden kendisini duvradan duvara vurmak istiyordu.
Tekli koltukta da Ufuk bacak bacak üzerine atmış tarif kitabı inceliyordu. Yeni yeni değişik tarifler öğrenip Asudeyle birlikte yapabilirlerdi. Belki sevdiğinin gözüne daha çok girerdi bu şekilde. Hem hamarat bir kocayı hangi kız istemezdi ki. Hangi kız itemezdi eve girince 'kocacım ne yemek yiyoruz? ' diye sormayı.
Geriye kalan Fırat, yüzünde ki şu sıralar hiç eksilmeyen sırıtmasıyla halıya uzanmış elinde ki telefonla uğraşıyordu. Hemen yanı başında küçük bir saksı vardı.
Normalde de çiçeklerinden uzak duramazdı fakat şu sıralar çiçeklerine daha bi özen gösterir olmuştu. Demek ki sevmek ve sevilmek insanın çevresini dahi etkiliyordu.
Aşk böceğine dönüşüyor dağda bayırda sevgi dağıtıyordu.
Telefon titreyince yüzünde ki sırıtmayla ekranı açtı.
leyla: bak bu da gelecekte ki evimizin yeni üyesi
leyla:
çiçekadam: çiçekler en az senin kadar güzel
çiçekadam: güzel ellernin deydiği nasıl da belli
leyla: sen iyice aşk kuşu oldun fırat
leyla: aşk kuşu olmaya tik attık
leyla: peki nişanlı olmaya ne zaman tik atıyoruz
çiçekadam çevrimiçi...
çiçekadam yazıyor...
leyla: dilini mi yuttun aşkım
çiçekadam çevrimiçi...
Fırat telefonu elinde sıkı sıkıya tutarak uzandığı halıdan ayaklandı. Koltukta oturan Atıf'ı anlından öptü ilk başta sonra koşarak Ufuk'a koştu. Onu da anlından öpüp Ateş'e yaklaştı.
Ateş arkadaşının garip halini izliyordu o an krndi üzerne doğru geldiğini görünce kucağında ki kalpli yastığı yüzüne tuttu. "Uzak dur lan! "
Fırat yastığı çekmeye çalışınca Ateş yastığı daha fazla yüzüne yapıştırdı. Boğuk çıkan sesiyle çığlık attı. "Lan! Oğlum öpme lan beni! Beni sadece aşkım, bitanem, ateş böceğim Efsun'um öpebilir. "
Yastığı daha fazla yüzüne yapıştırdı. "Pis dudaklarını benden uzak tut. Resmen namusumu kitletcek lan. Ufukk koru beni! Kayınçooo! "
Fırat, Ateş'i anlından öpemese de saçlarından öpüp gülerek bağırdı. "Bana aşkım dedi. Aşkım dedi! "
"Efsun! Affet beni sevgilim namusumu koruyamadımm! " diye sızlandı Ateş.
Atıf görüntüye sesli bir kahkaha attı. Sesi neredeyse açık camlardan çıkıp boş sokaklara dağılmıştı. İki elini de gülmekten ağrıyan karnına bastırdı. Gülerken elinde ki masa kıran, kafa patlatan hukuk kitabını nereye koymuştu bilememişti.
Bir kahkaha daha atarken oturduğu yerin titreştiğini hissetti. Arka cebinde ki telefona bildirim gelmişti, gülerken açtı telefonu.
05**: ne de güzel kahkaha attın yakışıklı adam
05**: keşke o an yüzünü görebilseydim
Sessiz sakin ve yakışıklı adama bayılıyorum.
Atıf'ı yazarken aklıma Mor Kanatlı Zamnlarda ki Yunus geliyo. Hem tekvandocu, hem doktor, hem de prennns🤍☕
Okur Yorumları | Yorum Ekle |