66. Bölüm

⁶⁵

morkanatlızamanlar
morkanatlizambak

05**: diyorum ki cama çık, ben taş atmadan

Atıf salonda ki birbirine girmiş olan Fırat ve Ateş'i atlayarak geçti. Salonun ortasında resmen savaş bayrakları sallanıyordu. Az kalsın 'Allah! Allah! ' nidaları yankılanacaktı.

Ateş evde "Namusumu kirlettin! " diye çığlık çığlığa bağırırken Atıf elini kulağına koydu. Muhtemelen büyük bir cerrahi müdehale gerkecekti kulak zarlarına.

Açık balkon kapısından çıkıp beyaz kıvrımlı demir korkuluklara tutunarak aşağı doğru sarktı. Korkuluklara dolanmış olan mor lila karışımı akşam sefası çiçeği de kendisiyle birlikte aşağı doğru sarkmıştı. Aşağı doğru eğim kazanan kafası yüzünden kumral saçları anlına ve okuma gözlüğünün üzerine doğru dökülmüştü. Ve bu da insana oldukça dikkat çekici, estetik bir görüntü sunuyordu.

Atıf gördüğü kişiyle kaşlarını çattı, hayır yanlış görüyor olmalıydı. Gözlerini kıstı, okuma gözlüğünü çıkarıp tekrar baktı. Hayır, kesinlikle gördüğü kişi değişmemişti. Bu, camı açtığında neredeyse kafasını yaracak olan kızdı. Kafasını taşladığı halde pişkince suçu kendisine atmıştı

"Sen?!" dedi sorar bir tonda Atıf. Kaşları daha fazla çatılmıştı.

"Senin burda ne işin var? "

Genç kız gülerek omuz silkti, bir yandan da göze Atıf'ın anlına düşen saçlardaydı. "Sessiz, sakin yakışıklı adamı yakından görmeye geldim. Eee, ne zaman evleniyoruz demiştin? "

"Hiç bir zaman demiştim! "

Genç kız elini kulağına koyup duyamıyormuş gibi yaptı, yüzünde güller açıyordu. "Nee? Hemen mi evlenelim. Tamam olur Atıfım, neden olmasın. Ama sen yine de çok acele etme yani, babam beni sana vermeye bilir. "

"Umrumda değil. "

"Kaçıracak mısın yani beni, tamam bari bohça hazırlayayım. Eski Türk filmlerin de ki gibi kaçarız. Benim yerime acacağızımı kaçırma bari, kadının şu yaşında kalbine iner mazAllah. " elini kalbine koydu genç kız oyuncu bür tavırla, diğer elinin de tersini anlına koymuştu. Yüzüne de acıklı bir ifade kondurdu, bu acıklı hâl resmen yüzüne 'cuk' diye oturmuştu.

"Anneciğimi nâ mütenahit bir vakitte olmayacak bir hâl üzeri alı koyma." Kendi haline gülüp başını iki yana salladı. "Yanlış kelime kullanmış olabilirim çaktırma. " Konuşmasının üzerine kıkır kıkır gülüp, balkondan aşağı doğru sarkan şaşkın şaşkın kendisine bakan Atıf'a göz kırptı.

"Anacığıma damat getirmeden gitmesini istemiyorum ziyadesiyle dikkatli ol, gönlümün yakışıklı hakimi. "

Atıf şaşkınlıkla hiç susmayan kızı izlerken sokağın sonunda yokuş yukarı çıkan yaşlı ton ton bir teyzenin sesi duyuldu. "Filize, kız ne yapıyorsun orda? Gel de şunları taşımama yardım et. "

Genç kız omuzlarını düşürüp küçük bir kız çocuğu gibi bir ayağını yere vurdu. "Off, anne. Evde damat isteyip duruyorsun, şimdi de izin vermiyorsun ki damadınla konuşayım. " Annesi pazardan geliyordu ve kesinlikle elinde ki poşetler çok ağırdı. Genç kız eve kadar oflaya puflaya taşıyordu her seferinde. Elleri şeritler halinde kızarıyor ve acayip derecede acıyordu. Aklın gelen fikirle hince gülümsedi. "Atıfım gel de kayınvalidene yardım et. "

Atıf işaret parmağını göğsüne bastırıp konuştu. "Ben mi? "

"Evet sen, hadi in aşağı. Kadıncağız yoruldu. "

Genç adam şaşkınlıkla bir aşağıda ki deli kıza bir de ileride elinde ki poşetleri yere koymuş derin derin soluklanan kadına baktı. "Geliyorum." dedi hemen sonra

"Ama sırf seni annene şikayet etmek için, duydun mu?"

Atıf kendisini tehdit edip aşağı inerken genç kız koca bir kahkaha attı. Kendisini annesine mi şikayet edecekti? Annesi de kızacaktı ha? Öyle bir dünyada yaşamıyorlardı, annesi Filize'nin sevip sevilmesini çok istiyordu ve her damat adayına açıktı.

Atıf ayakkabılarını hızlı hızlı giyerek apartmanın merdivenleri koşar adım indi. Doğru kelime uçarcasına da olabilirdi emin olamadı o an. Tek isteği bu kızı kendisine mesaj atmaktan alı koymaktı. Bunu da yanlızca annesi yapabilirdi.

Yerde ki poşetlerin ortasında durmuş, elleri belinde, anlından hunharca ter süzülen ton ton kadına baktı gülümseyerek.

"Ben taşıyayım teyzeciğim." Kadından artı bir puan aldığını bilmeden tüm poşetleri sırtlandı Atıf.

"Aman oğlum bir kaçını bana verseydin bari."

Atıf tam cevap verecekken ondan hızlı davranan Filize gülerek konuştu. "Yok anne, çok güçlü o bırak damadın taşısın."

"Filize!" dedi tıslar gibi bir sesle Atıf, adını yeni öğrendiği kıza.

Aynı anda yaşlı kadının yüzünde güller açtı. "Ayy, bu yakışıklı beyefendi benim damadım mıı, pek de efendi."

"Yok efendim." dedi Atıf kendisini açıklamaya çabalarken. "Siz yanlış anladınız. Yok öyle bir şey. "

Yaşlı kadın Atıf'ı bile duymamıştı. Yanında yürüyen kızına dönüp güldü. "Aferin kız, nasıl da kaptın efendi oğlanı."

Anne, kız kendi aralarında konuşurken Atıf yanlızca şaşkın şaşkın onları izliyordu. Nereye düşmüştü o böyle?

Jhjh Atıfımın başı yandı, çünkü başının tatlı belasından kurtulanaz artık

bölümleri çok zor yazıyorum bu telefonun klavyesine bir türlü alışamadım eski külüstürümü istiyorum

 

Bölüm : 24.01.2025 12:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...